Katolik Kilisesi’nde değişimin adıydı: 88 yaşında hayatını kaybeden Papa Francis kimdir?

Katolik Kilisesi’nin reform yanlısı lideri Papa Francis 88 yaşında hayatını kaybetti. Vefatından yalnızca bir gün önce, Aziz Petrus Meydanı’nda halkın Paskalya bayramını kutlamıştı.

Arjantinli Jorge Mario Bergoglio, papalığı boyunca hem sembolik hem de siyasi açıdan birçok ilke imza attı. Güney Yarımküre’den seçilen ilk Papa olması, Avrupa dışından gelen ilk ruhani lider olarak tarihe geçmesi ve Cizvit tarikatına mensup ilk Papa unvanını taşıması bunların başında geliyordu. Aynı zamanda Irak’ı ziyaret eden, bir G7 zirvesine katılan ve Asisili Aziz Francis’in adını alan ilk Papa oldu.

Francis’in görevi süresince en dikkat çeken yönlerinden biri, Katolik Kilisesi’nde alışılmışın dışında bir söylemi benimsemesiydi. Cinsellik, evlilik, kadınların rolü ve bekârlık gibi konularda doktrinleri değiştirmese de, bu meselelerin konuşulabileceği bir alan açtı. Kendisinden önceki papaların çoğunlukla görmezden geldiği ya da ötelediği toplumsal talepleri dinlemeye istekli bir lider olarak öne çıktı.

Cinsel istismar skandallarının kilise üzerindeki gölgesi sürerken, Francis bu konuda da hatalarını kabul ederek kamuoyu önünde özür dileyen ilk papalardan biri oldu. “Ben bu sorunun bir parçasıydım” sözleri, onun zamanla daha fazla sorumluluk üstlendiğini gösterdi. ABD’li Kardinal McCarrick’in görevden alınması ve “pontifikal gizlilik” uygulamasının kaldırılması, bu alandaki en somut adımlardan sayıldı.

Papa Francis, sadece Katolikler için değil, dünya kamuoyu için de vicdanın sesi olmaya çalıştı. 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgali üzerine Devlet Başkanı Vladimir Putin’e “şiddet ve ölüm sarmalını durdurma” çağrısı yaptı. İsrail-Gazze savaşı sırasında ise hava saldırılarını açıkça kınadı ve hastanede tedavi görürken dahi Gazze’deki Katolik cemaatiyle iletişimini sürdürdü.

2013 yılında TIME dergisinin kendisini “Yılın Kişisi” seçerken kullandığı ifadeler, mirasını en iyi özetleyen cümlelerden biri oldu: “Dünyanın en büyük kurumlarından birinin tonunu, algısını ve odağını olağanüstü biçimde değiştirdi.”

İşte Papa Francis’in Arjantin’de başlayan ve Roma’ya uzanan hikâyesi.


Jorge Mario Bergoglio, 13 Mart 2013’te Papa Francis adıyla Katolik Kilisesi’nin 266. papası olarak seçildi. Latin Amerika’dan gelen ilk Papa olmasının yanı sıra, Cizvit Tarikatı’na üye olan ilk ruhani lider olarak da tarihe geçti. Seçildiği dönemde hem Kilise içindeki reformist çevrelerden hem de muhafazakâr kesimlerden destek alarak dikkat çeken bir figür haline geldi. Arjantin’deki askeri cunta döneminde oynadığı rol ve kilise içindeki reform çabaları, kariyerinin en çok tartışılan yönleri oldu.

Gençliği ve Cizvit Tarikatı’na katılması

Papa Francis, 17 Aralık 1936’da Buenos Aires, Arjantin’de İtalyan göçmeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Gençlik yıllarında kimya alanında eğitim aldı ancak 1958 yılında Cizvit Tarikatı’na katılarak ilahiyat eğitimi almaya başladı.

Jorge Mario Bergoglio, 17 Aralık 1936'da Buenos Aires'te doğdu.
Jorge Mario Bergoglio, 17 Aralık 1936’da Buenos Aires’te doğdu.

Eğitimine San Miguel’deki Colegio Máximo San José’de devam etti ve burada felsefe ve ilahiyat üzerine yoğunlaştı. 1969 yılında rahip olarak atanarak Cizvit rahipleri arasında yükselmeye başladı. Gençlik yılları boyunca ciddi sağlık sorunları yaşadı ve bir akciğeri enfeksiyon nedeniyle alındı.

Arjantin’deki cunta dönemi ve tartışmalı geçmişi

1973 yılında Arjantin Cizvitleri’nin başına geçtiğinde ülke büyük bir siyasi çalkantı içindeydi. 1976-1983 yılları arasında askeri rejimin yönetimde olduğu “Kirli Savaş” döneminde, Bergoglio’nun iki Cizvit rahibin kaçırılmasında rolü olup olmadığı büyük tartışmalara neden oldu.

Bazıları Bergoglio’nun bu rahipleri cunta yönetimine karşı savunmadığını iddia ederken, destekçileri onları korumaya çalıştığını ve askeri yönetimden gizlice birçok insanı kurtardığını savundu. 2011’de askeri rejim tarafından öldürülen bazı rahiplerin aziz ilan edilmesi için girişimde bulundu ve Vatikan’ın Arjantin askeri yönetimine dair arşivlerini açmasını sağladı.

Jorge Mario Bergoglio'nun 1970'lerde Arjantin'de cunta ile işbirliği yaptığı iddiaları her zaman gündemde.
Jorge Mario Bergoglio’nun 1970’lerde Arjantin’de cunta ile işbirliği yaptığı iddiaları her zaman gündemde.

