Yargıtay 1. Ceza Dairesi, kendisine şiddet uygulayan ve seks işçiliğine zorlayan evli olduğu erkek Hasan Karabulut’u öldüren ve 15 yıl hapis cezası alan Çilem Doğan’ın cezasını onadı. Tutuksuz yargılanan Doğan, cezaevine girecek.
Türk Ceza Kanunu’nun 25. maddesi, meşru müdafaa hakkını şöyle düzenliyor: “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.” Çilem Doğan hakkında karar meşru müdafaa sayılabilir miydi, meşru müdafaa hakkı hangi durumlarda geçerlidir ve bu karar kadın hakları açısından ne anlam ifade ediyor? Bu başlıkları ceza hukukçusu ve Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Fulya Eroğlu ile konuştuk.
Eroğlu: “Yargıtay, Çilem Doğan’ın meşru savunma hakkını kullandığı sonucuna varabilirdi”
Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Doğan’ı, olay günü şiddet yaşanmadığını belirterek, meşru müdafaa olmadığı gerekçesi ile “ağır tahrik altında kasten öldürme” suçundan yargılamaya karar vermişti. Kadınların şiddet gördüğü an, şiddeti anında bertaraf etmesinin zor olduğunu söyleyen Eroğlu, “Yargıtay, Çilem Doğan’ın meşru savunma hakkını kullandığı sonucuna varabilirdi” dedi.