Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Türkiye’de bir yılda 208 bin çocuk suça sürüklendi: İşte nedenleri

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılında güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuklara ilişkin istatistikleri yayımladı. İstatistiklere göre geçen yıl güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 10,8 artarak 499 bin 319’e ulaştı. Söz konusu artışın sebeplerini Av. Şahin Antakyalıoğlu ve Sosyal Hizmet Uzmanı Mehmet Can Özkaya ile konuştuk.

TÜİK’in açıkladığı verilere göre geçtiğimiz yıl güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 10,8 artarak 499 bin 319 olarak kayıtlara geçti. 

Bu olaylarda çocukların 207 bin 999’u mağdur olarak, 132 bin 943’ü suça sürüklenme sebebiyle (kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla), 70 bin 905’i bilgisine başvurma amacıyla, 67 bin 518’i kabahat işlediği iddiasıyla, 19 bin 277’si kayıp (hakkında kayıp müracaatı yapılıp daha sonra bulunan) olması sebebiyle, 677’si ise bu nedenlerin dışında kalan diğer nedenlerden dolayı güvenlik birimlerine geldi veya getirildi.

Güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların yüzde 41,7’sini mağdur çocuklar oluşturdu

Güvenlik birimlerine mağdur olarak gelen 207 bin 999 çocuğun yüzde 89,4’ünü suç mağduru, yüzde 10,6’sını takibi gereken olay mağduru çocuklar oluşturdu. Güvenlik birimlerine suç mağduru olarak gelen veya getirilen 186 bin 14 çocuğun yüzde 7,4’ü yaralama, yüzde 13,1’i cinsel suçlar, yüzde 12,4’ü aile düzenine karşı suçlar, yüzde 4,5’i tehdit, yüzde 12,6’sı bu nedenlerin dışında kalan diğer nedenlerden dolayı mağdur oldu.

Güvenlik birimine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olayların 132 bin 943’ünü ise suça sürüklenen çocuklar oluşturuyor. Bu çocukların yüzde 36,6’sına yaralama, yüzde 27,2’sine hırsızlık, yüzde 5,1’ine uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak, yüzde 4,3’üne tehdit, yüzde 3,8’ine ise cinsel suçlar suçları isnat edildi.

Çocukların suça sürüklenme sebepleri

Medyascope’a söz konusu artışı değerlendiren Sosyal Hizmet Uzmanı Mehmet Can Özkaya, güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların 207 bininin mağdur olarak sistemin içerisine girdiğine dikkat çekti. Özkaya’ya göre çocukların suça sürüklenme nedenleri yetişkinlerinkinden çok farklı değil. Ancak çocukların yaşları nedeniyle dış etkenlere karşı daha hassas olması, çocukların suça sürüklenmesini kolaylaştırıyor. Ayrıca, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumun yarattığı baskı da çocukları olumsuz etkiliyor: 

“Ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik durumların aileler üzerine getirmiş olduğu ekonomik baskı, bu ekonomik baskının çocuklara yansıması, bazen aile içi şiddet vakalarına neden olması veya çocukların aile bütçelerine katkıda bulunmaları gerekmesi nedeniyle sokağa sürüklenmeleri, sokakta savunmasız bir şekilde büyüklerle temas etmek zorunda kalmalarına ve onlar tarafından suça sürüklenmelerine neden olabiliyor.”

Özkaya’ya göre çocukların suça sürüklenmesinin ikinci nedeni de sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere erişimdeki zorluklar:

“Tabii çocukların serbest zamanını değerlendirecek imkanları çok kısıtlı olması, özellikle okulların kapalı olduğu dönemlerde biz bu sayının arttığını görüyoruz. Çocukların serbest zamanlarını kaliteli bir şekilde geçirebilecekleri kuruluşlar oldukça az. Bu da boş kalmış olan çocukların, ‘kötü arkadaş çevresi kurbanı’ olup çeşitli suçlara sürüklenmesine neden olabiliyor.”

Mehmet Can Özkaya

Özkaya, çocuk işçiliğinin de çocukların suça sürüklenme sebeplerinden biri olduğuna dikkat çekiyor. Özkaya’ya göre çalışmak zorunda bırakılan çocuklar, suç işlemek zorunda kalabiliyor:

“Bence bir üçüncüsü de aslında sistemin mağdur ettiği çocuklar. Yani çalışmak zorunda kalıp, bu çalışmak zorunda kaldıkları sürece kanun dışı durumlara ister veya istemez bir şekilde sebebiyet veren çocuklar. Yani şöyle söyleyeyim size, suç değil ama işte mendil satmak zorunda kalan, mendil sattığı akşamlarda veya gecelerde karşılaşmış oldukları durumlarla baş edemeyerek suça sürüklenmiş olan çocuklar.” 

