Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Hablemitoğlu suikastı iddianamesi kabul edildi: İşte kamuoyunun yakından tanıdığı sanıklar, ifadeler ve detaylar

Akademisyen ve yazar Necip Hablemitoğlu’nun 18 Aralık 2002’de öldürüldüğü suikast için hazırlanan iddianame kabul edildi. Toplam 10 sanığın yer aldığı iddianamede altı sanık için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Sanıklar arasında Fethullah Gülen, Enver Altaylı, Levent Göktaş ve Mustafa Özcan gibi kamuoyunun yakından tanıdığı hükümlü, tutuklu ve firariler de yer alıyor.

Akademisyen ve yazar Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002’de Ankara’da evinin önünde uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. Aradan geçen 20 yıldan sonra faillerin bulunmasına ilişkin önemli gelişmeler yaşandı ve 10 sanığın yer aldığı iddianame kabul edildi. Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün’ün hazırladığı iddianamenin 18 Aralık’tan önce kabul edilmesiyle dosya zamanaşımından kurtarıldı.

Davada üç müşteki yer alıyor. Müştekiler, Necip Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu ve kızları Kanije Hablemitoğlu ile Uyvar Hablemitoğlu. Sanıklar arasında ise kamuoyunun yakından tanıdığı isimler bulunuyor.

Suikast şeması

İddianameye göre “cemaatin Türkiye imamı” olarak bilinen firari Mustafa Özcan ve “FETÖ” hükümlüsü eski Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubu Enver Altaylı suikastın düzenlenmesine karar veren isimler. Suikastı planlayan ve bu doğrultuda tetikçi de dahil en az dört kişilik bir silahlı örgüt kuran isim ise o dönemde Muharebe Arama ve Kurtarma (MAK) Alay Komutanı olarak görev yapan emekli Albay Levent Göktaş.

Göktaş’ın kurduğu örgütte Fikret Emek, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Nuri Gökhan Bozkır ve Mehmet Narin’in yer aldığı belirtiliyor. İddianamede, bu kişiler hakkında işlemiş oldukları kasten öldürme fiilinden hariç örgüt üyeliği suçunda da kovuşturma yapılması gerektiği belirtiliyor.

Levent Göktaş

Levent Göktaş hakkında, maktul Necip Hablemitoğlu’nu Nuri Gökhan Bozkır’a takip ettirmek, cinayet öncesinde olay yerine ilişkin keşif yaptırmak, şüpheli Fikret Emek ve Tarkan Mumcuoğlu’na maktul Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesi talimatını vermek ve öldürtmek suçlamalarıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor. Göktaş’ın ayrıca örgüt kurmak suçundan da ceza alması isteniyor. Hakkında gözaltı kararı çıktıktan sonra Türkiye’den kaçan Göktaş, 2 Eylül’de Bulgaristan’da tutuklandı, halen Türkiye’ye iade yargılaması yapılıyor.

O dönem Levent Göktaş’ın komutası altında bulunan Tarkan Mumcuoğlu’nun ise tetiği çeken kişi olduğu düşünülüyor. Mumcuoğlu hakkında bu nedenle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor. Mumcuoğlu olay tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığı MAK Alay Komutanlığı karargâhında İstihbarat Kısım Amiri olan Fikret Emek’in yardımcısı olarak yüzbaşı rütbesi ile görev yapıyordu. Levent Göktaş’ın emri doğrultusunda hareket eden Fikret Emek için de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

“Hedef Necip Hablemitoğlu”

Nuri Gökhan Bozkır ise ifadesinde Tarık Mumcuoğlu’nu suikastın düzenlendiği yere kendisinin götürdüğünü anlaıyor. Suikasttan yaklaşık bir ay önce Levent Göktaş ile görüştüğünü belirten Bozkır, şunları söylüyor:

“2002 yılı Kasım ayı ortaları gibiydi, MAK Alay Komutanı Levent Göktaş beni bir gün makamına çağırdı. Örtülü bir görev olduğunu, hedefin Necip Hablemitoğlu isimli kişi olduğunu, nedenini de bu kişinin devletin gizli bilgi ve belgelerini istenmeyen şahıslarla paylaştığını söyledi. Bana Portakal Çiçeği Sokağı keşfini yapmamı ve gerekli koordinasyonu Fikret Emek binbaşı ile yapmamı emretti. Ayrıca bana görevde kullanmam için operasyonel bir hat verdi. Ben ‘Emredersiniz komutanım” diyerek yanından ayrıldım.”

