Koronavirüs salgını yaklaşık iki yıldır bütün dünyayı etkisi altına alırken Türkiye’deki ilk vaka 11 Mart 2020’da tespit edildi. Aradan geçen süreçte hem Türkiye’de hem de dünyada salgına ve virüse dair pek çok çelişkili haber ve bilgi yayıldı. Türkiye’de ise salgını yönetmek için, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın başında bulunduğu Bilim Kurulu oluşturuldu. Bu süreçte insanların açıklamalarına en çok dikkat kesildiği isim Bakan Koca’ydı. “BeşiBirYerde” serimizin 41. bölümünde Fahrettin Koca’nın salgın dönemindeki tartışmalı ve yanlış açıklamalarını sizin için derledik.
1- “Her vaka, hasta değildir”
Türkiye’de salgın başladığından beri günlük açıklanan verilerin ne kadar güvenilir olduğu tartışılıyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) açıklanan verilerin şeffaflıktan uzak olduğunu defalarca belirtirken, resmi verilere göre 2020 yılının Ağustos ayında günlük vaka sayıları 3-4 bin bandında, günlük ölüm sayıları ise 30 civarında seyrediyordu.
Bu süreçte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Başkanı Mansur Yavaş kendilerine gelen sayıların çok daha yüksek olduğunu belirtti. Fahrettin Koca ise 30 Eylül 2020’deki açıklamasında, “Her vaka hasta değildir” diyerek “Asemptomatik pozitifleri salgında öncelikli sorun olarak göremeyiz, önemli olan artan hasta sayımız ve sağlık sisteminin gücünü korumasıdır” ifadelerini kullandı.
Bu açıklamanın ardından 29 Temmuz 2020’dem 30 Eylül 2021’e kadar kadar sadece semptom gösteren vakaların sayılarının açıklandığı ortaya çıktı. Bu durum yaklaşık iki ay daha devam ederken 25 Kasım 2020’den itibaren tekrar bütün vakalar açıklanmaya başladı. Koca’nın bu açıklamaları kamuoyunda verilerin güvenilirliği hakkındaki tartışmaları yeniden alevlendirirken, TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da Koca’nın açıklamalarına ilişkin, “Vaka eşittir hasta, böyle bir ayrım yapmak bilimsel değildir” dedi.
2 – “Yerli aşının devreye girmesi nisan ayı şeklinde olur”
Türkiye bir yandan aşı ithal ederken bir yandan da yerli aşı çalışmalarına devam ediyor. Kayseri Erciyes Üniversitesi ve Sağlık Bakanlığı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı’nın (TÜSEB) işbirliğiyle geliştirilen Turkovac’ın klinik çalışmaları 5 Kasım 2020’de başladı. Çalışmalar başladıktan kısa süre sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Bakan Koca, “Yerli aşının devreye girmesi tahminimiz nisan ayı şeklinde olur” dedi.
Turkovac ile ilgili iki farklı çalışma yürütülüyor. Bunlardan biri her aşıda olduğu gibi yürütülen faz çalışmaları, diğeri ise aşının üçüncü doz şeklinde uygulanmasına dair yürütülen klinik çalışmalar. Çin’den ithal edilen ve Türkiye’de kullanılan ilk aşı Sinovac ile Turkovac’ın üçüncü doz kullanımlarındaki etkilerinin karşılaştırıldığı klinik çalışmalar Ankara Şehir Hastanesi’nde yaklaşık dört ay önce başladı. Turkovac’ın faz-3 çalışmalarına haziran ayında geçilirken aşının uygulanmasına hâlâ başlanamadı.
Fahrettin Koca, son Bilim Kurulu toplantısının ardından yayımladığı açıklamada, Turkovac’ın üçüncü doz şeklinde kullanılması için bin gönüllüye daha ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Medyascope’un ulaştığı, Turkovac’ın faz-3 çalışmasında yer alan bir hekimin verdiği bilgiye göre ise faz-3 çalışmalarının yıl sonuna kadar tamamlanması için çaba gösteriliyor ancak sonuçlar 2022’ye de kalabilir.
