Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Gültan Kışanak: “AKP milletvekilleri bir yerlerde koltuk kapmak için Demokratik Toplum Kongresi’ne yalakalık yapıyordu, isimlerini söylesem rezil olacaklar”

Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak Kobani davasında esasa ilişkin konuştu. Yargılamaya konu olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) faaliyetlerinin suç olmadığını belirten Kışanak, “Ortalıkta AKP milletvekili olarak dolaşanlar, bilmem nerede olmak için DTK’ya yalakalık yapıyordu, isimlerini söylesem rezil olacaklar” dedi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem eş genel başkanlarıyla Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobani davasının duruşması, Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsü’nde bulunan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.

16 Ocak Salı günü, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı iken tutuklanan HDP’li siyasetçi Gültan Kışanak, esasa ilişkin konuştu. Duruşmayı, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yöneticileri, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar ve pek çok kişi izledi. 

“Senelerdir yargı denilen mekanizma karşısında siyasi rakiplerimizle mücadele ediyoruz”

HDP Basın Bürosu’nun davayla ilgili basınla paylaştığı metne göre 16 Ocak’ta beyanlarını sürdüren Kışanak, yerel seçimlerin “kumpas davalarının açığa çıkma seçimleri” olacağını ve halkın görevini yerine getireceğini söyledi:

“Halkımız bu siyasi darbeyi kabul etmedi, sonradan yapılan tüm seçimlerde iradesini ortaya koydu. Senelerdir yargı denilen mekanizma karşısında siyasi rakiplerimizle mücadele ediyoruz. Onların yalanlarını ifşa ediyoruz, halkımız bunu bildiği için seçimlerde siyasi iradesini ortaya koyuyor. Siz de bu kararın altına imza atacaksınız ve tarih sizi bu imzalar nedeniyle yargılayacak. Halkın iradesine darbe yapanların yanında mı duracaksınız, yoksa ‘Darbe yapamazsınız’ diyenlerin yanında mı? ‘Bizi bir araç olarak kullanmayın’ mı diyeceksiniz, sandıkta çıkan halk iradesini yok sayanların yanında mı duracaksınız?”

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine el koymak için kumpas kuruldu

“Bu dava siyasi bir davadır, bana ve diğer arkadaşlarımıza suçlama konusu olarak yöneltilen tüm iddialar siyasi faaliyetler, basın açıklamaları, miting konuşmaları, demeçlerdir” diyen Kışanak, şöyle devam etti:

“Kendi siyasi düşüncelerimiz ve siyasi faaliyetlerimiz dışında suçlama konusu yoktur. Bu dava kumpas davasıdır, 2016’da tutuklanmama ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne (DBB) el koymaya gerekçe gösterilen soruşturmanın hepsi kumpastır. Belediye’yi ele geçirmek için bir kumpas düzenlendi. Benim için birinci kumpas budur, Ankara’da Numan diye bir adam gelip çöplükten bulduğu belgeleri savcılığa vermiş. Ben tutuklandıktan 11 gün sonra iddianame çıktı. Ben tutuklanıncaya kadar Numan tüm süreçleri takip etti, beni uçağa bindirdi, Kocaeli’ne gönderdi. Özel bir kumpas vardı, bu iktidar DBB’ye el koymak istiyordu. Hangi savcı 11 gün sonra iddianame hazırlar? O iddianamedeki iddiaların tek bir belgesi yok, darbecilerin kurduğu yalana dayalı polis tutanaklarıdır.”

“Savcı teşhisçilerin altına imza attı ve beni bu kumpasa ekledi”

