Ruşen Çakır değerlendirdi: Erdoğan neden Murat Kurum’u tercih etmiş olabilir?

AKP 31 Mart Yerel Seçimleri’nde göstereceği belediye başkan adaylarını açıkladı. İstanbul’daki Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen törene AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İBB Başkan adayının Murat Kurum olduğunu açıkladı.

Ruşen Çakır değerlendirdi.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi pazarlar. Bugün AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 büyükşehir, 15 de normal şehrin belediye başkan adaylarını İstanbul’da açıkladı. Tabiî ki en çok merak edilen İstanbul’du ve İstanbul’da da en çok adı geçen, son günlerde özellikle en çok adı geçen Murat Kurum belediye başkan adayı olarak Erdoğan tarafından açıklandı. Ankara haftaya kaldı. Ama Ankara’da da ilk akla gelen Turgut Altınok, Keçiören Belediye Başkanı. Kendisinin dün sosyal medyada bu konuda adaylığı kesinleşmiş gibi birtakım sözleri çıktı. Burada ilginç olan, yine dün Murat Kurum’un çalışma ekibinin kutlamalarını kabul ettiği bir video sosyal medyaya düştü, dün düştü ve orada adaylığı kesinleşmiş gibi kapı kapı dolaşacaklarını ve özellikle deprem konusunu ele alacaklarını söylüyor. Bu tabiî yeni bir durum. Erdoğan gibi güçlü, otoriter bir liderle, böyle adayların ondan önce, hattâ adayların bizzat kendilerinin açıklamasına tanık olmamıştık. Önce İstanbul, sonra ardından Ankara; belli ki Erdoğan’dan bir onay almışlar ve kendilerini bir şekilde lanse ediyorlar. Tabiî işin ilginç tarafı, diyelim ki Murat Kurum o videonun sonrasında aday olarak açıklanmamış olsaydı bugün Erdoğan tarafından, ne denecekti? “Aldatıldı” ya da “Bir şekilde hesap yaptı” ya da hattâ “Erdoğan onu gösterecekti, ama dün erken davrandı diye cezâlandırdı” bile denebilirdi. Bu tür spekülasyonlar bile yapılabilirdi. Ama bir not düşelim ki bu gerçekten şaşırtıcı bir durum. Erdoğan’a rağmen, Erdoğan’dan önce –ki Erdoğan bu tür olayları bir sürpriz gibi açıklamayı seviyor biliyorsunuz– birisinin, birilerinin ve özellikle de aday olacak kişinin kendisini bir şekilde açıklaması…Tabiî yayınlanan video çok öyle kamuya yönelik bir şey değildi; ama görüyoruz orada: Çok sayıda kişi cep telefonuyla o ânı kaydediyor. Onlardan birisinin bunu sosyal medyaya aktarması kadar doğal bir şey olamazdı. Bir acemiliğe kurban gitmiş diyelim. Zâten Murat Kurum’un en önemli özelliği, siyâsette bakanlık yapmış olmasına rağmen yeni bir isim olması. Orada bakanlık döneminde daha teknokrat bir bakandı. Bakanlığı neydi? Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yaptı. Erdoğan onu 2018’de bakan olarak atadı. Daha önce Emlâk Konut’ta çalışmıştı. İnşaat yüksek mühendisi kendisi ve yüksek lisans konusu da kentsel dönüşüm. Şimdi bu konuya birazdan geleceğiz. Kentsel dönüşüm meselesi gerçekten Erdoğan için çok hayâtî bir mesele.

