Türkiye vatandaşlığı aldığı için tehdit edilen Suriyeli kadın Medyascope’a konuştu: “’Yaşadıklarımda benim suçum ne?’ diye düşünüyorum”

Türkiye vatandaşlığına geçen Suriyeli Ayşe*, kimliğini sosyal medyada paylaşınca ölüm tehditlerine ve ağır hakaretlere maruz bırakıldı. Medyascope’a konuşan Ayşe, Suriye’den Türkiye’ye yasal yollarla geldiğini, Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nü bitirdiğini belirtti. Ayşe, “Yaşadıklarımda benim suçum ne?” diye sordu.

Twitter’da mülteciler ile ilgili haberler paylaşan Mülteci Haberleri isimli hesaptan 19 Ocak’ta bir paylaşım yapıldı. Paylaşımda, Suriye’den Türkiye’ye gelen bir kadının Türkiye vatandaşlığı aldığı ve Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartını sosyal medyada paylaştığı belirtildi. Bu haberden sonra Suriyeli kadına birçok tepki geldi.

Sosyal medyadan açıklama paylaştı

Ayşe paylaştığı açıklamada, “Türk vatandaşı olduğum için çok mutluyum. Bu ülkeye faydalı olmak için elimden geleni yapacağım” dedi. Bu paylaşımının ardından yüzlerce tehdit ve hakaret mesajı aldığını söyleyen Ayşe, Türkiye’ye geliş hikayesini ve nasıl vatandaşlık aldığını Medyascope‘a anlattı.

Ayşe, Suriye’den Türkiye’ye nasıl geldiğini şöyle aktardı:

“Yedi yıldır Türkiye’deyim, 2015’te buraya geldim. 10. sınıftaydım, liseye hemen devam ettim. Suriye’de okul hayatım çok başarılıydı. Derslerim çok iyiydi ve hayallerim vardı. Çocukluğumdan beri mimar olmak istedim ve bu hayalime çok şükür ulaştım. Buraya geldiğimde okula gönderdiler, geldiğimiz zaman hiç Türkçe bilmiyordum. Yeni bir ülke, yeni bir dil ama okuluma tutundum ve devam ettim. Yavaş yavaş öğrenmeye başladım. Okuldan mezun oldum, YÖK yabancı öğrenciler için bir sınav hakkı tanıyor. Bu sınava çok çalıştım ve kazandım. Bazıları şöyle diyor: ‘Siz sınavsız giriyorsunuz, bizim hakkımızı yiyorsunuz.’ Mimarlık kazanmak için çok çalıştım çünkü zor bir fakülte. Kurslara gittim, çalıştım ve başardım. Antalya Akdeniz Üniversitesi’nde mimarlık kazandım ve okulu bitirdim.” 

Eğitim hayatında görülen ırkçılık sınav notlarına yansıyor

Ayşe, üniversitede hocalarının ve arkadaşlarının ırkçı davranışlarına maruz kaldığını, kardeşlerinin sınav notlarının düşürüldüğünü belirterek, “İlk geldiğimiz zamanlar bu kadar ayrımcılık yoktu. Yaşadığım yerde ırkçılık görmedim. Öğretmenlerim, arkadaşlarım hepsi çok iyiydi. Okullarda daha çok oluyor. Kardeşlerim şu an lise okuyor, onlar ırkçılığı daha çok yaşıyor, puan kesmeler gibi. Bunlara pek girmek istemem ama oluyor. Komşularımız çok iyiydi. Hepsi değil ama üniversitede bazı hocalar ve arkadaşlarım bazen ırkçı ve dışlayıcı davranıyordu ama her yerde hem iyiler hem de kötüler var. Anlıyorum insanları, Türkiye’de kötü olan Suriyeli insanlar var” dedi.

Suriye’deki savaştan kaçtılar

Suriye’deki iç savaşta dayısını kaybeden Ayşe, savaştan kaçtıklarını vurgulayarak şöyle devam etti:

“Savaştan kaçtık aslında. Evimizin olduğu yere çok saldırılar vardı, Suriye’den çıkmak istiyorduk. Türkiye’ye gelip gelmeyeceğimiz belli değildi. Babamın burada bir arkadaşı vardı. Babam iş bulabileceğini söyledi. Ben çok mutlu oldum Türkiye’ye geleceğimiz için. Savaştan önce gelmeyi çok isterdim, Türkiye’nin çok güzel olduğunu duyuyordum hep. Görmek istediğim bir yer olduğu için mutlu oldum. Bir de savaştan çıkmak istiyordum. Üzüldüm de biraz, kim üzülmez ki? Ülkemizi bırakıp geliyorduk. İlk zamanlar çok üzülüyorduk ama sonra alıştık. Bunu size anlatsam bile anlamayacaksınız çünkü savaşı yaşamadınız. Bombaların altından çıktık. Benim dayım o bomba saldırılarında şehit oldu.”

