Alice für Deutschland? AfD’nin yükselişi ve Alice Weidel’in hikâyesi

Almanya’da 59 milyon seçmen erken genel seçimler için sandık başına gitti. Sandık çıkış anketlerine göre seçimin kazananlarından biri Alternatif für Deutschland (AfD) oldu.

Sandık çıkış anketlerinde oy oranı yüzde 19,5 olarak ölçülen AfD, özellikle doğu eyaletlerinde ciddi bir taban kazandı. Bu yükseliş sadece yerel bir eğilim değil, Avrupa genelinde sağ popülist hareketlerin artan etkisinin bir yansıması.

Sağ popülizm rüzgârının Almanya’da en öne çıkan yüzlerinden biri, partinin eş başkanı Alice Weidel. Weidel’in liderliğinde AfD, hem geleneksel sağ seçmenden hem de ekonomik olarak güvencesiz kesimlerden destek topladı. Peki AfD’nin yükselişi nasıl açıklanabilir? Weidel’in liderliği partiyi nasıl dönüştürdü? Almanya’da popülist sağ neden güç kazandı?

Alice Weidel almanya seçimleri
Alice Weidel, AfD’nin kendisini şansölye adayı göstermesinin hemen ardından.

Alice Weidel kimdir?

Alice Weidel, 6 Şubat 1979’da Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinde bulunan Gütersloh kentinde doğdu. Orta sınıf bir ailede büyüyen Weidel’in babası yerel bir işletmeci, annesi ise ev hanımıydı. Eğitimine büyük önem verilen bir ailede yetişen Weidel, okul hayatında başarılı bir öğrenci olarak dikkat çekti.

Weidel, ekonomi eğitimi almak için Bielefeld Üniversitesi’ne girdi ve burada lisans eğitimini tamamladı. Daha sonra doktora derecesini Beyaz Yakalı Göç ve Finans Piyasaları üzerine yaptığı bir çalışmayla Bayreuth Üniversitesi’nden aldı. Akademik başarısının ardından kariyerine finans sektöründe devam eden Weidel, Goldman Sachs ve Credit Suisse gibi uluslararası bankalarda çalışarak ekonomi ve piyasa analizleri konusunda uzmanlaştı.

Bu süreçte, Avrupa, Asya ve Amerika’da yaşama şansı bulan Weidel, özellikle Çin’de geçirdiği süre boyunca Mandarin öğrenerek küresel ekonomik sistem üzerine çalışmalar yaptı. Finans alanındaki başarısına rağmen, genç yaşlardan itibaren siyasetle ilgilendi ve özellikle Avrupa Birliği (AB) politikalarına eleştiriler yönelten bir duruş benimsedi. AfD’nin kurulduğu 2013 yılında partiye katıldı ve zaman içinde hızla yükseldi.

Weidel’in özel yaşamı, partinin savunduğu ideolojik çizgiyle çelişiyor gibi görünebilir. AfD, “geleneksel Alman ailesi” modelini savunan muhafazakâr bir parti olmasına rağmen, Weidel’in kendisi eşcinsel ve bir kadın partneri ile birlikte iki çocuk yetiştiriyor. Bu durum, parti içinde bir çelişki olarak görülmüyor; aksine, Weidel’in “ülkeye zarar veren göçmen politikalarına” karşı mücadele ettiği vurgulanarak, bu tartışma geri planda kalıyor.

Elon Musk ve Alice Weidel
Elon Musk, Almanya seçimlerinde açıktan AfD’ye destek verdi.

AfD neden yükseldi?

AfD’nin Almanya’da böylesine güçlü bir konuma gelmesini sağlayan birkaç temel faktör var. Bazılarına hep birlikte bakalım:

  • Göç politikalarına karşı tepki

AfD’nin yükselişindeki en büyük etkenlerden biri, Almanya’nın son yıllarda izlediği göç politikalarına karşı duyulan tepki. 2015’te Angela Merkel’in “Açık Kapı” politikasıyla yüz binlerce mültecinin ülkeye kabul edilmesi, Alman toplumunda derin bir ayrışmaya yol açtı. AfD, bu süreçte göçmen karşıtı söylemlerini artırarak, “Almanya Almanlarındır” gibi milliyetçi sloganlarla seçmen kazandı.

