2024’e bakış: Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı

2024’ü geride bırakırken, Türkiye’yi ilgilendiren en önemli konulardan biri de Fethullah Gülen’in ölümüydü. Çünkü, örgütün artık ne olacağı, başına kimin geçeceği çok merak ediliyordu. Öte yandan Gülen öldükten sonra hafıza tazeledik: Nasıl bu kadar yükseldi, AKP ve Erdoğan ile çatışmalar ne zaman başladı? Gelin, Gülen’in ölümü ve Türkiye’nin Fethullah Gülen cemaatiyle imtihanına bakalım.

Fethullah Gülen’in ölümü

Fethullah Gülen, 21 Ekim’de öldü. Kaldığı hastanede ölen Gülen, 83 yaşındaydı. Gülen, 1999’dan beri Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Pensilvanya eyaletinde yaşıyordu.

Fethullah Gülen’in ölümü önce Herkul Nağme adlı internet sitesinin sosyal medya hesabından duyuruldu: “Ömrünün her anını din-i mübiîn-i İslam’a ve insanlığa hizmet için sarf eden Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi 20 Ekim ruhunun ufkuna yürümüştür. Defin işlemleri ile ilgili ayrıntılı bilgi kamuoyu ile paylaşılacaktır.” 

Fethullah Gülen
Fethullah Gülen

Sonra Gülen’in ölümü, yeğeni Ebuseleme Gülen tarafından da doğrulandı. 

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Bu ölüm haberi bizi hiçbir zaman rehavete itmeyecektir” dedi.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Gülen’i “ihanet ağının mimarı” ve “emperyalist projelerin taşeronu” olarak tanımladı. Çelik, örgütle mücadelenin kararlılıkla sürdüğünü belirtti.

Millî Savunma Bakanlığı, Fethullah Gülen’in ölümü üzerine bir açıklama yayımladı. Bakanlık açıklamasında, “Bu hainin ‘vatansız’ olarak ölmesi ve sonsuza kadar böyle anılacak olması, bu yapıdan zarar gören vatandaşlarımızın acılarını dindiremese de vatanına ihanet edenlerin kaçınılmaz sonunu göstermesi bakımından ibretliktir” denildi. 

Fethullah Gülen, 24 Ekim’de ABD’nin New Jersey eyaletindeki Skyland Baseball Stadyumu’nda bir cenaze töreni düzenlendi. Gülen, Pensilvanya’nın Saylorsburg kentinde yaşadığı çiftlik evinin arazisine gömüldü. 

Peki Fethullah Gülen kim?

Gülen, 1999’dan beri Amerika Birleşik Devletleri’nin Pensilvanya eyaletinde yaşıyordu.

Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı yetkilileri, 27 farklı suçlamadan dolayı, ABD’ye resmî olarak yedi kez Fethullah Gülen’in iadesi için talepte bulundu.

Gülen'in ölümü
Fethullah Gülen

Gülen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından; “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme”, “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme”, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme”, “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etme”, “Cumhurbaşkanına suikast”, “dolandırıcılık”, “resmî belgede sahtecilik”, “sınav sorularının çalınması”, “usulsüz dinleme”, “suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama”, “özel hayatın gizliliğini ihlal” suçlarını gerçekleştirmekten yargılanıyordu.

Gülen, 1960’lı yıllarda İzmir’de vaiz olarak göreve başladığında, o dönemin Türkiyesi’nde komünizmle mücadele eden bir anti-komünist söylemin öncülerinden biri olarak kendini gösterdi. Gülen’in vaazları, Türkiye’deki muhafazakâr ve milliyetçi çevrelerde hızla kabul gördü ve cemaat olarak bilinen hareketi şekillenmeye başladı.

1971’deki askeri darbeden kısa bir süre cezaevine giren Gülen, hapisten çıktıktan sonra solcu hareketlere karşı vaazlarına hız verdi. 

1980 askeri darbesinden sonra Gülen, devletin çeşitli kademelerinde nüfuz kazanmayı hedefleyen bir strateji izlemeye başladı. Darbe sonrası hakkında yakalama kararı olmasına rağmen bir şekilde hapse atılmadı. Bu dönem cemaatin devlet içindeki varlığını daha da genişletmesi için uygun zemin buldu.

