Sosyal medya ve gazete haberlerinden duyduğuma göre Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Rektörlüğü, Avrupa Üniversiteler Birliği (EUA) üyeliğini bir cümlelik bir yazıyla sonlandırmış. İlk başta inanmak istemedim ama haber doğruymuş. Çok üzüldüm. Bilim ve üniversite evrenseldir. İyi bir akademisyen ve üniversite olmak demek kapılarını, bacalarını açık tutmaktan, evrensel farkındalıktan geçer. Bu çerçevede üniversitelerimizin uluslararası kuruluşlarla geliştirdikleri ilişkiler çok önemlidir. Bu konuda da Boğaziçi Üniversitesi öncü bir rol oynamıştır. Anlatmaya çalışayım.
EUA, Avrupa’nın yükseköğretim politikaları, araştırma stratejileri ve üniversitelerin gelişimi gibi konularda aktif rol oynar. Bologna Süreci ve Avrupa Yükseköğretim Alanı’nın şekillendirilmesi gibi önemli girişimlerde etkili olmuştur. Ayrıca, Avrupa Komisyonu ve diğer politika yapıcılarla da etkileşim içindedir. EUA’nın karar alma süreçlerinde doğrudan bir yasama gücü olmasa da, akademik kurumların sesi olarak önerilerde bulunur ve üniversiteler için politika önerileri geliştirir. Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu’nun aldığı kararlar üzerinde dolaylı ama önemli etkisi vardır.
Boğaziçi Üniversitesi’nin Avrupa’daki uluslararası yüksek eğitim oluşumları ile yakınlaşması, ne tesadüftür ki, 12 Eylül dönemi ve YÖK’ün kurulduğu yıllara rastlar. 1982 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ne sürpriz bir atamayla YÖK tarafından Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından rektör olarak atanan, ama aslen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğretim üyesi olan, Prof. Dr. Ergün Toğrol döneminde üniversitenin Avrupa açılımı başladı.
O zamanlar kuruluşun adı CRE (Europen Rectors Committee) idi. Ergün hocamız bu kuruluşun yönetim kurulundaydı. 19-21 Nisan 1990’da CRE Yıllık Toplantısı Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlendi. Toplantıya 28 ülkeden 140 rektör katıldı. Toplantı sırasında 20 Nisan 1990’da Avrupa Rektörleri Daimî Konferansı Daimî Komitesi’nin 68. Toplantısı da Boğaziçi Üniversitesi’nde yapıldı.
Avrupa Üniversiteler Birliği (European University Association), EUA 2001 yılında CRE ve Avrupa Birliği Rektörler Konfederasyonu’nun birleşmesi ile yeniden yapılandı. Böylece EUA, Avrupa’da üniversiteleri temsil eden tek organizasyon haline geldi.
“EUA sert açıklamalar yerine endişelerini dillendirmekle yetindi”
1992-2000 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi (BÜ), EUA içinde etkin bir rol oynadı. Birçok komite toplantısı BÜ’de yapıldı. EUA kalite sisteminin kurulmasında ve yürütülmesinde etkin bir rol oynadı üniversite. Bu bağlamda BÜ’de rektör yardımcılığı Prof. Dr. Öktem Vardar arkadaşımız uzun yıllar EUA kalite değerlendirme programının temel direklerinden biri oldu.
UNESCO, EUA ve Bologna Üniversitesi’nin girişimleriyle kurulan Magna Charta Observatory (MCO) üyeliği ve başkanlığını 2004–2013 yılları arasında eski Boğaziçi Üniversitesi Rektörü (1992-2000) Prof. Dr. Üstün Ergüder yürüttü. Bir üniversiteyi üniversite yapan akademik özgürlük ve kurumsal özerklik ilkelerinin uluslararası düzeyde savunuculuğu misyonu ile yükümlüdür MCO kurum olarak.
