Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

LGBTİ+ karşıtı “Büyük Aile Buluşması”na iki gün kala, SPoD’dan Umut Rojda Yıldırım: “Yaşanacak toplanma potansiyel bir nefret suçu”

Yesevi Alperenler Ocağı Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin düzenlediği LGBTİ+’ları hedef alan “Büyük Aile Buluşması” 18 Eylül’de İstanbul Saraçhane’de düzenlenecek. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), etkinliğe katılım çağrısı yapan videonun kamu spotu olarak gösterilmesini onayladı ve videoya sitesinde yer verdi. Sosyal Politika Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) Hukuk ve Adalete Erişim Koordinatörü Avukat Umut Rojda Yıldırım, “Büyük Aile Buluşması”nı Medyascope’a değerlendirdi. 

RTÜK’ün sitesinde 9 Eylül’de kamu spotu olarak “Büyük Aile Buluşması”na çağrı videosu yayınlanmış, konuyla ilgili CHP kontenjanından seçilen RTÜK Üyesi İlhan Taşcı, “RTÜK Başkanı, Yesevi Alperenler Ocağı’nın LGBT karşıtı mitingine çağrı spotunu TV ve radyoların bedava yayınlanmasını istedi. Spotu Üst Kurulun onayı olmaksızın yayınlamak yetki gaspıdır” demişti. RTÜK’ün 14 Eylül’de yapılan toplantısında, 18 Eylül’de İstanbul Fatih’teki Saraçhane Parkı’nda düzenlenecek LGBTİ+ karşıtı toplantının tanıtım filminin ‘‘kamu spotu’’ olarak televizyonlara tavsiye edilmesi oyçokluğuyla kabul edildi.

18 Eylül’de İstanbul’da yapılacak “Büyük Aile Buluşması” isimli LGBTİ+ karşıtı mitinge çağrı yapılan videoda “Cinsiyetsizleştirmek, insan neslini azaltmak, aile kurumunu yok etmek isteyen küresel ve emperyalist lobilere dur demek istiyorsan, ailemizi, çocuklarımızı ve gelecek nesillerimizi korumak için büyük aile buluşmamıza sen de katıl” ifadelerine yer verildi.

İlhan Taşcı, Twitter hesabından yaptığı paylaşımla kararın oyçokluğuyla kabul edilmesine şu cümlelerle tepki gösterdi: “RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Yesevi Alperenler Ocağının LGBT karşıtı mitinge çağrısını TVlerin bedava yayınlamasını istediği spotu bugünkü kurula getirdi! Önce yayınlatıyor, sonra onay alıyor. Şahin geçen hafta kuruldan kaçırdığı minaresine bugün Üst Kurulda kılıf uydurdu! Bravo.

“Yürüyeceklermiş, lütfen yürüsünler, sakın yasaklamayın”

Öte yandan LGBTİ+ örgütlenmeleri de “Büyük Aile Buluşması” etkinliğine tepki gösterdi. Akdeniz Antalya Aile Grubu, Denizli LGBTİ+ Aileleri Grubu, GALADER (Ankara Aileleri Derneği), İzmir LGBTİ+ Aileleri Grubu ve LİSTAG ( LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Derneği) ortak açıklama yaparak, “Çocukları LGBTİ+ olan anne ve babalar olarak biz kimiz ve bu yürüyüşün neresindeyiz?” diye sordu.

Açıklama şöyle:

“Yürüyeceklermiş, lütfen yürüsünler, sakın yasaklamayın! Yürüsünler, yürüsünler ki kim olduklarını görelim. Kim olduklarını hatırlayalım. Toplumsal ve tarihsel hafızamıza kazıyalım. Ne de olsa artık aynılar aynı yere, ayrılar ayrı yere yazılıyor. Ancak yürümek istediğimizde bizim de demokratik haklarımızı kullanmamıza, yürüyüş ve ifade özgürlüğümüze alan açın, yasaklamayın! 2014’teki İstanbul Onur Haftası Yürüyüşünden beri bizler, eşcinsel, biseksüel, trans, interseks çocuklarımızla yürüyemiyor, bir basın açıklaması bile yapamıyoruz. Oysa bizlerin yürüyebildiği Onur Haftası Yürüyüşlerine karşı görüşte olanlar da gelir; kolluk kuvvetleri kadar Onur Haftası Komitesi de onları gözetirdi. Bunu en iyi bugün ‘Büyük Aile Buluşması’nı organize edenler biliyor, biz sadece hatırlatmış olalım.”  

Sosyal Politika Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) ise “Büyük Aile Buluşması”na ilişkin siyasi partilere açık mektup yayımladı ve siyasi partileri harekete geçmeye davet etti. Mektupta “Yaşanan hedef göstermeler, nefret söylemleri ve tüm bunları yaygınlaştırmak adına düzenlenen yürüyüşe karşı tüm siyasi partileri LGBTİ+’larla dayanışmaya ve sürecin takipçisi olmaya çağırıyoruz. İlgili yürüyüşe dair İstanbul Valiliği’ne gerekli başvurumuzu yapacağız. SPoD olarak bu sürecin yakın takipçisiyiz” cümlelerine yer verildi. 

