BAE Veliaht Prensi Nahyan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmek için Ankara’da: Türkiye ile BAE arasında yeni bir sayfa mı açılıyor?

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek için bugün (24 Kasım) Türkiye’ye geliyor. Görüşmede, ekonomi ve ikili ilişkiler başta olmak üzere birçok önemli konu başlığı var. Peki, iki ülkenin birbirini düşmanlıkla suçlamasının ardından yeni bir sayfa açılması mümkün mü?

Veliaht Prens Muhammed bin Zayed el Nahyan’ın ziyaretine ilişkin Cumhurbaşkanlığı’ndan paylaşılan açıklamada, Nahyan’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetine icabet ettiği belirtildi. Görüşmede, Türkiye ile BAE arasındaki ilişkilerin tüm yönleriyle gözden geçirileceği ve işbirliğinin geliştirilmesi adına atılabilecek adımların konuşulacağı belirtildi.

İki ülke arasındaki diplomasi trafiği, 18 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnoun bin Zayed Al Nahyan’ı kabul etmesiyle başlamıştı.

BAE’den açıklama: “Türkiye ile ekonomik ortaklıkta yeni bir dönem başlatıyoruz”

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Ekonomi Bakanı Abdullah bin Tuk el-Mari, Türkiye ile BAE arasındaki ilişkilerin geliştiğini belirtti ve “BAE-Türkiye arasındaki ekonomik bağlar istikrarlı bir şekilde büyüyor, iki ülke çeşitli ticaret ve yatırım alanlarında yeni ortaklıklar ve işbirliği mekanizmaları oluşturulabilecek durumda” diye konuştu.

Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri Karma Ekonomik Komisyonu Toplantısı.

2011 yılında başlayan Arap Baharı protestolarından itibaren ikili ilişkilerin gerginleştiği, Suriye ve Libya başta olmak üzere birçok konuda farklı taraflarda bulunan Ankara ile Abu Dabi arasında “düşmanlık” seviyesinde seyreden ilişkiler, 2021 yılının ortalarından itibaren bir dizi telefon trafiği ile düzelmeye başlamıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun BAE’li mevkidaşlarıyla görüşmeleri kamuoyunda “Ankara ile Abu Dabi arasındaki buzlar eriyor mu?” şeklinde yorumlanmıştı.

Diplomasi trafiği: İlk temas 18 Ağustos’ta

15 Temmuz darbe girişiminden sonra dibe vuran Türkiye ile BAE arasındaki diplomasi trafiği, 18 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnoun bin Zayed Al Nahyan’la yaptığı görüşme ile başlamıştı. Aynı günün akşam saatlerinde ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, BAE’li mevkidaşı Abdullah bin Zayid el Nahyan ile görüşmüş ve bu telefon görüşmesinde de bölgesel konular ele alınmıştı.

Veliaht Prens Muhammed bin Zayed el Nahyan.

31 Ağustos’ta ise BAE’nin fiili lideri Veliaht Prens Muhammed bin Zayed el Nahyan (MBZ) ile Cumhurbaşkanı Erdoğan telefonda görüşmüş ve bu görüşmeden sonra Türkiye ile BAE arasındaki ilişkilerin yumuşayabileceği yorumlarında bulunulmuştu.

31 Ağustos’taki telefon görüşmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MBZ’nin iki ülke arasındaki sorunları yüz yüze ele alması da bekleniyor. Görüşmedeki en önemli konu başlıklarından birinin ekonomi olması, BAE’nin İran üzerinden geçen koridorda Türkiye’ye ticaret yolu açması ve bu koridorla birlikte Türkiye’de yapılması beklenen yeni yatırımların ele alınması bekleniyor. Bahsi geçen koridorla birlikte Sharjah-Mersin rotasında deniz yoluyla 20 gün süren yolculuk 6-8 güne düşebilecek.

BAE’nin gözü yatırımda mı?

Bloomberg’in haberine göre de masadaki en önemli konulardan biri BAE’nin Türkiye’ye yapacağı yatırımlar. Konuya yakın kaynaklara dayandırılan haberde, BAE’nin en büyük fon ve şirketler ile Türkiye’deki şirketler arasındaki görüşmelerin aylardır devam ettiği belirtildi. Haberde Türkiye’de yatırım yapmaya hazırlanan şirketler arasında Abu Dabi’nin kamu kaynaklarını yöneten ADQ, ADIA, Chimera ve IHC fonları bulunuyor. Bu fonların her birinin Türkiye’ye 1 milyar dolara kadar yatırım yapabileceği iddia ediliyor.

