Gezi Parkı davası kararı 25 Nisan’da açıklandı. Buna göre, iş insanı Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edildi. Davada yargılanan Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye de 18’er yıl hapis verildi. Karara tepkiler ise sürüyor.
Haber: Dilek Şen
Kamera & Kurgu: Cenk Narin
Hükümlülerin aileleri günlerdir sevdiklerinden ayrı. Öyle ki kararın açıklandığı günden bu yana Mücella Yapıcı, Mine Özerden, Çiğdem Mater Bakırköy Cezaevi’nde, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Hakan Altınay ise Silivri Cezaevi’nde tutuluyor.
“Bir gün daha orada kalmamaları lazım”
Sivil toplumcu ve eğitimci eşi Hakan Altınay’ı Medyascope‘a anlatan Hande Yalnızoğlu Altınay, “Bizim bir gün daha orada kalmamamız lazım. Yani bu sürecin hemen yarın bitmesi lazım. İstinaf süreci, Yargıtay süreci gibi birtakım temyiz süreçleri var biliyorsunuz. Bunların hepsinden sonuç bekliyorum” diyor.
Ancak tutukluluk kararlarına yapılan itiraz, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince dün (10 Mayıs) oy birliğiyle reddedildi. Yalnızoğlu Altınay, kimi zaman Gezi Parkı kimi zaman da Osman Kavala’nın adıyla anılan yargılamayı “Aslında birçok şeyi bir arada yapan çok kullanışlı bir siyasi dava. Bu davadaki farklı insanlar da farklı yerlerden buraya monte edilmiş insanlar ve herhangi birtakım başka insanlar olabilirlerdi” diye değerlendiriyor.
Karar yasak delillerle verildi
Yalnızoğlu Altınay, Hakan Altınay’a yöneltilen “Türkiye’nin çıkarlarına aykırı hareket etmek” suçlamasının çok ağır geldiğini söylüyor:
“Bu ithamlar için en ufak bir somut delil yok. Bir de yasak delil meselesi var bu davada. Bugün FETÖ’den mahkûm edilmiş savcıların emrini verdiği dinlemeler! Bu dinlemeler bugün yeniden kıymetlendirilip hukukta yeri olmayan bir şekilde bizim davada kullanıldı.”
Yalnızoğlu Altınay, karar açıklandığında ve sonrasında hissettiklerine ilişkin de “İlk başta çok zordu. Hüngür hüngür ağladım ilk gün. Sonra gerçekten birkaç günün yoğunluğuyla hissizleşiyor insan. Bu son birkaç gündür çok derin bir üzüntünün çöktüğünü söyleyebilirim. Bir şey yapmadığım her an çok derin bir üzüntü hissediyorum. Yani bir enkazın altında kalmış gibi hissediyorum. Bir anda hiç beklemediğim bir şeyin ortasındayım” diyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Bir yanlışlık oldu Ege!”
Henüz iki yaşındaki Ege Altınay da babasından 25 Nisan’dan bu yana ayrı kalıyor. Anne Altınay, 6 Mayıs’taki cezaevi görüşünü de şöyle anlatıyor:
“Adaletsizlik kavramını iki yaşında bir çocuğa anlatmak tabii çok zor. Onun yerine bir şey bulmaya çalıştım. ‘Bir yanlışlık oldu’ dedim. Bunu da anlaması zor. Ama ‘Baba bu problemi çözene kadar başka bir yerde kalmak zorunda’ dedim. Daha kendini çok iyi ifade de edemiyor. Tam neyi nasıl yaşadığını bilmiyoruz ama babasını görmekten çok mutlu oldu. ‘Baba gel gel’ dedi dönerken. ‘Baba bu problemi çözünce gelecek’ dedim. ‘Tamam’ dedi. Umarım çok uzamadan da öyle olacak.”