Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Haluk Levent yazdı: Bitcoin bir saadet zinciri mi?

Geçen hafta yazının birinci bölümünün sonunda yönelttiğim 40 bin USD karşılığında ne alınıyor sorusunun yanıtını hemen vereyim. Hiçbir şey! Günümüzde karşımızda değişip duran fiyatların bir bölümünün bizim bildiğimiz anlamda fiyat oldukları söylenemez. Belki bunları fiyat benzeri diye nitelemek uygun olabilir. İktisatta fiyat bir değere tekabül eder. Bitcoin alışverişinde ise alınıp satılan bir mal, hizmet kısacası değer ihtiva eden herhangi bir şeyden söz etmek mümkün değil.

Herhangi bir malın değeri nedir sorusuna iktisat teorisinde kabaca iki farklı yanıt verilir. İlk olarak iktisadın bir bilim sayılmasını sağladığı kabul edilen Smith ve Ricardo tarafından ortaya konan emek değer teorisinden bahsedebiliriz. Bu yazı çerçevesinde detaya girmeye gerek yok bu teoriye göre malın değeri içinde kristalize olmuş (birikmiş) birim emek zaman miktarı ile belirlenir. Emek değer teorisini teorik uç noktasına vardıran Marx’tır. Bu nihai noktanın ise artık değer kavramı ile taçlanan ve emek sömürüsünün net olarak ortaya konulmasını sağlayan halinin egemen sınıflar tarafından pek kabul edilebilecek bir sonuç olmadığı açıktır.

İkinci yaklaşım ise “fayda değer” teorisi olarak adlandırılır. Bugün anaakım iktisadın bütün dünyada okutulan ders kitaplarında bu yaklaşım esas alınmaktadır. Buna göre de bir malın değerini belirleyen şey karşıladığı ve/veya giderdiği ihtiyaç ile belirlenir. Mal arzı ve kıtlık, yani giderilecek olan ihtiyacın miktarı arasındaki karşılıklı denge, fiyatın oluşmasını sağlar.

Her iki yaklaşımda da fiyat ile piyasa fiyatı arasında spekülasyon ve zaman zaman manipülasyondan kaynaklanan sapmaların ortaya çıkabileceği ama uzun dönemde denge fiyatına yönelmenin esas olduğu kabul edilir. Marx’ta bu durum, üretim fiyatları/piyasa fiyatları ayrımı şeklinde ele alınır; bölüşüm alanına da sarkan ilginç ama bugünü anlamak açısından bence önem taşıyan bir tartışmanın da bu aşamada ortaya çıktığının altını çizelim. Kısaca ifade edecek olursak iktisadi açıdan değer ihtiva etmeyen bir fiziki veya kaydi varlığın fiyatı olmaz. Bu meseleyi başka yönleri ile otomasyon bahsinde de ele alacağız.

Geçen hafta bitcoin alım satım işlemi üzerinde durmuştum. İşlem, sisteme dahil birinin yine sisteme dahil başka birine bitcoin göndermesi şeklinde gerçekleşiyor. Bu bir hizmet veya mal teslimi karşılığı olabilir. Özellikle darknet diye bilinen gücün karanlık tarafında verilen hizmetlerden faydalanma veya doğrudan şuç ekonomisine konu faaliyetlerden yararlanma karşılığında, izlenme zorluğu nedeniyle coinlerin bir ödeme aracı olarak tercih edildiği bilinmektedir. Bunun dışında ağırlıklı olarak parite işlemlerinin yapıldığı da söylenebilir. Bu ortada alınıp satılan bir mal veya hizmetin olmadığı, sadece piyasada oluştuğu söylenen dolar paritesi üzerinden ve dolar karşılığında bitcoin alım veya satımının gerçekleştirildiği işlemleri ifade etmektedir. Buradaki sorun bu paritenin bir tarafında uluslararası rezerv para olarak dolar varken, diğer tarafta herhangi bir değer ve fonksiyon ihtiva etmeyen bitcoinin bulunmasıdır.

