Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Putin: Buz Adamın Yükselişi/3 Oligarklarla ölüm kalım savaşı

Putin yönetimi her ne kadar petrol devlerine yönelik vergi düzenlemeleri getirecek yasa tasarısını geri çekmiş olsa da piyasayı oligarklara terk etmeme konusunda kararlıydı. Tasarının geri çekilmesi, başta parlamento olmak üzere farklı kanallarda kulis yaparak harekete geçmiş olan oligarkların girişimlerini yavaşlatmaya yönelik bir stratejik hamleydi. Vergi tasarısının gerçi çekilmesiyle yeni bir strateji uygulamaya kondu: Rosneft.

Bugün dünya enerji piyasalarından adına aşina olduğumuz Rosneft, bundan 15 yıl öncesine kadar adı sanı pek bilinmemiş olan bir kamu teşebbüsüydü. Oligarklara ait dev petrol-gaz şirketleri arasında piyasada bir cüce konumunda bulunan Rosneft, devlete ait küçük bir şirketti. Fakat Putin yönetiminin, vergiyle belini bükemediği özel sektördeki petrol devlerine karşı uygulayacağı yeni stratejisinde hayati bir role sahip olacaktı.

Rosneft, ciddi meblağlar ödeyerek petrol havzalarını satın almaya ve kapasitesini büyük bir ivmeyle büyütmeye başladı. Petrol havzaları için ödenen meblağlar piyasa fiyatının çok üzerindeydi ve bu sayede Rosneft hızlı bir şekilde havzaları bünyesine toplamaya başladı. Devlet tarafından sübvanse edilen Rosneft’in hâliyle sermaye problemi de olmuyordu. Böylece hızlı bir şekilde cüce bir şirket olmaktan çıkıp piyasadaki konumunu kuvvetlendirmeye başladı.

Özel sektördeki devler ise kısa sürede Putin’in yeni stratejisini fark ettiler. Rosneft’in bu hızla büyümesi gerçekten de orta vadede oligarkların elindeki piyasadaki dengeleri altüst edebilirdi. Vergi tasarısının geri çekilmesinin kalıcı bir zafer olmadığını böylece anladılar. Kısa bir süre durulan savaş tekrar başlayacaktı. Ve bunun öncüsü yine Khodorkovsky olacaktı…

Artık kızışma had safhadaydı açıktan bir çarpışmanın, eldeki kozları oynamanın zamanı gelmişti. Putin’e karşı sergilenen çekinik bir tavır, hızla oligarkların aleyhine işliyordu. Bu sebeple Khodorkovsky doğrudan Putin’in yeni stratejisini hedef almak ve Putin’in hesaplarını kalbinden vurmak istiyordu. Büyük meblağlar ile petrol havzalarını ele geçiren Rosneft’in yolsuzluklara bulaştığını ileri sürdü. Sadece ileri sürmekle kalmadı, bunu Putin ile yüzleşeceği, ona kafa tutacağı bir toplantı çerçevesinde yaptı. Artık savaş iyiden iyiye açık hâle gelmişti.

Khodorkovsky, diğer petrol devlerinin patronları tarafından, Putin’in gerçekten de yolsuzluk işinin içerisinde olması durumunda büyük bir risk aldığı hususunda uyarılıyordu. Ancak bu patronlarla yapılmış olan röportajlardan anladığım kadarıyla Khodorkovsky, Putin’in doğrudan böyle bir şeyin içerisinde yer aldığına inanmıyordu. Bu sebeple sadece Putin’in yakını olan Rosneft’teki bazı sorumluları hedef alacak, onlara dair belgeleri ifşa edecek ve şirketi zor durumda bırakacaktı. Putin’in de enerji politikaları üzerinde bir şaibeye yol açacaktı.

Khodorkovsky, Putin ile karşı karşı geldi. Detaylı bir sunum hazırlamış, bunu medyaya da servis etmişti. Sağlam bir hazırlıkla ve detaylarla Rosneft’in üzerine gidiyordu. Rosneft’in satın alım bütçesindeki şişkinlikleri vurguluyor ve Putin’in KGB’den eski dostu olan bir ismi de yolsuzluk döngüsüne dâhil olduğu ithamıyla hedefe koyuyordu.

Khodorkovsky’nin hücumlarını sessizce dinleyen Putin’in ne karşılık vereceği merakla beklense de böylesine ciddi iddialar karşısında geri adım atabileceğine dair bir beklenti de mevcuttu. O ise hiç öyle yapmadı. Tersine, hiç beklenmeyen bir karşı hücuma geçmişti. Önce Rosneft’e dair iddiaları çürütecek argümanlar ortaya koymaya çalıştı ve satın alma meblağlarındaki şişkinliği, devletin uzun vadeli planları dahilinde zengin havzalara fazla ödeme yapabileceğini söyleyerek savundu. Hesaplardaki şişkinliği kabul etmiş fakat bunu savunmuştu. Asıl şok edici dalga ise bu savunusundan sonra geldi: Khodorkovsky hazırlık yaparak gelmiş olan tek taraf değildi. Putin bir anda konuyu Yukos Petrol’ün vergi kaçakçılığı yapmasına getirmiş ve tartışmanın yönünü Rosneft’in değil Khodorkovsky’nin şirketinin yaptığı usulsüzlüklere döndürmüştü. Vergi müfettişlerine gelen şikayetlerden bahis açarak aba altından sopa gösteriyordu. Toplantı salonu buz kesmiş, oligarklar korkmuştu. Böylece büyük yüzleşmeden zaferle ayrılan taraf Putin olmuş ve tartışmadaki zaferini şu cümleyle noktalamıştı: “Ve sanırım böylece topu tam gediğine yerleştirdim.”

