Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Gözaltında çıplak arama davasında tanıklar dinlendi

Gezi Parkı eylemleri sırasında, Temmuz 2013’te gözaltına alınan Mücella Yapıcı ve Cansu Yapıcı’ya İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde çıplak arama yapılmasına ilişkin üç polis hakkında işkence suçlamasıyla açılan davanın üçüncü duruşması bugün (10 Şubat) görüldü.

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki üçüncü duruşmaya Mücella Yapıcı ve Cansu Yapıcı ile avukatları Meriç Eyüboğlu katıldı. Sanık polislerden, nezarethane amiri Levent Mustafaoğlu başka bir suçtan tutuklu olduğu cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı. Geçen duruşmada hakkında yakalama kararı çıkarılan ve celse arasında ifadesini veren polis memurunun da aralarında olduğu iki sanık polis ise duruşmada yer almadı. Sanıkların üç avukatı salondaydı.

Tanıklar: “Gülerek izlediler”

Duruşmada Mücella ve Cansu Yapıcı ile birlikte gözaltına alınan üç tanığın ifadeleri dinlendi. Tanıklar nezarethanenin havasız olduğunu, kadınların erkek görevlilerin refakatinde erkekler tuvaletine götürüldüğünü, tuvaletlerde kamera olduğunu, kıyafetlerin büyük kısmının ya da tamamının çıkarılarak aramaya maruz bırakıldıklarını anlattı.

Sanık avukatları tanıklara daha önce devletin güvenlik kurumları ile ilgili haklarında dava açılıp açılmadığı, karşılaştıkları muameleye dair şikayetçi olup olmadıkları ya da neden geç şikayetçi oldukları gibi sorular yöneltti. 

Dinlenen ilk tanık Akif Burak Atlar, “Yeterli havalandırma yoktu, çok sıcaktı. Kalabalık sayıda insan olarak koğuşlarda sıkış tıkış geçirdiğimiz bir dört gün oldu. Kadın arkadaşların tuvalete gitmek ve ilaçlarla ilgili sıkıntılarını duyduk. Mücella ablanın ilaçlarının verilmediğine tanık olduk” dedi. Atlar, kendisinin ve gözaltındaki diğer erkeklerin de görevli memurların söylemesi üzerine iç çamaşırlarına dek soyunduklarını anlattı. Düşmanca muameleye maruz kaldıklarını belirtti.

Tanık Sezi Toprakçı da “Kadın polisler aramak üzere depo gibi bir yere götürdü” dedi ve kendisine çıplak arama uygulanmaya çalışıldığını, çamaşırını çıkarması istendiğinde bunun neden yapıldığını sorduğunda da gülüşmelerle “gerek olmadığının” söylendiğini belirtti. Toprakçı, tuvalete gitme taleplerinin geç karşılandığını, erkekler tuvaletine götürüldüklerini, tuvalette kamera olduğunu anlattı. 

“İtiraz etmediğimiz sürece ellerinden ne gelirse yapacaklardı” diyen Toprakçı, hâkimin sorusu üzerine, Yapıcı’ya yapılan aramanın konuşulduğunu, ilaçların da verilmediğini hatırladığını belirtti. 

Toprakçı, davacı avukatların sorusu üzerine daha önce haklarında açılan davadan beraat ettiğini, gözaltında yaşadıklarına dair şikayetçi olmadığını, sadece yaşananlardan uzaklaştığını anlattı. Kıyafetlerini çıkarırken temas olup olmadığı sorusunu ise “Uzaktan gülerek izlediler” diye yanıtladı.

“Çıplak arama yapıldı”

Tanık Beyza Metin, nezarethaneye indirildikten sonra iki kadın polis tarafından teker teker depo gibi havasız bir yere götürüldüklerini anlattı. “Dalga geçer şekilde konuşup üstümüzü çıkarmamızı söylediler” diyen Metin kendisine de çıplak arama uygulandığını belirterek şöyle konuştu:

“Havalandırma çalışmıyordu. 50 kişi kadar gözaltına alınmıştık. Tuvalete götürülmüyorduk. Astım hastasıyım ilaçlarımı da çok geç verdiler. Sezi’nin kamerayı görmesinden sonra bizi kadın tuvaletine götürmeye başladılar. Mücella Yapıcı’ya özel bir muamele vardı. Genel olarak insan onurunu zedeleyen şeylerle karşı karşıya kaldık”.