“İkinci kumpası da burada yaptınız. Kobani Kumpas davasına eklemek için burada beni tutunuz. Ahmet Altun (Savcı), teşhisçilerin altına imza attı ve beni bu kumpasa ekledi. Kobani Kumpas Davası’ndaki iddianamenin benimle ilgili her bir bölümü emniyetin araştırma tutanağıdır. İftiracıların beyanlarından tutuklandım, beni üç yıl tuttuktan sonra utanmadan iftiracıların beyanlarının benim tutuklanmamdan önce alındığını söylediniz. Daha ben vekil seçilmeden, 2007 yılında kumpascılar devreye girmiş. Uyduruk bir soruşturma dosyası yapıldı ve o dosyayla ilgimiz olmamasına rağmen, Demokratik Toplum Partisi (DTP) milletvekilleri teknik takibe alındı. Dertleri, Kürt demokratik siyasetinin önünü kesmek, öbürleri kılıftı. Kürt sorununun barış yoluyla, Meclis yoluyla çözülmesine karşı bize kumpas kurdular. Demokratik siyasete kumpas kurdunuz, derin mafyalarla iş kuranlara söylüyorum. Soruşturma savcısı çok açık bir şekilde ‘Dava dosyası bin küsür klasörden oluşuyor, bazı belgeler yok, onlar arayıp bulsun ben bulamam’ diyor. Sen bulamıyorsan ben nereden bulacağım, böyle bir savcı ve yargılama olabilir mi?”

“ ‘Yargılandığımız bu sürecin altında FETÖ’cü mü var bir araştırın’ diyoruz, bunu da araştırmıyorsunuz”

“Altı-yedi yıldır hepimiz, ‘Yargılandığımız bu sürecin altında FETÖ’cü mü var bir araştırın’ diyoruz, bunu da araştırmıyorsunuz. Bu 2015 darbe girişiminin devam ettiğinin göstergesidir. O darbe girişiminin asıl muradı, bu ülkede Kürt sorununu çatışma içinde bırakıp ekmeklerine yağ sürmek. Darbe başarılı olmuş, kimse demesin ‘Darbeyi başarısız kıldık’ diye. Hendek dediğiniz süreçteki komutanların hepsi darbeci çıktı, bu kumpas belgeleri toplayanlar darbeci çıktı. Darbecilerin mirasına sahip çıkıyorsunuz. Darbecilerin bu ülkede kurmak istediği siyasi kumpasların beka sorumlusu, takipçisi haline geldi bu siyasi hükümet. Bizlere buradan hukuka uygun bir yargılama yapılıyormuş gibi kimse konuşmasın, biz hakikati biliyoruz. Bu hakikati anlatmaya devam edeceğiz.” 

“Yargıtay’ın AYM ile yürüttüğü kavga anayasal hukuk sistemine son verme girişimleridir”

“Yedi yılı aşkın bir zamandır siyasi kumpaslarla cezaevlerinde tutuluyoruz, peki dışarıda ne oldu? Ekonomi çöktü, savaş, çatışma var, komşularıyla ilgisi kalmadı, Anayasa çöktü. Şu anda Yargıtay’ın Can Atalay üzerinden Anayasa Mahkemesi (AYM) ile yürüttüğü kavga ülkede, anayasal hukuk sistemine son verme girişimleridir. AYM’de bizimle ilgili bekleyen kararlar var ama siyasi baskılardan kaynaklı kararlar verilmiyor. 2018’den beri uzun tutukluluk ile ilgili başvurular var, altı yıldır orada bekliyor. Cevap veremiyor, niye veremiyor? Diyecekler ki, ‘Sen teröristleri korudun.’ Demirtaş ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı var uygulamıyorlar çünkü tehdit altındalar. Anayasal rejim çökmüş durumda. Artık bizim Anayasa Mahkemesi’ne ihtiyacımız var mı, yok mu? Bunun son noktası ‘Bizim Anayasa’ya ihtiyacımız var mı, yok mu’ tartışmasına gelindi.”

“Komutanlar ‘Kürt sorunu silahla çözülemez, siyasi boyutlarını çözün’ diye defalarca demeç verdi”

“Bu ülkede ‘Dağı kaç kere boşalttık yine doldu’ diyen bir genelkurmay var. Defalarca komutanlar şunu söylemişti: ‘Bize diyorsunuz git savaş, vur bitir, yapıyoruz ama siyaseten neden çözmüyorsunuz.’ En radikal olanları bile ‘Kürt sorunu silahla çözülemez, siyasi boyutlarını çözün’ diye defalarca demeç vermiştir. ‘Kimyasal silah kullanın, ot üstünde ot bırakmayın’ diyen Doğan Güreş bile ‘Bunun siyasi boyutlarına bakın’ demiştir. Çözüm sürecinde parlamentoda kurduğumuz komisyonda, tüm boyutları konuşuldu, tartışıldı ama bu bir tercih. Bu hakikatleri yokmuş gibi göstermek, terörist olarak göstermek bir tercihti. 2011’de Erdoğan, Dersim’de olanlarla ilgili özür diledi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun da özür dilemesini istedi ve yedi önemli belge açıkladı. Erdoğan, CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu sıkıştırarak, siyasi rant devşirmek istedi. Sözünü söyleyip, CHP’ye karşı ‘Kürtlere bu zulmü yaptın’ diyen Erdoğan, aynı zulmü yapıyor. Yarın bir gün biri çıkıp sana bunları diyecek, neden bunu düşünmüyorsun? Kürt sorununu siyaset malzemesi yapa yapa büyüttüler. Bugün Erdoğan adına kim özür dileyecek merak ediyorum.”

