Ankara’da 15 yıl önce sistematik saldırılara maruz bırakılan trans kadınların ve travestilerin adalet arayışı devam ediyor. Kamuoyunda Eryaman-Esat davası olarak bilinen davanın bugün (17 Şubat) 11.30’da Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasına katılan davacı Buse Kılıçkaya ve avukat Senem Doğanoğlu, Yargıtay’ın, sanıkların aldığı hapis cezalarını bozma kararını değiştirmesini ve 2006 yılında tanık olan ancak dinlenmeyen kişilerin dinlenmesini talep etti. Mahkeme, avukatların talebini kabul ederek gerekli delillerin toplanması ve saldırılara tanık olanların dinlenmesi yönünde karar vererek davayı 1 Haziran 2021 tarihine erteledi.
“Bu dava sadece benim değil, Türkiye’de yaşayan bütün trans kadınların ve transseksüellerin davasıdır”
Davacı Buse Kılıçkaya, bugün görülen dava sonrası Medyascope’a konuştu. Kılıçkaya, birçok arkadaşının davaya hayati tehlikeleri olduğu gerekçesiyle katılmadığını belirterek şunları söyledi:
“Bu dava sadece benim davam değil. Bu dava artık Türkiye’de bulunan bütün trans kadınların davasıdır. Bugün burada yalnız bir kadınım, birçok tanık hayati tehlikeler ve bize o dönemde şiddet gösteren kişilerle karşılaşmak istemedikleri için gelmedi. Ama ben her zaman buradayım ve bu dava belki de suçluların cezasız kalmadığı bir dava olacak.”
“İnsanlığa karşı suç olarak tanımlanan eylemler gerçekleştirildi”
Buse Kılıçkaya’nın avukatlarından Senem Doğanoğlu, hukuki sürecin bu zamana kadar nasıl ilerlediğini şöyle anlattı: “Yargıtay’ın ilk bozma kararında, gerekçe olarak yeterli delilin toplanamamasını gösterdi. İkinci bozmada ise ‘Bir yağma var ise buna ilişkin de delil toplayın’ dedi. Biz başından beri nefret suçu işlemek için bir araya gelen ve Türk Ceza Kanunu’nun 72. maddesinde yer alan insanlığa karşı suç olarak tanımlanan eylemlerin gerçekleştiğini söylüyoruz. Bugün görülen davada ise biz mevcut delilleri de desteklemek üzere hem yağmalanan malların hem de olay yerinde olan ancak tanık olarak çağrılmayan kişilerin, tanık olarak çağırılmasını talep ettik. Mahkeme bu talebimizi kabul etti ve diğer tanıkların dinlenmesi ve delillerin toplanması için davayı 1 Haziran 2021 tarihine erteledi.”
Kılıçkaya’nın avukatlarından Emrah Şahin de “Ben hem meslektaşlarımın hem de şiddete uğrayan trans kadın ve travestilerin yanında ve onlara destek olmak için buradayım” dedi.
Ne olmuştu?
7-12 Nisan 2006 tarihleri arasında Ankara’nın Eryaman semtinde oturan travesti ve transseksüeller, hem evlerinde hem de çalıştıkları yerlerde sistematik şiddete uğradı. O dönem Eryaman’da inşaat sektöründe yaşanan canlanmayla, inşaat firmalarının tuttuğu kişiler, bölgeyi “soylulaştırmak” için orada yaşayan ve çalışan 30 trans kadın ve travestiyi tehdit etti, onlara bıçaklarla, sopalarla saldırdı. Bu sistematik saldırılar sonucunda pek çok trans kadın ve travesti, Eryaman’ı terk etmek zorunda kaldı. Bazıları şehir değiştirirken bazıları da Ankara’nın Esat semtine taşındı. Ancak sistematik şiddet son bulmadı. Arabalar, evler taşlandı. Sokak ortasında kurşunlamalar, ev baskınları ve fiziksel saldırılarla şiddet gitgide arttı.
Eryaman’daki Şehit Osman Avcı Karakolu’na başvurarak şikâyette bulunan 24 kişi, bazı saldırganların isimlerini ve saldırılarda kullanılan araçların plakalarını verdi. İlk yargılama, 2008 yılında pompalı tüfekle katledilen Bahar Dilek İnce’nin arabasına yapılan saldırıyla ilgili başladı. 2008’de sonuçlanan davada, sanıklardan Şammas Taşdemir, trans kadınların gittikleri kuaföre yönelik baskında silahla yaralamadan 45 ay, diğer sanıklar Harun Çardak ve Ahmet Günay 40’ar ay hapis ay cezasına çarptırıldı. Kurtuluş’taki trans kadınlara yönelik silahla yaralama eylemlerinden dolayı Ahmet Günay ise 34 ay hapis cezasına mahkûm edildi ancak mahkeme yağma iddiasından ceza vermedi. Karar temyiz edildi ve Yargıtay, 2011 yılında bu kararı bozdu.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.