3 – Fahrettin Koca’nın “Bu ilacı bu kadar yaygın kullanan başka bir ülke yok” dediği ilaç tedavi rehberinden çıkarıldı
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Halk arasında “sıtma ilacı” olarak bilinen ve 50 yıldan uzun zamandır sıtma hastalığının tedavisinde kullanılan hidroksiklorokin ve klorokinin, salgının başlangıç aşamalarında koronavirüs tedavilerinde de etkili olabileceği belirtilirken, aralarında Türkiye’nin de olduğu pek çok ülke bu ilaçları koronavirüs tedavisinde yaygın olarak kullanmaya başladı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 15 Nisan 2020’deki açıklamasında, “İlacı hem pozitif hem şüpheli vakalarda kullanıyoruz, bunu yapan tek ülkeyiz. Dünyada hiçbir ülke pozitif olan ve şüpheli vakaya bizde olduğu gibi hidroksiklorokin kullanmıyor. Bu ilacı bu kadar yaygın kullanan başka bir ülke yok ve bütün dünya bu ilacın peşinde. Biz bu ilaçtan daha hiç vaka görülmeden bir milyon depoladık” diye konuştu.
Aradan geçen zamanda bu ilaçlara dair şüphelerin artmasıyla iki ilaç da uzun süredir koronavirüs tedavisinde kullanılmıyor. Dünyanın önde gelen bilim dergilerinden Nature’da 15 Nisan 2021 tarihinde yayımlanan bir makalede hidroksiklorokin kullanımının koronavirüs kaynaklı ölüm oranının artmasıyla ilişkili olduğu, özellikle ağır hastalarda kullanılmasının ölüm riskini artırdığı ortaya konulurken klorokin kullanımının ise hiçbir fayda sağlamadığı belirtildi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, 25 Mayıs 2020’deki açıklamasında koronavirüs tedavilerindeki hidroksiklorokin kullanımlarında ve klinik denemelerde ortaya çıkan güvenlik endişeleri nedeniyle ilacın kullanımının geçici olarak askıya alındığını duyurdu. Bunun üzerine Türkiye dahil pek çok ülke ilacın kullanımını askıya aldı. Hidroksiklorokin, Sağlık Bakanlığı’nın 7 Mayıs 2021’de güncellediği “Covid-19 Erişkin Hasta Tedavisi” rehberinden de çıkarıldı.
4 – Aşıların Türkiye’ye geliş tarihi hakkındaki açıklamaların çoğu yanlış çıktı
Koronavirüs aşılarının geliştirilmesinin ardından salgında başka bir aşamaya geçilirken Türkiye ise ülke genelinde Çinli ilaç firması Sinovac’ın ürettiği CoronaVac aşısını uygulamaya başladı. Sonraki süreçte BionNTech aşısı da devreye girdi. Ancak aşıların Türkiye’ye geliş tarihine dair Bakan Koca’nın daha önce verdiği bilgilerin çoğu yanlış çıktı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 26 Kasım 2020’deki açıklamasında Sinovac firması ile 50 milyon doz için sözleşme imzalandığını belirtirken “Aralık ayında asgari 10 milyon olmak üzere 20 milyon hedefliyoruz. Ocak ayında 20 milyonda sorun yok. 50 milyon doz için sözleşme imzalandı” dedi.
Bakan Koca, 1 Aralık 2020’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) açıklamasında da benzer şekilde, “Aşılamaya aralık ayında yoğun bir şekilde başlamak istiyoruz. Aralık ayında en az 10 milyon -ama muhtemelen 20 milyon- temin etmiş olacağız. Ocak ayında 20 milyon, şubat ayında 10 milyon. Bu rakamları daha da artırma gayreti içindeyiz” diye konuştu. Koca, aynı açıklamasında aşının 11 Aralık’ta sağlık çalışanlarına uygulanmaya başlayabileceğini de söyledi.
Aşı tedarik planı Fahrettin Koca’nın açıkladığı şekilde ilerlemedi ve Türkiye’ye şubat ayına kadar yalnızca 13 milyon doz Sinovac aşısı getirildi. Koca, BioNTech aşısının tedarik planına dair ilk somut açıklamayı Twitter hesabı üzerinden 25 Aralık 2020’de paylaştı. Gece saatlerinde anlaşmanın imzalandığını açıklayan Bakan Koca, 550 bin dozluk miktarın yıl sonu ya da 2021 yılı başında geleceğini belirtmişti. Ancak aşılar belirtilen tarihlerde Türkiye’ye gelmedi.
