Eski “Akil İnsanlar”ın gözünden yeni süreç (11) | Ahmet Taşgetiren: “Bahçeli koç başı olsun, netice alınırsa ne ala!”

Gazeteci- yazar Ahmet Taşgetiren Tercüman, Zaman ve Yeni Şafak gazetelerinde yazdı. Taşgetiren 63 kişilik Akil İnsanlar heyetindeydi. Taşgetiren, Göksel Göksu’nun sorularını cevapladı.

Ahmet Taşgetiren
Ahmet Taşgetiren yeni çözüm sürecini Göksel Göksu’ya anlattı
  • 2013’te MHP, AKP’nin başlattığı çözüm süreci için “ihanet” nitelemesi yapıyordu. Bugünse sürecin kapısını aralayan bizzat MHP lideri Devlet Bahçeli oldu. Görüşmenin içeriği tam olarak açıklanmadı ama adı konulmayan ve en azından müzakere süreci denilebilecek bir süreç de başladı. Bu süreçten beklentiniz nedir?

Ahmet Taşgetiren: Ankara’daki karar vericiler, Suriye ve Irak’taki gelişmelerin oluşturduğu konjonktürün PKK’nın elini zayıflattığını, bir silah bırakma çağrısının netice verebilecek bir duruma dönüştüğünü düşünüyor olabilirler. Bunun için 2013’te olduğu gibi Öcalan faktörünün etkili olabileceği değerlendirmesi yapılmış gibi gözüküyor.

Bu değerlendirmelerin yapıldığı zeminin Cumhur İttifakı bileşenlerinin buluştuğu görünür-görünmez zeminler olduğu düşünülebilir. Orada, 2013 sürecine en sert tepkiyi gösteren Bahçeli’ye, “Öcalan’a çağrı” misyonu verilmesi hem kamuoyu açısından çarpıcı, şaşırtıcı hem de Kürt siyaset yapıcıları açısından en keskin badirenin atlatılması gibi okunma potansiyeli taşıyor. DEM Parti’nin gelişmeye başından beri heyecanla yaklaşması da bu değerlendirmenin gerçekçi olduğunu gösteriyor.

Bu süreçten beklentiye gelince:

Öcalan tarafından yapılacak bir silahları bırakma çağrısının etkisi, Kandil’de de Suriye’de de olabilir. Ancak Öcalan’ın bu çağrıyı, “Kürt sorunu” diye bilinen, silahlı yapının da gerekçesini oluşturan alanda, hiçbir talep ortaya koymadan yapacağı mı düşünülüyor? Burası muğlak.

Genelde iyimserlerde Öcalan’ın hiçbir şart koşmadan isteneni yapacağı görüşü hakim. Süreçte bir de “Herşey Meclis’te ele alınsın” sözü dolaşımda. İktidar cenahı “Kürt sorunu yok” yaklaşımında. Oysa Kürt siyaseti tam da “Kürt sorunu vardır” ile misyon belirliyor.

Bu durumda da DEM Parti’nin sürece ilişkin heyecanının sanki sadece “Hele bir Öcalan’a kapılar açılsın” yaklaşımıyla bağlantılı olduğu kanaati oluşuyor. Bu durumda, adına süreç denmese de “Süreç daha epey su kaldırır” yaklaşımı, daha gerçekçi gözüküyor.

Ahmet Taşgetiren: “Bahçeli koç başı olsun netice alınırsa ne ala”

  • Bahçeli ön safta görünüyor olsa da, 2024 Ekim’de başlatılan sürecin oyun kurucusu Cumhurbaşkanı Erdoğan. Sizce Erdoğan sürece dair neden daha az konuşuyor?

Ahmet Taşgetiren: “Oyun kurucusu” tam da Erdoğan mı, bilemiyorum. Sanki Erdoğan, kendisini sonuçlarından istifade edebilmeye göre konumlandırmış gözüküyor. Bahçeli koç başı olsun, netice alınırsa ne ala!

Zaten Bahçeli bu sürecin ilk safhasında Erdoğan’a yeniden cumhurbaşkanlığı talebini dile getirdi, netice alınmaması durumunda da bedeli Bahçeli ödesin… 2013’te Erdoğan ödemişti, Bahçeli’nin öncülük ettiği protestolarla, bugün de Bahçeli ödesin, adını Öcalan’la yan yana getirerek…

“Bugün silahlı Kürt hareketi için alan çok daraldı”

  • 2013 yılında çözüm sürecinin temel amacı silahların bırakılması, barış ortamı ve toplumsal bütünleşmenin sağlanmasıydı. Bugün de hedef aynı ancak koşullar çok değişti. Siz 2013’te mi daha iyimserdiniz bugün mü?

