Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Yenikapı’dan Samsun’a “eksik” Türkiye fotoğrafı

19 Mayıs’ın 100. yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP hariç tüm parti liderlerini Samsun’a davet etti. Meral Akşener hariç davetli parti başkanlarını bir araya getiren fotoğraf karesi tüm Türkiye’yi temsil ediyor mu?

Yayına hazırlayan: Şükran Şençekiçer

Merhaba, iyi günler, iyi haftalar. Bir gün gecikmeli de olsa 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyorum. 100. yılı, çok anlamlı bir gündü. Zaten bugünkü yayında ağırlıkla bu konuyu konuşacağım. Samsun’da bir araya gelen siyasî parti liderleri meselesini ele alacağım. Ama ona geçmeden önce, bir kutlama da Galatasaray için yapmak istiyorum. 22. şampiyonluğunu ve bir Galatasaraylı olarak ve statta yerinde izlemiş birisi olarak bu şampiyonluğu kutlamak istiyorum. Biliyorum izleyicilerim içerisinde Galatasaraylı olmayan çok kişi var, hatta sevmeyen çok kişi var. Ama futbol ayrı, siyaset ayrı diyelim ve siyasete geçelim.

Evet, fotoğraf ilginç bir fotoğraftı. Bu fotoğraf bana Yenikapı’yı hatırlattı. Yani 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Yenikapı’da yapılan mitingi hatırlattı. Orada Erdoğan MHP’yi ve CHP’yi ve AKP’yi çağırmıştı. Bu sefer Vatan Partisi de var, Saadet Partisi de var, Demokratik Sol Parti de var, Büyük Birlik Partisi de var, Demokrat Parti de var, CHP yine var. Ama fotoğrafta İYİ Parti ve HDP yok. İYİ Parti lideri Meral Akşener çağrılı olmasına rağmen gitmedi. HDP ise çağrılmadı. Bu fotoğrafın bana Yenikapı’yı hatırlatmasının en önemli nedeni zaten, o tarihte HDP çağırılmamıştı, bu tarihte yine HDP çağırılmadı. Yani darbeye karşı demokrasiyi savunma noktasında ülkenin üçüncü büyük partisi çağırılmadı. Şimdi de cumhuriyetin temellerinin atıldığı 19 Mayıs’ın yüzüncü yılında Cumhuriyet’e ve dolayısıyla demokrasiye sahip çıkma ânında, yine HDP katılmadı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP eş başkanlarından Pervin Buldan’ı arayıp duyduğu rahatsızlığı dile getirdiği yazıldı bir kulis haberi olarak. “Hep birlikte bayramları kutlayabileceğimiz günler temenni ediyorum” demiş kendisine. Ama burada HDP’siz bu fotoğraf karesine girmekten de geri kalmamış.

Doğru mudur, yanlış mıdır? Biz bu sabah yayın toplantısında Medyascope’ta konuştuğumuzda, doğru bulanlar, yanlış bulanlar vardı. Ben yanlış bulanlardanım— özellikle de Yenikapı olayından sonra. Yenikapı olayında –hatırlanacaktır– orada çok büyük bir iddiayla bir millî birlik ve beraberlik gösterisi olarak bu fotoğraf sunulmak istendi — HDP dışlanarak. Ve ardından kısa bir süre sonra Erdoğan CHP’yi de tekrar hedef tahtasına, çok zaman geçmeden hedef tahtasına oturttu. CHP de zaten 15 Temmuz’la ilgili pozisyonunda birtakım değişikliklere gitti. Ve o fotoğraf kısa bir süre içerisinde etkisiz kaldı.

