Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Dani Rodrik: Türkiye referandumu üzerine iç karartıcı düşünceler

Uluslararası siyasi ekonomi alanında dünya çapında bir isim olan Harvard Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dani Rodrik’in kendi kişisel sitesinde 17 Nisan 2017’de çıkan yazısını İlker Kocael çevirdi.

dani

Şu günlerde Türkiye üzerine pek fazla yazmıyorum. (En son yazım geçen Eylül’de yayımlanmıştı. Bu yazıda Erdoğan’ın tarih kitaplarına otoriter değil de büyük bir lider olarak geçme fırsatını nasıl kaçırdığını anlatmıştım.) Bunun sebebi büyük ölçüde konuyu kasvetli bulmam: ne kadar çabalarsam çabalayayım, önümüzdeki yıllar için olumlu bir senaryo düşünemiyorum.
Bunun diğer bir sebebi de genel kanının; ben 2010’da Türkiye siyaseti üzerine yazmaya başladığımda söylediklerime çok fazla yakın düşmesi. O dönemde Erdoğan ve o sıradaki müttefikleri olan Gülencilerin amigoluğunu yapan Batı medyasında birkaç yıl boyunca bu görüşleri seslendiren çok az kişiden biriydim. (Üzgünüm dostlar, “Türkiye’de Demokrasi Ölüyor” yazımı yedi yıl önce, Haziran 2010’da yayımlamıştım!) Bugün, herkes Türkiye’nin demokrasi ve hukukun üstünlüğü konularında geldiği berbat yerden bahsederken, bunları bir de benim tekrar etmemin bir faydası yok.
Türkiye üzerine çok fazla düşünüyorum, özellikle başka bir gidişat mümkün müydü diye kendime sorarak. Seküler elit daha hoşgörülü olsa ve siyasi sistemde daha önce açılıma gitse, acaba dindar-muhafazakâr tepki oluşmayabilir miydi? Ya da, eski elitlerin de son zamanlarda belli bir temele dayanarak iddia ettikleri gibi, bu sona daha mı hızlı varırdık?
Eğer Gülenciler Erdoğan’ı uydurma darbe planları ile paranoyaya sürüklemeseydi daha mı sakin olurdu? Peki ya Gülenciler ittifak çöktükten sonra Erdoğan’ı devirmek için bu kadar uğraşmasaydı? Gülenciler tarafından düzenlendiği belli olan darbe girişimi hiç olmasaydı? Erdoğan Gülencilere bürokrasi, yargı ve poliste bu kadar fazla güç vermeseydi?
Ya da mesela Fransa ve Almanya, 2005’ten hemen sonra AB üyeliği için açık seçik bir yol haritası çizseydi? 2015 yazında silahlı Kürt gruplar Türk devletine karşı bir kalkışmaya girişmeseydi? AKP içinde Gül, Davutoğlu, Arınç gibi sözde değil gerçek liderler olsaydı? Ya da ana muhalefet partisi kitlelerle temas kurabilen karizmatik bir lider tarafından idare edilseydi?
Şöyle olsaydı, böyle olsaydı.
Erdoğan siyasi İslamcı ya da İslami bir ideolog değil. Kendi hassasiyetleri ve kişisel kültürel yönelimi tabii ki İslam yönünde. Ancak o öncelikle bir siyasi fırsatçı. Bu iyi bir şey, çünkü gerektiğinde ne zaman ve nasıl siyasi gerginliği azaltacağını ve istikrarı hakim kılacağını biliyor.
Eğer referandumu yüksek bir farkla kazansaydı, ülkenin daha sakin bir döneme gireceğini düşünüp avunabilirdik. O zaman Erdoğan –en geç 2019’da yapılacak- bir sonraki seçimlerde icracı cumhurbaşkanlığı için adaylığını birleştirici bir tavır takınarak koymayı tercih edebilirdi. Ama tüm büyük şehirleri kaybetti ve anayasal değişikliğin geçmesi için bazı son dakika numaralarına başvurmak zorunda kalmış olabilir. Dolayısıyla Erdoğan’ın kutuplaştırıcı söylem ve politikalarından yakın zamanda vazgeçeceğini zannetmiyorum.
Bir süre önce bir Türk gazetesi tarafından benden Türkiye’nin geleceğini öngörmem istenince, ülkenin en iyi ihtimalle Malezya’ya, en kötü ihtimalle Afganistan’a benzeyeceğini söylemiştim. Farklılıklara saygı, insan hakları ve ifade özgürlüğüne dayalı liberal, seküler bir yol ufukta görünmüyordu. Bu gün de herhalde az çok aynı şeyleri söylerdim.

NOT: Dün Twitter’da seçim sonrası yazı yazacak uzmanlara bazı kuralları hatırlattım:

dani

Referandum hakkında yazı yazacaklara bazı kurallar

1) Eğer karşılaştırma yapacaksanız, öncelikle Türkiye’de seçimin demokratik bir ortamda yapılmadığını göz önünde bulundurun.
2) Eğer Türkiye’de demokrasinin öldüğünü söyleyecekseniz, okuyucularınıza neden demokrasi ölmekteyken tezahürat yaptığınızı açıklayın.
3) Eğer bir başka, sekülerlere karşı İslamcılar masalı anlatacaksanız –lütfen, lütfen yapmayın. Mesele tek adamlık ve güçle ilgili.
4) Eğer Erdoğan’ın iyi başladığını ama sonradan bozduğunu söyleyecekseniz, lütfen zekâmıza hakaret etmeyin.
5) Eğer “Erdoğan ekonominin büyümesini sağladı” yazacaksanız lütfen verilere bir bakın (ya da bakmış olanlara bir sorun).

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.