Cinayet anı

Bozkır, daha sonraki bir gün Göktaş ile görüştüğünde Necip Hablemitoğlu suikastı için Tarkan Mumcuoğlu’nun geleceğini, kendisini bölgeye götürüp getirme görevinin Göktaş tarafından verildiğini söylüyor. Bozkır, suikast günü yaşananları ise şöyle anlatıyor:

“Tarkan (Mumcuoğlu) bu istikamette seyir halinde iken yolda elindeki operasyonel telefon ile Mete ağabey hitabıyla biriyle konuşuyordu. Mete, Levent Göktaş’ın görevlerdeki kod ismidir. Tarkan telefonda ‘Tamam, tamam’ şeklinde devam etti. Pak Sokak’ra boş bulduğum bir yere aracı park ettim. Araba çalışır vaziyette bekledim, aracın ışıklarını kapattım. Tarkan Mumcuoğlu’nu bırakmamdan 5 veya 10 dakika sonra arka arkaya iki el silah sesi duydum. Arabayı iki hamlede sokak içerisinde döndürdüm, geldiğim Portakal Çiçeği Sokağı istikametine döndüm. Portakal Çiçeği Sokağı içerisinden Tarkan Mumcuoğlu’nu araca aldım, yukarıya Çankaya Lisesi istikametine doğru çıktım. O sırada Tarkan telefonla konuştu, ‘Unsurlar çekilebilir’ dedi.”

Nuri Gökhan Bozkır

İddianamede, FETÖ hükümlüsü eski MİT mensubu Enver Altaylı’nın suikasttaki rolü ise şöyle anlatılıyor:

“Şüpheli Enver Altaylı’nın maktul Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesi sürecinde diğer şüpheliler üzerindeki rolü gelinen aşama itibari ile anlatılmış olup, özetle bir kez daha ifade edilirse, Enver Altaylı, FETÖ/PDY’nin olay tarihinde sözde Türkiye İmamı olan Mustafa ÖZCAN ile birlikte, maktul Necip Hablemitoğlu’nu FETÖ/PDY ile olan çalışmalarından vazgeçirmeye çalıştığı, bunda başarılı olamayınca da şüpheli Aydın Köstem üzerinden Mustafa Levent Göktaş’a ulaşarak, onu azmettirerek, Mustafa Levent Göktaş’ın başını çektiği suç örgütünce Necip Hablemitoğlu’nu öldürüldüğü yapılan soruşturma sonucundan anlaşılmaktadır.”

Ağustos 2017’de gözaltına alınan ve bir sene önce hüküm giyen Altaylı için de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.

Bir diğer sanık Fethullah Gülen’in ise “FETÖ’nün Türkiye imamı” olarak bilinen Mustafa Özcan’ın tüm eylemlerinden sorumlu olduğu belirtiliyor. Ayrıca Mustafa Özcan’ın her aşamada Fethullah Gülen ile temas kurduğu bilgisi aktarılıyor:

“Şüpheli Mustafa Özcan’ın alınan yurt dışı çıkış ve yurda giriş kayıtlarından ve şüphelinin gsm hattına ilişkin alınan hts kayıtlarındaki ABD ülkesi irtibatlarından görüleceği üzere, olay döneminde her aşamada şüpheli Mustafa Özcan’ın örgüt lideri şüpheli Fetullah Gülen ile irtibat halinde olduğu anlaşılmaktadır.”

Gülen için de ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor.

Hablemitoğlu neden hedef alındı?

Savcının değerlendirmesine göre Necip Hablemitoğlu’nun hedef alınmasında iki önemli neden bulunuyor. Biri, o dönemde MİT Müsteşarlığına getirilebileceğine dair kuvvetli duyumlar bulunması, diğeri ise Fethullah Gülen hareketi hakkındaki çalışmaları. Savcı, Hablemitoğlu’nun Gülen hakkındaki araştırmalarını şu sözlerle niteliyor:

“Fethullahçı Terör Örgütü’nün, ne denli tehlikeli olduğunu, gizli fakat derinden olan yapılanmasını, anayasal kurumları ele geçirmeye yönelik faaliyetlerini, TV, radyo kanalları, konferans ortamları ve yazılarında açıkça ifade eden ülkemizdeki ilk yurttaşlardan biri.”

