Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Vakıf üniversitelerinde çalışan akademisyenler Medyascope’a konuştu: “İki ay çalışıyorsak bir ayını mütevelli heyeti başkanı için çalışmış oluyoruz, hakkımızı verin”

Okan Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Okan’ın “kâr amacı güden ve bir şirket gibi yönetilen üniversiteler” için açıkladığı talepler tepki toplamaya devam ediyor. Vakıf üniversitesinde çalışan akademisyenler, kendilerini işçi statüsüne sokacak talepler hakkında Medyascope’a konuştu. Bir akademisyen, “Maaş bilgisi paylaşmak fesih sebebi sayıldığı için şöyle anlatalım: Maaşlar asgari ücret sınırında, zam yapılmıyor” derken hukuki yollara başvuran akademisyenlerin ‘tuvalete nöbetleşe gidin’ mobbingine maruz bırakıldığını dile getiren bir başka akademisyen ise şöyle konuştu: “Bekir Okan toplantıda 7243 kaldırılsın demiş ama bunun için önce bu kanunu kendi üniversitesinde uygulaması lazım. Talep ettiği şeyler bütün hukuksuz süreçlerin yasal zemine kavuşturulması.”

Vakıf Üniversitelerinde çalışan akademisyenler, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkan Vekili Safa Kapıcıoğlu’nun katılımıyla yaptığı Türkiye Yükseköğretim Meclisi Toplantısı’ndaki talepleri Medyascope’a değerlendirdi. İki akademisyenle bölüm açıldığını ve açılan bölümlerdeki ders yükünün az sayıdaki akademisyenin sırtına yüklendiğini söyleyen bir akademisyen, 7243 sayılı kanun çıktıktan sonra hiçbir akademisyene ve idari personele zam yapılmadığını açıkladı.

“Aldığımız maaşın diğer personel tarafından bilinmemesi yönünde uyarılar alıyoruz”

Çalıştığı vakıf üniversitesinde aynı pozisyonda çalışan akademik personellere farklı rakamlarla sözleşmeler imzalatıldığı bilgisini veren akademisyen, “Temmuz ayında devlet üniversiteleri için yapılacak zammı düşündüğümüzde vakıf üniversite çalışan akademisyenler ile devlet üniversitesinde çalışan akademisyenlerin maaşları arasındaki makas daha da açılacak. Aldığımız maaşın diğer personel tarafından bilinmemesi yönünde uyarılar alıyoruz. Birkaç vakıf üniversitesinde hocaların taleplerine ilişkin idareye dilekçe sunması bile kabul edilmiyor. Bu üniversiteler hukuki bir metni bile kabul etmiyor. Dilekçe kabul etmemek yasal olarak bir üniversitenin yapabileceği bir şey değil” diye konuştu.

Araştırma görevlilerini sekreter gibi kullanıyorlar

Vakıf üniversitesindeki hukuksuz koşullardan, “hiyerarşinin” en altında olan araştırma görevlilerinin en fazla etkilendiğine dikkat çeken ve baskı sebebiyle ismini gizlemek zorunda bırakılan bir araştırma görevlisi ise en iyi ihtimalle “8-5” mesai yaptıklarını söyledi. Araştırma yapmak için zaman tanınmadığını dile getiren akademisyen, kendilerine devlet üniversitelerinden farklı olarak “asistan” denildiğini ve sekreterya işleri yapmak zorunda bırakıldıkları süreci şöyle anlattı:

“O gün okulda işiniz olmasa bile okulda olmanız zorunlu tutuluyor. Maliyetleri düşürmek için az sayıda idari personel çalıştırıyorlar, bölüm sekreterleri yok. Sekretarya işlerini akademisyene yaptırıyorlar. Asistan olunca kahvesini de getirirsin, bilgisayarını da taşırsın. Aksi tutum sergilerseniz bağırma, dışlama, kendi görevi olmayan işlerin verilmesi gibi mobbingler artıyor. Bunlar olurken akademik gelişimimiz için yüksek lisans ya da doktora yapıyoruz. Araştırma görevlileri bu aşamaların sıkıntıya sokulmasıyla da işinden olmakla tehdit ediliyor. Akademik üretim yapması gereken genç zihinleri ıvır zıvır işlerle meşgul ediyorlar. “

Okan Üniversitesi

“Okan Üniversitesi’nde bazı araştırma görevlilerine araştırma görevlisi kadrosu vermemişler ve idari kadroda gösteriyorlar. Kanun değişikliğinden önce maaşlar çok düşük olduğu için vakıf üniversitesinde çalışan araştırma görevlilerinin çoğunluğu kadındı. Bunun sebebi kadınların az maaşla çalıştırılabiliyor olması, erkekleri işe almıyorlardı. Bazı vakıf üniversitelerinde gizlilik anlaşması yapılıyor ve kimin ne kadar maaş aldığını bilemiyoruz. Sadece arkadaşlık ilişkisinden yararlanarak öğrenebiliyoruz. Hocaların gelip gelmediği idare ya da idareye yakın kişiler tarafından kontrol edilerek haber veriliyor. Tek tek ‘burada, burada değil’ diye odalara bakılıyor. Bu da iş barışını bozan uygulamalardan biri ve güvensizlik ortamı yaratıyor. İşyerinde kimse birbirine güvenmiyor, ‘Kendi arkasını kollamak’ gibi kaygılar gütmek zorunda bırakılıyor. Böyle bir ortamda akademik üretim yapılamaz.“

“Akademisyenler güvenlik görevlisi yerine de kullanılmak isteniyor”

Bir üniversitede kapıda HES kodu sormak için yeterli sayıda güvenlik görevlisi olmayınca akademisyenlerin güvenlik görevlisi yerine kullanılmak istendiğini dile getiren bir akademisyen ise vakıf üniversitesindeki çalışma koşullarına ilişkin şunları anlattı:

“Biz, yüksek lisans doktora derslerinde de asistanlık yapıyoruz ve bu dersler akşamları oluyor. Sabahtan akşama kadar okul için çalışmanız gerekiyor. Hafta içi çalışma saatlerinden birer saat eksilterek iş günlerini uzattılar ve cumartesi öğlene kadar çalışma getirdiler. İzin alındığında cumartesi günleri de iş günü sayıldığı için daha fazla izin almış oluyoruz. Paramızın yarısını alamıyoruz ve okul için daha fazla çalışıyoruz. Çalıştığımız kampüs anaokulu lise ve üniversitenin olduğu kompleks bir kampüs. Burada çalışan çocuklu akademisyenler için bu okullarda burs sağlanıyordu. Bursu aniden ‘bu zamana kadar verdiğimize şükredin’ minvalinde tek bir mail ile kaldırdılar. Birçok insan çocuğu burada okuduğu için burada çalışıyordu.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.