Esasında, bu yüzleşme toplantısında ortaya konan iddialar konusunda Başbakan Mihail Kasyanov, Khodorkovsky’nin sunduklarında haklılık payı olduğunu Putin’e belirtiyordu. Ancak Putin dersine yine iyi çalışmıştı ve Kasyanov’a, onun bildiklerinden çok daha detaylı bilgiler sunarak duruşunu sürdürmüştü. Dönemin Başbakanı Kasyanov, Putin ile Rosneft hakkında yaptıkları görüşmeyi “aslında benim yetki alanıma daha çok giren bir mesele olmasına rağmen benden çok daha hazırlıklıydı, benim yapmam gerekenleri yapmıştı” sözleriyle itiraf ediyordu.

Putin yüzleşmeden zaferle çıkmasının ardını getirecekti. Artık savaş ilanı bir kez yapılmıştı ve devamı gelmeliydi. Rus Gizli Servisi Şefi’nin yönetimi altında oligarkları mercek altına alacak özel bir ekip oluşturuldu. Putin yönetimi, oligarkların vereceği en ufak açıkta, onların ensesinde olacaktı. Bu yapılan ilk büyük hamleydi.

Oligarklara karşı yapılan bu büyük hamlenin gerçekleştiği günlerde ise son derece ilginç bir gelişme yaşandı. Ulusal Strateji Merkezi isimli bir düşünce kuruluşu, oligarkların Putin yönetimine karşı bir darbe planladığına dair uyarı yaptı. Khodorkovsky’nin bu işin arkasında olduğu da dolaylı olarak ima ediliyordu. Fakat işin gerçeği, Khodorkovsky savunmasızdı ve Rusya’da iş hukuku emekleme dönemindeyken birçok kanun boşluğundan yararlandığını kendisi de itiraf ediyordu. Yani siyasal iktidarın istemesi durumunda kendisinin ve şirketinin açıklarını bulmak işten bile değildi ve nitekim öyle de oldu… Putin, darbe uyarılarının etrafa saçıldığı bir atmosferde güç gösterisi yapıyor ve iş dünyasının siyasete müdahale ettiği günlerin geride kaldığını vurguluyorken ne denli cidden olduğunu gösteren büyük bir hadise yaşandı: Khodorkovsky’nin yakınındaki bazı kişiler tutuklandı. Putin yönetimi, girdiği zorlu kavşaktan zaferle çıkmaya ve bu uğurda oligarklara karşı saldırgan tutumunu sürdürmeye kararlıydı. Yeni dengeleri kestiren bazı oligarklar, tutuklama hadisesi üzerine iyiden iyiye korktu ve Rusya’yı terk etti. Khodorkovsky ise belki de hayatının meydan okumasını gerçekleştirmek üzere kaldı ve savaşı sürdürmeyi tercih etti.

Khodorkovsky artık tüm eforunu Putin karşısında siyasal güç kazanmak için sarf ediyor ve Putin otoriteryanizmine karşı demokratik Rusya sloganıyla taraftar toplamaya çalışıyordu. Önce bir vakfı devralıp Rusya çapında propaganda faaliyetleri yapmaya başladı. Bir yandan da yaklaşan parlamento seçimlerine yönelik muhalif partilere büyük yardımlar yapıyordu. Ancak yaptıkları, çemberin gitgide daralmasını engelleyemiyordu. 8 adamı daha tutuklanmıştı ve artık sıradaki dalgadaki hedef bizzat kendisi olacaktı. Bundan kurtulmak için son bir karşı hamle ile Amerikan petrol devi Exxon ile kendi şirketini birleştirdi. Ancak bu birleşme dahi Yukos Petrol’ü polis baskınına uğramaktan kurtaramadı. Polis, ülkenin petrol devi Yukos’un vergi kayıtlarına el koydu ve kayıtlar savcıya aktarıldı. Khodorkovsky ise yakınlarının kaçması yönündeki telkinlerine rağmen Rusya içerisindeki gezilerini ve propagandasını sürdürmeye devam ediyordu. Nitekim yaklaşmakta olan son nihayet geldi ve Khodorkovsky tutuklandı. Tutuklamayı takiben Khodorkovsky’nin ve Yukos’un mali açıdan falsolarını bulmak ise hiç zor olmamıştı. Böylece savaşta öldürücü kurşun sıkıldı: Yukos’un tüm malvarlığı müsadere edilerek devletin petrol şirketi olan Rosneft’e geçirildi. Khodorkovsky, daha kısa bir süre önce Putin’in yeni stratejisinde kritik role sahip olan küçük bir kamu şirketi olan Rosneft’in yükselişini akamete uğratmak isterken şimdi elindeki petrol imparatorluğunu bu şirkete kaptırmıştı. Günümüzde küresel ve bölgesel enerji denkleminde çok önemli bir yer tutan Rosneft’i Rosneft yapan kilometre taşlarından birinin bu olduğu da söylenebilir.

Öte yandan, Putin ise Khodorkovsky’nin tutuklanması sonrasında basına ve medyaya bol bol yargı bağımsızlığı mesajları veriyor ve olan bitenin kendisiyle ilişkilendirilmesini kabul etmiyordu. Ancak –pek de sürpriz olmayacak bir şekilde- davaya bakan savcının Putin’e düzenli olarak bilgi verdiğine dair yaygın bir söylenti de mevcuttu.

Putin: Buz Adamın Yükselişi yazı serisinin 1. bölümünü okumak için tıklayınız.

Putin: Buz Adamın Yükselişi yazı serisinin 2. bölümünü okumak için tıklayınız.

Putin: Buz Adamın Yükselişi yazı serisinin 4. bölümünü okumak için tıklayınız.

Putin: Buz Adamın Yükselişi yazı serisinin 5. bölümünü okumak için tıklayınız.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.