Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cihangir İslam: “AB Gazze’deki katliam konusunda İsrail’e açık çek verdi, doksanlarda Bosna’da zaten bitmişlerdi”

7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e yönelik Aksa Tufanı operasyonu ile başlayan çatışmalar yedinci gününde. İsrail, kente aktarılan tüm enerjiyi kesti. Yüzlerce insan İsrail hava saldırılarında hayatını kaybetmeye devam ediyor. İsrail ordusu, Gazze’nin kuzeyinde yaşayan 1,1 milyon kişiye 24 saat içinde Gazze’nin güneyine çekilmesini söyledi. Birleşmiş Milletler, “Böyle bir hareketin yıkıcı insani sonuçlar doğurmadan gerçekleşmesinin mümkün olmadığının” altını çizdi.

Program editörü: Aliye Altınışık

Cihangir İslam, Gökçe Çiçek Kösedağı’nın sorularını yanıtladı. Röportajın deşifresini sizlerle paylaşıyoruz. İyi okumalar.

“Önce bütün sivil kayıpların yakınlarına taziyelerimle başlamak istiyorum. Bu tip olaylardaki en büyük sıkıntı hepimizi üzen, gerçekten derinden yaralayan ve sürekli karşı durduğumuz sivil kayıplar meselesi. Şu anki tabloya baktığımızda, ben savunmasız bir halkın, yani “açık hava hapishanesi” diyorlar ama ben oraya “toplama kampı” diyorum. Çünkü bir hapishanede genelde hüküm giymiş mahkumlar veya tutuklular yer alır. Bunlar öyle insanlar değil. Sadece bir apartheid rejiminin insanları belli bir bölgeye konsantre edip, yoğunlaştırdığı Gazze gibi dünyanın nüfus açısından en yoğun toplama kampından bahsediyoruz. Bu insanlara orada herhangi bir kaçış noktası da bırakmayarak bombalayan bir devlet. Devlet olduğunu iddia eden bir yapıdan bahsediyoruz. O yüzden bu terimleri şimdi yerli yerine koyarsak konuşmamıza devam edebiliriz.

Evet korkunç bir dezenformasyon meselesi var ortada. Birincisi 260 kişinin festival alanında öldürüldüğü, ikincisi 40 bebeğin kafasının kesildiği, üçüncüsü bir genç kızın ve diğer kadınların cesetler arasında tecavüze uğradığı ve ondan sonra işkenceyle veya işkencesiz katledildiği gibi birtakım tevatürler dolaştı. Benim de birkaç günüm bu haberlerin derinine inmekle geçti. Ortada sivil kayıpların olduğu gerçek. Ama bunların da hepsinin uydurma olduğu ortaya çıktı. Bir defa İsrail resmi ağızları bunu doğrulamadı. İkincisi Beyaz Saray. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden yaptığı açıklamayı daha sonra düzeltmek zorunda kaldı. İşin daha acı tarafı bu değil. Sosyal medyadaki dezenformasyon. İsrail’in resmi organlarından bunu zaten bekliyoruz, her zaman yaptıkları gibi. Bir dezenformasyonu ortaya koyuyorlar ama çıkıp ne bileyim, Ursula von der Leyen gibi Avrupa Birliği’ni temsil eden şahsiyetlerin, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri yetkililerinin daha ilk günden İsrail yetkililerine Gazze’deki katliam konusunda açık çek vermeleri. Esas düşündürücü olan bu. Avrupa doksanlarda Bosna’da bitmişti. Benim kanaatimce Avrupa Birliği tecrübesi ve Avrupalılar şu anda kendi artıklarını temizliyor. Bosna hadisesinde de benzer şeyleri yaşamıştık.

