Moda Sahnesi’nden Macbeth: İktidar hırsı ve erkekliğin yarattığı yıkım sahnede 

William Shakespeare’in ünlü eseri Macbeth, Moda Sahnesi’nin yeni sezonunda izleyicilerle buluştu. Emine Ayhan’ın Türkçe’ye çevirdiği oyunun yönetmenliğini Kemal Aydoğan üstleniyor. Macbeth’i Barış Atay’ın canlandırdığı oyunda, iktidar hırsının yarattığı yıkıma ve kırılgan erkekliğinin çelişkilerine tanıklık ediyoruz.

Fotoğraf: Orçun Kaya

Moda Sahnesi, Shakespeare’in yüzyıllar önce yazdığı ancak bugün anlatısıyla hâlâ güncelliğini koruyan eseri Macbeth ile yeni sezona başladı. Dün akşam (25 Ekim) prömiyerini yapan oyunda Macbeth’i, milletvekilliği görevini tamamladıktan sonra oyunculuğa geri dönen Barış Atay sahneye taşıyor. Kemal Aydoğan’ın yönettiği oyunda, sahne tasarımını Bengi Günay, ışık tasarımını İrfan Varlı, müzik ve ses tasarımını Mustafa Avcı yapıyor. Leydi Macbeth’i Ezgi Çelik’in canlandırdığı oyunda; Aybanu Aykut, Deniz Elmas, Melek Ceylan, Gözde Kısa ve Özge Öztürk de yer alıyor.

Başrolde her ne kadar bir erkek olsa da (ve bu erkek hem oyunculuk hem de siyasi kariyeriyle konuşulan bir erkek olsa da) prömiyerde oyunun parlayan “yıldızları” kadınlardı. Sahnede cadıları canlandıran kadın oyuncular, aynı zamanda erkek komutanları, kralı, kısacası bütün rolleri de üstlenmişlerdi.

Cadılar; ezilenlerin, özellikle de kadın kimliğiyle yarattığı kaosu başarılı bir şekilde sahneye taşıyor. Leydi Macbeth ise sahnede adeta bir “oyun kurucu”. Macbeth’in güç ve iktidar hırsıyla birlikte cesaret edemediği her şey, Leydi Macbeth’in ipleri eline alıp onu ustaca manipüle etmesiyle hayata geçiyor. Leydi Macbeth, Macbeth’i harekete geçiremediği, onun cesaret edemediği her an onu erkekliği üzerinden sorguluyor ve “erkek gibi” davranması, düşünmesi konusunda onu sıkıştırıyor. Leydi Macbeth işte tam bu noktada oyundaki cadı kadınlardan ayrılıyor.

Macbeth’in sonunu getiren iktidar hırsı ve “erkeklik belası” oyun boyunca hep onunla birlikte: “…oh be erkekliğim geri geldi”, “…erkekliğimden eser kalmadı.” Bu cümleler Macbeth’e ait. Macbeth, yaptığı her şeyi ve her hissini erkeklik üzerinden derecelendiriyor. İktidar edinme ve güç sahibi olma hırsı, ihtirası ise yer yer çelişkiye düşse de oyun boyunca onu terk etmiyor.

“Kız neşesi” Cadılar ile tiyatro sahnesinde

Cadılar’ın sahneye çıktığı her an, hem ezilenlerin sesini duyuyor hem de bugün “kız neşesi” olarak tarif edilen canlılığı ve sıcaklığı sahneden hissediyoruz. Cadılar’ın yarattıkları kaostan aldığı keyif ise fark edilmeyecek gibi değil.

Geçen sene tek kişilik “İntihar Şov” oyunu ile izleyicilerle buluşan Barış Atay’ın Macbeth ile yolları aslında “İntihar Şov” oyununun provalarını Moda Sahnesi’nde yapmasıyla kesişiyor. Kemal Aydoğan ile Shakespeare’in bir eserini birlikte sahneleme fikri tam da bu dönemde ortaya çıkıyor.

Sahnenin de siyasetin de farklı stresleri olduğunu ancak iki alanın kıyaslanabilir ya da benzer stresler barındırmadığını dile getiren Barış Atay, “Bir kere kendi mesleğiniz olması dolayısıyla mesleğinizi doğru icra etmenin getirdiği bir stres var. İlk oyunda oyuncunun eksikliklerini hissetmesi çok mümkün olmuyor. Bizim için adrenalin en üst seviyede. Müthiş keyifliydi, olumsuz bir şey yoktu ama tabii oyun oynandıkça oturacak; biz de varsa eksikliklerimizi göreceğiz” diyor.

