Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Vakıf akademisyenlerinin işçileştirilmesine tepki: “Kart bastırarak giriş çıkışları kontrol ediyorlar, akademisyen için çalışma zamanı kavramına mesai saati algısı ile yaklaşılamaz, özgür olmak zorundayız”

Medyascope, vakıf üniversitesi akademisyenlerinin işçi statüsüne getirileceğini gündeme taşımıştı. Akademisyenler, meslek örgütleri ve milletvekilleri, TOBB bünyesinde yapılan çalışmaya ve Okan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Okan’ın açıkladığı taleplere tepki gösterdi. CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık “Bazı vakıf üniversiteleri verdikleri burs yüzde 10’dan yüzde 15’e çıkacak diye Külliye’ye gidiyorlar, YÖK’e baskı yapıyorlar. Paralel Milli Eğitim Bakanlığı gibi görev yapan Külliye’deki Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu ‘Vakıf üniversiteleri bunu istemez’ kaygısı taşıyor, bunu açıklasın” dedi. 

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Yükseköğretim Meclisi toplantısında alınan kararların Medyascope’ta yer almasının ardından, bu toplantıda alınan kararlara tepkiler sürüyor. Vakıf üniversitesinde çalışan ve adını saklı tutan bir akademisyen “‘Türkiye’de zaten hukuk kuralları uygulanmıyor biz neden bu yasayı uygulayalım’ diyerek kanunu uygulamıyorlar. Vakıf üniversitelerinin özel üniversite olmasını istiyorlarsa altı yedi sene çalışıp akademisyen olmuş kişilere gerek yok çünkü bu uygulama ile vakıf üniversiteleri akademik kurum olma niteliğini kaybeder” dedi.

Eğitim Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Sinan Muşlu ise “Üniversiteye girişte baraj puanlarının kaldırılmasına dair yapmış olduğumuz eleştirilerin ne kadar doğru olduğu bu toplantı tutanaklarıyla ortaya çıkmıştır. Bu talepler holding patronuyla, YÖK başkanvekili arasında akademik dünyaya ilişkin pazarlık konusudur. 9 Şubat’ta yapılan bu toplantıdaki barajlar kaldırılsın talebinin hemen ertesinde, 11 Şubat’ta YÖK tarafından yerine getirilmesi ve kamuoyuna açıklanması akademik dünyanın kimler tarafından yönetildiğini de göstermektedir” eleştirisi yaptı.

CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık vakıf üniversitesi adı taşıyan üniversitelerin hepsinin vakıflarının misyonunu takip etmediğine dikkat çekerek, misyona göre hareket eden altı yedi üniversite olduğunu bunların da başarıyla kendilerini ispatlayan herkesin bildiği üniversiteler olduğunu dile getirdi. YÖK’ün her sene açıkladığı raporlarda öğrenci başına ne kadar kütüphane, akademisyen, kitap düştüğü vakıf üniversitesinin ne kadar öğrenciye burs verdiği gibi durumların tespit edildiğini hatırlatan Karabıyık, bu verilerden hareketle “Vakıf olma misyonuna göre hareket etmeyen üniversiteler birer ticarethane” dedi ve şöyle konuştu:

“Vakıf Üniversitesi olma misyonunu yerine getiren üniversiteler yüzde 40, yüzde 80 burs verirken, bazı vakıf üniversiteleri burs vermemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyor. Verdikleri burs yüzde 10’dan, yüzde 15’e çıkacak diye kıyamet koparıyorlar. Külliye’ye gidiyorlar, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) grup başkan vekillerine gidiyorlar, YÖK’e baskı yapıyorlar, bizleri bile arıyorlar. Bu vakıf üniversiteleri kamu arazilerini kullanıyorlar. Bu arazileri paraya çevirirseniz bir sürü yurt yaparsınız, devlet üniversitesi yaparsınız. Madem bu arazileri kullanıyorlar bu ülkenin çocuklarına daha fazla burs versinler diyoruz. Bunun için kıyamet koparıyorlar en son yüzde 15’e çıkarılmıştı şimdi onu da geri çekmek istiyorlar.”