Şimdi buradaki mesele şu: Baktınız konuşanlar, İsrail devlet yetkilileri… Milli Savunma Bakanı çıkıp diyor ki “Orduda kuralları kaldırdım.” Yani “Her türlü suçu işleyebilirsiniz, yasaklanmış silah kullanabilirsiniz, tecavüz edebilirsiniz, işkence yapabilirsiniz ve gördüğünüz her sivili öldürebilirsiniz” demek bu. Bir askerin askeri mahkemeye çıkma endişesi taşımadan böyle bir operasyona girişmesi felaket doğuracak. Bunu söyleyen kim? İsrail Savunma Bakanı. İsrail Başbakanı ne diyor? İsrail Başbakanı adeta bu savaşı naklen basın toplantılarında yayınlar hale geldi. Yani bombalamaları basın mensuplarına gösteriyor ve bununla övünüyor. Bombaladığı yerler sivil halkın ve kaçacak yeri olmayan elektriği, suyu kesilmiş, gıdası içecek suyu bitmiş, yakıtı bitmiş hastaneleri dahi çalışmayan sivil halkın bombalanmasından bahsediyor. Bu da yetmiyor. İsrail Cumhurbaşkanı diyor ki, “Bütün hepsi aynıdır bizim için.” Bütün Gazzelileri, silahlı eylemleri yapanlarla bir tutuyor ve bütün topyekûn kitlesel ve kolektif bir cezalandırmanın önünü açıyor. Bunu söyleyen devlet yetkilileri. Dezenformasyonla başa çıkılabilir veya çıkılamayabilir. Bunların kaynaklarını bir anda yok etmek mümkün değil. Sizlere de bizlere de iş düşüyor. Önemli olan doğru habere ulaşmak. Ama devlet yetkililerinin bu ağızla konuştuğu bir ortamda neyi konuşacaksınız? Öyle bir noktaya gelindi ki aslında bu lafları sarf eden insanların uluslararası mahkemelerde savaş suçlusu olarak yargılanması gerekirken, şu anda bütün dünyaya meydan okuyorlar. Bütün dünyayı da aslında bir anlamda hizaya çekiyorlar. Acı olan bu.

Gelecekte ne olur bilemem ama Filistin meselesi, daha doğrusu bir kısmı da buna İsrail meselesi deniyor. Çünkü nevzuhur olan (sonradan gelen) İsrail bölgede. Adı ne olursa olsun… Ben geçmişe yönelik veya teorik tartışmalara girmeyeceğim şu anda. İçinde yaşadığımız pratik bence önemli olan. Soykırıma varan bu katliamın bir an önce durdurulması ve bir an önce çözüme doğru arabulucuların harekete geçmesi gerekiyor. Burada ben şunu hissediyorum ki, İsrail’in veya İsrail lobisinin örgütlü bir sindirme çabaları da devrede. Medyaya bakıyorum, siyasetçilere bakıyorum konuşması gereken kurumlar ve kişiler konuşmuyor. Birleşmiş Milletler aciz bir topluluk gibi oradan olayı seyrediyor.

Avrupa Birliği onaylıyor. İsrail’le açık çek vermiş. Bundan öte bir şey olmaz. Fakat yeni yeni sesler yükselmeye başlıyor. Amerika Birleşik Devletleri malum uçak gemilerini de oraya gönderdi. Yapılması gereken bu sesi duyurmak. Yani böyle bir haksız dava bitebilir mi? Biterse insanlık kaybeder. Yani bu meselenin, bu hikâyenin bu şekilde bitmesi, bütün insanlığın bu sonuçları kabullenmesi ve bir anlamda kendini de böyle bir muameleye layık görmesi anlamına da iyi gelir. Dünyanın geleceği ancak böyle tahayyül edilebilir. Burada yapılması gereken öncelikle tekrar ediyorum, savaşı durdurmak, sivil ölümlerini durdurmak ve iki tarafı da aklıselime çağırmak. Şunu da hissediyorum İsrail’deki yani tabanı büyük ölçüde kaybetmiş bu iktidar belki de bazı mahfiler tarafından son bir operasyon için bir cellat gibi kullanılıyor. Ondan sonra belki o konuda da belli gelişmeler seçimli veya seçimsiz yaşanabilir bunları da görebiliriz. Ama okuduğumuz haberler gösteriyor ki İsrail kamuoyunun desteğini yüzde 80’e yakın kaybetmiş bir iktidarın uygulanmalarından bahsediyoruz.

Netice şu anda da insanlar ölüyor. Şu anda da Gazze, aç, susuz ve sağlık hizmetinden engellenmiş vaziyette. Üstüne üstlük bütün çıkış kapıları kapatılmış ve hâlâ bombalanıyor. Bütün şu anda bence konuşulacak ve tartışılacak çözümü aranacak mesele tamamıyla bu olmalı.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.