Metin, hâkimin sorusu üzerine kendisine yapılan uygulamalardan şikayetçi olduğunu ancak zamanaşımından dolayı sonuçlanmadığını, SEGBİS ile bağlanan sanığı tanıdığını anlattı. Sanık sıfatıyla hakkında açılan davada da beraat ettiğini belirtti.

Sanık polislerin avukatlarının Metin’e “neden bir yıl sonra şikayette bulunduğu” sorusunu yöneltmesine avukat Eyüboğlu da hâkim de itiraz etti, Metin de soruya tepki gösterdi.

Sanık avukatlarından mevzuat savunması

Avukat Eyüboğlu, soru sorma haklarının yerine getirilmediğini belirterek, çıplak aramayı yapan iki polisin duruşmaya gelmesini ya da SEGBİS ile duruşmaya bağlanmalarını talep etti.

Sanık Levent Mustafaoğlu, sekiz yıl geçtiği için bazı şeyleri hatırlamadığını, tuvaletlerdeki lavaboların üzerinde mahremiyeti ihlal etmeyecek şekilde kamera olduğunu dosyaya giren görüntülerde gördüğünü, gözaltında olanlarla aynı havalandırma sisteminden faydalandığını, havalandırma sisteminin kapanması için talimat vermediğini, bunun tespiti için binadaki görevlilere sorulmasını talep etti.

Sanığın avukatı Ruken Mustafaoğlu, “Tanıklıkta bulunan kişiler müştekilerle aynı odaya kayıtlı, Mücella Hanım’a dair duygusal bağları var” dedi. Karakoldaki havasızlık, tuvaletlerdeki kamera ve çıplak aramaya dair beyanlarında genel olarak mevcut koşullar, mevzuattaki eksiklikler ile belirsizliklere işaret ederken personelin de ikilemde kaldığını savundu. Havalandırmanın kapandığı iddiasını reddederken nezarethane kapasitesinden fazla insanın bulunduğunu belirterek nezarethanenin şartlarının tespiti ve keşif talebinde bulundu.

Avukat Mustafaoğlu, tuvaletlerin lavabo kısmındaki kameraların müvekkili göreve başlamadan önce konduğunu, ihtiyaç giderilen kesimi görmediğini, “O kısımda darp olayı olduğunda kanıtlama amacıyla bulunduğunu” söyledi.  Çıplak aramaya dair yönetmelikteki ifadenin üç ay önce detaylı arama olarak değiştirildiğini anlatarak “Aradıklarında işkence, ihlal ile yargılanıyor, aramadıklarında güvenlik ihlali olduğunda ihlal ile suçlanıyorlar. Yönetmelik yürürlükte olsaydı çıplak arama yapılmıyor olacaktı, mevzuat hükümlerindeki eksikliklerin mevcut personele ve müvekkile yüklenmesi haksız olacaktır” ifadelerini kullandı. Mustafaoğlu, koridoru gören kısımlara dair kamera kayıtlarının istenmesi, nezarethanede keşif yapılması ve görevlilerin tanık olarak dinlenmesi taleplerini dile getirdi. 

Sanık polis Songül Ekin Kılınç’ın avukatı İbrahim Metinoğlu “tanıkların tarafsız olarak beyanda bulunduğunu düşünmüyoruz” diyerek aynı süreçte Gezi Parkı eylemlerine katılmamış başka suçlardan şüpheli olarak gözaltında olanların tanık olarak dinlenmesini talep etti. 

Mahkeme heyeti, Mücella Yapıcı ve Cansu Yapıcı’nın gözaltında olduğu sürede gözaltında olanların isimlerinin istenmesine, gözaltında tutuldukları yerdeki görevli polis memurlarının tanık olarak dinlenmesi için işlem yapılmasına, koridor kamera kayıtlarının istenmesine karar verdi. Sanıkların yeniden mahkemede savunmalarının alınması ve keşif yapılması taleplerini reddetti.

Davanın dördüncü duruşması 7 Temmuz saat 10.00’da görülecek.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.