YÖK vakıf üniversitelerinden neden çekiniyor ?

Vakıf üniversitelerinin yeni ücretlerine ilişkin kılavuzların hazırlandığı bilgisini veren Karabıyık, yapılacak zammın, enflasyonun üstünde olmaması gerektiğini ve YÖK’ün duruma müdahil olması gerektiğini dile getirdi. Vakıf üniversitelerine çok fazla müsamaha gösterilmesini anlayamadıklarını vurgulayan Karabıyık, “Öğrenciden para alıyorsunuz devletin arazisini kullanıyorsunuz, akademiye yatırım yapmıyorsunuz” dedi ve şu soruları yöneltti:

“Bu müsamahanın sebebini YÖK başkanına da sorduk. YÖK vakıf üniversitelerinden neden çekiniyor ? Paralel Milli Eğitim Bakanlığı gibi görev yapan, birbirlerini eleştirerek dağınık bir görüntü veren Külliye’deki Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu neden bu kadar müsamaha gösterildiğini açıklasın. Neden vakıf üniversitelerinin her söylediği yapılmaya çalışılıyor? Bir madde geldiği zaman neden ‘Vakıf üniversiteleri bunu istemez’ kaygısı sürekli gündemde? Biz doğru olanı yapıyorsak neden vakıf üniversitelerinin isyanını düşünüyoruz. “

Öğrenciden maliyetin üstünde para alıyorlar

Devlet üniversitesinde çalışan akademisyenlerle, vakıf üniversitesinde çalışan akademisyenin aynı özlük haklarından yararlanamıyor olmasının insan hakları sorunu olduğuna dikkat çeken Karabıyık “‘Her ikisi de yetişmiş akademisyen’ deyince kıyameti koparıyorlar” dedi ve vakıf üniversitelerinin uygulamalarına dair şunları anlattı:

“Akademiyle ilgili hiçbir yatırım yapmayan, sadece gelirine bakan o kadar çok üniversite var ki. Vakıf üniversitelerinin bir geliri var; öğrencilerden aldıkları ücretler. Bir de öğrenci için harcadıkları maliyet vardır. Gerçek vakıf üniversitesi olanlarda bir yıl içinde harcanan maliyetin daha küçük bir oranı öğrenciden alınmış oluyor ve vakıfın misyonuna uyuyor. Öğrenciden aldığı para ona harcadığı maliyetin kat kat üstünde, çünkü bunu vakıf sağlıyor. Bazı üniversitelerde ise öğrencilerden alınan para, ya öğrencinin üniversiteye maliyeti kadar oluyor, ya da maliyetini bile aşıyor. Dünyadaki uygulamada bu şekildedir; tıp fakültesine sahip olan üniversitelerin hastanesi olması gerekir ama Türkiye’de tıp fakültesi olan bütün üniversitelerin hastanesi yok.”

“YÖK’ün vakıf üniversitelerinin kararını uyguladığı ortaya çıktı”

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) üniversiteye girişte baraj puanını kaldırmasına ilişkin Medyascope’un yaptığı haberi hatırlatan Eğitim Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Sinan Muşlu “9 Şubat’ta yapılan bu toplantıdaki ‘Barajlar kaldırılsın’ talebinin hemen 11 Şubat’ta YÖK tarafından yerine getirilmesi ve kamuoyuna açıklanması aslında akademik dünyanın kimler tarafından yönetildiğini de göstermektedir. Üniversiteye girişte baraj puanlarının kaldırılmasına dair yapmış olduğumuz eleştirilerin ne kadar doğru ve yerinde eleştiriler olduğu bu toplantı tutanaklarıyla ortaya çıkmıştır” diye konuştu ve şöyle sürdürdü:

“Eğitimin gerçek yüzünü görmek isteyenler bu toplantı tutanaklarını okusun”

