Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi’nden istifa eden avukat Gizay Dulkadir Medyascope’a konuştu: “İşkenceye karşı duramayan baro yönetimi olamaz”

Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi yöneticileri, baronun işkence iddialarıyla ilgili hazırladıkları raporu yayımlamamasının ardından istifa ettiklerini açıkladı. Medyacope’a konuşan Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı avukat Gizay Dulkadir, “Baronun insan haklarından uzaklaştığını düşünüyorum” dedi.

“Ankara Barosu hak mücadelesinden tamamen koptu”

Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde “FETÖ üyeliği” iddiasıyla gözaltında tutulan bazı kişilere işkence yapıldığı iddia edilmişti. Bu iddialar üzerine gözaltına alınanlarla görüşen Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi üyesi avukatlar, iddiaları raporlaştırmış ancak raporun Ankara Barosu yönetimi tarafından yayımlanmaması tartışmalara yol açmıştı. Tartışmalarının ardından Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi yöneticisi avukatlar görevlerinden istifa ettiklerini açıkladı.

Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkan Yardımcılığı görevinden istifa eden avukat Gizay Dulkadir, Medyascope‘a konuştu.

Dört avukat olarak Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi’nden istifa ettiğinizi açıkladınız. En son Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde yaşananları raporlaştırmıştınız ve bu rapor yayımlanmamıştı. Ancak Twitter üzerinden yaptığınız açıklamalardan anlıyoruz ki yaşanan tek olay bu değil. Ankara Barosu’nda yaşadığınız bu süreci anlatabilir misiniz?

Dulkadir: Evet, sadece bu olay nezdinde değil, bu olay bardağı taşıran son damla oldu. Bu aşamaya gelene kadar şahsım adına bir sürü şey oldu. Örneğin, Aysel Tuğluk meselesi. Aysel Tuğluk bizim hem meslektaşımız hem de hasta bir tutsak. Biz bir açıklama yapmak istediğimizi söyledik ancak baro yönetimi isme yönelik açıklama yapmadıklarını, istersek hasta mahpuslar için Cezaevi İzleme Komisyonu ile birlikte bir çalışma yapabileceğimizi söyledi. İki gün sonra Sedef Kabaş tutuklandı ve baro isme özel açıklama yaptı. Daha sonra şunu fark ettik: Aysel Tuğluk için başka baroların açıklama yaptığını ve orada Ankara Barosu’nun imzacı olmadığını gördük. Bunlar bizim için kabul edilemez şeyler. Doğrudan bizim tasarrufumuz olsun olmasın, biz bu baronun insan hakları merkeziyiz ve yapılan ayrımcılıktır. Aralık 2021’de de başka bir sansürle karşılaştık.

Aralık 2021’de yaşadığınız sansür hangi konuda oldu?

Dulkadir: Biz her ay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını açıklıyoruz. Aralık 2021’de de hazırladık ama yayımlanmasına yönetim kurulunun izni çıkmadı. Öğreniyoruz ki aralarında Nazlı Ilıcak kararı var ve bu rahatsız etmiş. AİHM karar vermiş, biz ne yapabiliriz. 2021 yılında da genel hak ihlallerine ilişkin bülten hazırlandı, ben ve istifa eden avukat arkadaşımla birlikte askeri öğrencileri konu alan bir yazı yazdık. Bu yazıya iki ya da üç kez düzeltme geldi. Yazının diğer yazılardan format olduğu, diğer formata uymamız söyleniyor. Ne istediklerini kendileri de bilmiyor. Bunun gibi birçok sansüre uğradık ve hep direndik. Ancak en son bu noktaya geldik. Geldiğimiz aşamada, çalışmak istemediğimizi anladık. 

Ankara Barosu’nun işkence raporunu yayımlamamasını ve geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dulkadir: Baronun geldiği noktayı çok üzücü buluyorum. Sadece bizimle ilgili değil. Ankara Barosu’nun hak mücadelesinden tamamen koptuğunu, bunun da kasıtlı bir politik tavır olduğunu düşünüyorum. İşkenceye bile karşı duramayan bir baro yönetimi olmaz. Umarım ilk seçimde değişirler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.