Açık Oturum (477): Devlet Bahçeli 19 Mart krizinin neresinde?

Açık Oturum (477): Devlet Bahçeli 19 Mart krizinin neresinde?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sosyal medya hesabından yaptığı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması ve CHP’ye kayyum atanamayacağı açıklamaları sonrası açıklamaların kendisi kadar Bahçeli’nin sözlerine atfedilen önem de tartışıldı.

Bahçeli’nin mesajlarını bir kesim “devletin içinden gelen bir sinyal” gibi yorumlarken, bir kesim ise “partisinin oy oranıyla örtüşmeyen bir gücü mü var, neden bu kadar anlam yükleniyor?” diye eleştirdi. Bahçeli’nin Ekrem İmamoğlu ve 100’den fazla çalışma arkadaşının gözaltına alındığı 19 Mart süreci ve sonrasında yaşanan gelişmeler üzerine yaptığı açıklamaları Eski Ülkü Ocakları Başkanı ve Alparslan Türkeş’in danışmanı Alaattin Aldemir, siyaset bilimci Kemal Büyükyüksel ve gazeteci Murat Aksoy Açık Oturum’da değerlendirdi.

Devlet Bahçeli 19 Mart krizinin neresinde?

Ekrem İmamoğlu ve 100’den fazla çalışma arkadaşının gözaltına alındığı 19 Mart sonrası yaşanan siyasi ve toplumsal tepki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yayımladığı “Şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzsa beraatı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir” ve “CHP’ye kayyum atanamaz” açıklamalarını değerlendiren Alaattin Aldemir “Önemsizdir demiyorum ama çok fazla anlam yüklüyoruz” yorumunu yaptı. Demeci birkaç kez okuduğunu söyleyen Aldemir şunları söyledi:

“Benim gördüğüm şu… Diyor ki bu iş sarpa sarıyor. Yani sönümlenmedi ve CHP bu toplumun sıkışmışlığı üzerinde bir mesafe kat ediyor. Yani bu işi fazla uzatmadan eğer suçluysa delilleri toplayın, bir an önce karar verin. Ama suçsuzsa da gereğini yapın diyor. Onun ötesinde de CHP’ye kayyum atmak mümkün değil diyor. Yani burada yine devleti ve sistemi korumak üzere bir şey var. Yoksa bir an önce işte adalet sağlansın, bir an önce işte haksız yere tutuklananlar özgürlüğüne kavuşsun, hürriyetine kavuşsun gibi bir yaklaşım olduğunu görmüyorum.”

Bahçeli’nin CHP’yi gözetmek niyetiyle ya da yeni gelişen bir sempatiden kaynaklanan bir açıklama yapmadığını değerlendiren Kemal Büyükyüksel de şunları söyledi:

“Türkiye siyaseti içerisindeki yürüyen pürüzlü sürecin sıkıntılar çıkarabilecek bir noktaya gelme ihtimali ve gelme riskinden dolayı bu işin pürüzlerinden arındırılması gerektiğini söyleyen bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Bu da eğer gerçekten somut delillere dayalı bir şey varsa bunun üzerinden gidilmesi ya da bu işin bu kadar pürüzlü bir şekilde yapılmaması. Çünkü bunun toplumsal açıdan, ekonomik açıdan, politik açıdan belli sıkıntılar, krizler yaratabileceğini düşünen bir bakış açısı var. Bu illaki onun pozisyon değiştirdiği, şu an için böyle bir şeyi düşündüğü anlamına gelmek zorunda değil, öyle bir şey söylemek için erken olacağını düşünüyorum.”

Cumhur İttifakı bitebilir mi?

Büyükyüksel, Bahçeli’nin yaptığı açıklamanın MHP’nin AKP ile aynı olmadığını hatırlatma ihtiyacı da duymuş olabileceği, MHP’nin AKP içinde eridiği yönündeki değerlendirmelere set çekmek ve iktidara açıktan bir uyarı yapmak istemiş olabileceği yorumunu yaptı:

“Bitebilir, sonsuz bir birliktelik olmak zorunda değil ve belli hedefler doğrultusunda sürdürülen bir birliktelik. Bahçeli’nin öncelikleri, ideolojik bir çizgisi, bir pozisyonu, bir noktası her zaman oldu. O odaklandığı şey hep bir devlet bekası teması üzerinden oldu. Yarın öbür gün AK Parti ile yol yürümenin en faydalı yol olmayacağını düşündüğünde gene farklı bir pozisyon alabilir. Bu ‘iç tutarlılığı açısından çelişkili de olmaz’ kurgusunu yeniden topluma hatırlatmak için de söylenmiş olabileceğini düşünüyorum.”

MHP’nin kurumsal varlığını zaman zaman Bahçeli üzerinden hatırlattığını söyleyen Murat Aksoy da açıklama metinlerinin Bahçeli tarafından değil danışmanların da içinde olduğu bir “akil” insanlar grubunun yazdığını düşündüğünü ifade etti. Bu durumu ideolojik bir pozisyon olarak tanımlayan Aksoy, “Sadece MHP’liğin kurumsal varlığını Bahçeli üzerinden temsil ediyor ama esas olarak o metin tırnak içinde devletin bir metin. Ben bu açıdan okuyor ve bu metinlere atfedilenleri de değerli buluyorum” dedi.

Devlet derken iktidarın küçük bir parçası olduğu daha büyük bir devlet blokunu kastettiğini söyleyen Aksoy metinlerin bu gözle okunması gerektiğini savundu:

“Ben bu metinlerin özellikle ideolojik açıdan okumasını biraz daha böyle devletin, Devlet Bahçeli’nin ağzından konuşma gibi okuyorum. Ve bu açıdan da önemli. Türkiye’de gerçekten Devlet Bahçeli’nin sadece MHP’nin genel başkanı olması dışında, kritik anlarda verdiği kararlar dikkate alındığında, Türkiye’nin istikametiyle de doğru orantılı bakıldığı için kamuoyunda da bu kadar büyük yankı uyandırdığını düşünüyorum.”

“Kayyum meselesi kapandı”

Bahçeli’nin son açıklamasıyla kayyum meselesinin tamamen kapatıldığını söyleyen Aksoy, 19 Mart sürecinde yaşananların CHP’de kenetlenmeye yol açtığına ve partinin yükselişe geçtiğine dikkat çekti ancak bu yükselişin de konjonktürel olduğunun altını çizdi:

“CHP şu anda anketlerde yükseliyor gözükse bile, bu sadece bugünün konjonktüründe anlamlı. Partinin temel meselesi hala Türkiye’nin büyük sorunlarına karşı bütünlüklü bir siyasi metin, siyasi pozisyon üretilememiş olması. En azından çerçeve bir metin olur. Yani 2025’in Türkiye’sinde Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’yi nasıl okuyor? Dünyadaki gelişmeleri nasıl okuyor? Ve Türkiye’yi bu dünyadaki konjonktürde nereye koyuyor? Öğrencilerin durumu, üniversitelerin durumu, eğitim, yoksulluk, ekonomi… Bu yükselişi tamamlayacak bir siyasi pozisyon üretilemezse, yükseliş belki zaman içindeki sönümlenebilir, bir yıl sonra bambaşka şeyleri tartışıyor olabiliriz.“

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.