1990’lı yıllar, Fethullah Gülen hareketi için devlete sızma ve kadrolaşma dönemiydi. Gülen, bu yıllarda “Altın Nesil” projesi ile eğittiği gençleri bürokrasiye, emniyete, orduya ve yargıya yerleştirmeye başladı. Cemaat, bu kadrolaşma stratejisi sayesinde Türkiye’nin devlet yapısında etkin olmaya başladı.

Gülen'in ölümü
Fethullah Gülen, 83 yaşında öldü

Özellikle eğitim alanında kurduğu dershaneler ve okullar aracılığıyla cemaat mensupları hızla devletin önemli kademelerinde yer buldu. Cemaatin bu yıllarda en dikkat çekici faaliyetlerinden biri de Bank Asya’nın kurulmasıydı.

21 Mart 1999’da sağlık sorunlarını gerekçe göstererek ABD’ye yerleşen Fethullah Gülen, Türkiye’deki sağ siyasetçiler için hâlâ etkili bir figür olarak kalmaya devam etti. 

Gülen cemaati bu süreçte sadece Türkiye’de değil, dünya çapında etkinliklerini genişletti. Dünyanın çeşitli bölgelerinde açılan okullar ve düzenlenen Türkçe Olimpiyatları, Gülen hareketinin uluslararası alanda da etkili olmasını sağladı.

Erdoğan ile Gülen arasındaki savaşın gelişimi

Fethullah Gülen, AKP ve Erdoğan ile yakın ilişkideydi. Öyle ki Erdoğan, zamanında, Gülen için “Artık bitsin bu hasret” dediği zamanlar da hafızalarda.

Fethullah Gülen ve AKP'nin ilişkisi nasıldı? Savaş nasıl çıktı?

AKP ile Gülen arasındaki ilk kriz 2012’ye dayanıyor. Hükümet o dönem bazı yetkili makamlarda bulunan cemaatçi kadroları tasfiye etmeye başladı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Şubat 2012’de dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı “PKK ile yapılan görüşmeler” nedeniyle ifadeye çağırdı. Böylece MİT krizi ortaya çıktı. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan “Hakan Fidan benim sır küpüm, devletin sır küpü” diyerek Fidan’a sahip çıktı.

Dershane krizi

İktidar 2013’te dershanelerin kapatılmasına yönelik kanun tasarısını gündeme getirdiğinde Fethullahçılar ile AKP arasında gerilim arttı. Gelişmelerin ardından AKP milletvekili Hakan Şükür 15 Aralık’ta partisinden istifa etti.

17-25 Aralık operasyonları

17 Aralık 2013’te İstanbul Emniyet Müdürlüğü, iş insanı Rıza Sarraf, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, belediye başkanları ve bazı bakanların oğullarını gözaltına aldı. Toplam 80 kişi gözaltına alındı.

Egemen Bağış, Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Erdoğan Bayraktar
Egemen Bağış, Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Erdoğan Bayraktar

61. Türkiye Hükûmeti kabine üyesi olan bakanlar Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Erdoğan Bayraktar ve Egemen Bağış ile üç bakan çocuğunun “rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık” suçlarını işledikleri iddiası yer aldı.

Erdoğan bu operasyonu “kirli bir operasyon” olarak nitelendirdi. Hükümet, operasyonların arkasında “paralel yapı” olarak nitelendirilen Gülen cemaati olduğunu söyledi.

Rıza Sarraf’ın dört farklı bakan ile geliştirdiği ilişkiler ortaya çıktı. Bu arada “rüşvet, kara para aklama, altın kaçakçılığı” gibi suçlar işlendiğini gösteren soruşturma detayları sosyal medyaya düştü. Muammer Güler’in oğlu Barış Güler’in evindeki paralar ve para sayma makineleri de yine sosyal medyadaydı. Süleyman Aslan’ın evinden de ayakkabı kutusu çıktı. Bu kutuların içinde 4,5 milyon dolar vardı. Ayrıca bazı telefon görüşmesi kayıtları ve fotoğraflar da gündemdeydi.

