Prof. Dr. Melih Bulu’nun AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının ardından başlayan eylemlerde şimdiye kadar 550’den fazla kişi gözaltına alınırken toplam 11 kişi tutuklandı. Soruşturma süreci boyunca 25 kişiye de adli kontrol olarak ev hapsi uygulanıyor. Medyascope, ev hapsi uygulanan öğrencilerden Yuınus Emre Karaca ile gözaltı sürecinde yaşadıklarını ve ev hapsi hakkında neler düşündüğünü konuştu.
Yunus Emre Karaca, Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi. Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasına yönelik protestoları ilk günden bu yana desteklediğini söyleyen Karaca, ”Kayyum siyasi bir figüre dönüştü. İktidar, kontrol etmek istediği her kesime karşı kayyum sopasını kullanıyor” dedi. Boğaziçi Dayanışması’nın bu nedenle çağrı yaptığını belirten Karaca, 1 Şubat’tan bu yana üç kez gözaltına alındı. 4 Şubat’ta tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilen Karaca’ya, adli kontrol olarak ev hapsi uygulanıyor.
Karaca, ilk gözaltına alındığı gün olan 1 Şubat’ta, polislerin kendisine şiddet uyguladığını belirterek, ”Ters kelepçe uygulanarak gözaltına alındık, polisler küçücük bir otobüse bindirdi, nefes bile almak zordu” dedi. Aynı akşam serbest bırakılan Karaca, 2 Şubat’ta Kadıköy’de yapılması planlanan fakat İstanbul Valiliği’nin kararıyla yasaklanan eylemde de polis tarafından atılan bir gaz kapsülünün başına geldiğini aktardı. Karaca aynı zamanda polisin sert müdahalesi sonucunda nefes almakta zorlandığını ve polislerin kendisini ”bıçak” göstererek tehdit ettiğinin söyledi.
Yunus Emre Karaca, hastanede darp raporu aldıkları sırada, doktorun ve polisin kendisiyle ilgilenmediğini belirtirken aynı gece serbest kaldıktan sonra hastaneye kendi başına gittiğini anlattı. Karaca ayrıca, o gece hastanede oksijen cihazına bağlandığını ve doktorların vücudundaki ağrılar ve nefes darlığı için kendisine ilaç yazdığını aktardı.
Karaca, gözaltı sürecinde, kendisiyle birlikte beş arkadaşıyla ilgilenen polislerin ”Siz tutuklanacaksınız” diyerek kendilerine güldüklerini, kendilerini suçlu hissetmeleri için sürekli olarak konuştuklarını da vurguladı.
3 Şubat günü evine yapılan polis baskınıyla tekrar gözaltına alındığını belirten Karaca, gözaltında kaldığı sürece dair, ”Almam gereken ilaçları, avukatlarımın getirdiği suları bize vermediler” dedi. 6 Şubat gecesi savcılık tarafından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen üniversite öğrencisi, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Ev hapsi cezasının tedbir değil ceza olduğunu düşünen Karaca, ”Taktıkları aletler çok kalitesiz. Duşa girdiğimde bozuluyor. Her sinyal gitmediğinde eve polis geliyor, ben duymadığımda komşuların ziline basıyorlar. Beni sürekli bir tedirginlik haline soktular” dedi.
Bakkala veya hastaneye gitmek istediğini ancak bunları yapamadığını belirten Karaca, ”Bunları yapabilmek için yazılı izin almak ve rapor götürmek gibi işlemlerle uğraşmam gerekiyor” diye konuştu.
Ev hapsi tedbirini “polise mukavemet, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ve kamu malına zarar” suçlamalarıyla yargılandığı davadan alan Karaca, ”Tutuklandığın zaman tutuklu psikolojisine girersin. Bu durumda özgürsün gibi hissediyorsun ama evin kapısını görünce tutsak olduğun aklına geliyor. Sosyal hayattan izole olduğumu hatırladığım anda irkilip ayağımdaki kelepçeyi görüyorum’‘ dedi.
Eylemlere katıldığı için pişman olmadığının altını çizen Yunus Emre Karaca, kayyum atamanın üniversitenin özerkliğine aykırı olduğunu belirterek, ”Bugün Marmara Üniversitesi’ne külliye yapıyorlar, yarın Boğaziçi’ne medrese yapabilirler. Sosyal hayattan izole edilmem bu haksızlıklara tepki göstermeme engel değil” diye konuştu.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.