  • Ekonomik belirsizlik ve hayat pahalılığı

Son yıllarda Almanya’da ekonomik durgunluk, yüksek enflasyon ve enerji krizleri AfD’ye olan ilgiyi artırdı. Orta sınıfın ekonomik kaygıları, AfD’nin “halkın sesi” olarak kendini konumlandırmasını sağladı. Partinin düşük vergiler, daha az bürokrasi ve daha güçlü bir sosyal devlet vaatleri, özellikle doğu eyaletlerinde geniş yankı buldu.

AfD, anketlerde Hıristiyan Birlik Partilerinin ardından ikinci sırada.
AfD, anketlerde Hıristiyan Birlik Partilerinin ardından ikinci sırada.
  • Ana akım partilere duyulan güvensizlik

SPD, CDU ve Yeşiller gibi ana akım partilere duyulan güvensizlik, AfD’nin yükselişini besleyen faktörlerden biri. Seçmenlerin büyük bir kısmı, mevcut partilerin halkın gerçek sorunlarına çözüm üretemediğine inanıyor. AfD, sistem karşıtı bir parti olarak bu seçmenleri kendisine çekmeyi başardı.

  • Rusya ile yakınlaşma

AfD, Almanya’nın Ukrayna’ya verdiği askeri desteğe karşı çıkan ender partilerden biri. Parti, Almanya’nın Rusya ile daha yakın ilişkiler kurması gerektiğini savunarak, “Amerikan güdümündeki bir dış politikaya” karşı çıkıyor. Bu söylem, özellikle doğu Almanya’da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ile tarihsel bağları olan seçmenler tarafından destekleniyor.

İki farklı Weidel mi var?

Weidel’in AfD’deki yükselişi, kendi içinde çelişkili bir profil çizmesiyle de yakından ilişkili. Bir yanda eşcinsel bir kadın olarak toplumsal muhafazakârlığın savunuculuğunu yapıyor, diğer yanda göçmen ve AB karşıtı sert bir söylemle seçmen kazanıyor. Bu çelişki, partinin radikal sağdan gelen desteğini kaybetmeden geniş kitlelere hitap etmesini sağlıyor.

Weidel ve eşi Sarah Bossard.
Alice Weidel ve eşi Sarah Bossard.

Weidel’in uluslararası sahnede kazandığı destek de dikkat çekici. Elon Musk’un Weidel hakkında yaptığı yorumlar, onun sağ popülist hareket içinde küresel bir figüre dönüştüğünü gösteriyor. Musk, AfD’nin liderini “Hitler gibi değil” diyerek savunurken, Weidel’in partideki daha radikal figürlerle arasına net bir çizgi koymadığı gerçeği göz ardı ediliyor.

AfD, Almanya’daki siyasi dengeleri nasıl değiştirecek?

Şu an için AfD’nin doğrudan iktidara gelme şansı düşük görünüyor çünkü diğer tüm büyük partiler AfD ile bir koalisyon kurmayacaklarını açıkça belirtti. Ancak parti, parlamentodaki sandalye sayısını artırarak siyaset üzerinde daha fazla baskı kurabilir. CDU gibi merkez sağ partiler, AfD’nin yükselişi karşısında sağa kayarak, göç politikalarında daha sert adımlar atmak zorunda kalıyor.

Almanya'da AfD'nin yükselişi devam ediyor.
Sadece Almanya değil, Avrupa’nın genelinde aşırı sağın yükselişi devam ediyor.
Fotoğraf yapay zekâ ile oluşturuldu.

Eğer AfD mevcut hızla büyümeye devam ederse, önümüzdeki yıllarda Almanya’nın siyasi dengeleri köklü bir şekilde değişebilir. Avrupa genelinde sağ popülist partilerin yükselişi düşünüldüğünde, AfD’nin bu hareketin en önemli aktörlerinden biri olacağı kesin.

AfD’nin yükselişi, sadece Almanya’nın iç politikası için değil, Avrupa genelindeki demokratik dengeler açısından da büyük bir soru işareti yaratıyor. Weidel’in liderliğinde parti, göç karşıtı ve sistem karşıtı bir söylemle büyümeye devam ediyor.

Ancak Almanya’da seçmenlerin büyük bir kısmı, AfD’nin aşırı sağa kaymasını ve radikal unsurları barındırmasını bir tehdit olarak görüyor. AfD, popülaritesini artırırken aynı zamanda büyük bir muhalefetle de karşı karşıya. Almanya’nın siyasi geleceğinde AfD’nin rolü, önümüzdeki seçimlerde alacağı oy oranı ve merkez sağın ona nasıl karşılık vereceği ile şekillenecek.

Kaynaklar: TIME, PBS, Politico, Euractiv

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.