Kamera: Servet Dilber & Murat Türsan
Kurgu: Özgün Özgül
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu “uzun, sakin ve kararlı bir yolculuk”tan geliyor. Tunceli’deki bir dağ köyünden Ankara’ya, bürokrasiden siyaseten uzanan bu yolu, Bay Kemal’in kardeşi Yusuf Ziya Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul milletvekilleri Enis Berberoğlu ile Cihangir İslam ve akademisyen Murat Somer anlatıyor.
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun öyküsü, 1948’de Tunceli’nin Nazımiye ilçesindeki bir dağ köyünde başladı. Ballıca adındaki bu köy, sonraları Kılıçdaroğlu’nun nasıl bir bürokrat ve siyasetçi olacağını da belirleyecekti. Öyle ki Kılıçdaroğlu yolsuzlukla ve yoksullukla mücadele ettiğini söyleyecek, politik söylemini büyük ölçüde bunun üzerine kuracaktı. Uğradığı yenilgileri de kendisine atfedilen tüm hataları da sakinlikle karşılayacak ve adaylığını açıkladığı sırada “Uzun bir yoldan geldim” diyecekti. “Türkiye’de başlamak üzere olan yeni hayatın sesleri”ni duyduğunu söylediği ve gençlere seslendiği “Alevi” başlıklı videosunda da “kul hakkı yemediğini” vurgulayacak ve “cumhuriyet sayesinde” bugüne geldiğini söyleyecekti.
Cumhuriyete övgü
“Bugün tanıdığımız Kemal Kılıçdaroğlu nasıl bir yoldan geldi?” sorusunun peşinde önce Tunceli’ye gittik. Kemal Kılıçdaroğlu’nun abisi Yusuf Ziya Kılıçdaroğlu, ailesinin öyküsünü birlikte büyüdükleri evde anlattı bize ve “İnsan buraya gelince genç oluyor” deyip çocuklaştı, annesiyle babasını andı, kardeşiyle gururlandı. Kılıçdaroğlu’nun kazanacağından emin bir tavırla “Tabii bunlar hep cumhuriyetin sayesinde oluyor. Böyle bir yerde doğan bir çocuğun gidip de Türkiye cumhurbaşkanı olması ne kadar güzel” dedi.
“Gelecek için bir fırsat”
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, 2011’den bu yana birlikte çalıştığı Kemal Kılıçdaroğlu’yla ilişkisini salt “sevgi ve yakınlık” gibi sözcüklerle tarif etmedi. “Bu bir fikir ortaklığı ilişkisi” dedi. Kaftancıoğlu’na göre, Kılıçdaroğlu’nun öngörüsü bugüne dek onu geleceğe taşıyan şeyin kendisiydi. Geçen aylarda Kılıçdaroğlu’na karşı pek çok farklı kampanya yürütüldüğünü hatırlattığımız Kaftancıoğlu, itirazların aksine, bu adaylığın “toplumun geleceğinin kurtarılması için bir fırsat” olduğu görüşünde.
Halkın partisi mi?
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Tanıklarına göre Kılıçdaroğlu’nun siyasi geçmişinde bir kırılma noktası var, o da Adalet Yürüyüşü! Yürüyüşü her kesimden yurttaşın katıldığı bir eyleme dönüştüren Kılıçdaroğlu, yola çıkarken amaçladığı gibi “Hak, hukuk, adalet” vurgusunu yapmayı başardı. CHP İstanbul milletvekilleri Enis Berberoğlu ile Cihangir İslam da eylemin yüzlerce öznesinden ikisiydi. Onlar da yürüyüşün tarihsel önemine dikkat çekti. Onlara göre bu yürüyüşle Kılıçdaroğlu “Cumhuriyet Halk Partisi’nin halkın partisi olduğunu” gösterdi.
Koç Üniversitesi Siyaset Bilimleri ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Somer de “Halktan biri” dediği Kılıçdaroğlu için özetleyici bir tarif yapıyor: “Cumhuriyetten yeterince yararlanmamış kesimleri temsil eden bir aileden geliyor. Dolayısıyla cumhuriyetin bütün başarılarına rağmen başarısızlıklarını ve ulaşamadığı kesimleri anlama potansiyeline sahip.”