2023-2024 eğitim-öğretim döneminin ilk ders ziline sayılı günler kaldı. Veliler, beslenme çantasını, kırtasiye ve ulaşım masraflarını düşünüyor, uzmanlar ise sadece eğitim masrafları nedeniyle çocuklarını okuldan alan aileler olduğunu söylüyor.
Yeni eğitim öğretim yılı bugün (4 Eylül) ana sınıfı ve 1. sınıf öğrencilerinin bir haftalık uyum eğitimiyle başladı. 2023-2024 eğitim öğretim yılının ders zili ise 11 Eylül’de çalacak. Ekonomik kriz çocukların nitelikli eğitime ulaşmasını da etkiledi. Ekonomik kriz, gıda fiyatlarının yükselmesi, kırtasiye ve katlanan okul fiyatları nedeniyle aileler, çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Son zamlarla birlikte veliler, çocuklarına günlük harçlık vermekte zorlanmanın yanı sıra beslenme çantalarını dahi dolduramıyorlar.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yoksulluk Dayanışma Ofisi bu nedenle acil olarak tüm öğrenciler için sağlıklı ve dengeli “Ücretsiz Okul Yemeği Programı”nın başlatılması çağrısında bulunuyor. CHP Yoksulluk Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın “Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2023-2028”de “Okul öncesi eğitim programlarında ücretsiz sunulan beslenme hizmetlerinin yaygınlaştırılması” hedefinin beş yıl boyunca devam edeceğini hatırlattı. Foggo, eylem planında ilköğretim ve liseler için ücretsiz “okul yemeği” projesinden söz edilmediğini söyledi. Bu veriye göre, 2028’e kadar Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın hedefinde ilköğretim ve liseler için ücretsiz yemek hedefi yok.
Aynı zamanda Emine Erdoğan’ın Milli Eğitim Bakanlığı’yla birlikte başlattığı “Okulumda sağlıklı besleniyorum” projesi var. Bunun içerisinde de öğün öğün çocukların sağlıklı beslenmeleri için örnekler veriliyor. Ancak yoksul bir ailenin bunu karşılaması çok zor, hatta imkansız. Ailelerin bu noktada çok zorlandığını, yoksul ailelerin çocuklarının diğer çocuklara özendiğini söyleyen Foggo, ailelerle görüştüğünde trajik hikâyelerle karşılaştığını söylüyor:
“Yoksulluk çok fazla derinleştiği için beslenme çantası ve krizi bu yıl da devam edecek. Geçen yıl görüştüğümüz aileler beslenme koyamadıklarını söylüyorlar. Hatta bazı aileler okul önlerinde kendi kendilerine strateji geliştiriyorlar. Yani ‘Lütfen muz koymayın, hepimiz aynı şeyleri koyalım’ diyorlar. Çocuklarının özenmesini istemiyorlar. Hatta beslenmeleri olmayan çocuklar en iyi kalemini, en iyi tokasını arkadaşının sandviç ile değiştirmek zorunda kalıyor. Böyle trajik, travmatik, hatta çocuğun da ruh sağlığını bozan, en önemlisi de sağlıklı bir neslin de aslında gelmesini önleyen bir durum ile karşı karşıyayız.”
“Eğitim masrafları nedeniyle çocuklarını okula yollamayan aileler var”
Okul yemeği gibi projelerin Milli Eğitim Bakanlığı’nın programında var olduğunu ve acil bir şekilde hayata geçirmeleri gerektiğini söyleyen Foggo, UNICEF’in araştırmalarından da örnek veriyor. Araştırmaya göre, okul yemeği programını uyguladığı zaman çocukların okul devamlılığını artıyor. 2022-2023 eğitim öğretim yılında görüştüğü ailelerin beslenme çantası koymadığı veya para veremediği için çocuklarını okula yollamayan aileler olduğunu söylüyor. Bu masraflara bir de kırtasiye, üniforma ve kayıt ücretleri eklenince veliler, çocuklarını okula kayıt ettiremiyor:
“Okul yemeği olmayan çocuklar sabah saat 8’den saat 3’e kadar aç kalıyor. Bu nedenle veliler ‘aç kalmak aynı zamanda o derse konsantre olamamak’ olarak düşündüğü için o gün çocuklarını okula yollayamıyorlar. Bu sene şöyle bir şey olacak: Kayıt paraları da çok fazla olduğu için aileler çocuklarını okula kayıt ettiremeyecekler. Bir üniforma, pantolon ve gömleğin fiyatı bin liraya mal oluyor ve bu çocuğun ayakkabısı, okul çantası var.”