Özkaya son olarak çocuk yaşta uyuşturucu kullanımının artışına da dikkat çekiyor. Uyuşturucu kullanımının artmasının çocuklar üzerindeki etkisini ise şöyle anlatıyor: 

“Dördüncü olarak, uyuşturucu kullanımı bir başka sıkıntı, yaş çok düşmüş vaziyette, özellikle ülkemizde, uyuşturucu kullanım yaşı. Uyuşturucu kullanımı, her ne kadar Türk Ceza Kanunu’nda bir suç olmasa da kullanmak için satın almak veya bulundurmak suç. Bu bağlamda da çocuklar uyuşturucu temin etmeye çalışırken suça sürüklenmiş oluyorlar.”

Yoksulluk ciddi bir sebep

Av. Şahin Antakyalıoğlu ise çocuk suçluluğunun önlenmesi konusunda politika eksikliğine dikkat çekiyor. Antakyalıoğlu’na göre çocuk suçluluğunun önlenmesi konusundaki politika eksikliğinin yanı sıra, çocukların suça sürüklenmesinin bir diğer sebebi de ekonomik yetersizlikler:

“Bizim çocukları suçtan korumak adına, çocuk suçunu önlemek adına daha etkin politikalara ihtiyacımız var. Tabii ki yoksulluk da ciddi bir sebep olarak karşımıza çıkıyor. Eğitim sisteminin çocuğu örgün eğitimde tutamaması ve örgün eğitimdeyken çocukla ilgili etkili bir çalışma yürütülmemesi çocukların suça karışmasında ciddi bir risk oluşturuyor. Okul sosyal hizmetlerin olmayışı, rehberlik hizmetlerinin niteliksizliği, çocukların suça karışma riskini saptayamamamıza neden oluyor, bazen de riski görmemize rağmen bütçe yetersizliği, personel eksikliği gibi yetersizliklerle karşılaşıyoruz. Çocukları takip etmesi gereken kişilerin, bunu nasıl yapacağına ilişkin bilgi ve model eksikliği var.”

Av. Şahin Antakyalıoğlu

“Suç makinesi olan çocuk değil, devletin kurumları”

Antakyalıoğlu ile suça sürüklenen çocukları nasıl bir gelecek beklediğini de konuştuk. Antakyalıoğlu, çocukların rehabilitasyonuna yönelik süreçteki problemlere dikkat çekerek, devletin çocukların suça itilmesini önleme görevini gerektiği gibi yerine getirmediğini anlattı: 

“Koruyucu, destekleyici tedbirler uygulanırsa bu çocukların suça karışma ihtimali azalacak. Çocuğun suça karışma riskini görüyorsunuz ama bu tedbirleri uygulayamayınca çocuk o kapıdan çıkıp gidiyor, yeni bir suça karışıyor. Yani göz göre göre suça karışmasına neden oluyorsunuz. Örneğin bir ara bir gazetede şöyle bir sürmanşet atılmıştı: ‘Adeta suç makinesi, 144 dosyası var.’ Yani ne demek adeta suç makinesi? Burada suç makinesi olan çocuk değil aslında, devletin kurumları. Çocuk ilk kez suça karıştıktan sonra ikinci, üçüncü, dördüncü suçun oluşmasını engellemeyenler suçlu. Aslında bunu önlemekle yükümlü kişiler adeta suç makinesi olmuş, görevi kötüye kullanma suçu işliyorlar.”

“Çocuk Koruma Kanunu ihlal ediliyor”

Antakyalıoğlu, çocukların korunmasına yönelik mevzuatın uygulanmasındaki eksiklere de dikkat çekiyor. Savcılıklar ve mahkemeler tarafından Çocuk Koruma Kanunu’ndaki hükümlerin ihlal edildiğine dikkat çeken Antakyalıoğlu, suça sürüklenen çocukların maruz bırakıldığı süreci şöyle özetliyor:

“Çocuk suça karıştığı zaman, Çocuk Koruma Kanunu’na ve Çocuk Şube Bürolarına İlişkin Yönetmelik kapsamında, çocuklarla ilgili işlemler kolluğun çocuk birimince yerine getirilmesi gerekiyor. O kadar çok ihlal ediliyor ki bu. Yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz. Çocuklar şube yerine karakollara yani mahalledeki polis merkezlerine götürülüyor. Halbuki Çocuk Koruma Kanunu’nun 31. maddesine göre ‘Çocukla ilgili işlemler öncelikle kolluğun çocuk birimince yerine getirilir’ hükmü var. Biz ihtisas sahibi kişilerin çocuklarla ilgilenmesini istiyoruz, ki işte az önce saydığımız problemler çıkmasın, çocuğun yüksek yararı dikkate alınsın.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.