“Özyönetim sürecinde darbeci komutanlar bilerek ve isteyerek olayları büyüttüler”

“Barışı inşa etmek bir süreçtir, hemen olacak bir şey değildir ama bir yerden başlayalım. O başlayacak yer de demokrasinin önündeki engelleri ve kumpas davalarını kaldırmaktır. Çözemeyeceğimiz hiçbir şey yoktur, yeter ki samimi olalım. 10 maddede Kürt sorununun nasıl çözüleceğini ortaya koyarız ve ortada bir irade var. 2015’te özyönetim sürecinde hepimiz çaba gösterdik, o sorunu çözmek isteseydiler bu sorun böyle devam etmezdi. Füzeleri olan insanlar yoktu orada. Siyaset ağırlığını koysaydı, iktidar bizimle görüşmelere gelseydi bu durumu bitirebilirdik, bu kentlerimizin yıkılmasına gerek yoktu. O komutanların darbeci olmaları tesadüf değildir, bilerek ve isteyerek olayları büyüttüler. Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? Söyleyin ‘Vatandaşı değilsiniz, örgütlenme hakkınız yok, belediye başkanı olma, milletvekili olma hakkınız yok’ deyin.”

“Bugün beni bu hücrelerle korkutmaya çalışanlar bilsin ki Esat Oktay beni korkutmadı”

“‘Neden halkların kardeşliğini savunmuşsun, o zaman sen teröristsin’ diyor. Böyle teröriste can kurban. Bütün insanlık değerlerini ortadan kaldıran bu ithamlar karşısında savunma yapma gibi bir pozisyonda olmak ağrıma gidiyor. Türkiye halklarına ‘Bizim kardeşlik duygumuz idam sehpalarında, bu davalarda, cezaevlerinde, hücrelerdedir’ demek için konuşuyorum. Evet bizler dava kardeşiyiz, bu dava bizim davamız. Bu zihniyetin arkasında da darbeci mantığı, demokrasiyi katletme mantığı var. Diyarbakır Cezaevi’nde o zulmü yaşadım, işkenceyi yaşadım. Bugün beni bu hücrelerle korkutmaya çalışanlar bilsin ki, Esat Oktay beni korkutmadı. Bu memleketi o katil sürüsüne bırakmamak için ben sosyalistlerle beraberim.”

“Dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ben seçildikten sonra gelip beni ziyaret etti”

“Meclis’te başkan olarak oturan dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ben seçildikten sonra gelip beni ziyaret etti. Diyarbakır Cezaevi’nin müze olması için dosya teslim ettim ona, basına açıklama yaptık. Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanılan acıları hatırlatmak için değil, ‘Bir daha asla’ demek için bir müze olması gerektiğini söyledim ve kendisi de aynı fikirde olduğunu söyledi. O yıllarda Erdoğan meydan meydan gezip, ‘Duvarların dili olsa da konuşsa’ diyordu. Benim çektiğim acılar üzerinden oy devşirmeye çalışıyordu, şimdi de benim yargılanmamı istiyor. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz, niye her şey bu kadar karışık ve anlamsız? Şimdi kendileri bir şey yapmaya çalışıyorlar, umarım oradaki acıların anısına aykırı bir şey yapmadan müze çalışması sonuçlanır. Bunların suç olarak buraya konulmasının tek sebebi Kenan Evren’in zihniyetinin bugün bu dosyada yaşıyor olmasıdır.”