1996-2004 yılları arasında İTÜ Rektörü olan Prof. Dr. Gülsün Sağlamer hocamız EUA üyeleri tarafından Yönetim Kurulu Üyesi seçildi ve 2005-2009 tarihleri arasında bu görevi yürüttü ve bu süre zarfında EUA Kurumsal Değerlendirme Yürütme Komitesi üyeliği de yaptı. Gülsün Sağlamer, EUA günlerinde edindiği deneyim ve geliştirdiği ilişkilerle EWORA (European Women Rectors Association) olarak tanınan Avrupa Kadın Rektörler kuruluşuna da önderlik etti, hatta kurucusu oldu. Şimdi de başkanlığını yürütüyor.
Gülsün hocamızdan sonra aynı görevi BÜ Rektörü (2012-2016) Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu hocamız üstlendi. Yönetim kurulu üyeliği için yapılan seçimde 200’den fazla EUA üyesinin oyunu alarak 4 yıllığına EUA yönetim kuruluna seçildi. Bu görevi 2013-2017 tarihleri arasında yürüttü.
15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından EUA, Türkiye’deki akademik özgürlüklerle ilgili endişelerini dile getirdi. Özellikle darbe girişimi sonrası akademisyenlerin görevden alınması, üniversitelerin kapatılması ve akademik özgürlüğe yönelik baskılar konusunda temmuz ayı içinde açıklamalar yaptı. Bu dönemde YÖK, EUA ile etkin iletişime geçerek yaşanan süreç hakkında bilgi paylaştı. Bu bilgilerin hazırlanmasında BÜ yönetimi, dönemin rektörü Gülay Barbarosoğlu ve ekibi etkin rol oynadı. EUA sert açıklamalar yerine endişelerini dillendirmekle yetindi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Bu çabaların yüksekeğitim hayatına büyük katkıları oldu”
Eylül 2016’da Macaristan ve Türkiye’ye yönelik hazırlanan EUA bildirisi, Bergen’de gerçekleşen genel kurulda değerlendirmeye alındı. Bu iki ülkedeki akademik özgürlük ve özerklik sorunlarını Avrupa Parlemantosu ve Avrupa Komisyonun gündemine taşımak amacıyla bir çalışma başlatıldı. Toplantılara Türkiye’den EUA Yönetim Kurulu üyesi olarak Gülay Barbarosoğlu, EUA’nın en eski üyelerinden olan BÜ’nin rektörü sıfatıyla Prof. Dr. Mehmed Özkan katıldı. Türkiye’den 40’ın üzerinde üniversitenin EUA üyeliği olmasına karşın sadece BÜ oy yetkisiyle temsil edildi. İki günlük etkinlik boyunca Gülay Barbarosoğlu ve Mehmed Özkan’ın etkin çalışmaları sonucunda Türkiye’nin Avrupa Parlementosu’na ve Avrupa Komisyonu’na iletilecek metinden çıkarılmasına karar verildi. Macaristan ile ilgili süreç ise devam etti.
Bu çabalar ve Türk üniversitelerine evrensel düzeyde saygın bir yer kazandırmak uzun ve vizyoner çalışmaları gerektirdi ve ülkemizin yüksekeğitim hayatına büyük katkıları oldu.
Yüksekeğitim sistemimizi Avrupa haritasına yerleştiren yukarıda adı geçen hocalarımız bu görevlere üniversitelerinin uluslararası saygınlığı sayesinde geldiler. Bu süreçte de BÜ’nün rolü yadsınamaz.
“Biruni Üniversitesi, üyeliği gururla ilan etti”
1980’li yıllarda başlayan ve BÜ’nün önderlik ettiği bu gelişmelerde üniversitelerimiz kurumlar olarak da çok yol aldılar. Günümüzde 56 üniversitemiz EUA üyesidir. Ne ilginç tesadüftür ki Boğaziçi Üniversitesinin EUA üyeliğinden ayrıldığını ilan ettiği günlerde yeni kurulan vakıf üniversitelerimizden Biruni Üniversitesi EUA üyeliğine kabul edildiğini web sayfasında gururla ilan etmiştir.
