Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Formula 1’de pilotların koltuk bulma şansı takım sayısına ne kadar bağlı?

Formula 1’de 2022 sezonu bitti. Liberty Medya’nın satın almasıyla birlikte büyüyen motor sporlarının en büyük organizasyonu için takım sayısı yeterli mi? Medyascope Spor’dan Muhammed Kaya sizler için yazdı.

Formula 1’de pilotların koltuk bulma şansı takım sayısına ne kadar bağlı?

Formula 1’de sürekli olarak istediğimiz şey daha fazla rekabet ancak bunu sağlayacak mühendisliğin yanı sıra çözüm daha çok takım mı? Peki, dışarıda kalan pilotlara bu durum avantaj sağlar mı yoksa boş bir umut mu verir?

Formula 1’de dışarıda kalan pilotlar için öne sürülen en makul çözüm daha fazla takımın olması gerektiği. Sayısal olarak bu doğru olabilir ancak Formula 1 tarihi bu durumun pek de böyle olmadığını gösteriyor. Para, yetenek, tanınmışlık vb. durumların yüksek derecede hissedildiği bir organizasyonda, dışarıda kalması gerekenler yine dışarıda kalacaktır.

2010’larda LotusVirgin ve HRT gibi takımlar (şu an adını hatırlamadığımız) pek çok pilot ile doluydu çünkü Formula 1 kariyerleri genellikle kısaydı ve bir etki yaratma şansları çok azdı. 28 pilotun olduğu gridde sıyrılmak oldukça zordu. 

Jules Bianchi, Pascal Wehrlein, Narain Karthikeyan, Jerome d’Ambrosio, Christian Klein, Daniel Ricciardo, Esteban Ocon, Sakon Yamamoto, Bruno Senna ve Marcus Ericsson… Bunlar o yıllarda yarışıp adını hatırlayabildiklerim. Bunların içerisinde elbette yetenekli olanlar vardı özellikle en yetenekli olanı Jules Bianchi’yi maalesef feci bir kazada kaybettik.   

Wehrlein, Ocon ve Ricciardo zaten daha büyük takımlarla bağlantılıyken; Senna ve Ericsson şans bulabilmek için para/sponsor getirdi. Geri kalanlar ise arkaya doğru yarışmaktan başka bir şey yapacak araçları olmadığı için ya farklı yarış serilerinde şanslarını denediler ya da arkada debelenip durdular. Sonuç olarak unutulup gittiler.

Gelecek vaat eden bir pilotun daha küçük bir takımda; gridin gerisinde jargonu öğrenmesi fikri çekici ve mantıklı olsa da bu sandığımız kadar sık ​​gerçekleşmiyor. George Russell’ın Williams’ta olduğu gibi daha büyük bir organizasyon tarafından oraya yerleştirilmediğiniz sürece, bir iz bırakmak ve dikkat çekmek son derece zor olabilir. Niki Lauda’nın BRM’deki performansıyla Ferrari şansını kazanması normal değil, istisnadır. Tabii ki istisnalar var ancak gridin gerisinde göze çarpmak son derece zor.

Herkes ön elemelerin yapıldığı 39 pilotlu denemeler yapılan 1989 yılını baz alabilir. O senelerde salt yetenek birçok şey için yetiyordu ancak şu an bu pek de mümkün değil. Özellikle finansal olarak takımların sıkıştığı bu yıllarda “paralı pilotlar” olmaya devam edecek. Gerçek yetenekler belki de dışarıda kalacak. 

O yıllarda arada bir sürpriz yapmak da mümkündü çünkü 39 pilotun katıldığı sıralama turunun ön elemesi yapılıyordu. Pierre-Henri Raphanel kariyerinde ilk ve tek olarak 1989 yılında Monako’da yarışma şansı buldu diğer taraftan Roberto Moreno da aynı yerde, 1992’de bu şansı yakalamıştı.

Ne var ki modern Formula 1’de küçük takımların 30-40 yıl öncesine göre daha fazla imkânı olması bu tür fırsatların yakalanacağı anlamına gelmiyor. Takımlar artık birçok veriye, sponsora, yeteneğe ve gelişime bakıyor. Eski yıllarda olduğu gibi birkaç pilota yarış öncesi şans vermesi pek de olası görünmüyor çünkü artık araçlar çok daha yüksek maliyet ile üretiliyor.

Yeni gelecek takımların fırsat yaratacağı şüphesiz ancak Formula 1 yönetimi yeni gelecek markaların/takımların pazar payından yararlanması için Formula 1 ismine de katkı sağlaması gerektiğini düşünüyor. Zaten bu tür mali ve pazarlama açısından güçlü takımlar hem F1’e hem de pilotlara büyük katkı sağlar aksi durumda gridi sulandırmaktan öteye gidemez.

Takım sayısını artırmanın belirli kriterlerinin olması kesinlikle mantıklı bir tutum ve bunun gevşetilmemesi önemli. Audi dahi Sauber ortaklığı ile Formula 1’e girebiliyorsa bu durum Formula 1’in değerini gösterir.   

Gridin arka tarafında bir alt sınıfa sahip olmanın kimseye faydası yok ve pilotlara yalnızca sürüş yapma veya para harcama dışında imkân vermeyecektir. Kanıt istiyorsanız eskiden arka sıralarda yarışan takımlara bir bakın ve kaçını gerçekten hatırladığınızı kendinize sorun. Bu kalabalığa gerçekten gerek var mı?

Yazan: Muhammed Kaya

Editör: Doğa Üründül

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.