Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinin Sarılar Köyü yakınlarında 8 Temmuz 2018’de meydana gelen, yedisi çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği ve en az 300 kişinin yaralandığı Çorlu tren kazası davasının 10. duruşması yarın (25 Mayıs) Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak. Dava avukatlarından Sevgi Evren iddianamenin hâlâ hazır olmadığını söylerken kazada oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz, Çorlu Aileleri olarak neler hissettiklerini ve dava avukatlarından Can Atalay’ın cezaevinde olmasını Medyascope’a değerlendirdi.
Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinin Sarılar Köyü yakınlarında 8 Temmuz 2018’de meydana gelen, yedisi çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği ve en az 300 kişinin yaralandığı Çorlu tren kazası davasının 16 Mart 2021’de görülen yedinci duruşmasında mahkeme heyeti, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) üst yönetimi dahil tüm sorumluların yargılanmasına yönelik talep dilekçesini kabul etmişti. 7 Eylül’de, yani altı ay sonra yapılan sekizinci duruşmada aradan geçen altı aya rağmen soruşturma savcısı Galip Yılmaz Özkurşun’un TCDD üst yönetimindeki pek çok ismin ifadelerini almadığı görülmüştü. Mahkeme, Özkurşun hakkında “görevi kötüye kullanma” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulması talebini kabul etmişti. 25 Ocak’ta görülen bir önceki duruşmada ise mahkeme heyeti, üst düzey bürokratlar hakkındaki savcılık dosyasının sonuçlanmasının beklenmesine karar vermişti.
Yarınki duruşmadan önce Medyascope’a konuşan dava avukatlarından Sevgi Evren, “Suç duyurusuyla birlikte davada savcı da değişti. Galip Savcı’dan dosya alınıp başka bir savcıya tebliğ edildi. O tarihten bu yana bir yıl geçti neredeyse. Yarınki duruşmayla birlikte üç celse geçecek, üç celsedir mahkeme bu suç duyurusu hakkında savcılığın ne yaptığını ve iddianamenin düzenlenmesini bekler vaziyette. Son duruşmada da beklemeye karar verdi. Yine hâlâ bir iddianame hazırlığı görmüş değiliz” dedi.
Diğer sorumluların soruşturulduğu savcılık dosyasında, en son bildirdikleri listeden dört-beş kişinin daha ifadelerinin alındığını ama bu ifadelerin de genel müdürlük seviyesinde olmadığını dile getiren Evren, “Şu an savcılık dosyası Adli Tıp Kurumu’nda rapor düzenlenmesi için bekliyor, rapora gidileli de altı aydan fazla vakit geçti. Adil ve etkin bir soruşturma yürütülmüyor. Siyaseti adaletin önüne koyamazsınız, koymamalısınız” diye konuştu.
Ailelerin daha yaralarını sarmadan adalet talebine tutunduklarını söyleyen Evren, “Açılış törenlerinde, ‘Burayı biz yaptık’ diyenlerin kolundan tutulup getirilmesi gerekiyor. O trenin sağlık bir şekilde yerine ulaşmasından sorumlu olan makamları işgal edenler belli. Görüneni saklamaya dönük her çaba ortaya dökülecek” diye ekledi.
Son duruşmadan bugüne hiç gelişme olmadığını ve davanın bir buçuk yıldan beri durduğunu söyleyen Mısra Öz, “Tahammülsüz, sabırsız ve öfkeliyim. 10 duruşma geçti. Dört yıl bitti. Yönetimin kusuru var mı, yok mu diye sorgulamadan bile geçmedi TCDD yöneticileri, bürokratları. Bizleri özellikle son üç-dört duruşmadan beri boş boş mahkeme salonlarına getirtip, geri gönderiyorlar. Bunu yapmaktan da hiç utanmıyorlar” dedi.
Gezi Parkı davasında 18 yıl hapis cezası alan Can Atalay’ın davalarına bakan avukatlardan biri olduğunu hatırlatan Öz, “Davanın başından beri dosyayı takip eden, detaylarını bilen, bizlerin hep yanında olan ve bizim adalete olan inancımızı hep yüksek tutan bir avukat. Tutuklu olması, avukatımız olarak savunma yapmasına engel değil. Yasal olarak uygun olan bir durumda, avukatımızın bizlerin yanında olması ve savunmamızı yapmasını istemek de bizim hakkımız” dedi ve yarınki duruşmada Can Atalay’ın yanlarında olması talebi ile dilekçe verdiğini belirtti.
“ Can, adalete olan inancımızı diri tutuyordu”
Atalay’ın destek verdiği davalardaki herkes gibi kendilerinin de aynı üzüntüyü hissettiklerini aktaran Öz, şöyle devam etti: “Tabii ki tüm avukatlarımızın emekleri ve destekleri çok kıymetli. Ancak Can’ın her zaman için bizlerle kurduğu derin bağ, davamızı sahiplenmesi ile yanımızda duruşu bize güç veriyordu. Can, adalete olan inancımızı da diri tutuyordu. Haliyle üzgün ve öfkeliyiz. Hep söylüyorum, katiller dışarıdayken Can’ın ne işi var içeride? Onu da adaleti de söke söke alacağız girdiği o kara delikten.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.