Bu iki işlem türü nitelik olarak çok farklıdır. Birinde, ne olduğu bilinmeyen teslim edilen bir mal veya ifa edilen bir hizmet karşılığında gerçekleştirilen bitcoin ödemesi var. Bu durumda mal veya hizmetin bitcoin cinsinden bir fiyatı olduğu söylenebilir. Ama bu fiyat üzerinden ayrıntılı bir göreli fiyat sistemine uygun olarak gerçekleşen bir alışveriş değil, bir nevi proje üzerinden gerçekleşen ödeme gibi düşünülebilir. Bu ödeme dolar paritesi üzerinden anlam ifade eder, uzun veya kısa dönem bir fiyat hafızası yaratmaması nedeniyle bir fiyat sisteminden bahsetmek mümkün değildir. Bu durumda da paranın tanım itibariyle sahip olması gereken özelliklerinden birinin genel eşdeğer vasfının oluşmadığı daha çok takas veya barter olarak adlandırılabilecek işlemleri kolaylaştıran bir ödeme aracı işlevinin ortaya çıktığı açıktır. Bu durumda dolar paritesi dolayımı ise bitcoin fiyatını bir türev(bağlantılı) fiyat olarak değerlendirmemizi gerektirir. Asaf Savaş Akat Hoca’nın deyimiyle kimi dandik paralarda işler kötü gittiğinde, mesela o para birimi yüksek enflasyona maruz kalıp hesap birimi olma işlevi aşındığında bir başka hesap birimi imdada yetişir. Biz Türkiye’de bu ihtiyacımızı karşılamak üzere genellikle dolar fiyatını kullanırız.

Bu tür işlemler bitcoin ve benzeri coinlerin spesifik işlemler üzerinden sundukları hizmetler karşılığında ücret tahsil eden iş modelleri olarak değerlendirilebilmesini sağlar. Bir ödeme aracı olarak herhangi bir mal veya hizmet alışverişine ödeme aracı olarak hizmet verilmesi karşılığında her işlemden 0,001 bitcoin ücret tahsil edilir. Bu ücret ile bitcoin fiyatı arasında tanımlanmış herhangi bir bağ yok. Yani bitcoin fiyatı, tahsil edilen ücret miktarına bağlı olarak belirlenmiyor. Örneğin X şirketi faaliyetlerini, finansal tablolarını belirli bir standartta şeffaf ve denetimli bir şekilde kamuya açarak hisse satışı veya tahvil çıkarımı yoluyla para toplayabilir. Burada da bir iş modeli vardır. Ancak ya hisse alınarak bu işe ortak olunur ve temettü geliri elde edilir veya tahvil alımı yoluyla borç verilerek bir faiz geliri kazanılır. Her iki halde de hisse senedinin ve tahvilin fiyatları işletmenin performans ve risk durumu ile belirlenir ve alıcıya teklif edilen fiyatlar iş modeli üzerinden gerçekleştirilen değerleme yoluyla bir anlam kazanır. Yani piyasada oluşan tahvil veya hisse fiyatı iş modelinin değerini yansıtırken finansal varlık ise alıcının iş modeli üzerinden kurduğu bir çeşit illiyet bağını ifade eder.

Hacim olarak çok daha yaygın olan ikinci tür işlemlerde, yani bitcoinin dolar karşılığı alınıp satılmasında ise iş modeli ile kurulan bir illiyet dolayısıyla değerlemeden gelen bir referans bilgisi yok. Deftere kaydedilen işlem karşılığı ifa edilen herhangi bir hizmet veya teslim edilen bir mal da yok. O zaman parite niteliğindeki bitcoin fiyatını bir değer ile ilişkilendirmek söz konusu olamaz. Bu durumda da örneğin 40 bin USD ile ifade edilen fiyatın ucuz veya pahalı diye nitelendirilmesi, yarın 100 bin veya 1 milyon USD’lik fiyatın görülüp görülemeyeceğinin değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu durumda da fiyatın 0 ile artı sonsuz arasında herhangi bir yerde bulunması hiçbir şekilde doğru veya yanlış şeklinde değerlendirmeye tabi tutulamaz. Hemen hemen bütün coinlerde benzer durum gözlemlenmektedir. Bu nedenle bunları fiyat değil fiyat benzeri olarak nitelemek doğru olur.

