Siyaset yasağı sonrası Marine Le Pen: Sessizce mi gidecek, mücadeleye mi dönecek?

Marine Le Pen şimdi ne yapacak?

Fransa’nın en tanınan ve en tartışmalı siyasetçilerinden Marine Le Pen, Avrupa Parlamentosu (AP) fonlarını zimmete geçirme suçlamasıyla yargılandığı davada suçlu bulundu. Paris Ceza Mahkemesi, Le Pen hakkında dört yıl hapis (iki yılı ev hapsi, iki yılı ertelenmiş), 100 bin euro para cezası ve beş yıl süreyle kamu görevlerinden men kararı verdi.

Bu kararla birlikte, 2027’de düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılması beklenen Le Pen’in siyasi kariyeri ani bir frenle karşılaştı. Fransa’da siyaset yeniden şekillenirken, gözler hem Le Pen’in nasıl bir strateji izleyeceğine hem de aşırı sağın gelecekteki liderliğine çevrildi.

Aileden gelen miras: Marine Le Pen kimdir?

Marine Le Pen, 1968 doğumlu ve Fransız aşırı sağının sembol ismi Jean-Marie Le Pen’in en küçük kızı. Babasının kurduğu Ulusal Cephe (Front National) partisinde genç yaşta aktif rol almaya başlayan Le Pen, 2011 yılında liderliği devraldı.

Marine Le Pen ve babası Jean-Marie Le Pen.
Marine Le Pen ve babası Jean-Marie Le Pen.

Bu süreçte, aşırı sağın marjinal sınırlarından çıkıp daha geniş bir seçmen kitlesine ulaşabilmek için “şeytanlaştırmadan arındırma” (dédiabolisation) stratejisini benimsedi. Partinin adını Ulusal Birlik (Rassemblement National) olarak değiştirerek, ırkçılıkla özdeşleşen baba imajından uzaklaşmaya çalıştı.

Le Pen, 2017 ve 2022 yıllarında cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Emmanuel Macron karşısında ikinci tura kalmayı başardı. Her iki seçimde de kaybetti ancak aldığı oy oranları aşırı sağın Fransa’da artık “kenar” bir hareket değil, iktidar alternatifi olarak görüldüğünü gösterdi. Özellikle göç, İslam, laiklik ve ulusal kimlik konularında sert söylemleriyle toplumun belirli kesimlerinde güçlü bir karşılık buldu.

Zimmete para geçirme davası: Fonlar nereye gitti?

Le Pen’in yargılandığı dava, 2004 ile 2016 yılları arasında Avrupa Parlamentosu’nda görev yaptığı döneme uzanıyor. Mahkeme, Le Pen ve Ulusal Birlik’ten 24 yetkilinin Avrupa Parlamentosu’ndan alınan yaklaşık 3 milyon euro’yu Fransa’daki parti faaliyetlerinde görevli kişilere ödenek olarak aktardığını ve bu kişilerin hiçbirinin Avrupa Parlamentosu nezdinde resmi görevi olmadığını tespit etti.

Mahkeme başkanı Benedicte de Perthuis kararında, “Bu kişilerin Avrupa Parlamentosu milletvekillerinden görev almadıkları, aslında doğrudan parti için çalıştıkları açıkça kanıtlandı. Bu durum idari bir hata değil, partinin maliyetlerini azaltmak için kurulmuş sistemli bir yolsuzluk mekanizmasıdır” dedi. Le Pen ise fonların yasal kullanıldığını savundu ve kararı “siyasi bir infaz” olarak nitelendirdi.

Marine Le Pen kararın ardından yaptığı açıklamada, "Milyonlarca Fransız öfkeli" dedi.
Marine Le Pen kararın ardından yaptığı açıklamada, “Milyonlarca Fransız öfkeli” dedi.

Bir yol ayrımı: Le Pen ne yapacak?

Kararın ardından Le Pen temyiz sürecini başlatacağını açıkladı. Ancak Fransa yasalarına göre beş yıllık siyaset yasağı, temyiz sonuçlanmadan da yürürlüğe giriyor.

Bu durum Le Pen’i 2027 seçimlerinden dışlamış oluyor. Kararın açıklandığı sırada Le Pen’in mahkeme salonunu terk edip arabasına binerek hızla uzaklaşması, Fransız medyasında “sessiz öfke” olarak yorumlandı.

Le Pen’in önünde iki yol var: Ya partisini genç lider Jordan Bardella’ya devredip geri plana çekilecek ya da adeta bir “Trump stratejisi” benimseyip yargıyı ve kurumları hedef alan sert bir kampanyayla geri dönüş arayacak.

Kendisini destekleyenler arasında “demokrasinin idamı” gibi ifadeler dolaşırken, Le Pen mahkemenin kararını “otoriter rejimlerin yöntemlerine benzeyen bir adalet darbesi” olarak tanımladı.

Ulusal Birlik Bardella ile nereye?

Le Pen’in siyasi yasağı sonrası gözler Jordan Bardella’ya çevrildi. 29 yaşındaki Bardella, 2021’de partinin resmi liderliğini devraldı ancak Le Pen’in gölgesinden hiç çıkamadı. Genç, karizmatik ve medyatik bir figür olan Bardella’nın Le Pen’in “halefi” olarak partiyi seçimlere taşıması bekleniyor. Ancak partide hâlâ “The boss” olarak görülen Le Pen’in yokluğunda, Bardella’nın siyasi ağırlığının yeterli olup olmayacağı tartışmalı.