Ahmet Taşgetiren: Aslında o gün de PKK için yolun sonuna gelinmişti. Zaten Öcalan’ın Nevruz bildirisi “Silah döneminin sona erdiği” şeklindeydi.

Ama o zaman Amerika, Kürt siyasetçilere “Rojava’da önünüzü açıyoruz, orada bir Kürt özerk yönetimi oluşacak, neden Türkiye’de daha azına razı oluyorsunuz ki” diyerek zihinlerini iğfal etti.

Hendekler, öz yönetimler oluştu.

Bugün Suriye’de, Türkiye’nin kazandığı zemin ile Amerika’nın Kürtlere sunacağı vaat pek gerçekçi görülmüyor olabilir. Bu noktada Türkiye-ABD ilişkileri tam netleşmiş gözükmese de, silahlı Kürt hareketi için alanın daha çok daraldığı bir gerçek.  

“Silahlı yapı devre dışı kalırsa ‘Kürt sorunu’ kalmaz gibi bakılıyor, bu da bir sorun”

  • 2013-2015 arasında gidilen bölgelerde hükümetin tutumu taviz olarak niteleniyor ve karşılaştığınız eleştirilerin başında bu tavizin ne karşılığında verildiği sorgulanıyordu. Bugün değişen nedir?

Ahmet Taşgetiren: 2013-2015 döneminde bir yandan Kürt sorununun varlığı kabul ediliyor, onu çözme iradesi seslendiriliyor, diğer yandan da silahlı yapının sonlandırılması öngörülüyordu. Biraz da silahlı yapının sonlandırılması ile Kürt sorunu arasında bağlantılar kuruluyordu. Sanki Kürtlerin sorunlarının silahlı yapı sayesinde çözüldüğü gibi bir pazarlık zemini kuşkusu ortaya çıkıyordu.

Benim şahsen o dönemdeki tavrım, Kürtlerin temel insan hakları ile ilgili tüm sorunlarının hiçbir pazarlığa yer vermeden temin edilmesi, silahlı yapıya karşıysa net tavır konulması yönündeydi.

O dönemde işler biraz karıştı.

Çözüm süreci devam ederken alanda silahlı yapı etkisi arttı. Kitleler de buna tepkili oldu.

Bugün devlet adına daha şahin bir görünüm var. Olay sanki sadece silahlı yapıdan ibaretmiş, o devre dışı kalırsa, “Kürt sorunu” diye de bir şey kalmazmış gibi bakılıyor. Bence bu da bir sorun.

  • Başlatılan müzakere sürecini 2028’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilişkilendirenler var. Asıl hedefin bu sayede DEM Parti’nin desteğini alarak muhalefeti küçük parçalara bölmek olduğu yorumları yapılıyor. Sizin düşünceniz nedir?

Ahmet Taşgetiren: Bu süreçte diyelim yarın DEM Parti’nin adı Öcalan’la böyle bir pazarlıkta geçti, geçer mi bilmiyorum, ama iktidarın gündeminde 2028’de Erdoğan’a bir kere daha Cumhurbaşkanlığı kapısı açılması gibi bir hesabın olduğu açık.

Kimi Kürt siyasetçilerin (Demirtaş gibi) bu işte farklı duruşun bedelini ödediği görüşü de yadsınamaz.

Kürt siyaseti şu açılımda içerde kimi kolaylıklar temini karşılığında bazı beklentilere uygun davranma eğilimine girerler mi? Siyaset bu! Öcalan 2019’da İstanbul’da iktidarla karşı karşıya gelmemeyi tavsiye etmişti, malum.

Ne alınacak ne verilecek, bakmak gerekiyor.

Ahmet Taşgetiren: “Ateşteki kestaneleri alma işi Bahçeli’ye havale edildi”

  • Süreç başarıya ulaşır mı ve sürecin sonunda PKK silah bırakır mı?

Ahmet Taşgetiren: Evet, ateşteki kestaneleri alma işi Bahçeli’ye havale edildi. O da cansiperane hareket ediyor.

Erdoğan’ın mesafeli duruşunda bir problem görmüyor.

Bence süreç daha epeyce su kaldırır.

Mesele sadece bizim içerde yaptıklarımızla sınırlı değil. Suriye denklemi nasıl çözülecek, Amerika ne yapacak, İsrail nerede konumlanacak, Araplar nasıl bir Suriye isteyecek…

Pek çok parametre var. Bir de içerde “Kürt sorunu gerçekten bitti mi?” sorusuna cevap verilecek. Ben sadece DEM Parti değil, Ak Parti’deki Kürt siyasetçilerde bile her işin netleştiği kanaatinde değilim.

  • Akil İnsanlar anlatıyor” serimizin diğer röportajlarını bu linkten okuyabilirsiniz.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.