Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Medyascope, sınırda insan kaçakçılığı dosyasını açıyor (3) – Van’da sınır geçişleri: Mülteciler sınırda şiddet görerek, içeride belgesiz bırakılarak geri itiliyor

Türkiye-İran sınırını geçmeye çalışan sığınmacı ve göçmenler, önce sınırda kendilerini geri itmek üzere bekleyen askerle karşılaşıyor. Türkiye’ye geçebilenlerse uluslararası koruma başvurusunu engellemek için kurulmuş düzenekle boğuşuyor. Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu’na göre, Türkiye’nin iltica sistemi geri göndermeye odaklı ve şu günlerde Van çevresinde yakalanan mültecilerin çoğu Göç İdaresi’ni bile göremeden sınırdan geri itiliyor. Avukat Jindar Uçar, mültecilerin koruma başvurusu yapmasını engellemek için Göç İdaresi binalarına girişte “HES kodun yok,” “Yoğunuz, haftaya gel” bahanelerinin sıralandığını aktarıyor.

Haber: Doğu Eroğlu, Sema Kızılarslan

Türkiye-İran sınırında idare ile insan kaçakçıları arasında bir rekabet söz konusu. Türkiye sınırdan düzensiz geçiş imkanlarını azaltmaya çalışıyor. Buna karşılık kaçakçılar, sığınmacı ve göçmenler için yeni ama daha tehlikeli geçiş yolları bulmaya uğraşıyor. Bu rekabetin kaybedeni, daha zorlu rotalardan sınırı geçmeye zorlanan sığınmacı ve göçmenler oluyor.

Türkiye özellikle Avrupa Birliği’nden aldığı mali yardımlarla bölgedeki sınır duvarı projesi inşaatını sürdürüyor. 534 kilometrelik Türkiye-İran sınırının 241 kilometresi yakında duvarlarla kaplı olacak.

Proje son aşamaya gelindiğinde, şu anda gözetleme kuleleri ve hendeklerle kontrol edilen sınırda, insansız hava araçlarının görüntüleme sistemleri, termal kameralar ve optik kuleler de tam kapasite çalışmaya başlayacak. Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu’na göre, bu durum sığınmacıların iltica hakkına erişimini daha da zorlaştıracak. Komisyon Başkanı avukat Jindar Uçar, duvar inşaatı tamamlanmamışken bile sınırda geri itmelerin çok yaygın bir uygulama haline geldiğini, Türkiye toprakları içinde yakalanan göçmen ve sığınmacılarınsa kolluk kuvvetleri tarafından toplanıp sınıra götürüldüğünü ve sınırdan geri itildiğini anlatıyor. Kolluk güçleri, yasa gereği Göç İdaresi’ne teslim etmesi gereken sığınmacı ve göçmenleri doğrudan geri ittiği için mültecilerin elinde Türkiye’ye girdiklerine dair somut delil bulunmuyor. Böylelikle sürece dahil olmayan Göç İdaresi, kağıt üzerinde sorumluluklarını ihmal etmiş sayılmıyor. Mültecilerse, iltica hakları konusundaki argümanlarını sunabilecekleri hiçbir yasal kurumla görüşmeden Türkiye’den İran’a itilmiş oluyor.

Jindar Uçar

İlk yöntem: Sınır hattında geri itme

Van’da görüştüğümüz mülteciler, sınır hattında geri itilmenin rutin bir uygulamaya dönüştüğünü anlatıyor.

Sınırdaki geri itme şiddet ve darba dayalı.

Yunanistan’dan Türkiye’ye geri itilen mültecilerin durumunda olduğu gibi, İran-Türkiye sınırında yakalanan mültecilerin de askerler tarafından darp edildiği, kimi zaman üzerlerinden çıkarılan kıyafetler yakıldıktan sonra çıplak bir şekilde tekrar İran’a gönderildiği anlatılıyor.

