Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Türkiye 1 yıl önce İstanbul Sözleşmesi’nden çıktı: Sözleşmeden çıkıldıktan sonra kaç kadın öldürüldü, kadınlar ve LGBTİ+’lar neler yaşadı? 

Türkiye’nin, kamuoyunda “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden resmi olarak çıkmasının üzerinden tam bir yıl geçti. Başta kadınlar ve LGBTİ+’lar olmak üzere birçok kesimin tepkisine rağmen iktidar sözleşmeden, 19 Mart’ı 20 Mart’a bağlayan gece Resmi Gazete yayımlanan kararla, 1 Temmuz 2021’de ise resmi olarak çıktı. Türkiye’de, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından yaşanan gelişmeler neler, sözleşme kadınları ve LGBTİ+’ları nasıl koruyor, kaç kadın erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti, Danıştay kararları ne söylüyor?  

Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak çıktı

Türkiye, imzalandığı günden bu yana siyasetin gündeminde olan İstanbul Sözleşmesi’nden bir yıl önce bugün çıktı. 19 Mart gecesi sözleşmeden çıkılmasının ardından kadınlar sokaklara çıktı. İlk büyük miting 19 Haziran 2021’de yapıldı. Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar ve LGBTİ+’lar “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” demek için İstanbul–Maltepe’de buluştu. Maltepe Etkinlik Alanı’nda düzenlenen mitinge, kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin yanı sıra, emek ve meslek örgütleri ile siyasi partiler katıldı. Yoğun katılımın olduğu eylemde, “Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz”, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” mesajları paylaşıldı.

Geçtiğimiz sene bugün de karara tepki göstermek için kadınlar ve LGBTİ+’lar sokaktaydı. Karara karşı çıkan ve Türkiye’nin sözleşmeyi uygulamasını isteyen aktivistler İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya’da meydanlara çıktı. İstanbul’da “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “İstanbul Sözleşmesi bizim, vazgeçmiyoruz” ve “Susma haykır eşcinseller vardır” sloganları atan kadınlar pankartlar eşliğinde Taksim Meydanı’na doğru yürümek istedi ancak polis geçit vermedi ve biber gazı ile müdahale etti. 

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından en az 361 kadın öldürüldü

İstanbul Sözleşmesi’nin imzalandığı yıl kadın cinayetlerinde ciddi bir düşüş yaşanmasına rağmen Türkiye sözleşmeden çekildi. 19 Mart’tan bu yana 361 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 286 kadın ise şüpheli olarak ölü bulundu. Kadın örgütleri, “İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olsaydı ve sözleşme etkin öldürülen kadınlar hayatta olabilirdi” diyor. 

Danıştay savcıları, dört kez çekilme kararını hukuka aykırı buldu

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin cumhurbaşkanı kararının iptali için açılan ve haziran ayı boyunca dört aşama halinde yapılan duruşmaların sonuncusu 23 Haziran’da Danıştay’da görüldü. Danıştay Savcısı Aytaç Kurt mütalaasında, fesih kararının iptalini talep etti. Savcı Aytaç Kurt, son mütalaasında da “Dava konusu düzenlemenin iptali gerektiği düşünülmektedir” dedi. Danıştay’ın kararı adli tatilden önce (20 Temmuz 2022) açıklanacak.

İYİ Parti lideri Meral Akşener, Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Özgür Özel’in başvurularının da aralarında olduğu 40’ın üzerindeki davalar, 28 Nisan, 7 Haziran, 14 Haziran ve 23 Haziran’da görüldü. Son duruşmada ise Türk Tabipleri Birliği, Ankara Diş Hekimleri Odası, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve baroların açtığı davalar görüşüldü. 

Danıştay gündemi: Pınar Gültekin’in katiline haksız tahrik indirimi 

Üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’in öldürülmesiyle ilgili biri tutuklu altı sanığın yargılandığı davanın karar duruşması 20 Haziran’da Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Sanık Cemal Metin Avcı’ya haksız tahrik indirimiyle 23 yıl hapis cezası verildi. Avcı, Pınar Gültekin’i öldürdükten sonra yapılan bir duruşmada “İyi ki İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı” demişti. Danıştay’da görülen son davada savunma yapan Aylin Onursev, Pınar Gültekin davasını hatırlattı:

“Pınar Gültekin’in katiline uygulanan haksız tahrik indiriminin, kendisine tecavüz ettiğini söylediği Nurettin Gider’i öldüren Nevin Yıldırım’a uygulanmadığını ve kendisinin hala Antalya L Tipi Cezaevinde bulunduğunu söylemek isterim.”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na dava

Türkiye’de kadın cinayetleri her geçen gün artarken, cinayetleri durdurmak için 2012’de kurulan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne “kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütmek” suçlaması ile fesih davası açıldı. Derneğe kapatma davası açılmasına neden olan muhtelif şikayet dilekçelerinde “kadın haklarını savunmak kisvesi altında aile mevhumunu yok sayarak aile yapısını parçaladığı” iddiaları yer aldı. Davanın ilk duruşması 1 Haziran’da Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde yapıldı. Baroların, ailelerin ve derneklerin müdahillik talepleri reddedildi, bir sonraki duruşma 5 Ekim 2022 tarihine ertelendi.

Siyasiler İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili ne söyledi?