Peki neden Murat Kurum’u seçti? Zâten en çok adı geçenlerden birisiydi Murat Kurum. Ama İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya birden hızlı bir şekilde çok daha popüler bir isim olmuştu belediye başkan adaylığı için. Kendisinin istemediği konusunda da çok kulis haber çıkmıştı. Bir ihtimal, kendi eğer gönülsüzse… ki AKP’li bir ismin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığını istememesi aslında zor bir şey. Yani istenmeyecek bir makam değil. Zâten meraklısı çok. Bir de “Erdoğan’a rağmen istememek” diye bir şey, pek olacak bir husus değildi. Fakat Erdoğan’ın Murat Kurum tercihinde Ali Yerlikaya’nın gönülsüz olması da belki etkili olmuş olabilir. Bana göre en önemli ilk özelliği genç olması. En son seçimde Binali Yıldırım gibi yaşlı bir adayla girip kaybetti Erdoğan. 25 yıl sonra İstanbul’u kaybetti. Şu anda Murat Kurum 48 yaşında. Biz Ekrem İmamoğlu’nu hâlâ genç görüyoruz. Ekrem İmamoğlu 54 yaşında oldu. Ve Murat Kurum ondan 6 yaş genç. Ali Yerlikaya, Ekrem İmamoğlu’ndan da 2 yaş büyük. Yani aynı zamanda Murat Kurum’dan 8 yaş büyük. Gençliğinin bir rol oynadığını düşünüyorum. Fakat genç olması, dinamik olduğu anlamına pek gelmiyor. Zîrâ biz onu siyâset sahnesinde öyle çok dinamik bir isim olarak görmedik. Bakanlığı döneminde de çok öne çıkmadı. Ama son dönemde, fotoğraflarına bakıyorum, hep fotoğraflarında gülümsüyor, yani poz verdiği fotoğraflarda. Ama normal hayatta benim gördüğüm fotoğraflarda, videolarda hep asık suratlı, genç olmasına rağmen asık suratlı birisi vardı.

Murat Kurum ilk bakanlığından sonra tekrar bakan yapılmadı Erdoğan tarafından. Onun yerine İstanbul 1. sıradan milletvekili adayı oldu ve kazandı. Daha sonra da Meclis’in Çevre Komisyonu’nun başkanlığına seçildi. Erdoğan’ın onu İstanbul’dan aday yapması… ki kendisi İstanbullu değil; Ankara’da memur bir âilenin çocuğu olarak doğmuş; Türkiye‘de değişik yerlerde dolaşmış âilesiyle anladığım kadarıyla ve Konya Selçuk Üniversitesi’nde inşaat mühendisliği okumuş, sonra da yüksek lisans yapmış. İstanbul’la pek bir alâkası yok. Muhtemelen seçim döneminde, özellikle CHP’liler tarafından kullanılacak bir husustur. Ama Erdoğan’ın onu İstanbul’dan milletvekili yapması bir anlamda onu İstanbul Büyükşehir için hazırladığı şeklinde de pekâlâ yorumlanabilir. Burada, Ali Yerlikaya olmuş olsaydı, daha siyâsî bir figür olacaktı. O da İstanbullu değil; ama İstanbul’da uzun bir dönem vâlilik yapmış birisi ve özellikle de son dönemde İçişleri Bakanlığı’nda Süleyman Soylu’nun yarattığı, büyük “zâyiatı” diyelim, telâfi etmek için yaptığı peş peşe operasyonlarla muhâlefet partilerinin bile övgüsünü alan bir isimdi. Hâlâ operasyonları sürüyor. Sürekli açıklamalar yapıyor. “İstanbul merkezli 30 ilde”, “Ankara merkezli 15 ilde” gibi, birbirinden farklı operasyonlar. Ali Yerlikaya daha siyâsî bir isim olacaktı bürokrasiden gelmiş olmasına rağmen. Ama Murat Kurum bu hâliyle teknokrat isim olarak karşımıza çıkıyor. Onun teknokratlığının bir avantaj olduğu muhakkak; fakat siyâseten zayıf olması onu zorlayacak ve büyük bir ihtimalle onun boşluğunu, siyâsî eksikliğini Erdoğan bizzat kendisi doldurmaya çalışacak ve AK Parti teşkîlâtı herhalde bunu doldurmaya çalışacak.