Yakın geçmişte Washington’daki Muhafazakâr Siyasi Eylem Konferansı (CPAC) etkinliğinden eli boş dönen Bardella, uluslararası deneyim ve kriz yönetimi açısından zayıf bir profil çizdi. Buna rağmen son anketler, onun da Le Pen kadar oy alabileceğini gösteriyor ancak ikinci turda merkez adaylara karşı zayıf kalabileceği düşünülüyor.

Macron sonrası dönemde Fransa siyaseti nasıl şekillenecek?

Marine Le Pen’in siyasetten uzaklaşması, Fransa siyasetindeki güç dengelerini önemli ölçüde etkileyebilir. Macron üçüncü kez aday olamıyor ve merkez partiler şimdilik güçlü bir halef çıkaramamış durumda. Sol partiler hâlâ dağınık ve bölünmüşken, sağ kanatta Eric Ciotti ve Bruno Retailleau gibi isimler fırsat kolluyor. Özellikle Retailleau’nun, Le Pen seçmeninin bir kısmını çekmek üzere hükümetle mesafe koyması bekleniyor.

Bu gelişme aynı zamanda hükümeti de baskı altına alabilir. Ulusal Birlik, kısa süre önce enerji politikası gerekçesiyle bir güvensizlik oyu tehdidinde bulunmuştu. Şimdi Le Pen’in yasaklanmasıyla birlikte bu tehdit, gerçek bir siyasi manevraya dönüşebilir. Başbakan François Bayrou liderliğindeki merkez hükümetin meclisteki kırılgan çoğunluğu bu tür hamlelere karşı son derece savunmasız.

Avrupa ve dünya için anlamı ne?

Marine Le Pen’in mahkumiyeti yalnızca Fransa’da değil, Avrupa genelinde yükselen aşırı sağ hareketleri doğrudan etkileyebilir. Le Pen yıllardır göç karşıtı, “Fransa öncelikli” ve “anti-woke” söylemleriyle Avrupa sağının en sembolik figürlerinden biri haline geldi. Her ne kadar bazı görüşlerde ayrışsalar da Macaristan’dan Hollanda’ya, İtalya’dan Polonya’ya pek çok sağ popülist lider, Le Pen’i kendi cephelerinin doğal müttefiki olarak görüyor.

Viktor Orban, Geert Wilders ve Matteo Salvini, Le Pen'in siyasi yasak kararına tepki gösterenler arasında.
Viktor Orban, Geert Wilders ve Matteo Salvini, Le Pen’in siyasi yasak kararına tepki gösterenler arasında.

Le Pen’in ceza almasının hemen ardından sosyal medyada dikkat çeken bir dayanışma dalgası oluştu. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Fransızca “Je suis Marine” paylaşımıyla destek verirken; Hollanda’dan Geert Wilders, Le Pen’in temyizde kazanacağını ve Fransa’nın bir sonraki cumhurbaşkanı olacağını yazdı. İtalya Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini ise “Tam yol ileri dostum! Korkmuyoruz” diyerek Le Pen’in yanında durdu.

Bu destekler, aşırı sağın ulusal sınırları aşan ideolojik ve stratejik yakınlığını bir kez daha gözler önüne serdi. Ortak düşman: yerleşik siyaset düzeni ve onu temsil eden kurumlar. Le Pen’in “halkın sesi” olduğunu savunan bu liderler, davayı bir tür uluslararası komplo gibi sunuyor.

Rusya bile sessiz kalmadı. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Le Pen’in durumunu “demokratik normların ihlali” olarak tanımladı. Bu açıklama, davanın Batı kamuoyunda nasıl kutuplaştırıcı bir etki yarattığını gösteriyor.

ABD’de Donald Trump ise Le Pen’in durumunun “çok önemli bir konu” olduğunu söyledi ve kendisine yönelik davalarla paralellik kurarak “Bu, buradaki duruma çok benziyor” ifadelerini kullandı. Trump’ın başkanlık kampanyasında yargı süreçlerini siyasallaştırması, şimdi Le Pen’in de başvuracağı bir strateji olabilir.

Marine Le Pen duruşma salonunda. Kaynak: Benoit Peyrucq/AFP

Fransa’da yapılan bir ankete göre halkın yüzde 57’si mahkeme kararının adil olduğuna inanıyor. Geri kalan yüzde 43’lük kesim, Le Pen’in sistem dışına itilmesini “seçmenin iradesine karşı bir mühendislik” olarak görüyor. Bu da aşırı sağ seçmenin mağduriyet duygusunu ve mobilizasyon potansiyelini artırıyor.

Fransa yeni bir döneme mi giriyor?

Marine Le Pen’in siyasi yasağı, yalnızca bireysel bir kariyerin değil, son on yılın en büyük siyasi projelerinden birinin askıya alınması anlamına geliyor. Bu karar, Fransa siyasetinde kutuplaşmanın ve kurumsal güvensizliğin daha da derinleşmesine neden olabilir.

Le Pen hukuki mücadelesini sürdürse de, artık Fransa’da siyaset denklemi onsuz kurulmak zorunda. Ancak bu, onun tamamen sahneden çekileceği anlamına gelmeyebilir. Yeni dönemde “siyaset dışı” bir figür olarak daha da etkili olma ihtimali hiç de az değil.

Kaynak: Independent, Politico, BBC, France24

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.