“‘Tam burslu öğrenci oranını düşürün, akademik kadroyu iş kanunu çerçevesinde düzenleyelim, onlara verilecek ücretleri devlet üniversiteleriyle eşitlemeyin’ gibi holding patronlarının üniversiteleri şirkete çevirmeye dönük taleplerinin kısa, orta ve uzun vadede karşılanabileceğine dair değerlendirmeler ülkemiz açısından utanç verici. ‘Eğitim kalite işidir. Kalite için bir taban fiyat belirlenmelidir’ talebi her şeyin özeti. Bu talep maalesef ülkemizde bir holding patronuyla YÖK başkanvekili arasında akademik dünyaya ilişkin pazarlık konusudur. Öğrencilerimizin nitelikli eğitim alması ve bu ülkenin geleceğine güçlü bir eğitimle atılması ihtiyacı bu patronların umurunda bile değildir. Onlar, yani bu toplantıyı düzenleyenler ‘Nasıl daha fazla kar elde ederim, kamu kaynaklarından nasıl daha fazla faydalanabilirim’ derdindeler. Ülkemizde eğitim ve yükseköğretimin gerçek yüzünü görmek isteyenlerin, bu toplantı tutanaklarını okumaları yeterlidir.”

“Durum buysa akademisyenleri oyalamasınlar”

Vakıf üniversitesinde çalışan ve baskı sebebiyle ismini gizlemek zorunda bırakılmış bir akademisyen, devletin çıkardığı yasanın üniversite yönetimleri tarafından “tuhaf mazeretler” üreterek uygulanmadığını dile getirdi ve şunları söyledi:

“Gerekçe olarak şunu sunuyorlar: ‘Türkiye’de zaten hukuk kuralları uygulanmıyor biz neden bu yasayı uygulayalım.’ YÖK’ün bu yasanın uygulanıp uygulanmadığını takip etmesi gerekiyor. Bu durum bir ülke için çok acı bir şey. Akademisyenler çok zor durumda, çok az paralara çalışıyorlar. Bu ekonomik parametrelerle üniversite eğitimini sürdürmek mümkün değil. Bir an önce maaşların devletin yasasına göre verilmesi gerekir ki ülkede eğitim sürebilsin. Bu “Birkaç kişinin maaşının yükselmesi” meselesini aşan bir şey; Türkiye’deki eğitim sistemini çok kötü yöne doğru götürüyor. Vakıf üniversitelerinin özel üniversite olmasını istiyorlarsa o zaman akademisyenlere gerek yok. Akademiye, 6-7 sene çalışıp akademisyen olmuş kişilere gerek yok, durum buysa akademisyenleri oyalamasınlar. Çünkü bu uygulama ile vakıf üniversiteleri akademik kurum olma niteliğini kaybeder.”

“Gel ders ver, biz öğrenciden para alalım, işimize bakalım”

Şu an vakıf üniversitesinde çalışan birçok akademisyen motivasyon sorunu yaşıyor ve bu eğitime de yansıyor. Kart bastırarak giriş çıkışları kontrol ettiriyorlar ve bunu bir koz olarak kullanıyorlar. Akademisyen için çalışma zamanı kavramına mesai saati algısı ile yaklaşılamaz. Bu üniversitelerin çoğu akademisyenin sağlıklı bir şekilde çalışabileceği ortamı sağlayamıyor. Kütüphaneler yetersiz, kışın soğuk odalarda, yazın sıcak odalarda çalışılıyor. Bir akademisyene ‘Gel sen dersini ver ama bütün gün burada otur’ demek gibi işin doğasına aykırı başka bir şey olamaz. Akademisyen özgür olmak zorunda ki araştırma yapabilirsin. Burada söylenen şu: ‘Sen gel ders ver, biz öğrenciden para alalım, işimize bakalım.’ Bunu yapmak istiyorlarsa akademisyenlere gerek yok başka bir yola gitsinler.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.