Bu arada tabiî ki ilçe belediye başkanlarından büyükşehire niyetlenen epey bir isim vardı. Bunların hepsi bir hayal kırıklığına uğramış durumdadırlar. Bakalım onlar nasıl bir şekilde destek verecekler. O da bir soru işâreti olarak duruyor. Özellikle Tevfik Göksu’nun, en siyâsî olarak öne çıkmış bir ismin; ben onun Erdoğan tarafından aday gösterileceğine açıkçası hiç ihtimal vermemiştim. Nitekim öyle oldu. Benim düşünceme göre öncesinde Ali Yerlikaya tercihi Erdoğan için daha Ekrem İmamoğlu’yla mücâdele edebilecek, özellikle kampanya döneminde bir isim olarak daha tercih edilebilir gibiydi bana göre. Ama son dönemde Murat Kurum’un adı çok daha fazla öne çıktı. Hattâ birkaç gün öncesinde Gazete Oksijen açıkça îlân da etti. Helâl olsun, yani iyi bir gazetecilik yapmışlar. Fakat Erdoğan’ın kafasındakini öğrenebilmenin yolu yok. Ancak nasıl var? Erdoğan karârını o kişiye söylerse o kişiden ya da o kişinin çevresinden öğrenme imkânı var. Galiba böyle olmuş. Murat Kurum hakkında bu kadar “Kesin oldu” diye haber yapabilmek için Erdoğan’a ulaşmak da pek mümkün olmadığı için, Murat Kurum’un çevresinden alınmış olması lâzım.

Peki neden Murat Kurum? Demin dedim: Kentsel dönüşüm. Zâten o kısa videoda da deprem vs. diyor ve önümüzdeki dönem belli ki Erdoğan İstanbul’un rantını yemeye devam etmek istiyor. Çünkü İstanbul’un, biliyorsunuz, artık el konulmamış yeri kalmadı. Hemen hemen her yer, 25 yıl boyunca, Erdoğan seçildikten sonraki dönemden îtibâren 25 yıl boyunca İstanbul’da her şey yapıldı, her türlü rant elde edildi ve bu rantla siyâset de finanse edildi, başka şeyler de finanse edildi. Ve 5 yıldır bu ranttan mahrumlar. Ve yapılacak çok da fazla bir şey yok. İşte kentsel dönüşüm bu anlamda bir fırsat olarak çıkıyor. Yani var olanı yıkıp yenisini yapmak ve tabiî ki yine bir inşaat faaliyeti. Ama inşaat faaliyeti deyip küçümsememek lâzım. Burada AKP iktidârına destek olan, AKP iktidârı tarafından desteklenip bunun karşılığında AKP iktidârını destekleyen çok geniş bir çevre var. Bunlar inşaat sektörü ve bağlı sektörlerde. Ve Erdoğan’ın bunca zaman iktidârı götürebilmesinde bu çevreler çok önemli bir rol oynadılar. Sâdece onlar değil; Türkiye’de büyük burjuvazi de bu tür olaylardan çok ciddî bir şekilde istifâde ediyorlar. Şu anda İstanbul’da kentsel dönüşümü temel perspektif olarak almış ve bunu da deprem gerekçesiyle ya da bahânesiyle –nasıl isterseniz– meşrûlaştırmaya çalışan bir teknokrat isimle yol yürümeyi tercih edeceklerdir. Tabiî burada önemli olan, seçmenin bu tercihe uyup uymayacağı meselesi. Şu anda bir hazırlık var. Yeni dönemde İstanbul’u AKP’nin tekrar kazanması hâlinde çok büyük bir seferberliğe tanık olacağız, öyle gözüküyor. Devlet imkânlarını da kullanarak, güvenlik güçlerini şunu bunu da kullanarak insanları yerlerinden edipi belli ölçülerde onlara imkânlar tanıyıp, ama esas arslan payını başka yerlere akıtan, yani yoksuldan alıp zengine vermenin yeni bir formülü olarak kentsel dönüşüm söz konusu.