Türkiye’ye nasıl geldiler?

Ayşe, Türkiye’ye yasal yollarla geldiklerinin altını çizerek, “Siyasete girmek istemiyorum ama çok kötü günler geçirdik. Uçakla geldik Türkiye’ye, kaçak yollarla değil. Suriye’den sonra Lübnan’dan çıktık, oradan uçakla Antalya’ya geldik. Pasaportlarımız, her şeyimiz vardı, hemen Göç İdaresi’ne gittik, geçici kimliklerimizi verdiler. Beni ilgilendirmeyen hiçbir konuya karışmıyordum. Bu ülkede misafir olduğumu hep bildim. Bu ülkenin kanunları neyse onlara saygı duydum. Misafir olduğumu da hiç unutmuyorum. Her zaman ‘Ben bu ülkede misafirim, bu hareketleri yapamam’ diye düşündüm. Kardeşlerime de bunları öğretiyorum. ‘Siz misafirsiniz. Hiçbir arkadaşınıza saygısızlık yapmayın’ diyorum ama bazen insanlar bizi anlamıyor” diye konuştu.

“Görevli, ‘Türkiye’de Türk olacaksınız’ dedi”

Ayşe, sosyal medyada pek çok tehdit ve hakaret mesajı almış. Kimliğini değiştirirken görevli memurun, “Türkiye’de Türk olacaksınız” diyerek kendisine “Öztürk” soyadını verdiğini söyleyen Ayşe, bu süreçte neler yaşadığını şöyle anlattı:

Türkiye’de sadece üniversite okuyanlara vatandaşlık veriliyor. Ben üniversiteye girdim. Talep ettiğim bir şey değildi vatandaşlık. Ülkeye faydalı olabilirsiniz, bu yüzden bu hakkı tanıyorlar size. Çalışma izni ya da geçici kimlik veriliyor genelde. Emlak alırsanız da vatandaşlık alabiliyorsunuz. Ben böyle değilim, öğrenci olduğum için ve okulumu bitirdiğim için aldım. Adınızı, soyadınızı değişmek zorundasınız. Ben değiştirmek istemedim. Türkiye’de benim ismim kullanılmadığı için değiştirmem gerektiğini söylediler ama aslında benim ismimde insanlar var. Yine de değiştirmek istediler. Soyadımı da değiştirmek istemedim. Orada çalışan kişinin soyadını aldım. ‘Öztürk’ olmasına birçok tepki geldi ama bunu da ben tercih etmedim. Herkes çok tepki gösterdi, ‘Neden Öztürk soyadını aldın?’ diye. Kızdılar yani. Nüfus müdürlüğüne gittiğimde, ‘Soy ismimi neden değiştireyim’ dedim. Görevli, ‘Değiştireceksiniz. Siz Türkiye’de Türk olacaksınız’ dedi. Soyadlarını da bilmiyorum Türkiye’deki. Görevli kişi, ‘Öztürk’ olsun deyince, ben de ‘tamam’ dedim. Gelen tepkileri görseniz çok şaşırırsınız. ‘Neden Öztürk?’ diye çok tepki var.

Sosyal medyadan ölüm tehditleri geliyor

Annesinin tehdit ve hakaretler nedeniyle korktuğunu belirten Ayşe, “Gelen tehditlerden annem çok korktu. Ben korkmuyorum, bana normal geliyor. Annem, ‘Dikkat et’ diyor sürekli. Haberlerden gördüklerinden dolayı çekiniyor. Benim Instagram hesabımı buldular ve oradan yazıyorlar. Fotoğraflarımı kaldırdım çünkü hem konumum hem de ben görünüyorum. Mimar olduğum için çizimlerimi paylaşıyordum, hepsini kaldırdım. Bir süre de atamayacağım gibi görünüyor. Bu yaşadıklarımda benim suçum ne? Kendime sadece bunu soruyorum” diyerek sözlerini sonlandırdı.

*Görüştüğümüz kişinin ismi güvenlik nedeniyle değiştirilmiştir.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.