Gazeteci Murat Yetkin’in aktardığına göre, görüşmede ekonominin yanı sıra Suriye, İsrail, Filistin ve Libya’nın da gündeme gelmesi bekleniyor.

İkili ilişkiler neden bozulmuştu?

Türkiye ve BAE arasındaki ilişkiler Arap Baharı’nın ardından kötüleşmeye başlamıştı. BAE’nin Suudi Arabistan’ın Katar’a uyguladığı ambargoya destek vermesi, 15 Temmuz darbe girişimi için finansal destek sağladığı iddiası ve organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in BAE’de bulunmasıyla kriz doruğa tırmanmıştı.

Yeni Şafak gazetesinin 23 Ekim 2020 tarihli manşeti.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra birçok Türk yetkili, darbe girişiminin arkasında BAE’nin olduğunu öne sürmüş ve Fethullah Gülen’e destek verdiği için Abu Dabi hükümetini “düşmanca davranmakla” suçladı.

Takvim gazetesinin 27 Temmuz 2020 tarihli manşeti.

Türkiye, Veliaht Prens MBZ’nin danışmanlarından Muhammed Dahlan’ı darbe girişimini finanse etmek suçundan ötürü de Uluslararası Polis Teşkilatı’na (INTERPOL) başvurmuş ve Dahlan hakkında “kırmızı bülten” çıkarılmasını talep etmişti.

Muhammed Dahlan

BAE ve Türkiye arasındaki ilişkiler, BAE’nin Mısır’daki askeri darbeye destek vermesi sonrası durma noktasına gelmişti. Türkiye, 2013 yılının Temmuz ayında dönemin Mısır Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Sisi’nin, dönemin Devlet Başkanı Muhammed Mursi’yi darbe ile devirmesine en sert tepki gösteren ülkelerden biri olmuş ve Mısır ile ikili temaslarını en alt düzeye indirmişti. Türkiye’nin Mısır’daki darbeyi ve Sisi’yi ağır bir dil ile eleştirmesi, yeni Kahire yönetiminin en büyük destekçileri Suudi Arabistan ve BAE tarafından olumsuz karşılanmış ve Ankara’nın bu ülkelerle ilişkilerini de olumsuz etkilemişti.

BAE ve Türkiye arasında bölgesel gelişmelerle ilgili nüfuz mücadelesi, Libya iç savaşı sırasında da ortaya çıkmıştı. BAE, Mısır ile birlikte Libya’da General Halife Hafter yanlılarını desteklerken, Türkiye ise Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni destek vermişti.

Diğer yandan organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in de BAE’de bulunması ikili ilişkileri daha da çıkmaza sürüklemişti.  

Sedat Peker.

2 Mayıs ile 6 Haziran arasında yayınladığı her video ile Türkiye’yi ve Ankara hükümetini derinden sarsan Peker’in, 20 Haziran’dan itibaren yayınlarına son vermesi ve açıklamasında da “BAE’li yetkililer tarafından güvenlik riski nedeniyle uyarıldığını” belirtmesi üzerine Türkiye ve BAE istihbarat yetkililerinin iletişim içinde olduğu iddia edilmişti.

Yeni bir sayfa açılır mı?

Türk dış politikası, 2020 yılının sonlarından itibaren kimi uzmanların restorasyon kimilerininse u dönüşü olarak adlandırdığı bir süreçte. Dış politikada özellikle İsrail, Mısır, Ermenistan ile başlatılan normalleşme dalgasına BAE de dahil olmuş durumda.

BAE ile atılan bu normalleşme adımlarını Medyascope özel yayınında Senem Görür’e değerlendiren eski Dışişleri Bakanı ve emekli Büyükelçi Yaşar Yakış, Türkiye-BAE ilişkilerinin gergin kalmasının iki ülke yararına olmadığını belirterek, Abu Dabi’nin ekonomik kanallarına dikkat çekmişti: “BAE para kokusunu çok iyi alan bir ülke, bir ülke ile iş yapılacaksa bütün doktrinlerini bir kenara bırakır.”

Oxford Üniversitesi’nde doktora çalışmalarını sürdüren Galip Dalay ise Türkiye ile BAE’nin hem ideolojik hem de jeopolitik olarak farklı kutuplarda bulunduğuna dikkat çekerek, “Türkiye şu anda ekonomik olarak ucuz bir ülkeye dönüştü. Bu durum da BAE gibi hazır paraya sahip olan ülkeler için karlı bir yatırım alanı” diye konuşmuştu. Dalay, iki ülke arasındaki durumun “normalleşme” değil, “gerilim düşürücü adımlar atılması” olduğunu da vurgulamıştı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.