İran, bu hafta Irak, Suriye ve Pakistan’a füze saldırısı düzenledi. İran destekli Yemen’deki Husiler ise Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Batı ülkelerine ait gemileri Kızıldeniz’de hedef almaya devam ediyor. Bu hafta boyunca Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, “Gazze savaşı bölgeye mi yayılıyor?” sorusunu sormaya devam ettiğimiz günlerde çatışma korkularını körükledi. Bu haberde son günlerde en fazla aklımıza gelen sorulara cevap vermeye çalıştık.
- İran neden Pakistan, Irak ve Suriye’ye saldırdı?
İran, Irak, Suriye ve Pakistan’a yönelik saldırılarının tamamını kendi topraklarındaki hedeflere yönelik saldırılara misilleme olarak gerçekleştirdiklerini söylüyor.
3 Ocak’ta İran’da dört yıl önce Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) düzenlediği suikast sonucunda öldürülen Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi anma töreninde üst üste iki patlama oldu. Patlamalarda çok sayıda kişi hayatını kaybetti. Tahran, IŞİD’in üstlendiği bu saldırıya yanıt olarak Suriye’yi vurduğunu söyledi.
Devrim Muhafızları, Suriye’yi vurduğu gün, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) başkenti Erbil’deki “casus mevzileri” hedef aldı. Bölgesel hükümet en az dört sivilin öldüğünü ve altı sivilin de yaralandığını açıkladı. IKBY Başbakanı Mesrur Barzani bunu “Kürt halkına karşı işlenmiş bir suç” olarak nitelendirdi.
Bir sonraki akşam ise İran, Pakistan’da geçtiğimiz haftalarda İranlı sınır muhafızlarını öldüren Ceyşü’l Adl adlı militan örgütün saldırılarına misilleme olarak örgütün iki üssünü hedef aldı. Pakistan da bu saldırıya karşılık olarak Sistan-Belucistan sınırındaki terör hedeflerine saldırı düzenledi.
24 saat içinde balistik füzeler ve insansız hava araçları fırlatarak üç farklı ülkedeki hedefleri vuran İran Devrim Muhafızları bölgesel güç olarak konumunu sağlamlaştırdı.
- İran neden Pakistan’ı vurdu? İlişkilerin tarihi bize ne anlatıyor?
İran ve Pakistan, kaçakçıların ve militanların serbestçe dolaştığı bilinen 900 kilometrelik kontrolün çok az olduğu bir sınırı paylaşıyor. Tahran ve İslamabad, birbirlerini, sınırın diğer tarafındaki milisleri desteklemekle suçluyor. Pakistan ve İran, nüfusun az olduğu bu bölgede Ceyşü’l Adl’ın da aralarında olduğu silahlı ayrılıkçı gruplarla yıllardır savaşıyor.
İran’ın hedef aldığı Ceyşü’l Adl, sık sık güvenlik güçlerine saldırılar düzenliyor. Son olarak Aralık 2023’te Sistan-Beluçistan bölgesindeki bir karakola saldırmışlar ve saldırıda 11 polis memuru hayatını kaybetmişti.
Pakistan güvenlik güçlerine saldıran Beluç Kurtuluş Ordusu ise 2000’de kuruldu. Beluç Kurtuluş Ordusu’nun da İran’da saklandığından şüpheleniliyor.
- İran’ın vekilleri (proxies) nerede?
Kasım Süleymani’nin yönetimi altında İran, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) 2003’te Irak’ı işgalinden sonraki yıllarda büyüyen ve kimilerine göre “mantar gibi” çoğalan ordular/güçler ağı kurdu. İran, İsrail ve ABD karşıtı eylemlerinde proxy’lerini destekliyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
İran, bazı bölgelerde faaliyet gösteren örgütleri hem silahlandırıyor hem de eğitiyor. İşte bazıları:
Gazze Şeridi: İran, Hamas ve İslami Cihad’ı destekliyor. Hamas, 7 Ekim’de İsrail’e karşı düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu ile Ortadoğu’yu yeniden dünyanın gündemine taşıdı. İran, kendisini, İsrail’in Gazze’yi işgaline karşı Filistin direnişinin savunucusu olarak konumlandırıyor.
Irak: İran, ABD’nin Irak’ı işgali sırasında Irak’taki Şii milisleri destekledi. Irak devlet gücünün kontrolünde olan 150 bin kişilik Halk Seferberlik Güçleri (HSG), İran’a sadıklar. Haşdi Şabi olarak da bilinen bu çatı milis grubu, ABD ve İsrail tarafından İran destekli olmakla suçlanıyor.
Suriye: Suriye, İran’ın proxy’leri için Irak ve Lübnan arasında önemli bir geçiş güzergâhı. Suriye’de 2011 yılında iç savaş başladıktan sonra İran, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı desteklemişti.
Lübnan: Hizbullah, Tahran’ın en sadık müttefiklerinden. Lübnan’daki İsrail birliklerine karşı savaşmak için 1980’lerde kurulan Hizbullah, on binlerce roketten oluşan bir cephaneliğe ve eğitimli militanlara sahip. Hizbullah, Lübnan-İsrail sınırı boyunca İsrail birliklerine karşı her gün saldırılar düzenliyor.