Bu durumda coinlere yatırım yapmak ne anlama gelir? Portföy yatırımı herhangi bir finansal varlığın beklenen değerinden daha ucuz bir fiyatın oluşması söz konusu ise gerçekleştirilir. Herhangi bir zamanda herhangi bir fiyatı alabilecek bir finansal varlığın beklenen değerini tahmin etmek istatistik bilimi açısından mümkün değildir. O zaman bugün oluşan fiyatın ucuz veya pahalı olduğunu belirlemek için referans alabileceğimiz bir beklenen değerden söz edemeyiz ve dolayısıyla finansal yatırım açısından yine bir hiçlik durumu ile karşı kaşıya olduğumuz söylenebilir. Yani coin paritesi üzerinden yatırımı da yatırım değil “yatırım benzeri” olarak nitelemek yanlış olmaz.

Benim anladığım kadarıyla bitcoinin dolar paritesi bitcoin iş modelinin gelecekteki performansı üzerinden oluşuyor. Fakat bitcoin paritesi üzerinden yapılan işlem bu iş modeli ve performansı ile illiyet bağı içermediğinden oluşan fiyat tamamen rasgele belirlenen bir fiyat benzeri üzerinden kurulan bahis gibi değerlendirilebilir. Burada kazanç sağlamak finansal varlık alım satımından farklı olarak potansiyel alıcıların beklenen değeri ile uyumlu düşünülmesi halinde mümkündür. Bildiğimiz finansal varlık piyasalarında euphoria (aşırı coşku) kaybettirirken coin piyasalarında tıpkı saadet zincirlerinde olduğu gibi kazandırır. Yani “yatırımcıların” genel eğilimi coinin beklenen değeri için büyük hayaller içeriyorsa bu hayalleri paylaşanlara katılmak gerçekten fiyatın artmasına ve kaydi bir kazanç elde edilmesine imkân tanır. Tabii ki her hayalin gerçeklikle karşılaştığı bir an vardır. Saadet zincirlerinde herkes kazanırken yeni katılımlar oransal olarak yetersiz bir seviyede kaldığında büyük bir çöküş oluşur. Coin piyasasında ise bu piyasaya yönelen dolar likiditesinin sınırına gelindiğinde büyük bir çöküşün olması kaçınılmazdır. Çöküşün sonunda elde deftere kayıtlı işlem belgesinden başka bir şey kalmayacağı açıktır.

Bitcoin “yatırımcısının” coşkusunun sınır tanımadığını görüyoruz. Merkez bankalarını ve dolayısıyla sistemi yerle bir edecek halkçı bir para birimi türünden devrimci coşkudan, bitcoinin çok işlevsel ve dijital geleceğin para birimi olduğuna kadar hiçbir argümana dayanmayan iddialar havada uçuşmaktadır. Öte yandan bitcoin bir tür paradır, yok hayır ödeme aracıdır, ama hayır merkeziyetsiz finansın ve dolayısıyla yeni bir dijital cennetin giriş kapısıdır diyenlerin haddi hesabı yok. Oysa hem ilk bölümde hem ikinci bölümde tartıştıklarımız paranın ve dolayısıyla finansın bir toplumsal ilişkiler ağı olduğunu yeterince ortaya koymuştur. Bu toplumsal yapıdan, kapitalizmden memnun olmayanların tarif edeceği her cennet piyasanın ve onun türevi sayılacak her türlü aracın ortadan kaldırıldığı bir toplumsal düzenin tanımını içermek zorundadır. Bugün içinde yaşadığımız cehennemi tarif eden toplumsal ilişkileri koruyarak ve onların taklitlerinden oluşan bir sanal dünyada işlem kolaylığı yaratan dijital fantezilerden ibaret bir toplum tasarımı yeni sıfatı ile birlikte anılamaz.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.