Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Erzincan-İliç’te siyanür borusu patlayan altın madeni hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvuru

Erzincan’ın İliç ilçesinde yaşayan Sedat Cezayirlioğlu, Çöpler Altın Madeni’ndeki siyanür borusunun patlamasına ilişkin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) başvurdu.

Erzincan’ın İliç ilçesinde siyanür liçi yöntemiyle altın madenciliği yapılan Çöpler Altın Madeni’nde 21 Haziran’da siyanür çözeltisinin taşındığı boru patlamış; madeni işleten Anagold Madencilik firmasına göre 20, madende inceleme yapan bilirkişi heyetine göre 210 metreküp siyanür çözeltisi toprağa karışmıştı. Çözeltinin toprağa karışması üç buçuk saat sürmüştü.

Altın madenciliğini durdurmak için mücadele eden ilçe sakini Sedat Cezayirlioğlu, siyanürlü bileşiğin maden havzasındaki derelere, Fırat Nehri ve havzasına karıştığını belirtti. Cezayirlioğlu’nun açtığı bir dava kapsamında gerçekleştirilen keşif ve bilirkişi incelemesi, firmanın bildirdiği miktardan daha fazla çözeltinin toprağa ve bölgeye karışmış olabileceğini ortaya koydu.

Sedat Cezayirlioğlu (sağda) ve avukatı İsmail Hakkı Atal

Cezayirlioğlu son olarak hem Türkiye’ye hem de bölge ülkelerine yönelik insanlığa karşı suç işlendiği iddiasıyla soruşturma başlatılması için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) başvurdu.

Başvuruyu Cezayirlioğlu adına Avukat İsmail Hakkı Atal yaptı. Atal, Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen olayın UCM tarafından “ekokırım” kapsamında soruşturulması gerektiğini söyledi.

Siyanür liçiyle altın madenciliği nasıl yapılıyor?

Siyanür liçiyle altın madenciliği yapılırken yeraltından çıkarılan cevher siyanüre ve sülfürik aside maruz bırakılıyor ve bu faaliyetler çoğunlukla toprağın altına serilen membran diye adlandırılan geçirimsiz olma iddiası taşıyan tabakların üzerinde gerçekleştiriliyor.

Yani faaliyetler sırasında siyanür ve diğer zehirli çözeltiler açığa çıksa veya toprağa karışsa bile, geçirimsiz membranlar sayesinde bu kimyasalların toprağın alt katmanlarına karışmasının önlenmesi hedefleniyor. Ancak bilirkişi raporunda, patlayan borunun bulunduğu alanda geçirimsiz membran bulunmadığı belirtiliyor.

Cezayirlioğlu, patlayan borunun altında bulunan Sabırlı Deresi yoluyla borudan dışarı saçılan 210 metreküp siyanürlü çözeltinin Fırat Nehri’ne ve nehrin akış güzergahına ulaşıp ulaşmadığının incelenmesini istedi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan ise sızıntının Fırat Nehri’ne etkileri konusunda tatmin edici bir açıklama gelmedi.

Cezayirlioğlu bunun üzerine meydana gelen olayın insanlığa karşı suç ve “ekokırım” kapsamında incelenmesi için Hollanda-Lahey merkezli Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Cezayirlioğlu ayrıca, Anagold Madencilik firmasının büyük ortağı Kanada ve ABD merkezli SSR Mining şirketinin 10 yetkilisi hakkında da soruşturma başlatılmasını talep etti.

21 Haziran’daki siyanür borusu patlaması sonrasında 88 gün kapalı kalan maden, eylül ortasında tekrar üretime başlamıştı.

Erzincan-İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde patlayan borular, madenin 88 gün kapalı kaldığı dönemde onarıldı (Fotoğraf: Doğu Eroğlu)

Avukat İsmail Hakkı Atal: “Ekokırım suçu işleniyor

Avukat Atal, Medyascope’a yaptığı açıklamada Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen olayın “ekokırım” suçu kapsamında incelenmesi gerektiğinin altını çizdi. Atal şöyle konuştu:

10 Haziran günü müvekkilim Sedat Cezayirlioğlu’yla birlikte Erzincan Valiliği’ne müracaat ettik ve buradaki tehlikeye dikkat çekerek madenin kapatılmasını talep ettik. Fakat valilik talebimizi dikkate almadı ve 20 Haziran’ı 21 Haziran’a bağlayan gece, siyanür borusu patladı. Jandarma tutanaklarına göre, şirket toprağa karışan 20 metreküp zehirli siyanürlü bileşikte 8 kilogram siyanür olduğunu, bunların Fırat Nehri’ne doğaya karıştığını kabul etti. Ancak bizim daha sonra yaptırdığımız tespitte, doğaya karışan siyanürlü bileşiğin 20 metreküp değil, 210 metreküp olduğu ortaya çıktı.