O tarihte köşe yazıyordum ve Yenikapı toplantısının doğru olduğunu savunmuştum. HDP meselesi ortaya çıkınca o doğruluk savı ânında işlevsiz kaldı. Baştan sakat doğmuş bir olay oldu. Şimdi aradan geçen zamanda aynı yanlışta ısrar eden bir Erdoğan var. Erdoğan bunu bilerek yapıyor. HDP’yi bilerek dışlıyor. Ama HDP’yi bilerek dışlaması kendisi için de iyi olmuyor, son 31 Mart seçiminde de gördük. AKP’nin başarısızlığında, yenilgisinde açıkçası, HDP’ye karşı politikalarının da doğrudan etkisi olduğu muhakkak. Ama bir diğer yönden AKP’ye zararı bir yana, ülkeye çok büyük bir zararı var. Millî birlik ve beraberlik fotoğrafı veriliyor ve burada Kürtlerin çok ciddi bir bölümünün oyunu alan bir parti ve onun temsilcileri yer almıyor. Bu anlamda, aslında millî birlik ve beraberlik vurgusu yapılmak istenirken, tam da tersine bir vurgu yapılmış oluyor. HDP’ye yönelik bütün eleştiriler, hepsi… E

vet, arkadaşlarımız şu anda Yenikapı fotoğrafını gösteriyorlar. Yenikapı fotoğrafında daha az siyasetçi vardı. Samsun’da daha çok siyasetçi var. Zaten en küçük partilerin bile çağırıldığı bir yere HDP’nin çağrılmaması bu yanlışı çok daha fazla artırıyor. HDP’nin olmamasına, terör vs., bir yığın gerekçe sunuyordur herhalde Erdoğan. Ama HDP bu ülkenin partisi, Meclis’te temsil ediliyor. Son yerel seçimde çok ciddi sayıda belediye başkanlığını kazandı. Daha önce de kazanmıştı. Ve siz HDP gerçekliğini kabul etmeden bu ülkede birlik ve beraberlik iddiasıyla ortaya çıktığınız zaman inandırıcı olamıyorsunuz.

Bu fotoğrafı Erdoğan niye çektirdi? 19 Mayıs’ta Samsun’da bu kişileri niye topladı? Bunun 23 Haziran seçimleri ile, 31 Mart ve 23 Haziran’la da bence çok doğrudan ilişkisi var. 31 Mart’ın ardından Erdoğan bir “Türkiye ittifakı” lâfı etmişti. Türkiye ittifakı lâfına hemen Cumhur İttifakı’ndaki ortağı Bahçeli’den çok sert eleştiriler geldi. Ve bunun üzerine Erdoğan Türkiye ittifakı lâfında revizyona gitti. Şimdi o ilk söylediğinde sanki 31 Mart’tan hızlıca bir sonuç çıkarmış ve onun beka söylemi üzerine inşa edilmiş Cumhur ittifakı ve ülkenin neredeyse yarısını terörist olarak tanımlayan bir perspektifin yanlışlığını gördü ve toparlamaya çalışıyor şeklinde yorumlar yapılmıştı. Ama Bahçeli’nin müdahalesi ile beraber tekrar eski noktaya geldi. Şimdi burada yeni bir Türkiye ittifakı denemesi gibi, anlık da olsa böyle bir olay var. Ama burada HDP’nin ve İYİ Parti’nin olmaması bunu baştan açığa düşürüyor. Bir de şöyle bir husus var ki bu bence çok önemli: Burada eğer katılsalardı, HDP ve İYİ Parti katılsaydı, bu fotoğrafta yani bakıyoruz, sekiz erkek olan fotoğrafta iki kadın olacaktı. Pervin Buldan ve Meral Akşener olacaktı. Herhalde HDP Pervin Buldan’la temsil edilirdi ya da ikisi beraber, Sezai Temelli ile beraber gelirlerdi. Bir kişi olsa herhalde Pervin Buldan gelirdi. Bu fotoğrafta kadın da yok. Türk siyasetinin böyle de bir durumu var.