Umut Rojda Yıldırım: “Yaşanacak toplanma potansiyel bir nefret suçu”

Yaşanacak toplanmanın “miting” değil potansiyel bir nefret yürüyüşü olduğunu söyleyen SPoD Hukuk ve Adalete Erişim Koordinatörü Avukat Umut Rojda Yıldırım, “Yaşanacak toplanma potansiyel bir nefret suçu. İfade özgürlüğü kapsamında olmadığı için miting demeyi doğru bulmuyorum kendi adıma. RTÜK kararına şaşırmadım. Buna karşılık çok yeterli bir tepkinin verildiğini düşünmüyorum. Bunun çok daha fazla konuşulması gerekirdi. RTÜK’ün kararı insan haklarına ve hukuka aykırı bir karar” dedi. 

“LGBTİ+’ları eğer buraya ‘feda’ ederseniz bunun ucu size de dokunacak” 

2015 yılından bu yana LGBTİ+’lara yönelik nefretin ve şiddetin dozunun arttığını hatırlatan Yıldırım, şöyle konuştu:

Bu yürüyüşe gelecek sözde ‘ailelerin’ toplumun genelini yansıttığını düşünmüyorum. Bunu hatırlamak önemli: Biz, toplumsal muhalefet çoğunluktayız. Yalnız değiliz, belli coğrafyalarda bunlar yaşanıyor. Bunu aşmanın yolları var. Biz bununla tek başımıza mücadele edemeyiz. Bu gün LGBTİ+’lara saldıran bu kişiler, yarın çocuk haklarını koruyan Lanzarote Sözleşmesi’ne de el atmaya başlayacaklar İstanbul Sözleşmesi’ne yaptıkları gibi. LGBTİ+’ları eğer buraya ‘feda’ ederseniz bunun ucu size de dokunacak.”  

Umut Rojda Yıldırım

“Siyasi öznelerin oy hesaplarına kurban edecekleri yurttaşlar değiliz”

Yapılması gerekenin toplumsal muhalefeti örmek ve safları sıklaştırmak olduğunu dile getiren Yıldırım, yürüyüşün son dönemde artan LGBTİ+’lara yönelik nefret saldırılarına etkisi olacağını da sözlerine ekledi. Burada sorunun, “Yaşananlara karşı ne yapabiliriz?” olduğunu söyleyen Yıldırım şöyle devam etti:

Hukuk bu kişilere karşı etkisiz bir yol. Çok üzgünüm bir avukat olarak bunu söylemek çok içime dokunuyor gerçekten ama bunu görüyorum. Bizim sadece hukukla değil hukukla beraber başka yöntemler önermemiz, yeni yollar keşfetmemiz gerekiyor. Siyasi öznelerin oy hesaplarına kurban edecekleri yurttaşlar değiliz.”

“Devlet, LGBTİ+ yurttaşlarını koruyamayacak kadar aciz mi?”

Etkinliğin devlet destekli olmasının çok korkutucu ama bir yandan da çok anlaşılır olduğunu aktaran Yıldırım, “Böyle bir devlet böyle bir etkinliği desteklerdi zaten. Beyoğlu Kaymakamlığı’nın İstanbul Onur Haftası’nın Beyoğlu’ndaki etkinliklerine ve yürüyüşe dair verdiği yasaklama kararına karşı SPoD ve İstanbul Onur Haftası ile birlikte açtığımız iptal davasında, Beyoğlu Kaymakamlığı’nın cevabı şunu da içeriyordu: Taksim Camii’nin önünde yapılması planlanan bir buluşma geri çekilmişti ve bu öne sürülüp LGBTİ+’ları koruyamayacağını söylediği bir yerden yasağın altını hukuki olarak doldurmaya çalışmıştı. Burada insan şunu soruyor: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, LGBTİ+ yurttaşlarını koruyamayacak kadar aciz bir devlet midir? Değildir bence, olmamalıdır” değerlendirmesinde bulundu. 

“Yeni Türkiye’nin” ve “yeni demokrasinin” konuşulduğu bu günlerde LGBTİ+’lara dair söz üretemeyen herhangi bir siyasi partinin, bir ittifakın, oluşumun demokrasiye dair de söyleyecek sözü olmadığını savunan Yıldırım, “Eğer LGBTİ+’ların da oylarına talipseler LGBTİ+’ların da insan olmaktan kaynaklı haklarını korumaya dair taahhütleri olması gerekir ki bir demokrasiden ve insan haklarından söz edebilelim. Biz siyasetin de bu hayatın da öznesiyiz” dedi.  

“Yalnız ya da yanlış değiliz”

Bir LGBTİ+ aktivisti, avukat ve sivil toplum çalışanı olarak LGBTİ+’lara da seslenen Yıldırım son olarak şunları söyledi: “Korkmayın, yalnız ya da yanlış değiliz. Böylesi zor dönemlerde kendinizi sıkışmış ve yalnız hissedebilirsiniz. Böyle durumlarda LGBTİ+ derneklerine, oluşumlarına başvurmayı unutmayın. Bize sürekli söylenen değersiz olduğumuza dair söylemler gerçek değil. Bunun farkında olalım. Umarım tarihin sayfalarına çok utanç verici şekilde yazılacak olan bu yürüyüşe şahit olmayız.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.