21 Aralık’ta Barış Güler, Salih Kaan Çağlayan, Rıza Sarraf, Süleyman Aslan cezaevine girdi.

Soruşturma sonucu toplam 26 kişi cezaevine girdi.

25 Aralık 2013: İkinci operasyon

Operasyonların ikinci dalgası başladı. Bilal Erdoğan başta olmak üzere 41 kişi daha gözaltına alınmak istendi. Ama yeni atanan emniyet görevlileri bu talimata uymadı. Böylece savcı ve emniyet arasında yetki krizi çıktı.

Bilal Erdoğan
Bilal Erdoğan

25 Aralık gecesi Erdoğan Bayraktar NTV’ye çıktı. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar görevinden istifa etti. En çarpıcı olanıysa, Erdoğan Bayraktar’ın Recep Tayyip Erdoğan’ı istifaya davet etmesiydi.

Bu arada Muammer Güler ve Zafer Çağlayan da istifa etti. Egemen Bağış istifa etmedi ama yeni kabinede kendine yer bulamadı.

İdris Naim Şahin, Ertuğrul Günay, Haluk Özdalga ve Erdal Kalkan da AKP’den istifa eden isimler oldu.

Türkiye’nin gündemini sarsan paylaşımlar: Tapeler

Daha sonra 25 Şubat 2014’te sosyal medyada paylaşılan ses kayıtları gündeme düştü. “Başçalan” adlı bir kullanıcı, YouTube’a Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan’a ait olduğunu iddia ettiği bir ses kaydı yükledi. Kayıtta Erdoğan, Bilal Erdoğan’a evdeki yüklü miktarda parayı sıfırlamasını söylüyordu.

15 Temmuz 2016 gecesi

Bu savaş, 15 Temmuz 2016 darbe girişimiyle iyice tırmandı.

Ordudaki Fethullahçı askerler, Boğaziçi Köprüsü’nü (şimdiki adıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü) işgal etti. Aynı gün saat 16:16’da, Kara Havacılık Komutanlığı’nda görev yapan bir subay, Fethullahçı askerlerin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı’na giderek dönemin MİT müsteşarı Hakan Fidan’a ve kuruma saldırı düzenlemeyi planladıklarını ihbar etti.

Darbeciler, karargâhtaki hareketliliklerinin fark edilmesi üzerine, ertesi gün sabaha karşı 03:00’te başlatacakları darbe girişimini 15 Temmuz saat 20:30’a çekti. Girişimi başlatan askerler ilk olarak Boğaziçi Köprüsü’nü kapattı.

TRT’de darbe bildirisi

Darbe girişiminde bulunanların kullandığı F-16 savaş uçağı, saat 23:18’de Ankara Gölbaşı’ndaki Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık ve Daire Başkanlığı’na bomba attı. Darbe girişiminde bulunanlar TRT’ye giderek saat 00:13’te canlı yayında sunucuya darbe bildirisi okuttu.

Hande Fırat

Ankara ve İstanbul’da hareketlilik sürerken Erdoğan, saat 00:24’te CNN Türk’ten Hande Fırat’a Facetime üzerinden bağlandı.

Darbeciler, saat 02:50’de Meclis’in giriş kapılarının yakınlarına dört bomba attı. 03:20’de İstanbul’da savaş uçakları gökyüzünde uçtu.

15 Temmuz Darbe Girişimi esnasında TBMM

Gece boyunca süren çatışmaların ardından ordu, darbe girişimini bastırdı. Erdoğan, darbe girişiminden sonra 20 Temmuz 2016’da yaklaşık iki yıl süren OHAL ilan etti. 

ABD’de yaşamaya devam eden Gülen, uzun yıllar boyunca Türkiye’ye dönmedi. Cemaati dünya çapında dağılırken, birçok mensubu yurtdışına kaçtı. 15 Temmuz’un ardından, Gülen’in örgütü dünya genelinde yalnızlaştı ve büyük bir çözülme sürecine girdi. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.