Bu 8 kilogram değil, yaklaşık 80 kilogram siyanürün doğaya karışması demek. Roma Statüsü’nün 7. maddesini (insanlığa karşı işlenmiş suçlar) ihlal etmekten, ekokırım suçundan dolayı Kanadalı ve Amerikalıları Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne şikayet ettik. Erzincan-İliç’te, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, Ortadoğu’da, Mezopotamya’da hem insanlığa karşı suç hem de ekokırım suçu işleniyor.”

Madene karşı tek başına verdiği mücadeleyle tanınan Cezayirlioğlu da madenin denetimler tamamlanmadan yeniden faaliyete geçtiğini ileri sürdü. Cezayirlioğlu, şunları söyledi:

“88 gün boyunca burası kapalı kaldı. Açılmasına 10 gün kala bakanlık müfettişleri madene geldi. Denetimler sırasında eksiklikler bulundu ve madenin açılmasına izin vermediler. 10 gün sonra bir duyum aldım ve madenin bir gün içinde açılacağını öğrendim. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı, Çevresel Etki Değerlendirmesi İzleme ve Çevre Denetimi Dairesi başkanını aradım. ’10 gün önce burada eksiklikler vardı, şimdi ne değişti? Burayı açıyormuşsunuz?’ dedim. Topu Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MAPEG) attılar. ‘İş artık bizden çıktı, sorumlu MAPEG’ dediler.

Burası sadece Türkiye’yi değil; bütün Ortadoğu’yu, tarımı, Harran’ı, GAP’ı, beş tane barajımızı, Suriye’yi, Irak’ı ilgilendiriyor. Burada 210 metreküp siyanürlü bileşiğin Fırat Nehri’ne karıştığı bilirkişi raporlarıyla ispatlandı. Ama öyle büyük bir rant dönüyor ki denetimler tamamlanmadan, 88 gün sonra bu madenin çalışmasına yeniden izin verdiler. Şu anda Türkiye’yi ve komşu ülkeleri zehirlemeye devam ediyor.”

“Ekokırım” nedir?

Stop Ecocide Foundation “ekokırım” suçunu, “Çevreye ağır ve geniş çapta ya da ağır ve uzun vadeli bir biçimde zarara yol açmasının kuvvetle muhtemel olduğunun bilincinde, yasadışı veya keyfi olarak işlenen fiiller” biçiminde tanımlıyor. “Ekokırım” suçu, UCM’nin bağlı olduğu Roma Statüsü’nde resmen anılmıyor fakat ekokırımın suç olarak kabul edilmesi için UCM’ye yapılan baskılar son yıllarda artıyor.

Cezayirlioğlu, siyanür borusu patlamasıyla doğal ekosistemlere ve Fırat Nehri’ne karışan 210 metreküp siyanürlü kimyasal bileşiğin etkilerinin uzun vadede görülecek şekilde yerel halkı zehirleyeceğinden hareketle, olayın hem insanlığa karşı suç hem de “ekokırım” olarak değerlendirilmesini istiyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne nasıl başvuru yapılır?

UCM, Roma Statüsü’nü imzalayan devletlerin vatandaşları hakkında soruşturma yürütüp yargılama gerçekleştirebiliyor. Mahkeme, kurumları ya da tüzel kişileri soruşturmuyor. İmzacı devletlerin hiçbir vatandaşının mahkeme nezdinde yargı bağışıklığı bulunmuyor.

Türkiye, Roma Statüsü’ne taraf ülkeler arasında değil, ABD ise Roma Statüsü’nden imzasını çekmiş durumda. Ancak Kanada Roma Statüsü’ne taraf ve Kanada vatandaşları hakkında soruşturma ve yargılama yapılmasının önünde bir engel yok. Dolayısıyla UCM, SSR Mining şirketinin Kanada vatandaşı yetkilileri hakkında soruşturma yürütebilir.

Buna karşı, Roma Statüsü’ne taraf ülke vatandaşlarının olumsuz etkileneceği bir fiil tespit edilirse UCM, statüye taraf olmayan ülke vatandaşları hakkında da soruşturma yürütebiliyor.

Taraf devletler ve BM Güvenlik Konseyi, belirli kişiler hakkında soruşturma başlatılması için UCM’ye başvuru yapabiliyor. Buna ek olarak, UCM aldığı başvurular üzerine de soruşturma başlatabiliyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.