Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Onur Yaser Can davasında ara karar: “Sanık polislerin işkenceden yargılanması gerektiğini defalarca söyledik”

Narkotik polislerince gözaltına alındığında işkence gördüğü belirtilen ve ikinci kez ifadeye çağrıldıktan sonra yaşamına son veren Onur Yaser Can’ın ölümünden 12 yıl sonra açılan davanın ikinci duruşması bugün (2 Aralık) yapıldı. Dört polis ve bir bilirkişinin yargılandığı davada ara karar açıklandı.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davayı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın da aralarında olduğu çok sayıda kişi izledi.

Sanık polisin tanıkken verdiği ifade: “Çıplak arama yapıldı”

Sanık ve ihraç polis amiri Hakan Aydın, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Sanık Aydın, aradan yıllar geçtiği için pek çok şeyi hatırlamadığını öne sürüp, “Evrakta sahtecilik suçlamasını kabul etmiyorum. Uzun süre geçti, tutanakları bilmiyorum. İşlem sırasında ben bulunmadım, ne yapıldığı konusunda bir bilgim yok. Emniyete getirildi. Arkadaşlar takip etti. Şahsa uyuşturucu satan örgütle ilgiliydim. İddiaları soruşturma açılınca öğrendim” dedi. Daha sonra tanık olarak verdiği ifade okunan Aydın, ”Onur Yaser Can’ın kimsenin olmadığı bir odada şahsın çıplak araması yapıldı. Ben o sırada orada değildim” beyanına ilişkin soruları bu kez yanıtsız bıraktı. 

Aydın, mahkeme heyeti başkanının “O tarihte emir veren kişi kimdi?” sorusuna da “Ekiplerimiz bilir zaten ne yapacaklarını, inisiyatif onlardadır. Bu konuda hüküm kesinleşti. Neden yeniden ifade veriyorum, onu da anlamadım. 10 yıl önceki bütün detayları hatırlamam mümkün değil” yanıtını verdi.

Avukat Çınar Aksoy, Onur Yaser Can’ın narkotik şubeye getirildiği sırada kaydedilen görüntülerde polisler Hakan Aydın’ın, Muhammet Ongun’un ve Onur Ülker’in bulunduğunu hatırlattı. Sanık Aydın da “Bu soruyla nereye varmak istiyorsunuz? 32 ay cezaevinde yattım. Cezaevinde yatınca insan hafızasının çoğunu yitiriyor” dedi.

Tanıktan işkence beyanı 

Daha sonra mahkeme, Onur Yaser Can ile aynı günlerde aynı suçlamayla gözaltına alınan Yavuz Koç’un tanık beyanını dinledi. Tanık Koç, Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can’ın “Size çıplak arama yaptılar mı?” sorusunu “‘Soyun’ dediler soyunduk ama temas olmadı” diye yanıtladı. 

“Polislerin ısrarcı olmasından şüphelendim”

Can’ın gözaltına alındıktan sonra ulaştığı avukat Candan Kaplan’ın da tanık beyanı dinlendi. Tanık Kaplan, “Uyuşturucu satın aldığı sırada yakalandığını, ifadesinin alındığını, ertesi gün tekrar çağrıldığını ve ailesine ulaşmakla tehdit edildiğini anlattı. Polislerin bu kadar önemsiz bir dosyada ısrarcı olmalarından şüphelendim. Bir daha ifadeye gidecekken Onur’un intiharını öğrendim” diye konuştu.

Can’ın ölümünden sonra polislerin kendisini aradığı söyleyen Kaplan, Bu olay duyulmadan önce de Milliyet gazetesinden aradılar, işkence iddiaları hakkında konuşmamı istediler. Ama işkence iddiası bile yoktu ortada. Numarayı geri aradım. Orası Milliyet gazetesi değildi” dedi.

Can’ın arkadaşı Cihan Pehlivan da tanık beyanında şunları söyledi: Gözlerindeki ışık sönmüş gibiydi. Ne olduğunu anlattırmaya çalıştım. Sadece esrar alırken yakalandığını biliyordum. Polis sorgusuyla ilgili konuştu. Çırılçıplak soyduklarını söyledi. Mimar olmasıyla dalga geçmişler. Çömelmesini ve öksürmesini istemişler. Ailesine de bir şey olacak diye çok korkuyordu.”

“Bu bir suç zinciri”

Söz alan Ezgi Sevgi Can, sanıkların sadece istedikleri sorulara yanıt verdiklerini belirtip Hakan Aydın’ın FETÖ’nün en güçlü olduğu dönemde, 2010’da, narkotik imamı olduğunu öğrendik. Yapılan sahtecilik işkenceyi örtmek için yapılmıştır. Bu bir suç zinciri” dedi.

Geçen 12 yılda tüm ailesini polislerin keyfi uygulaması nedeniyle kaybettiğini söyleyen Can, şöyle devam etti: “Ben insan hakları mücadelesi yürüten, bu davayı takip eden on binler adına daha adil bir yargılama talep ediyorum. Sadece evrakta sahtecilikten değil, işkenceden de yargılanmaları gerektiğini defalarca söyledik. Bakın, ne annen ne de babam burada. Geciken adalet adalet değildir.”

Mütalaasını açıklayan savcı, o dönem İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi’nde görev yapan polislere ilişkin “ağırlaştırılmış işkence” ve “görevi kötüye kullanma” suçlamalarıyla yapılan şikâyetlerin dosyasının istenmesini talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti de şikâyet dosyalarının istenmesine ve sanıkların duruşmaya katılma zorunluluğunun devam etmesine hükmetti. Bir sonraki duruşma 3 Şubat 2023’te yapılacak.

Ne olmuştu?

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010’da İstanbul Beyoğlu’nda narkotik polislerince gözaltına alındı. İfadesinin alınmasının ardından serbest bırakılan Can, iki gün sonra “tutanaklarda eksik olduğu” gerekçesiyle karakola çağrıldı. 23 Haziran 2010’da yeniden ifadeye çağrılan Can, aynı gün intihar etti. Onur Yaser Can’ın annesi Hatice Can, oğlunun pantolonunun arka cebinde, çıplak aramaya maruz bırakıldığını belirten bir not buldu.

Anne Hatice Can 2014’te intihar etti. Baba Mevlüt Can ise sağlık sorunları nedeniyle 2019’da yaşamını yitirdi.

Onur Yaser Can’ın intiharıyla ilgili davada iki polis, “evrakta sahtecilik” suçlamasıyla 2 yıl 6 ay hapse çarptırıldı. Yargıtay kararı bozdu ve yargılama yeniden başladı. Polisler, ayrı ayrı 6 yıl 5 ay 15 gün hapse çarptırıldı. Daha sonra İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, dört polis ve bir bilirkişi hakkında daha suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. İstanbul Valiliği ise soruşturma izni vermedi. Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can’ın itirazı üzerine istinaf mahkemesi, soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararı Temmuz 2021’de kaldırdı. Bunun üzerine açılan davada yargılama sürüyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.