Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Orhan Miroğlu, Musa Anter davasının düşürülmesini Medyascope’a değerlendirdi: “Gerekirse AİHM’e kadar taşıyacağız”

Musa Anter cinayeti davası Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün (21 Eylül) zamanaşımı gerekçesiyle düşürüldü. Saldırıda ağır yaralanan ve davanın mağdurları arasında yer alan AKP MYK üyesi Orhan Miroğlu, kararı Medyascope’a değerlendirdi. Miroğlu, Musa Anter’in öldürülmesinin JİTEM’in bir operasyonu olduğunu ancak içerisinde PKK’nın da yer aldığını savunarak, “Bu davada MİT, elindeki bilgi ve belgeleri paylaşımda mahkemeye yardımcı olmadı” dedi.

“Dosya mahkemenin raflarındaydı ve içinde bir şey yoktu”

Kürt yazar ve gazeteci Musa Anter, 20 Eylül 1992’de Diyarbakır’da öldürüldü. Dava, dün (21 Eylül) zamanaşımı gerekçesiyle düşürüldü. Saldırıda ağır yaralanan Orhan Miroğlu, “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın konu ile ilgili ifadesinden sonra avukat Sedat Yurtdaş ile birlikte suç duyurusunda bulunduklarını hatırlattı:

“Dönemin siyasetçileri, Demirel ve OHAL Bölge Valisi Ünal Erkan hakkında da suç duyurusunda bulunduk. Daha sonra itirafçı Abdulkadir Aygan’ın konu ile ilgili itirafları bizi hareketlendirdi. Yeşil’in ifadesi basına yansıyana kadar olay bir JİTEM operasyonu olarak biliniyordu. Burada asıl soru şu: Nasıl oldu Musa abi JİTEM’e inandı. Daha sonra PKK’nın kafa adamlarından birinin de bu operasyonda kullanıldığına dair ifadeler çıktı. Dosya zaten raftaydı ve içinde birkaç gazete kupüründen başka bir şey yoktu. Aygan ile yaptığım röportajda, Aygan her şeyi anlattı ve tetiği çeken tetikçinin ilk işi olduğu ortaya çıktı. Eylem Ankara’da planlanmış, Cem Ersever görevlendirilmişti. Yani bu olay Ersever ve kontrolündeki subaylar tarafından gerçekleştirilmişti. Bilinmeyen ise Ersever’e bu emri kim verdi? Bu soru hep gündemde tutuldu.”

Miroğlu, PKK’nın da cinayette rolü olduğu iddiasını ise şöyle temellendirdi:

“Peki PKK bu operasyonun neresindedir? Bu soruyu sorarken birçok bilgiye vakıf oldum. Musa Anter’in hayattaki en iyi dostu olanlardan Yaşar Kaya’nın hayattayken bana yazdığı mektup var. Mektupta Hale Anter’in (Musa Anter’in eşi) Kaya’ya anlattıkları var. Aynı Güldal Mumcu gibi, bir MİT’çinin kendisine gelip cinayette MİT’in bir dahli olmadığını söylemişti. Bu Yaşar Kaya’nın bana yazdığı mektupta var.”

“Musa abiye inandığı biri bu tuzağı hazırladı”

Miroğlu şöyle devam etti: “Olayın mağduru ve bu zamanı hayatına sindirmiş biri olarak şuna kani oldum ki Aygan’ın da itirafları ile ortada şöyle bir gerçeklik var: Musa Anter o gece JİTEM’in toplantısına gitmiyordu. JİTEM ile görüşmek söz konusu değil ama PKK içinde her kimse buna inandığı için o toplantıya gitti. Benim pozisyonumu herkes biliyor. Eğer Musa abi en ufak bir şüphe duysaydı beni götürmezdi. İnandığı biri ona bu tuzağı hazırladı.

“MİT elindeki bilgileri paylaşsaydı işin JİTEM kısmı ile ilgili farklı bilgiler ortaya çıkabilirdi”

Başından beri savunma tarafının bu gerçeği görmediğini, katil zanlısı Hamit Yıldırım’ın yakalanmasının da önemli olduğunu ancak yasal durumdan dolayı beş yıl yatıp tahliye edildiğini belirten Miroğlu, şöyle konuştu: “Bu cinayetin iki yönü var. Evet, bu bir JİTEM operasyonudur ve PKK’nın açık işbirliği vardır. Musa abi geçmişte PKK ile ciddi bir sorun yaşamış ve PKK kendisini hain ilan etmişti. ‘Musa Anter, zamanaşımı ile ikinci defa öldürüldü’ diyorlar ama Kürt meselesi, davasına, demokratik davasına ömrünü adamış bir adam kendi ilinde o dönemin en güçlü haliyle PKK tarafından hain edildiğinde asıl o zaman Musa abi öldürülmüştü. Dava süreci, 30 yıl değil, Yeşil ve Aygan’ın itirafları ile son 17-18 yıldır sürüyordu. Mahkeme, yeni bir şey çıkmadığı için, davanın sürmesine yol açacak yeni bir bulgu çıkmadığı için bu kararı verdi. Bu davada MİT elindeki bilgileri paylaşsaydı işin JİTEM kısmı ile ilgili farklı bilgiler ortaya çıkabilirdi. MİT, bu davada mahkemeye yardımcı olmadı.”

“Devlet ve PKK arşivleri açılmadan Anter ve 1990’lı yıllardaki cinayetler çözülemez”

Zamanaşımı konusunda bir gelişme olup olmayacağının zamanın kendilerine göstereceğini belirten sözlerini şöyle tamamladı: “Eğer işin PKK boyutuyla ilgili bir PKK’lı çıkıp itiraflarda bulunursa ya da devlet arşivleri açılırsa yeni bir gelişme olabilir. Ama genel olarak devlet ve PKK arşivleri açılmadan Anter ve 1990’lı yıllardaki cinayetler çözülemez. 2010 yılında başlayan süreç ile bu siyasal zemin yakalandı ama bu süreç zehirlendi. Geçmiş ile hesaplaşma değil, durdurma yönünde bir durum gelişti. Davada verilen zamanaşımı kararını Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar taşıyacağız. Ben AK Parti milletvekili olmadan da olduktan sonra da aynı şeyleri söyledim. Umarım uygun siyasi iklimde bu meseleler ile tarihin ağır yükünden kurtulmuş oluruz.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.