“AKP hükümeti ve Macbeth’in hikayesi örtüşüyor”

Macbeth’in erkeklik krizini yorumlayan Atay, antik çağlardan bu yana, hatta günümüzde daha net ortaya çıkan iktidar ile iktidarsızlık ilişkisini şu cümleyle değerlendiriyor: “İktidar dediğiniz şey çok maskülen, çok ataerkil bir olgu. O iktidarın sarsılmaya başladığı yerde, doğal olarak iktidar sahibi kendi erkekliğinin kaybolduğunu hissettiği bir konuma geliyor sanırım. Macbeth’in de sürekli oraya (erkekliğe) atıfta bulunmasının nedeni biraz o iktidarı kaybetmekle ilgili diye düşünüyorum ben.”

Yaşadığı ülkede gördüğü bütün dönemlerdeki iktidarları tahlil etmenin faydasını gördüğünü anlatan Atay, bunun milletvekilliği yapmakla değil, bir yurttaş olmakla ilgisi olduğunu söylüyor. Özellikle son 22 yıldır var olan AKP hükümeti ve Recep Tayyip Erdoğan sürecini değerlendiren Atay, “İktidarı ele alış biçimleri, iktidara gelmeleri ve şu an iktidarlarının sarsıldıkça kendilerinin şiddete meyletmesi ve sertleşmesi aslında Macbeth’in hikâyesiyle çok örtüşen bir şey. Zaten tarih boyunca süre gelmiş bir şey değil mi bu iktidarlar açısından? O yüzden elbette buralardan beslendik; ancak orayı taklit etmedik, orası bize sadece yol gösterdi” diye devam ediyor.

Fotoğraf: Orçun Kaya

“Ezilenlerin yarattığı kaos değişim için gerekli”

Macbeth oyununun, oyunculara ve rejiye büyük imkânlar tanıdığını dile getiren yönetmen Kemal Aydoğan, “O adam nasıl böyle despot olur? Macbeth’in ihtirası, bu ihtirasın nasıl yapılandığını anlamaya çalışır genelde oyunlar. Bunu anlayalım ama despotu tanıdık da, tanıyınca ne yapacağız? Despotu kimler tanımalı, kimler tanırsa bir eşitlik girişiminin hareketini başlatabilir? Dolayısıyla burada Cadılar çok önemli bir figür. Cadıların varlığı; ezilenlerin pozisyonlarının varlığını bir kere daha hatırlatıp, ezilenlere ‘Kendinize güvenebilirsiniz, yaratacağınız düzensizlik ve kaos değişim için çok gereklidir, bundan çekinmemize gerek yok’ demenin de yollarından biri” diyor.

Türkiye’de de Macbeth için zamanın hep “doğru zaman” olduğunun altını çizen Aydoğan, daha önce Macbeth’i sahnelediklerinde Hrant Dink, Uğur Kaymaz ve Ceylan Önkol’un katledilmiş olduğunu dile getiriyor. Bir önceki Macbeth’de bu isimlerin katledilişlerini sahnede anlamaya çalıştıklarını belirten Aydoğan, yeni Macbeth’de ise daha kadın merkezli bir anlayış benimsediklerini anlatıyor.

Macbeth’in yaşadığına benzer bir erkeklik krizinin bugün bütün dünyada yaşandığını kimsenin inkâr edemeyeceğini belirten Aydoğan, “Erkekliğin bütün dünyayı bir krize uğrattığı gerçeğini bugün biz yaşıyoruz. Mesela, İsrail’in Lübnan’da, Gazze’de yaptıkları inanılmaz değil mi? Leydi Macbeth de Macbeth’e yaptırmak istediği bir şey olduğunda onu hep erkekliği üzerinden yönlendirdi. Çünkü bu, tüm dünyada çalışan bir mekanizma. İktidarının kaybolduğunu düşünen, hisseden erkek şiddete meylediyor” diyor.

Erkekliğin çok kolay yönetilebilen ve manipülasyona oldukça açık olduğunu söyleyen Aydoğan, oyun boyunca Leydi Macbeth’in Macbeth’i manipüle ederek istediği her şeyi yaptırmasını buna örnek olarak gösteriyor.

Oyunun eylül ayı biletleri bitti. Eğer oyunu izlemek isterseniz ekimde izleyebilirsiniz

Linke tıklayarak oyun hakkında daha detaylı bilgilere ve gösterim tarihlerine ulaşabilirsiniz.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.