Kürtler olmadan bu iş olur mu? Kürtler olmadan ülke sorunlarıyla birlikte mücadele edebilir mi? Böyle bir şeyin asla mümkün olduğu kanısında değilim. Zaten bu fotoğrafı görmeden önce, bugün için yine Kürtlerle ilgili bir başka yayın yapmayı düşünüyordum. O da Güneydoğu’da bir araştırma kurumunun 20 ilde yaptığı Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın adlarının geçtiği ayrı ayrı yeni parti girişimlerinin Kürtlerde nasıl karşılandığı üzerine rapordu. O rapor çok ilginç. Biz önce kısa bir haberini yapmıştık. Sonra hafta sonu raporun sonuç bölümünü, kısa bir sonuç bölümünü olduğu gibi yayınladık. Ve acayip bir ilgi gördü. Yani bizim Medyascope’ta şu âna kadar yayınladığımız metinler içerisinde en çok ilgi gören metinlerden birisi oldu. Biz de bayağı bir şaşırdık. 100 binin üzerinde kişi tarafından okundu. Bu Medyascope için çok büyük bir rakam. Ve hafta sonu oldu bütün bunlar, hafta içi de değil. Bu da gösteriyor ki Kürtler siyasî olarak bir arayış içerisinde. Yani bu arayıştan kastım, HDP-dışı arayışlar olabilir ya da HDP’nin varlığına ek olarak Türkiye’de merkezde, sistemin merkezinde yeni partilere karşı bir ilgi var.

Şimdi bu fotoğrafa bakıldığında, Kürtlerin partilerinin ve kendilerinin bir şekilde dışlandığı bir fotoğrafa bakıldığında, artık Güneydoğu’da insanların –ki batıda yaşayan Kürtlerin büyük bir kısmı için de benzer duygular herhalde vardır–beklentilerini, arayışlarını, özlemlerini karşılama konusunda var olan partiler çok tutuklar, yetersizler. Yani daha ortada hiçbir somut görüntüsü olmayan parti spekülasyonları üzerine bu kadar ilgi duyan bir kesimin ruh halini iyi anlamak lâzım. Şu fotoğrafa baktığımız zaman, zaten burada Kürt sorununun varlığını reddeden, hatta Kürtlerin varlığını da tam olarak olmasa da kısmen “Kürt kökenli vatandaşlarımız” vs. gibi tabirlerle, ancak o şekilde kabul eden çok sayıda parti var. Kürt sorununun adını koyarak ve barışçıl yoldan çözmek istediğini söyleyen, bu açıklıkta söyleyen pek fazla parti yok. Yani bir CHP’nin ve Saadet Partisi’nin bu noktada, biraz daha özellikle Saadet Partisi’nin ve sonra CHP’nin belli bir noktada daha ileride olduğunu söyleyebiliriz. Ama mesela AKP, geldiği noktada şu anda MHP ile neredeyse aynı durumda. MHP’nin peşine takılmış durumda.

Buradan Türkiye’ye ne çıkar? Buradan Türkiye’ye nasıl bir perspektif çıkar? Bence hiçbir perspektif çıkmaz. Hele 19 Mayıs 1919’un yüzüncü yılında –ki bütün o sürecin, Kurtuluş Savaşı’nın önemli bir parçasının tüm etnik unsurlar olduğu gibi Kürtler de olduğunu biliyorsak, görüyorsak–, orada onların siyasî temsilcilerinin bir şekilde yer almadığı bir fotoğrafın 19 Mayıs ruhuna da çok fazla uygun olduğunu düşünmüyorum. “Yenikapı ruhu” diye sunulan şey aslında o ilk yaşanan şokun atlatılması için bir anlamda zaman kazanılması gibi oldu sonuçta baktığımızda. Yenikapı mitingi gerçekten Türkiye’ye pozitif anlamda, Türkiye’de kutuplaşmanın aşılması anlamında ve daha bir birlik ve beraberlik anlamında çok fazla bir şey katmadı. Tam tersine, 15 Temmuz ve Fethullahçılık başkalarını şeytanîleştirmek için bir enstrümana dönüştü. Şu anda 19 Mayıs’ta dün yaşanan da maalesef o Türkiye ittifakı olarak tanımlanabilecek olayın bir başlatıcısı olarak gözükmüyor. En azından ben böyle görmüyorum. Artık Türkiye’nin bir an önce, Türkiye’yi yönetenlerin ve Türkiye’yi yönetmeye talip olanların bir an önce artık şu Kürt sorununu nasıl halledecekleri meselesini tekrar masaya koymaları gerekiyor. Aksi takdirde yapılan her şey göz boyamadan ve aldatmacadan ibaret olacaktır. Evet, söyleyeceklerim bu kadar. İyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.