Eğitim ve Reform Girişimi’nin 2022’de hazırladığı eğitim izleme raporuna göre de, artan gıda fiyatları, yüksek enflasyon, hanelerin gelir ve geçim kaynağı kaybı, çocuk işçiliği ve dolayısıyla çocukların eğitim dışına itilmesi riskini artırıyor.
Ancak şu anda Milli Eğitim Bakanlığı’nın gündeminde eğitim masrafları değil, kız okulları, “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” projesi kapsamında okullarda imam ve vaiz görevlendirilmesi var. Hacer Foggo da bu duruma isyan ediyor, “Bunlar konuşuluncaya kadar yetersiz beslenme, eğitim masrafları, gelişim bozukluğu konuşulmuyor. Biz bu öğretim yılında bu kampanyayı sürdürmeye devam edeceğiz” diyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Öğrenci Veli Derneği (VELİ-DER) Başkanı Ömer Yılmaz da sözlerine Okullara “Değerler Eğitimi” adı altında imam, hatip ve vaiz görevlendirilmesini öngören “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” projesine tepki göstererek başlıyor. İzmir’de 16 Eylül’de büyük bir miting yapılacağını söyleyen Yılmaz, Hacer Foggo gibi bu projenin yerine derin yoksulluk krizinin gündemlerinde olması gerektiğini söylüyor.
Derin yoksulluk üzerinden velilerin bir çıkmaza girdiğini söyleyen Yılmaz, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 5 milyon öğrenci için kademeli olarak hayata geçirecekleri ücretsiz yemek uygulamasını hatırlattı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 2022-2023 eğitim öğretim döneminin ikinci yarı yılının başlayacağı 6 Şubat tarihi itibariyle 5 milyon öğrenci için kademeli olarak hayata geçirecekleri ücretsiz yemek uygulamasına ilişkin hazırlıkları tamamladıklarını açıklamıştı. Ömer Yılmaz da bu noktada bir veri paylaşılmadığını ve bunun ne kadar başarılı olup olmadığını sorguluyor.
“Kırtasiye ücretlerinin yerine duracağını mı düşünüyorsunuz?”
11 Eylül’de okulların açılmasıyla önümüzdeki haftanın alışveriş haftası olacağını söyleyen Yılmaz, çocukların da ayrı bir psikolojik savaş verdiğini düşünüyor:
“Kırtasiye ücreti çok fazla artış gösterdi. Yemek ücretlerinin yanı sıra, kırtasiye ücretlerinin yerinde duracağını mı düşünüyorsunuz? Kaldı ki tekstil, kırtasiye gibi ürünlerde yüzde 100 değil, yüzde 200, yüzde 300’lere varan artışlar var. Bu hafta itibariyle veliler bu tür masraflarla karşı karşıya kalacak. Bu hafta alışveriş haftası. Göreceksiniz, bir sürü şey çıkacak ortaya. Şimdi her şey konuşulacak, yani etekteki taşlar dökülecek.”
Yoksul ailelerin tespit edilmesi ve eğitim desteğinin sağlanması gerektiğini söyleyen Yılmaz, aileler çocuklarının nitelikli eğitim almasını sağlayamıyorsa, devletin bu duruma destek olması gerektiğini düşünüyor.
Evdeki yoksulluğun eğitim hayatına yansıması çocuğun akranlarıyla kurduğu ilişkiyi de, gelişimini de etkiliyor. Kendini diğer çocuklardan eksik gören çocuklar da, psikolojik olarak yıprandığı bir döneme giriyor:
“Çocukluk çağında hissetmese de ileri yaşlarda bunun yoksunluğu hissedebiliyor. O da çok derin bir izler bırakmış oluyor. Diğer çocukların yanındaki o eksikliği başka komplikasyonlara neden oluyor. O eşitliği sağlamak için en azından destek verilmesi gerekiyor.”
Ekonomik kriz, gıda pahalılığı her yıl olduğu gibi çocukları da etkiledi. Uzmanların, eğitimciler çocukların okula devam etmesi, akranlar arasında ayrım olmaması için devletin bu konuda attığı adımların hayata geçmesi gerektiğini her eğitim-öğretim senesinin başında söylüyor.