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına siyasilerden de tepkiler geldi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara geldikleri zaman ilk olarak İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlüğe koyacaklarını söyledi

Kemal Kılıçdaroğlu, kadınların kazanılmış hakkını iktidara geldiği zaman yeniden getireceğini söylerken, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından bir gün sonra yine İstanbul Sözleşmesi’ni hedef aldı: 

“İYİ Parti’nin başındaki hanımefendi şehitlik makamına, şehit yakınına, milli ve manevi değerlerimize kıymet vermiyorsa hiç değilse kendi cinsiyetine yönelik bu ağır hakarete tepki vermelidir. Kadın STK’larına sesleniyorum, siz ne iş yapıyorsunuz? İlla sizin örgütlerinizden bir bayana, bir kadına küfredilirse o zaman mı ayağa kalkacaksınız? Bir şehidimizin bacısına küfredildiği zaman niçin sokaklara dökülmüyorsunuz? Neden bunun hesabını sormak için yollara çıkmıyorsunuz? İlgili ilgisiz her konuda kadın hakları diyerek ortalığı birbirine katanların şehidimizin kız kardeşine yönelik bu iğrenç saldırısı karşısında derin bir sessizliğe gömülmesini de hafızamıza kayıtlarımıza nakşediyoruz. Ana muhalefetin başı şehidimizin bacısına yapılan bu saldırıyı nereye kadar görmezlikten geleceksiniz? Hani sen kadın haklarını savunuyordun? Her kim bu ülkede bir daha İstanbul Sözleşmesi ile başlayan bir cümle kurarsa, ona en başta ve en çok kendi adlarını sapkın ideolojik ajandaları uğruna istismar ettiği için kadınlarımız tepki göstermelidir.”

İstanbul Sözleşmesi kadınları ve LGBTİ+’ları nasıl koruyor? 

İstanbul Sözleşmesi, erkek şiddetine maruz bırakılan kadınların korunması konusunda bağlayıcılığı olan uluslararası ilk sözleşme niteliğinde. Sözleşme fiziksel şiddet, taciz, tecavüz, zorla evlendirme, psikolojik şiddet, kadın sünneti, kürtaja zorlama gibi cinsel şiddetin her türüne yaptırım öngörüyor.

Toplumsal cinsiyet eşitliği için önemli bir adım olan sözleşme, Türkiye’deki ve dünyadaki kadın hareketlerinin önemli bir kazanımı.

Sözleşmenin giriş bölümünde şu ifadeler yer alıyor:

“Kadına karşı şiddetin ve aile içi şiddetin her türünü kınayarak,

Kadınlarla erkekler arasında de jure ve de facto eşitliğin gerçekleştirilmesinin kadına karşı şiddetin önlenmesinde temel bir unsur olduğunun bilincinde olarak,

Kadına karşı şiddetin, kadınlarla erkekler arasında tarihten gelen eşit olmayan güç ilişkilerinin bir tezahürü olduğunu ve bu eşit olmayan güç ilişkilerinin, erkeklerin kadınlara üstünlüğüne, kadınlara karşı ayrımcılık yapmalarına ve kadınların tam anlamıyla ilerlemelerinin engellenmesine yol açtığının bilincinde olarak,

Kadına karşı şiddetin yapısal özelliğinin toplumsal cinsiyete dayandığını ve kadına karşı şiddetin, kadınların erkeklere nazaran daha ast bir konuma zorlandıkları en önemli sosyal mekanizmalardan biri olduğunun bilincinde olarak,

Kadınların ve genç kızların aile içi şiddet, cinsel taciz, ırza geçme, zorla evlendirme, sözde ‘namus’ adına işlenen suçlara ve kadınların ve genç kızların insan haklarının ciddi bir biçimde ihlalini oluşturan ve kadınlarla erkekler arasında eşitliğin sağlanmasının önünde büyük bir engel olan kadın sünneti gibi ciddi şiddet türlerine sıklıkla maruz kaldığının çok büyük bir kaygıyla bilincinde olarak,

Silahlı çatışmalarda sivil halkı ve özellikle de kadınları yaygın veya sistematik ırza geçme ve cinsel şiddet şeklinde etkileyen, devam edegelen insan hakları ihlallerinin mevcudiyetinin ve gerek çatışmalar esnasında gerekse çatışmalardan sonra toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin artma potansiyelinin bilincinde olarak,

Kadınların ve genç kızların erkeklerden daha fazla oranda toplumsal cinsiyete dayalı şiddet riskine maruz kaldıklarının ve erkeklerin de aile içi şiddetin mağdurları olabileceğinin bilincinde olarak,

Çocukların, aile içi şiddetin tanığı olmak da dahil olmak üzere, aile içi şiddetin mağduru olduklarının bilincinde olarak, 

Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetten arınmış bir Avrupa yaratmayı hedef edinerek, aşağıdaki hususlarda görüş birliğine varmışlardır.”

Sözleşmenin amacını birinci maddesi, şöyle tanımlıyor:

  • Kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak.
  • Sözleşme, kadına kadın olduğu için ayrımcılık yapılmasını engelliyor ve kadın, erkek, çocuk, engelli, mülteci, LGBTİ+ bütün bireyleri ev içi şiddetten koruyor.
  • Sözleşme, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını tanımlayan ilk bağlayıcı metin olma özelliği taşıması açısından da önemli. Erkek şiddetine karşı yerel, ulusal ve küresel mücadelede de kritik önemde. 
  • Erkek şiddeti mağdurlarına psikolojik ve hukuki danışmanlık sağlanması ve yeterli sayıda sığınma evi tahsis edilmesi sözleşmenin koruma maddeleri arasında.
  • Yargılamada, kadına yönelik şiddetin suç sayılması ve gerekli cezaların verilmesinin sağlanması da sözleşmeyle öngörülüyor. Sözleşme, kadına yönelik şiddette gelenek, töre, din ya da “namus” gerekçelerini de yaptırıma tabi tutuyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.