Koronavirüs salgınının başından beri en fazla etkilenen grup olan müzisyenler, salgın tedbirlerinin büyük ölçüde kaldırılmasıyla müzik yasağının da kalkmasını bekliyorlardı ancak müzik yasağı 00:00’dan 01:00’e uzatıldı. Türkiye Barolar Birliği (TBB) de müzik yayın yasağının iptali için Danıştay’a başvurdu. İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ve TBB Genel Sekreteri ve Başkanlık Divanı Üyesi Veli Küçük ile müzik yasağının neden hukuka uygun olmadığını konuştuk.
11 Mart 2020’de Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının görülmesinin ardından peş peşe genelgeler yayımlandı ve bazı yasaklar getirildi. Sinema, tiyatro salonları kapatıldı, konserler iptal edildi hatta kapanan tiyatro salonları da oldu. Salgının başından beri en fazla etkilenen grup olan sanatçılar yasakların kalkmasını beklerken, müzik yasağı devam etti.
27.06.2021 tarihli “Kademeli Normalleşme Tedbirleri Genelgesi” ile getirilen müzik yasağı 21:00’den 00:00’a alındı. Müzisyenler gevşetilen tedbirler arasında müzik yasağının olmamasına tepki gösterdi. 10 Mayıs 2022’de ise müzik yayın saatleri yeniden belirlendi. İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı genelgeye göre müzik yayın yasağı saati 01:00 oldu:
“Pandemi sürecinde saat 24:00’te sona erecek şekilde belirlenen müzik yayın saatinin yaklaşan yaz mevsimi ve beraberindeki turizm hareketliliğine bağlı olarak uzatılmasına dair talepler Bakanlığımızca, Sağlık Bakanlığınca, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca birlikte değerlendirildi ve müzik yayın saati gece 01:00’e kadar uzatıldı.”
Türkiye Barolar Birliği (TBB), müzik yayını yasağının iptali için Danıştay’a başvuruda bulunduğunu belirterek, “İptali istenen genelge yürürlükte kaldığı sürece, kamu yararı ile bireylere anayasal hak olarak verilen bilim ve sanat hürriyeti, sanatın ve sanatçının korunması ilkesi zedelenecektir” açıklamasını yaptı.
Müzik yasağı kanuna aykırı mı?
Hukukçular salgının başından beri genelgelerle getirilen yasakların hukuka aykırı olduğunu ve yasakların getirilmesi için de genelge yerine yasa çıkarılması gerektiğini söylüyor. Müzik yasağının hukuka uygunluğunu İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, TBB’nin müzik yayını yasağının iptali için Danıştay’a başvurusunu da TBB Genel Sekreteri ve Başkanlık Divanı Üyesi Veli Küçük ile konuştuk.
TBB Genel Sekreteri ve Başkanlık Divanı Üyesi Veli Küçük, salgın döneminde alınan müzik yasağı gibi uzun dönem geçerli olacak tedbirlerin genelgeyle değil, yasayla olması gerektiğini belirtti. Genelgeyle getirilen yasakların anayasaya aykırı olduğunu söyleyen Küçük, bu yetkinin İçişleri Bakanlığı’nda olmadığını da sözlerine ekledi:
“Halk sağlığını tehdit eden unsurlar olsa dahi acil tedbirler dışında uzun soluklu olan düzenlemelerin yasayla yapılması gerekiyor. Anayasanın 17. maddesi bu konuda çok açık. Bu yönüyle salgının başından beri anayasaya aykırı olan bu düzenleme, koronavirüs tedbirlerin sonlandırılmasından sonra kalıcı hale getirildi. Bu yönüyle hukuka ve anayasaya aykırı. Sadece bununla da kalmıyor bu düzenlemenin İçişleri Bakanlığı’nın yetkisinde olmadığı da çok açık. Bu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yetkisinde.”
Küçük: “Yasak çağdaş yaşama düşman bir anlayışın yansıması”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Danıştay’a yürütmeyi durdurma talebinde de bulunduklarını belirten Veli Küçük, yasağın bir insan hakkı ihlali olduğunu da söyledi. Neredeyse tüm koronavirüs tedbirlerinin kaldırılırken, müzik yasağının kalıcı bir uygulamaya dönüştürülemeyeceğini söyleyen Küçük, şöyle devam etti:
“Biz Danıştay’a yürütmeyi durdurma talebinde de bulunduk. Bu anayasaya aykırı ve yaratacağı etkiler boyutuyla da kısa sürede çok ciddi olumsuzluklar yaratabilecek düzenlemedir. Doğrudan yürütmeyi durdurma kararı verilmesi gereken bir karar. Müzik yasağı beden ve ruh sağlığıyla ve bu sektörde çalışan kişiler için çalışma özgürlüğüyle de ilgili. Yani bu açıdan birçok özgürlüğü ilgilendiren bir düzenleme. Bu nedenle kalıcı uygulamaya dönüştürülmesi kabul edilemez. Tüm tedbirleri kaldırıldığı bir dönemde bunun kalıcı hale getirilmesi çağdaş yaşama, modern dünya düşman bir anlayışın yansıması.”
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu da Veli Küçük ile aynı noktaya değindi ve temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan bütün düzenlemenin kanunla yapılması gerektiğini, aksi halde bunun anayasaya aykırı olacağını söyledi.
Durakoğlu, İçişleri Bakanlığı’nın genelgeleri ile temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan birçok düzenleme getirdiğini ancak müzik yasağının İçişleri Bakanlığı’nın yetkisinde olmadığını, ayrıca bunun da yasalara aykırı olduğunu belirtti:
“Bu yasak koronavirüs tedbirleri kapsamında getirilmiş bir yasak. Büyük ölçüde koronavirüs tedbirlerinin ortadan kalktığı bu dönemde bu yasağın da bir anlamı olmadığını düşünmeleri gerekiyordu. Yasağın konulmasındaki süreçte anayasanın açık hükmü ihlal edildi. Temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayan bütün düzenlemelerin kanunla yapılması gerekiyor. Oysa Türkiye, salgının başından beri -üstelik bizim İstanbul Barosu olarak doğrudan Cumhurbaşkanlığını uyarmış olmamıza rağmen- bu düzenlemeler genelgelerle yapılmaya devam edildi. Türkiye bırakın bir hukuk devleti olmayı, bir kanun devleti olmayı, bir genelgeler devleti olmaya doğru yöneldi. İçişleri Bakanlığı’nın genelgeleri ile temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan birçok düzenleme getirildi. Bu da onlardan biri. Bu anayasaya aykırı. Mevzuat bunu yetkilisinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda olduğunu gösteriyor. Bu noktada İçişleri Bakanlığı’nın da devreye girmesi yasal değil. Aynı zamanda anayasanın ‘bilim ve sanat hürriyeti’ diye tanımladığı hürriyetini de ihlal ediliyor. Devletten beklenen sanatı ve sanatçıyı koruması gerekirken müzik yasağının getirilmiş olması da bir başka anayasa ihlali olarak ortaya çıkıyor.”
Anayasanın 17. maddesine göre:
“Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”
Anayasanın 27. maddesi de herkesin bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme hakkına sahip olduğunu söylüyor:
“Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. Yayma hakkı, Anayasanın 1., 2. ve 3. maddeleri hükümlerinin değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamaz. Bu madde hükmü yabancı yayınların ülkeye girmesi ve dağıtımının kanunla düzenlenmesine engel değildir.”