1998-1999 akademik yılında Boğaziçi Üniversitesi EUA Kurumsal Değerlendirme Programı’na başvurarak değerlendirilen ilk Türk üniversitesi oldu. Boğaziçi Üniversitesi’ni Marmara ve İstanbul üniversiteleri (2000-2001), ODTÜ ve Uludağ Üniversitesi (2002-2003), İTÜ, Erciyes Üniversitesi (2003-2004), Ankara Üniversitesi (2004-2005) izledi. 2017 itibarı ile 38 Türk Üniversitesi bu program kapsamında değerlendirildi.
“Bu çekilme kararında neyin etkin olduğunu bilmek zor”
Bu arada güzel bir gelişme EUA 2026 Genel Kurul Toplantısı 16-17 Nisan 2026’da İstanbul Yeditepe Üniversitesi’nde yapılacak olması. İlginç bir tenakuz. Ülkemizin köklü devlet üniversitelerinden ve yüksekeğitim sistemimizin Avrupa macerasında öncü olan Boğaziçi Üniversitesi EUA üyeliğinden çekilirken Yeditepe Üniversitesi bu önemli EUA toplantısına ev sahipliği yapıyor.
Bunlar yalnız üniversitelerimiz için değil ülkemiz için de çok önemli gelişmeler. Boğaziçi Üniversitesi, kuruluşundan itibaren üyesi olduğu Avrupa Üniversiteler Birliği (EUA) üyeliğinden 2025 yılının Ocak ayında rektörün kararı ile ayrıldı. Halbuki 40 yıllık önemli bir birikimin ardından Boğaziçi Üniversitesi yöneticilerinin EUA liderliğine soyunmalarını gönül arzu ederdi.
Bu çekilme kararında neyin etkin olduğunu bilmek zor. Keşke olmasaydı demekten başka yapacak bir şey yok. Tabii ki bir neden olarak ilk akla gelen EUA’nın Türkiye’de rektör atamalarını eleştiren bildirileri.
- EUA deeply concerned about Turkey’s treatment of academics
- University autonomy in Turkey: First impact of new decrees
- Turkey and university autonomy: criticism rises as government appoints new rector
- EUA encourages Türkiye to reform the appointment of university rectors following Constitutional Court decision
EUA’nın 2023’te yayımladığı Avrupa’da Üniversite Özerklik Raporu’nda ise Türkiye ile ilgili şu açıklama yer aldı:
“Üniversite yönetimine kamu otoritelerinin yoğun müdahelesi Avrupa’da görülmeyen bir istisnadır ve Türkiye, rektör belirleme sürecinin üniversitelerin kendi elinde olmadığı tek örnektir. Üniversite rektörlerinin aday gösterilmesini düzenleyen mevzuat ve siyasi motivasyonlu atamalar, kurumsal özerklik ilkesinin açık ihlalidir.”
BÜ’nün EUA’da olması Avrupa ile uyumlu, uluslararası düzeyde rekabetçi ve gelişen üniversitelerimiz için de son derece önemlidir. Ayrıca, anlatmaya çalıştığım gibi, Boğaziçi Üniversitesi EUA’de sadece bir üniversiteyi temsil etmiyor, çoğu zaman Türkiye’yi temsil ediyordu. Bu yaklaşımla Türkiye’ye yönelik politikaları şekillendirme kabiliyeti vardı. Bu kaybedilmiş oldu maalesef. Yazık, çok yazık. Günümüzdeki uluslararası gelişmeler sonucunda Türkiye’nin tekrar Avrupa’ya yakınlaşması konuşuluyor. Ancak, bu bağlamda hep Türkiye’nin askeri gücünden bahsediliyor, Avrupa’nın bu güce ne kadar ihtiyacı olduğundan söz ediliyor. Halbuki Boğaziçi Üniversitesi öncülüğünde Türk üniversiteleri Avrupa’nın yüksekeğitim sistemi içinde önemli yol aldı. Bu da zaman zaman çok unuttuğumuz “yumuşak güç”tür.