İddianamede, Necip Hablemitoğlu’nun bir sohbetleri sırasında Alman vakıflarıyla ilgili araştırmalarına yönelik Sağlık Bakanı Halil Şıvgın’a “Bunu yapmamı benden asker istedi, ben MİT Müsteşarı olacağım” dediği aktarılıyor.

“Böyle şeyler yazmayın”

İddianamede Necip Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu’nun dikkat çektiği olaylar da yer alıyor. Bunlardan birinde Şengül Hablemitoğlu, öldürülmeden kısa süre önce eşinin yazdığı ve Yeni Hayat Dergisi’nde yayımlanan “Milli Merkezler Olmadan Asla” isimli makalesinde “MİT’in, cemaatçilerin yurtdışındaki eğitim faaliyetlerine müdahale etmediğini eleştirmesi, MİT’in maaşının CIA/NGO(STK) tarafından ödendiği içerikli MIT’i ve cemaatçi yapılanmanın yurtdışı faaliyetlerini eleştirir içerikli yazısı” nedeniyle hemen aynı günlerde o dönemin MİT Başkanı Şenkal Atasagun’un kendilerini ev telefonundan aradığını ve “Böyle şeyler yazmayın, bunları şimdi gündeme getirmeseniz uygun olur” dediğini anlatıyor.

Şengül Hablemitoğlu, eşinin bir gün öğle yemeği yediği sırada Tuğrul isimli bir kişi tarafından Fethullah Gülen kastedilerek “Bak bunlarla uğraşıyorsun, canın yanacak” sözleriyle tehdit edildiğini anlatıyor. Hablemitoğlu, “O tarihten sonra Tuğrul isimli kişinin kendisi ve ailesi bizimle iletişime geçmedi. Hatta taziyede bile bulunmadı” diyor.

Zekeriya Öz devrede

Şengül Hablemitoğlu, Ergenekon davasının savcısı olan FETÖ firarisi Zekeriya Öz’ün, kendisinden Ergenekon davasına müdahil olmasını istediğini ancak bunu reddettiğini de söylüyor: “Bana gelen bilgide cinayeti çözdüğünü ve müdahil olmam yönünde talepte bulunmuştu. Ben müdahale talebini reddettim. Çünkü bildiğim kadarıyla cinayeti çözme yönünde bir delil elde edememişti. İddianameden avukatlarım vasıtasıyla edindiğim bilgileri tutarsız buldum. Bu nedenle davaya müdahil olmadım.” 

Sedat Peker detayı

İddianamede, geçen sene yayınladığı videolarla Türkiye gündemini sarsan ve şu an BAE’de bulunduğu düşünülen Sedat Peker’in de adı geçiyor. Nuri Gökhan Bozkır, 2021’de Ukrayna’dan Romanya’ya kaçışını ve burada bir süre kalmasını Sedat Peker’in talimatı ile Aytaç Ocaklı’nın sağladığını anlatıyor. Aytaç Ocaklı ise Zekeriya Öz’ün 11 Ağustos 2015’te Sarp Sınır Kapısı’ndan Gürcistan’a, devamında da Almanya’ya kaçışını sağlayan isim olarak biliniyor.

Bozkır bu süreci şöyle açıklıyor:

“2021 yılı Eylül ayı içinde beni Romanya’ya kaçıran Aytaç Ocaklı, oradaki kalış süresince ikametimi, rahat hareket etmemi Sedat Peker’in talimatıyla oradaki adamı olan Beynur isimli şahıs aracılığıyla benim Romanya’da kalmamı sağladı. Ayrıca Sedat Peker, Aytaç Ocaklı ile yaptığı görüşmelerde benim kesinlikle Türkiye’ye iade olmamam gerektiğini söylediğini belirtti.” 

Hakkında kırmızı bülten çıkarılan Bozkır, 10 Temmuz 2019’da Ukrayna’da bir Türk restoranında yakalanmıştı. Bozkır, Türkiye’ye iade edilmemek için Ukrayna’dan siyasi sığınma talebinde bulunmuştu. “Sauna çetesi davası”nda da adı geçen ve Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde soğan kamuflajlı bir TIR’ın içinde patlayıcı madde yakalanması olayının soruşturulduğu davanın da sanıkları arasında olan Bozkır, bu yılın başında Türkiye’ye getirildi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.