Almanya 23 Şubat’ta sandık başına gidiyor ve bu seçimler, ülkenin siyasi dengeleri açısından büyük önem taşıyor. Seçimde yarışan adaylar arasında en dikkat çeken isimlerden biri, geleneksel sol ve sağ ayrımını bulanıklaştıran Sahra Wagenknecht.
Sol Parti’nin (Die Linke) eski liderlerinden olan Wagenknecht, 2023’te partiden ayrılarak kendi siyasi hareketini kurdu ve “sol muhafazakârlık” olarak tanımladığı bir ideolojiyi benimsedi. Wagenknecht’in hareketi, geleneksel solun ekonomi politikalarını savunurken göç karşıtı ve kültürel muhafazakâr yaklaşımlarıyla sağ seçmene de hitap ediyor.
Peki Sahra Wagenknecht kimdir? Doğu Almanya’da geçen çocukluk yıllarından Alman siyasetinde yükselişine, Sol Parti’den kopuşundan BSW’yi kurarak yeni bir siyasi güç haline gelişine kadar, onun hayat hikâyesine ve politik duruşuna yakından bakalım.
Doğu Almanya’da geçen çocukluk
Sahra Wagenknecht, 16 Temmuz 1969’da Doğu Almanya’nın (DDR) Jena kentinde doğdu. Babası İranlı bir öğrenci, annesi ise sanat dağıtım sektöründe çalışan bir Alman’dı. Ailesi onun çocukluk yıllarında parçalandı. Babası İran’a geri döndü ve bir daha kendisinden haber alınamadı. Sahra, büyük ölçüde büyükannesi ve büyükbabası tarafından Thüringen’in küçük bir köyünde yetiştirildi.
Doğu Almanya’da büyümenin getirdiği izolasyonun yanı sıra farklı bir fiziksel görünüme sahip olması nedeniyle çocukluk yıllarında dışlandığını anlatan Sahra, daha önce verdiği bir röportajda, “Siyah saçlarım ve koyu ten rengim yüzünden akranlarım arasında hep farklıydım” diyerek, çocukluk yıllarının yalnız geçtiğini ifade etti.
1976 yılında annesiyle birlikte Doğu Berlin’e taşındı ve eğitim hayatına burada devam etti. Lise yıllarında Karl Marx ve Hegel’e duyduğu ilgi, onun ilerleyen yıllardaki siyasî kimliğini şekillendiren temel unsurlardan biri oldu.
Ünlü siyasetçi, 2009’da ilk kez milletvekili seçildiğinde resmi kayıtlarda Sarah olarak yer alan ismini, Sahra olarak değiştirdi. Böylece Farsça’da Zahra olan ismiyle aynı şekilde telaffuz edilen bir isme kavuşmak istedi.
SED ve Doğu Almanya’yı kurtarma çabası
Henüz 19 yaşındayken 1989’da Doğu Almanya’nın Komünist Partisi olan Sosyalist Birlik Partisi’ne (SED) katıldı. O dönem Berlin Duvarı yıkılmanın eşiğindeydi ve Doğu Almanya’nın çöküşünü engellemek için SED içinde çalışmaya başladı. Batı Almanya’nın kapitalist sistemine karşı bir direniş sergilemek istediğini söylüyordu.
9 Kasım 1989’da Berlin Duvarı yıkıldı, Doğu Almanya tarihe karıştı. Doğu Almanya’nın kayboluşuna üzüntüyle baktığını ifade eden Sahra, 1996’da bir televizyon programında, “Doğu Almanya Duvar’lı haliyle bile bugünkü sosyal adaletsizlikten iyiydi” diyerek Batı sistemini eleştirdi.
1991’de SED’in halefi olan Demokratik Sosyalizm Partisi’nde (PDS) görev aldı ve partinin en katı Marksist-Leninist fraksiyonlarından biri olan Komünist Platform’un liderlerinden biri haline geldi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Siyasî yükselişi ve Die Linke dönemi
Wagenknecht zamanla PDS içinde önemli bir figür haline geldi. 2004 yılında Avrupa Parlamentosu’na seçildi ve burada Ekonomik ve Parasal İşler Komitesi’nde görev yaptı.
