Ömer Taşpınar yazdı: Türkiye-Suudi Arabistan yakınlaşması yeni Ortadoğu’nun mimarisini değiştiriyor

Erdoğan ve Muhammed bin Selman

Ömer Taşpınar’a göre Türkiye ile Suudi Arabistan arasında oluşan yeni stratejik ortaklık, Ortadoğu’daki güç dengelerini değiştirebilecek nitelikte. Bu ortaklık, İran, Suriye ve Filistin gibi temel konularda ABD’nin izleyeceği politikayı da etkileme potansiyeline sahip.

Ömer Taşpınar, Arab Gulf States Institutes için kaleme aldığı yazısında, Türkiye ile Suudi Arabistan arasında giderek güçlenen işbirliğinin Ortadoğu’da yeni bir dönemi başlattığını savundu.

Taşpınar’a göre, “Belki de ilk kez, bölgesel ve küresel dengeler, bu iki Sünni gücün yeni bir bölgesel düzenin mimarı olma arzusunu destekliyor.”

ABD’nin ilgisi dağılmışken, boşluğu Ankara ve Riyad dolduruyor mu?

Taşpınar, İran’ın zayıfladığı, Mısır’ın etkisinin kaybolduğu, İsrail’in stratejik bir yönsüzlük içinde olduğu ve ABD ile Rusya’nın önceliklerinin değiştiği bir dönemde, “bu güç boşluğu Ankara ve Riyad’a eşi benzeri görülmemiş bir uyumla hareket etme alanı tanıyor” diyor.

Her ne kadar rekabetin tamamen ortadan kalkması beklenmese de, Taşpınar’a göre “şu anda hizalanma, rekabetten daha güçlü.” Türkiye ve Suudi Arabistan, ortak bir stratejik vizyon etrafında – “stratejik özerklik ve kapasite arayışı” – bir araya geliyor.

Suriye’nin yeniden inşasında çıkarlar birleşiyor mu?

Yazıya göre, iki ülkenin yakınlaşmasının en kritik alanı Suriye. Taşpınar’a göre, “Beşar Esad sonrası İran etkisinden arındırılmış bir Suriye, Suudi Arabistan için stratejik bir zafer.”

Türkiye ise bu tablonun baş mimarı olarak öne çıkıyor. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tek başına Suriye’nin yeniden inşasını üstlenmek istemediğini vurgulayan Taşpınar, “Suudi ve Körfez mali desteği sadece hoş değil, aynı zamanda vazgeçilmez” yorumunu yapıyor.

KAAN savaş uçağı savunma ittifakını güçlendirir mi?

Taşpınar’a göre en dikkat çekici alan savunma sanayi. Türkiye’nin gelişen askeri sanayi sektörü, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 projesinde kilit rol oynuyor. Taşpınar, iki ülke arasında “6 milyar dolarlık insansız hava aracı, tank ve savaş gemisi” içeren anlaşmalara dikkat çekerken, asıl dönüm noktasının Riyad’ın 100 adet KAAN savaş uçağı almayı değerlendirmesi olduğunu belirtiyor.

Türkiye’nin milli muharip uçağı KAAN.
Türkiye’nin milli muharip uçağı KAAN.

KAAN’ın Şubat 2024’teki ilk test uçuşunu hatırlatan Taşpınar, Türkiye’nin bu projede hâlâ motor gibi kritik teknolojilerde dışa bağımlı olduğuna dikkat çekiyor. Ancak “Riyad’ın üç haneli bir siparişi” üretim ölçeğini büyütüp maliyeti düşürebilir ve iki ülke ilişkisini tam anlamıyla bir stratejik ittifaka dönüştürebilir.

İran ve Filistin konusunda da uyum mu var?

Taşpınar’a göre her iki ülke de artık İran’la çatışma yerine diplomasi tercih ediyor:

“Eskiden Ankara’nın İran’la ekonomik ilişkileri Riyad’ı rahatsız ederdi. Şimdi her iki taraf da diyaloğun gerekliliğini kabul ediyor – sadece zaman kazanmak ve bölgesel kaostan kaçınmak için bile olsa.”

Filistin meselesinde ise Riyad ve Ankara’nın pozisyonları giderek yakınlaşıyor. Her iki başkent de İsrail’in Gazze’deki savaşını ve ABD’nin desteğini eleştiriyor. Taşpınar’a göre, “Erdoğan Hamas üyelerine özgürlük savaşçısı derken, Riyad mesafeli duruyor. Ancak iki devletli çözüm tek çıkış yolu olarak görülüyor.”

“21. yüzyılda sultanlık” ve “modernleştirilmiş 1930’lar”

İki ülke arasındaki daha derin bir yakınlaşma ise siyasi yapılarında ortaya çıkıyor. Taşpınar, “Erdoğan’ın tek adam yönetimi ve Bin Selman’ın yukarıdan aşağıya modernleşmesi, demokrasiye ve liberalizme karşı aynı alerjiyi paylaşıyor” diyor.

Taşpınar’a göre, Suudi Arabistan’ın dini kimlik yerine ulusal gurur temelinde inşa ettiği yeni kimlik, “1930’ların Türkiye’sini” andırıyor. Öte yandan Türkiye de “21. yüzyılın sultanlığına” benziyor.

ABD için fırsat mı, çelişki mi?

Yazının sonunda Taşpınar, Washington için bu yakınlaşmanın İran’a karşı dengeli bir seçenek sunduğunu vurguluyor ve “Türk-Suudi etkisi, İran’ın çürümüş Esad rejimi üzerindeki hakimiyetinden daha tercih edilebilir” diyor.

ABD’nin Filistin konusundaki tutumu hâlâ soru işareti. Taşpınar, “Washington’un Netanyahu’nun uzlaşmaz tutumunu mu, yoksa Riyad-Ankara’nın pragmatik diplomasisini mi seçeceği” sorusunun ABD dış politikasının geleceğini belirleyeceğini söylüyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.