Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Tartışmalı maden ocakları (3) – Ordu-Fatsa’da siyanürle altın ayrıştıran şirket, faaliyet alanını genişletmeye çalışıyor: “Birileri para kazanacak diye burayı ne hale getirdiler”

Ordu’nun Fatsa ilçesinde 2014 yılında başlatılan siyanürle altın ayrıştırma çalışması nedeniyle fındık bahçeleri ve kestane ormanındaki ağaçlar kesilmişti. Maden çalışmalarının durdurulması için hukuksal yollara başvuran yöre halkı, bir yandan da bölgede direniş çadırı kurarak çalışmalara tepki göstermişti. 

Fatsa’ya bağlı Yukarı Bahçeler ile Aşağı Bahçeler ve Tepeköy arasında kalan altın rezervini çıkarmak için Haziran 2014’ten bu yana çalışma yürüten Altıntepe Madencilik, maden arama alanını genişletmek istiyor. 

Altıntepe Madencilik, fındık bahçelerinden sonra bölgedeki 65 bin meşe, gürgen ve kestane ağacını da kesmeyi planlıyor. Şirket, arıcılık faaliyeti nedeniyle “bal ormanları” olarak anılan bölgede maden sahasını genişletmek için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci başlattı.

Köylüler ve çevre dernekleri, şirketin alan genişletme talebinin reddedilmesi için dava açtı. Dava devam ederken, Ordu Orman İl Müdürlüğü yetkilileri bölgede kesilecek ağaçları işaretledi ve kesime başladı.

Bunun üzerine Ordu 2. İdare Mahkemesi’ne açılan dava sonuçlandı. Mahkeme, bölge halkının itirazlarını kabul ederek yürütmeyi durdurma kararı verdi. 

“Bu kadar doğayı katletmelerinin anlamı neydi?”

Maden sahası etrafında bulunan Maksutlu ve Sarıhalil mahallerinde vatandaşlarla konuştuk. 

Maksutlu Mahallesi’nde ikamet eden Halil Bicil, geçim kaynaklarının fındıkçılık ve arıcılık olduğunu söyledi. 

Maden ile beraber ormanlarının yok edildiğini söyleyen Bicil, “Bu kadar doğayı katletmelerinin anlamı neydi? Mesele para mı? Birileri para kazanacak diye ne hale getirdiler” dedi. 

Sularının kirlendiğini belirten Bicil, “Muhtar suyu analiz ettirdi. Suda alüminyum çıkmış. Sondaj vurdular. Kimyasal kullandılar. Tabii ki çıkacak” diye konuştu.  

Cevat Atar da Maksutlu Mahallesi’nde ikamet ediyor. Kendilerine siyanürün zararı olmadığının söylendiğini dile getiren Atar, “Geçmişte Çernobil patladığında da ‘Çayda radyasyon yok’ dediler. Kendileri de kanser oldu” dedi.  

Ormanın ilk kesildiği zaman direniş çadırı kurduklarını belirten Atar, şöyle devam etti: “Bize ‘marjinal grup’ dediler. Ankara’dan yetkili geldi bize ‘marjinal grup’ dedi. Sağ sol dediler. Ne sağı solu, sen beni zehirliyorsun. Düşmandan daha kötüsün bana zehiri vermişsin.” 

“Sondaj nedeniyle bazı yerlerde heyelanlar oluştu”

2014 yılından beri madenin durdurulması için mücadele edenlerden Sarıhalil Köyü sakini Eren Atasoy süreci şöyle anlattı: “Madenin durdurulması için ilk mücadeleye başladığımızda maden şirketini yenebileceğimizi düşündük. Arkadan çalışan gücün farkına varmadık. Devletin jandarmasıyla, polisiyle ve istihbaratıyla çok güçlü çalıştığının farkına varmadık. Sondaj arama faaliyetlerini engellemek için çalışmalara başladık. Kazandığımız ve kaybettiğimiz bölgeler oldu. Sondaj nedeniyle bazı yerlerde heyelanlar oluştu. 2019 yılında maden şirketinin kapasite artırımına gittiğini fark ettik. İki yıldır maden ÇED raporu alamadı. Alanı genişletemedi. Mücadelemiz sürüyor. Birlik olursak kazanırız.”  

Ordu Çevre Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Özbucak ise “İkinci ÇED sürecine karşı mücadele ediyoruz. Alanın genişletilmesine karşı çıkıyoruz. Şirket ne yazık ki çeşitli kurumlarla işbirliği içinde ikinci ÇED alanında ağaç kesimi yaptı. Köylüler dava açtı yürütmenin durdurulması kararı verildi. Ama karar verilene kadar kesilen ağaçların geri dönüşü söz konusu değil” diye konuştu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.