Ruşen Çakır yazdı: “Ağır bir yenilgi değil” mi sahiden?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cuma akşamı Sözcü TV’de dört gazetecinin sorularını cevaplarken en çok “Bu ağır bir yenilgi değil” sözüne takıldım. Yayında diğer söyledikleri ve meslektaşlarımızın ısrarlarına rağmen söylemediklerini bir yana bırakıp bu tespit üzerine yazmak istiyorum. 

Çünkü yenilgi, o ne kadar önemini azaltmak istese de çok ağırdı. Sadece Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan karşısında aldığı yenilgi bağlamında söylemiyorum, Türkiye’de Erdoğan rejimini istemeyen tüm kesimler için hayli ağır bir yenilgi söz konusu. Bu yenilginin etkilerinin kısa ve orta vadede süreceğini düşünürsek ağırlığının daha da artacağını görürüz.

İnanç ve umut tükendi

Her şeyden önce sahiden ağır bir yenilgi söz konusu olmasaydı, Kılıçdaroğlu seçim gecesi daha kapsamlı sözler söyler ve Sözcü TV yayınını da bu kadar bekletmezdi. Belli ki bu süre zarfında yenilginin şokunu bir ölçüde azaltmaya çalışmış ve ne diyeceği konusunda kafasını toparlamış. Ama yayında halen yenilginin ağırlığını fazlasıyla hisseden bir Kılıçdaroğlu vardı.

Halbuki ona oy verenlerin çoğu, hatta oy vermeyenlerin de önemli bir bölümü Kılıçdaroğlu’nun kazanacağından emindi. Muhalif seçmen zaferi “ummuyor” ona “inanıyor”du. Hal böyle olunca uzun bir süre kendilerine gelemedi muhalifler, sadece inançlarını kaybetmediler, önlerinde hiçbir umut ışığı göremez oldular. Bundan daha ağır bir yenilgi olur mu? Peşinden gittikleri, uğruna zamanlarını, enerjilerini vs. harcadıkları siyasetçiler “Aslında yenilmedik, şimdi şu hedef (mesela yerel seçimler) için tekrar kolları sıvıyor ve kaldığımız yerden devam ediyoruz” demedi. Üstelik galip taraf, yani Erdoğan daha ilk gece “ilk hedefimiz İstanbul” demişken.

Seçimi kaybetme mucizesi

Bu seçimler Erdoğan’ın yıllar süren iktidarını sonlandırmak için en büyük fırsattı. Birçok nedenle Türkiye değişime hazırdı ama bir zamanlar çok söylediğim (ve sonra söylemez olduğum) “Bu seçimi kaybetmek bir mucize ama muhalefet bu mucizeyi gerçekleştirmek için elinden geleni yapıyor” saptaması alenen gerçekleşti. Üstelik Erdoğan, içerde ve dışarıda çok kişinin beklediği olağanüstü durumlar ve komplolar tezgahlamadan kazanmayı bildi. 

Artık muhalefet bir daha Erdoğan’ı yenme şansına kavuşamayacak. Kavuşacak olsa bile 14 Mayıs öncesindeki gibi gücü tükenmiş bir Erdoğan’la mücadele etmeyecek. Bu durum başlıbaşına ağır bir yenilginin söz konusu olduğunun kanıtı.

İttifak neden işe yaramadı?

Erdoğan’ın kazanmasında Cumhur İttifakı’na doğrudan ya da dolaylı kattığı kişi ve partiler çok yardımcı oldu. Kılıçdaroğlu ise birlikte hareket ettiği ve bazılarına bol keseden ulufe dağıttığı ortaklarının pek hayrını görmedi, hatta bazı durumlarda zarar görmüş bile olabilir. Sonuçta Kılıçdaroğlu’nun “demokrasi ittifakı” diye hâlâ sahip çıkmaya çalıştığı Millet İttifakı’nın son derece başarısız bir proje olduğu ortaya çıktı. Bu nedenle önümüzdeki dönemde toplumun farklı kesimlerini bir araya getirme çağrısının en azından muhalif kesimde fazla heyecan yaratmayacağı aşikâr. Bu da yenilginin ağırlığını artıran bir husus.

Yine bu bağlamda, Millet İttifakı’nın iki en önemli parçası olan CHP ve İYİ Parti arasına ciddi bir husumet girdi. Önümüzdeki dönemde, örneğin yerel seçimlerde muhalefetin başarılı olabilmesi için bu iki partinin birlikte hareket edebilmesi hayati önem taşıyacak ama yenilgi sonrası bakıldığında sanki bu imkansız gibi.

Kürtlerle kaybedildi

Yerel seçimler demişken, büyükşehirlerde yeniden kazanmak isteyecek olan muhalefetin muhakkak Kürt seçmene yine ihtiyacı olacak. Ama bu seçimlerin en ağır kaybedenlerinden biri de Kürtler ve bir daha CHP’nin kayığına açık veya örtülü bir şekilde binmek istememeleri halinde kimsenin onlara kızmaya hakkı olmayacak.

Kaldı ki muhalefetin diğer aktörlerinde de “Kürtlerle olmuyor”, hatta “Kürtlerin desteği yüzünden kaybettik” akıl yürütmesi çok revaçta. Dolayısıyla bu seçimler Kürt sorununun çözümü ihtimaline yönelik çok az da olsa umutları katletti.

TBMM’nin durumu

Şu ana kadar Meclis’in durumundan bahsetmedim bile. Açıkçası Kılıçdaroğlu eskaza kazanmış olsaydı bile TBMM’deki sandalye dağılımı da başlıbaşına bir ağır yenilgi. Muhalefetin tüm aktörleri, belki TİP istisna, milletvekili seçimlerinde tam anlamıyla ağaca tosladı. İYİ Parti’nin MHP’nin gerisinde kalması, Yeşil Sol’un (HDP) epey oy kaybetmesi ve tabii ki CHP’nin dört partiye 38 milletvekili hediye etmesi. Kılıçdaroğlu’nun kendi tabanını ve kadrolarını bu konuda ikna edecek herhangi bir sözü var mıdır, sanmıyorum.

Daha fazla uzatmıyorum. Kılıçdaroğlu “Ağır bir yenilgi yok” derken ödenmesi gereken faturayı düşük göstermek istiyor olabilir. Şahsen kimin nasıl bir fatura ödeyeceğini çok önemsemiyorum fakat bu yenilginin ağırlığını küçümsemenin yeni ve daha ağır yenilgilere kapı açacağını düşünüyorum.

e-mail: rusencakir@medyascope.tv

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.