“’Bağımsız Kürdistan’ deseydik, bugün de bunu söylerdik”

“Heyet olarak siz anlayın artık, kimse burada üç yıldır sözünü sakınmadı, kimse siyasal görüşlerini kıvırıp dönmedi. Herkes dosdoğru bildiğini, siyasetini yaptığını, halka anlattığını burada da söyledi. Biz halka giderek bunları söyledik, oy istedik ve halk bize temsiliyet görevi verdi. Bize oy veren  halka sırtımızı dönmeyiz, o gün ne söylediysek, bugün de bunları söylüyoruz. ‘Bağımsız Kürdistan’ deseydik, bugün de bunu söylerdik. Kimse siyasi görüşünden imtina etmez, ayıptır, öbür türlü tarihe karşı rezil oluruz, biz olamayız. Hücrede miyiz, siyasi rehine miyiz hiçbir kıymeti yok bunların, benim onurumun kıymeti var.”

“DTK faaliyetleri suç değildir, Cemil Çiçek resmi davetiye göndererek ‘Gel Meclis’te çalış’ dedi”

“Demokratik Toplum Kongresi (DTK) faaliyetleri suç değildir, Cemil Çiçek resmi davetiye göndererek ‘Gel Meclis’te çalış’ dedi. Ortada bir çözüm süreci vardı. DTK’da bir görevim olsaydı bunu savunmaktan gurur duyardım ama onun ötesinde kumpasa da evet demem. Ben hukuki savunma yapmıyorum, ben bu kumpası teşhir ediyorum, ortada suç yok çünkü. Rahmetli annem derdi ki, ‘Sen doğru dur yanlış belasını bulur.’ Bu savcı da belasını bulmuş. DTK, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için kurulmuştu ve herkes orada yer alıyordu. Herkese açık bir platformu terörize edemezsiniz.”

“Ortalıkta AKP milletvekili olarak dolaşanlar, bilmem nerede olmak için DTK’ya yalakalık yapıyordu”

“Ortalıkta AKP milletvekili olarak dolaşanlar, bilmem nerede olmak için DTK’ya yalakalık yapıyordu. Biz koltuk kapalım diye bazen buraya, bazen şuraya yamanmıyoruz. Ben onlar adına utanıyorum, isimlerini söylesem rezil olacaklar.”

Demokratik özerkliğin içindeDevleti yıkalım, Kürdistan’ı kuralım’ diye bir şey yoktur”

“Biz özerkliği savunurken, sadece Kürtler için, etnik kimlik için değil, Türkiye’nin tamamı için yerel ve yerinden yönetim için bir demokrasi formülü olarak önerdik. Kürt sorununun çözümüne katkı sunacak diye de önerdik. Bu Türkiye’yi güçlendirecek tek siyasi öneridir. Özerkliğin devletin bölünmesiyle zerre kadar alakası yoktur. Özerkliği uygulayan ülkeler var ve bölünmüyorlar. Neden yalan söylüyorsunuz? Biliyoruz sizin derdiniz demokrasi değil, sizin derdiniz tek yönetim. ‘Devleti yıkalım, Kürdistan’ı kuralım’ diye bir şey yoktur demokratik özerkliğin içinde. Türkiye bazı yerlerde özerkliği destekliyor, oradakiler etnik olarak Türkler diye mi? Türklerin kendilerini yönetime katma hakkı var da Kürtlerin yok mu? Kürt’e günah, Türk’e mübah mı? Demokrasi, insan hakları, yönetmek herkesin hakkıdır. Bu evrensel bir haktır, insanlar yüzyıllar boyunca mücadele ederek bu hakkı kazanmıştır. Yalandan, iftiradan bunu suçlama konusu yapamazsınız.” 

“Bizzat Erdoğan’ın özerkliğe dair konuşmaları vardı”

“Kürtler her zaman bu topraklarda dar gün dostu olmuştur. Kürtlerin dilini, tarihini, coğrafyasını inkâr etmeyin. Birlikte bir coğrafya kurulmasına saygı duyun. Bizzat Erdoğan’ın özerkliğe dair konuşmaları vardıi ‘Ama o iktidara gelmeden önceydi’ diyebilirsiniz. 2002’de Erdoğan’ın halka vaadiydi, ‘Ben reform yapmaya geldi’ dedi. Reformcu diye gelip içinden bir diktatörlük çıktı.” 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.