Çin’den getirilen koronavirüs aşısını ilk olarak 13 Ocak 2021’de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yaptırdı. Ertesi gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da aşı oldu ve sağlık çalışanlarının aşılanmasına da başlandı. Bu tarihten itibaren yaygın aşılamaya geçildi.
5 – “İnaktif aşılar daha güvenilirdir”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Çin’de üretilen aşının daha güvenilir olduğu için tercih edildiğini söyledi. Bakan Koca konuyla ilgili şöyle konuştu: “Vatandaşa güvenilir olduğunu bildiğimiz, etkinliğinin iyi olduğu ortaya konulan inaktif aşıyı daha önemsiyoruz. Bu daha önce tecrübe ettiğimiz ve faydasından emin olduğumuz bir yöntemdir.”
Bakan Koca, 4 Aralık 2020’deki söyleşisinde ise mRNA aşılarının uzun vadeli sonuçlarının bilinmediğini belirterek, “mRNA aşıları ilk defa uygulanıyor. mRNA aşıları kısa vadede iyi sonuç verdi ama orta ve uzun vadede nasıl bir etkisi olacağını bilmiyoruz. İnaktif yöntemle üretilen aşılar daha güvenilirdir, Tarihte bilinen en iyi yöntem budur. Bunun uzun vadeli sonuçlarını biliyoruz. Çin aşısı inaktif yöntemle üretildi. Bu yöntemi kullanması nedeniyle daha fazla tercih edilmesi gereken aşıdır” diye konuştu.
Fahrettin Koca, 4 Aralık’taki bu açıklamalarından üç hafta sonra BioNTech ile anlaşma imzalandığını duyurdu. İlerleyen süreçte ise BionTech ile 90 milyon doz aşı için anlaşma sağlandı ve Sinovac aşısının tedarikinde sorunlar yaşanırken Türkiye’de yaz aylarından beri yaygın olarak BioNTech aşısı uygulanıyor.
Uzmanlar ise aşıların uzun vadeli yan etkilerinin bulunmadığını belirtiyor. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Şenol, aşıların yıllar sonra herhangi bir yan etki oluşturamayacağını ve bu düşüncenin “aşı cehaletinden” kaynaklandığını söylüyor:
“‘Aşının uzun dönemli yan etkileri var’ demek aşı konusunu bilmemekten kaynaklanır. Aşı çalışmaları hep birbirinin üzerine eklenerek gelişir. Aşıyla ilgili etkiler altı haftayı geçemez. Altı haftadan sonrası hayatın kendi içinde ve olağan durumlarda ortaya çıkan şeylerdir. İki aydan uzun süreli bir yan etki ile aşı arasında bir ilişki hiçbir şekilde kuramazsınız.”
Bağışıklık sistemi uzmanı Prof. Dr. Derya Unutmaz da bugüne kadarki tüm aşıların yan etkilerinin iki ay içinde ortaya çıktığını, uzun vade yan etkileri için bir biyolojik bir mekanizma olmadığını belirtti.
6 – Bonus: “İki ay direnelim, yazın virüsün etkisi azalıyor”
Salgın başladığından beri halk arasında en çok dile getirilen hususlardan biri de virüsün etkisinin sıcaklığa bağlı olarak yaz aylarında düşeceğiydi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da Türkiye’deki ilk vakanın tespit edilmesinden bir gün sonra, 12 Mart 2020’deki açıklamasında, “Yaz döneminde virüsün etkisinin azalacağı Bilim Kurulu’nun da öngörüsü. Bu hastalık daha çok bir kış enfeksiyonu. Tedbir alırsak, yayılmayı önlersek büyük olasılıkla, iki ayda hayat normale döner” dedi.
Ancak süreç Koca’nın ve Bilim Kurulu’nun öngördüğü şekilde ilerlemedi ve virüsün etkisi yaz aylarında azalmadı. Özellikle bu sene temmuz ayında günlük 20 bini aşan vaka sayıları eylül sonuna gelindiğinde 30 binin üzerine çıktı.