Birçoğu İran ve Afganistan kökenli mültecilerin çoğu, sınırdan TSK askerleri tarafından geri itilmiş tanıdıklarının olduğunu anlatıyor. Hatta bazıları birçok kez geri itildikten sonra Van’a ulaşmayı başarabildiğini anlatıyor. Van Barosu avukatları, yedi defa geri itildikten sonra sekizinci denemede Van’a ulaşmayı başarabilmiş müvekkilleri olduğunu anlatıyor. Defalarca geri itilen mültecileri sorduğumuz Avukat Uçar, “Bu açıkça, iltica hakkının önüne set çekildiğini, hukuksuz bir işlem olan geri itmenin yapıldığını gösteriyor” diyor.

Uçar, özellikle temmuz-ağustos döneminde Van’da artan tansiyonun geri itmeleri hızlandırdığı kanaatinde. Sınırdan düzensiz geçişlerin görüntülenmesi ve toplumda oluşan tepkiden sonra daha fazla askerin sınıra konuşlandığını aktaran Uçar, ilticaya erişimin önüne set çekildiğini söylüyor: “Sınırdaki geri itmeler belki Türkiye’ye geçişleri azalttı. Ama biz bunu iyi ya da kötü bir gelişme olarak değerlendirmiyoruz. Mülteciler geri itmeler yüzünden, Cenevre Sözleşmesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olan Türkiye’nin güvence altına aldığı iltica hakkına artık erişemiyor. Girerken geri itildiği için Göç İdaresi’ne ulaşıp kendi derdini anlatamıyor.”

Kaçakçıların adaleti: “Üç geri itmeye kadar bizden, sonrası ek ücrete tabi”

Sıradanlaşan geri itmeler, özellikle İran tarafındaki insan kaçakçılarının tarifelerine bile girmiş durumda. Van’da çalışan kaçakçılara göre, sınırın İran tarafında geri itmeler konusunda uygulanan özel bir tarife mevcut.

Bu tarifeye göre, İranlı kaçakçılar tarafından Türkiye-İran sınırına getirilen mültecilere kaçakçılar üç geri itilme hakkı tanıyor. Türkiye’ye geçmek üzere, İran köylerinden sınıra götürülen mülteciler Türkiye tarafından sınırdan üç defa geri itilirse, dördüncü sınır yolculuğu için kaçakçılar ek ödeme istiyor. Ancak ilk üç hak, kaçakçılara ödenen bedelin içinde.

İkinci yöntem: Türkiye içinde yakalayıp sınırdan geri itme

Sınır hattında askerin zor kullanarak mültecileri geri itmesi, her ne kadar yaygın bir uygulamaya dönüşmüşse de tüm sığınmacı ve göçmenlerin Türkiye’ye geçişini önleyemiyor.

Örneğin Van-Özalp’teki sınır hattında, Bakışık ve Yukarıtulgalı köylerinde yaptığımız görüşmelerde, kaçakçıların sınırdaki askerleri atlatabilmek için kimi yollar geliştirdiğini duymuştuk. Köylülerin aktardığına göre, asker baskısının yoğunlaştığı dönemlerde kaçakçılar büyük mülteci gruplarını birkaç parçaya bölüyor. 200 kişilik bir mülteci grubu 40 kişilik gruplara ayrılıyor ve kaçakçılar çok zorda kalırsa gruplardan biri askerin yakalaması için yem olarak kullanılıyor. Böylelikle kaçakçılar, grubun kalanını Türkiye’ye sokmayı başarıyor.

Sınırdaki geri itmenin yetersiz kaldığı durumlarda devreye ikinci yöntem giriyor. Kolluk güçleri, belgesi bulunmayan kayıtsız göçmenleri yakaladığı durumlarda aslında Göç İdaresi’ne götürmekle görevli. Ancak ikinci yöntem, Türkiye içinde yakalanan mültecilerin belgesiz bırakılmasına ve hiç Türkiye’ye girmemiş gibi sınıra götürülüp geri itilmesine dayanıyor. Göç İdaresi’ne uluslararası koruma başvurusu yapmaya fırsat bulamayan mülteciler bu yolla geri itildiği zaman, Türkiye’ye girmiş olduklarını belgeleyemiyorlar.

Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu, son iki aydır belgesiz mültecilerin Türkiye içinde kolluk tarafından toplandığını, belli bir sayıya ulaştıktan sonra Göç İdaresi’ne götürülmeden sınırdan geri itildiğini sıkça gözlemliyor.

Komisyon Başkanı Avukat Uçar, “Aslında yapılması gereken şu: Bir mültecinin elinde belge var mı, ona bakılmalı. Varsa serbest bırakılmalı. Belgesi yoksa bu Göç İdaresi’ne götürülmeli. Mülteci hakkındaki kararı da Göç İdaresi almalı. Ama artık böyle işlemiyor. Son iki aydır kolluk mültecileri topluyor, araçlara yükleyip sınır karakoluna götürüyor ve geri itiyor. Mülteciler hukuken Türkiye’ye hiç girmemiş gibi oluyor” diyor.

Avukat Uçar, gözaltındayken kendisine ulaşmayı başaran müvekkilinin Göç İdaresi’ne getirilmesi için jandarmayı uyardığını, günler süren çabalara karşın müvekkilinin İran’a geri itildiği bir olayı da anlatıyor. Avukat Uçar ne kadar uğraştıysa da müvekkilinin uluslararası koruma başvurusu için Göç İdaresi’ne gönderilmesini sağlayamamış. İran’a geri itilen müvekkili başvuru bile yapamadığı için artık müvekkilin Türkiye’de bulunduğuna dair bir delil de yok.

Göç İdaresi, “HES kodun yok” deyip koruma başvurusunu kabul etmiyor

Avukat Uçar’ın aktardığı bazı örnekler, sınırda ve Türkiye toprakları içinde geri itme konusunda idarenin büyük bir uyumla çalıştığı izlenimini yaratıyor. Uçar, sınırda geri itilememiş ve bir şekilde Van’a ulaşmış sığınmacı ve göçmenlerin Göç İdaresi’ne ulaşıp uluslararası koruma başvurusu yapmasını engellemek için çaba sarf edildiğini söylüyor.

Göç İdaresi’ne ulaşmayı başarmış bir mültecinin, “HES kodun yok” diye kapıdan çevrilmesi ve HES kodu almak üzere emniyete bağlı Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele Birimi’ne yönlendirilmesi, belgesiz olduğu gerekçesiyle bu kişinin kolluk tarafından sınırdışı edilmesi örneklerden biri.

Kapıdaki HES kodu sorgusunu aşmayı başarıp uluslararası koruma başvurusu için memurlarla görüşen mültecilerse, “Bu sıra çok yoğunuz, bir hafta sonra gel” cevabıyla karşılaşabiliyor. Avukat Uçar’a göre Göç İdaresi, uluslararası koruma başvurusu için verilen dilekçeyi teslim almadığı sürece mültecileri geri itmek hâlâ mümkün. Uluslararası koruma başvuru dilekçesini getiren mülteciye “Bir hafta sonra gel” denmesi, bu mültecinin bir hafta boyunca saklanması ve kolluktan kaçması demek. Mülteci polis veya jandarmaya yakalanırsa, henüz işleme konmuş bir uluslararası koruma başvurusu bulunmadığı için geri itilmesi mümkün.

27 Haziran 2020’de Van Gölü’nde mültecileri taşıyan bir teknenin battığı olayı araştıran Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu raporunda, “Geri göndermeye odaklı bir iltica sisteminde sığınmacıların etkin olarak sığınma prosedürlerine erişimi mümkün gözükmemektedir” değerlendirmesi yapılmıştı.

Raporun yayınlanmasından bu yana Van’daki durum daha da ağırlaşmış, sığınmacıların iltica hakkına erişimi daha da zorlaşmış gözüküyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.