Bu noktada Daron Acemoğlu’nun Simon Johnson’la birlikte yazdıkları İktidar ve Teknoloji kitabını çok tavsiye ederim. Henüz bitirmedim, ama bayağı ağır ağır okuyorum ve çok şey öğreniyorum. Zamânında feodal sistemde İngiltere’de nasıl toprakların birleştirildiği ve bu birleşmelerden nasıl küçük toprak sâhiplerinin, köylülerin vs.’nin zarar gördüğü, toprakların birleşmesiyle ortaya çıkan üretim fazlasının nasıl kilise ve birtakım toprak ağaları tarafından –biz “ağa” diyoruz da, “ağa” demiyor onlar, “lord” filan diyorlar– nasıl alındığı ve bir tarftan bu birleşmelerle –ki zamânındaki o toprak birleşmelerini ben günümüzde “kentsel dönüşüm” olarak okuyorum– yani bir şeylerin yeniden yapılması, daha verimli hâle getirilmesi iddiası var. Ama burada esas payı –kitabın temel tezi de o zâten–, esas payı bir avuç insan alıyor. Ama bu arada diğer insanları nasıl râzı ediyorlar? Ya iknâ yoluyla ya da baskı yoluyla. İknâ yolunda da o târihlerde din çok önemli bir rol oynamış. Burada önümüzdeki dönemde herhâlde böyle bir şeyde hem o olacak hem Erdoğan’ın kendi belâgati olacak, elindeki medya imkânları olacak ve insanların ellerindeki evler diyelim ya da arsalar vs. bir şekilde “Daha iyi bir Türkiye için”, “Türkiye Yüzyılı için” bir şekilde birleştirilecek ve yeni alanlara dönüştürülecek ve burada işte daha önce bakanlığı döneminde bu konuda bir sınav vermiş, kamuoyu tarafından pek bilinmese de o sözünü ettiğim iş çevreleri tarafından bilinen ve takdir edilen birisi söz konusu.

Ama şunu tekrar söylemek lâzım: Bu çevrelerin, azınlığın tercih ettiği kişinin çoğunluk tarafından seçilmesi gerekiyor belediye başkanı olması için. İşte burada önümüzdeki kampanya döneminde ve eğer kazanırsa da ilk dönemlerinde bunun nasıl, bütün bu depreme hazırlık vs. gibi olayların, kentsel dönüşüm olaylarının nasıl halkın lehine olduğu yolunda propagandalar yapılacak. Meselâ Kanal İstanbul vardı, ne zamandır konuşulmuyor. Büyük bir ihtimalle yeniden gündeme gelecektir. Ve Kanal İstanbul’da meselâ insanlar, o güzergâhın olduğu yerdeki insanlar nasıl istifâde edecek? Oraların çoktan Körfez ülkeleri tarafından vs. satın alındıkları yolunda çok ciddî haberler çıkıyor. Buradan ortaya çıkacak olan rantı ellerinde zâten imkân olan birileri daha fazla alacaklar. Şimdi böyle bir sürece hazırlık yapılıyor ve böyle bir süreç için Ali Yerlikaya herhalde yeterli olmayacaktı. Bunu yerine Murat Kurum gibi bir ismin, Erdoğan’ın gösterdiği yolda… ki biliyorsunuz sonuçta kim kazanırsa kazansın, AKP’den kazanırsa tabiî ki, aslında orayı Erdoğan yönetecek. Erdoğan İstanbul’u kolay kolay kimseye bırakmaz. Bir anlamda, Erdoğan nasıl bakanları atıyorsa, belediye başkanını da atamak istiyor. Tabiî burada önünde çok ciddî bir engel var; o da sandık. Daha önceki seçimde gördük. İstanbul’u kaybetti. Kabullenmedi, bir daha kaybetti. İki kere kaybetti. Yaşadığı en büyük seçim fâciası olabilir İstanbul’da ve o isim, Ekrem İmamoğlu tekrar karşısında. Tabiî ki Ekrem İmamoğlu daha önce olduğu gibi İYİ Parti’nin açık, o zaman HDP’ydi bugün DEM Parti’nin örtülü desteğine sâhip değil. İYİ Parti aday çıkartacak ve muhtemelen kendilerine göre güçlü bir aday çıkartacak. Bir iddiaya göre Buğra Kavuncu’nun açıklanması bekleniyormuş. Eski İl Başkanı, şimdi de Genel Başkan Yardımcısı. Meral Akşener’in partiyi kendisinden sonra bırakacağı kişi — ki zamânında onun Ekrem İmamoğlu’nun seçimi sürecinde bayağı aktif olduğunu da biliyoruz; dolayısıyla Ekrem İmamoğlu’nu da tanıyan birisi ve Ekrem İmamoğlu’nu, eğer aday gösterilirse belli ölçülerde zorlayabilecek birisi. Buna karşın, bütün bunlara rağmen Ekrem İmamoğlu’nun Murat Kurum karşısındaki şansının daha yüksek olduğu kanısındayım, her şeye rağmen. Devlet bütün imkânlarını kullanacak. Erdoğan devreye girecek. Yine bölücülük vs. şu bu kara propagandalar yapılacak. Bir diğer yandan depreme karşı kentsel dönüşüm vs. konusunda büyük ölçüde gerçeklerin tam olarak yansıtılmadığı bir bombardımana tanık olacağız.