Yemen: Husiler, Yemen’in Şii Müslüman azınlığı Zeydilerin bir alt mezhebinden oluşan silahlı grup. Adlarını hareketin kurucusu Hüseyin el Husi’den almakta. Resmi olarak Ensarullah (Allah’ın yardımcıları) olarak bilinen grup 1990’larda dönemin Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’in yolsuzluklarıyla mücadele etmek için kuruldu. Husilerin müttefiklerinden biri İran. Çünkü Suudi Arabistan ortak düşmanları. Hatta İran’ın Husilere silah desteği verdiği düşünülüyor. Husiler, kasım ayından bu yana insansız hava araçları ve balistik füzelerle Kızıldeniz’deki birçok ticari gemiye saldırdı. ABD de bu saldırılara karşılık olarak Husileri vurmaya devam ediyor.
- Hepsinin amaçları aynı mı?
İran ve vekillerinin hedefleri, İsrail’in abluka altındaki Gazze’ye saldırılarını durdurma ve Amerikan askerlerini bölgeden çıkarmak. Fakat bunun ötesinde, her birinin çıkarı da var.
Hizbullah Lübnan’daki en güçlü örgüt, Lübnan’nın batmakta olan ekonomisini yönetiyor. Çatışmanın daha da tırmanmasını ya da İsrail’in, Lübnan’ı zora sokabilecek askeri harekâtını engellemeye çalışıyor.
Husiler, Yemen’de kontrolü ellerinde tutmaya çalışıyor ve son savaşı askeri güçlerini ve bölgesel önemlerini ortaya koymak için bir araç olarak kullandılar. İran’ın Husilerin eylemleri üzerindeki etkisi ya da kontrolü de oldukça tartışmalı.
Haşdi Şabi, Irak’ta devletin ve ekonominin büyük bölümüne hakim oldu, giderek zenginleşti. Bazı yetkililere göre İran’a daha sadık olan gruplar, Tahran’ın emirlerine uyarken; diğerleri para ve güç peşinde koşuyor ve bölgesel bir çatışmanın Irak’taki hâkimiyetlerini sarsabileceğini düşünüyor.
Reuters’in haberine göre Hamas, 7 Ekim’deki saldırısıyla İran’ı ve diğer direniş ekseni üyelerini “şaşırttı”. İsrail işgalinin sona ermesini isteyen Hamas, İsrail’in Arap ülkeleriyle daha yakın ilişkiler kurmaya çalıştığı dönemde Filistin meselesinin unutulmamasını sağlamak istiyor.
- İran’da neler oluyor?
İran’da 22 yaşındaki Mahsa Amini, ailesiyle birlikte ziyaret ettiği başkent Tahran’da “örtünme kurallarına uymadığı gerekçesiyle” gözaltına alındı ve gözaltında öldürüldü. Amini’nin öldürülmesi, milyonlarca İranlıyı öfkelendirdi, halk sokağa döküldü. Protestolar, hükümetin 1979’daki İran İslam Devrimi’nden bu güne karşılaştığı en büyük kitlesel eylem oldu.
Ülke içinde muhalefeti bastırmaya devam eden İran, 2024’ün ilk günlerinde Kasım Süleymani’yi anma töreninde IŞİD tarafından üstlenilen saldırıyla sarsıldı. Bir başka Sünni radikal örgüt olan Ceyşü’l Adl’ın saldırıları da pek çok İranlının, Tahran hükümetinin kendi iç güvenliklerini sağlayıp sağlayamayacağını sorgulamasına yol açtı.
3 Ocak’taki terör saldırısının ardından görüşlerine başvurduğumuz İran uzmanı Arif Keskin, İranlıların kahir ekseriyetinin “Ortadoğu politikasını kabul etmediğini” anlatmış, “İran’ın Irak’tan Yemen’e kadar devam ettirdiği Ortadoğu politikası çıkarlarına uygun değil, tam tersine İran’ı yoksulluğa ve dış dünya ile karşı karşıya gelmeye mahkûm etmiş bir politika. İran toplumu ile devlet arasında güven bunalımı var” diye konuşmuştu.
- Rusya çatışmalara dahil olur mu?
Rusya ve İran, kendilerine ABD tarafından uygulanan yaptırımlar ve ABD’nin küresel hegemonyasına karşı muhalefet ederek son yıllarda daha da yakın bir müttefik haline geldiler. İran, Moskova’ya Ukrayna’ya saldırması için “kamikaze drone” gönderiyor. Öte yandan hem İran hem de Rusya, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı “kurtarmak” için hükümete de yardım gönderiyor.
Ancak Rusya, Ortadoğu’da yaşanan bu gelişmelere karşı itidalli. Moskova, İran-Pakistan gerginliğinden duyduğu endişeyi dile getirdi, Tahran ve İslamabad’a aralarındaki anlaşmazlıkları diplomasi yoluyla çözmeleri çağrısında bulundu.
- Gerginlik daha da tırmanır mı?
Uzmanlar, İran’ın ABD ya da İsrail ile doğrudan bir askeri çatışmaya girmeyeceği ancak proxy’lerini kullanarak hem İsrail hem de Amerikan askerlerini Ortadoğu’da meşgul edecekleri kanaatinde. Fakat saldırılarda yanlış bir hamle yapılırsa, örneğin bir Amerikan askeri öldürülürse, gerilimin daha da tırmanması olası.
Kaynak: Reuters