Adolfo Pérez Esquivel, Nobel Barış Ödüllü bir insan hakları aktivisti olarak Bergoglio’yu askeri yönetimle işbirliği yapmadığını belirterek savundu. Bu tartışmalar Papa Francis’in geçmişiyle ilgili en çok konuşulan konulardan biri olmaya devam etti.

Papa seçilmeden önceki yılları

1992 yılında Buenos Aires Başpiskopos Yardımcısı olarak atanan Bergoglio, 1998’de Başpiskoposluk görevine getirildi. Bu dönemde yaptığı vaazlar ve sosyal adalet vurgusu ile dikkat çekti. Özellikle yoksulluk, toplumsal eşitsizlik ve insan hakları konularına verdiği önem, onu muhafazakâr Katolik çevrelerin dışında daha geniş bir kesimde popüler hale getirdi.

Kardinal Bergoglio alçakgönüllülüğü ve samimi kişiliğiyle tanınıyordu.
Kardinal Bergoglio alçakgönüllülüğü ve samimi kişiliğiyle tanınıyordu.

2001 yılında Kardinal unvanı aldı ve bu tarihten itibaren Katolik dünyasında adı daha fazla duyulmaya başladı. 2005 yılında Papa seçimlerinde güçlü adaylardan biri olarak görülse de, bu seçimde Papa XVI. Benedict göreve geldi. 2013 yılında XVI. Benedict’in sürpriz bir şekilde istifa etmesiyle, Bergoglio yeni Papa olarak seçildi.

Papa Francis’in reformları ve değişimleri

Papa Francis, geleneksel papalık anlayışından farklı bir yönetim tarzı benimsedi. Göreve geldiğinde lüks içindeki papalık rezidansında kalmayı reddetti ve Vatikan’daki mütevazı bir misafirhanede yaşamaya başladı.

Bunun dışında, kilise içindeki yolsuzlukları ortaya çıkarmak, Vatikan Bankası’nı denetlemek ve çocuk istismarı vakalarıyla mücadele etmek gibi büyük reformlara imza attı. Cizvit geleneğine uygun olarak sosyal adalet konularına yoğunlaşan Papa, göçmen haklarını savundu, çevre krizine dikkat çekti ve kapitalizmi sert bir dille eleştirdi.

Ancak cinsel yönelim, kadınların kilisedeki rolü ve geleneksel öğretiler konusunda hem reformist hem de muhafazakâr yaklaşımlar sergiledi.

  • Kadınların kilisedeki rolünü genişletmekten kaçındı ve kadın rahiplere izin vermedi.
  • Eşcinsellerin kilise tarafından kabul edilmesi gerektiğini savundu ancak Katolik öğretilerde değişiklik yapmadı.
  • Doğum kontrolü ve kürtaj gibi konularda geleneksel Katolik doktrinini desteklemeye devam etti.

Bu reformlar ve tavizsiz tutumu, hem Katolik Kilisesi içinde hem de küresel çapta destekçileri ve karşıtları olan bir figür haline gelmesine neden oldu.

En zor sınavı: Cinsel istismar kriziyle mücadele

Papa Francis, çocuklara yönelik cinsel istismar skandallarının Katolik Kilisesi üzerindeki yıkıcı etkisini papalığının başından itibaren kabul etti. Göreve başladıktan bir yıl sonra, kilisenin pedofiliyle mücadelede “başka hiçbir kurumun yapmadığı kadarını” yaptığını savundu.

2014 yılında cinsel istismara uğrayan mağdurlarla ilk kez bir araya geldiğinde, istismarcı din adamlarını “kutsal değerleri istismar eden sapkın bir tarikat” olarak tanımladı.

Ancak bu net tavır, bazı kriz anlarında kendisini zorladı. 2018’de Şili’ye yaptığı ziyarette hakkında örtbas suçlamaları bulunan Piskopos Juan Barros’u savundu ve “elimizde tek bir kanıt bile yok” dedi.

Bu sözleri kamuoyunun ve mağdurların büyük tepkisini çekti. Aylar sonra gelen özür dikkat çekiciydi: “Ben bu sorunun bir parçasıydım” dedi ve Barros’un istifasını kabul etti.

2019’da istismar vakalarıyla suçlanan Amerikalı Kardinal Theodore McCarrick görevden alındı ve din adamlığı unvanı elinden alındı. Bu, bu tür iddialarla bir kardinalin görevden alınması açısından tarihte bir ilk oldu. Aynı yıl Papa Francis, cinsel istismar vakalarının “pontifikal gizlilik” kapsamında değerlendirilmesini sonlandırdı ve bu tür suçların sivil otoritelere bildirilmesinin önünü açtı.

İstifa tartışmaları peşini bırakmadı

Papa Francis, seçilmiş bir papanın hayatının sonuna kadar görevde kalması gerektiği düşüncesini değiştiren ilk liderlerden biri oldu. XVI. Benedict’in istifasının ardından, gerekirse kendisinin de benzer bir adım atabileceğini belirtti.

Papa Francis ve eski Papa Benedict XVI.
Papa Francis ve eski Papa Benedict XVI.

Son yıllarda sağlık sorunlarıyla sık sık gündeme gelen Papa Francis, akciğer rahatsızlıkları, diz problemleri ve son olarak bronşit tedavisi nedeniyle hastanede yatmasıyla dikkat çekmişti.

Daha önce istifa edeceğine dair çıkan haberlere şöyle cevap vermişti:

“Bir gün güçten düşersem, XVI. Benedict gibi yaparım. Eğer Tanrı bana bunun için bir işaret verirse, ben de aynısını yaparım.”

Papa Francis, bugün (21 Nisan) 88 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Kaynak: BBC, TIME

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.