Fakat burada çok önemli bir fark var. O da Ekrem İmamoğlu daha önceki –özellikle ikinci turda gördük– iktidar seçmeninden de belediye başkanı olarak oy alabilen birisi. Murat Kurum’un muhâlefetten oy alabilmesi bana biraz kolay gibi gelmiyor. Hele CHP seçmeninin bir şekilde, “Ya Ekrem İmamoğlu olmaz, ama bu daha iyi yönetir İstanbul’u” diye vereceğini sanmıyorum. Onun çok ciddî bir karizma sorunu var. Karizması yok yani. Ama Ekrem İmamoğlu’nun var. Kimileri hoşlanmıyor, ama kabul etmek lâzım: Var ki o seçimi 5 yıl önce kazandı. Üst üste iki kere kazandı. Ve sonra da bir şekilde o ağır seçim yenilgisinin ardından CHP’de ilk günden îtibâren değişim sloganını dile getirip ipleri eline aldı. Özgür Özel Genel Başkan olabilir; ama Ekrem İmamoğlu olmasaydı Özgür Özel bu serüvene giremeyecekti. Sonuçta hem teknokrat yönü bir şekilde olan; ama esas olarak siyâset yapan, kampanya bilen –bunlara öyle deniyor; “Kampanya canavarı” deniyor– bir kampanya canavarı var karşımızda: Ekrem İmamoğlu. Dolayısıyla Murat Kurum için bu böyle hani çantada keklik falan değil. Zâten o kadar kolay olsaydı Erdoğan bu adayı çok daha önceden açıklardı. Bayağı bir düşünmüş, zorlanmışa benziyor. Bir iktidar partisinin İstanbul gibi önemli bir yerde –Ankara da aynı şekilde– adayını açıklamasını bu kadar geciktirmesi bir taktik olamaz. Belli ki epey zorlandılar. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nu, Ankara’da Mansur Yavaş’ı yenebilecek isim konusunda Erdoğan bayağı bir tereddüt etmişe benziyor. Sonuta Murat Kurum’da karar kılmış olması, önümüzdeki kampanyanın daha bu “kentsel dönüşüm” vs. gibi temalar üzerinden yürüyeceğini akla getiriyor; ama Erdoğan yine dayanamaz, yine bir Murat Karayılan videosu şusu busu çıkartıp olayı yine terörle mücâdele üzerinden trollemeye kalkabilir. Evet, İstanbul’un seçimi nihâyet başladı. Mücâdele bu andan îtibâren başladı. Bakalım ne olacak? Ama birbirinden farklı iki ismin yarışacağı, bu arada başka partilerin de isimleri olacak ama esas mücâdelenin Ekrem İmamoğlu ve Murat Kurum arasında geçeceği, ama aslında Ekrem İmamoğlu’yla Recep Tayyip Erdoğan arasında geçecek yarışın start’ı bugün verilmiş oldu. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.