2007’de PDS ve SPD’den ayrılan solcuların oluşturduğu Die Linke’nin (Sol Parti) kuruluşunda yer aldı. Ekonomik adalet, zenginlerin vergilendirilmesi ve kapitalizme karşı sert eleştirileriyle öne çıktı.
2009 yılında Alman Federal Parlamentosu’na (Bundestag) seçildi ve Sol Parti’nin ekonomi politikaları sözcüsü oldu. 2015-2019 yılları arasında Sol Parti’nin federal meclis grup lideri olarak görev yaptı.
Göç, Ukrayna savaşı ve koronavirüs: Die Linke ile ayrışma başlıyor
2015’te Almanya’ya gelen mülteciler sırasında dönemin başbakanı Angela Merkel’in “Wir schaffen das (Bunu başarabiliriz!)” politikasına karşı çıktı. “Almanya bu kadar mülteciyi alamaz, sosyal sistemimiz çökebilir” diyerek sert eleştiriler yöneltti.
Bu açıklamalar Sol Parti içinde büyük bir tepkiye yol açtı. Parti içinde solcu bir liderin göç karşıtı söylemler kullanması kabul edilemez bulundu. 2016’da bir parti toplantısında, bir anti-faşist grup üyesi, protesto amacıyla Wagenknecht’in yüzüne pasta fırlattı.
2020-2021’de dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını sürecinde de hükümetin sert önlemlerine karşı çıkarak “Endless lockdowns” (sonsuza dek kapanmalar) kabul edilemez” dedi.
2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra Almanya’nın Ukrayna’ya silah göndermesine karşı çıktı ve yaptırımlara muhalefet etti. “Almanya, Ukrayna’nın savaş alanına dönmesine izin vermemeli” dedi.
Tüm bu gelişmeler Sol Parti içindeki ayrılık sürecini hızlandırdı.
Sol muhafazakârlık ve popülist yükseliş: BSW’nin kuruluş hikâyesi
Ekim 2023’te Wagenknecht, Sol Parti’den ayrılarak kendi siyasi hareketini kuracağını açıkladı. Ocak 2024’te ise resmen “Bündnis Sahra Wagenknecht (BSW) – Sahra Wagenknecht İttifakı”nı kurdu.
BSW, “sol muhafazakârlık” olarak adlandırdığı, klasik sol ekonomik politikalar ile sağ eğilimli göç ve kültürel politikaların bir karışımını savunuyor.
Wagenknecht, “Solun yoksullukla savaşması gerekir ama geleneksel değerlere de sahip çıkmalıdır” diyerek kendini sağdan ayırıyor. Ancak AfD ile olan benzerlikleri nedeniyle sık sık “aşırı sağa kayıyor” eleştirileri alıyor.
Almanya’nın yükselen yıldızı mı?
2024’teki Thüringen ve Saksonya seçimlerinde BSW, yüzde 12-18 bandında oy alarak büyük bir sürpriz yaptı. Wagenknecht, AfD seçmeninin bir kısmını da kendisine çekmeyi başardı.
Şu an Almanya’daki en dikkat çeken figürlerden biri olan Wagenknecht, “gelenek, güvenlik ve sosyal adalet” kavramlarını merkeze alarak sol ve sağ arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakın ilişkiler kurmak, NATO karşıtı duruşu, göçü sınırlama isteği ve Almanya’nın iklim politikalarına karşı çıkışı ise kendisini tartışmalı bir figür haline getiriyor.
Bir yandan yoksul kesimlere hitap eden sosyal adalet vurgusu yaparken, diğer yandan sağ popülist söylemlere yakınlığı nedeniyle geleneksel sol seçmeni bölmeye devam ediyor.
Wagenknecht, kimi kesimler için “işçi sınıfının sesi”, kimileri için ise “AfD’ye daha yumuşak bir alternatif” olarak görülüyor.
Ancak şu kesin: Wagenknecht, klasik partilerin eridiği Almanya’da popülist dalganın en önemli aktörlerinden biri olmaya devam edecek.