Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Afet haberlerinde çocuk hakkı ihlalleri | Menekşe Tokyay: “Tek pusulamız etik, tek odağımız insan olmalı”

Türkiye, 6 Şubat’ta meydana gelen depremle sarsıldı. Depremin ardından yapılan haberlerde etik sorunlar ortaya çıktı. Çocuk hakları üzerine çalışan gazeteci Menekşe Tokyay, medyadaki çocuk hakları ihlallerini ve çocuk odaklı haberciliğin nasıl yapılacağını Medyascope’ta anlattı.

Türkiye, 6 Şubat’ta meydana gelen depremle sarsıldı. Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 büyüklüğündeki deprem Kahramanmaraş, Diyarbakır, Gaziantep, Adana, Kilis, Osmaniye, Adıyaman, Malatya, Şanlıurfa ve Hatay’ı vurdu.

Depremin kamuoyuna aktarıldığı haberler ve görüntülerde, etik kurallar gözetmeksizin odak haline getirilen çocukların haklarının ihlal edilmesine ve travma etkisi yaratacak görüntülere yer verilmesine tepki yağdı. Yapılan ihlallerin meşrulaştırılmaması gerektiğini ve hak ihlalleri üzerine medyaya büyük bir sorumluluk düştüğünü söyleyen Menekşe Tokyay, “mucize haberciliği”nde dikkat edilmesi gerekenleri, çocuk odaklı haberin nasıl yapılacağını anlattı.

“Temelsiz umut pompalanmamalı”

Afet haberlerinde kayıpların yanında kamuoyuna sunulan “mucize” haberlerinin, kamu yararı ve insan yaşamı arasında bir denge halinde verilmesi gerektiğini söyleyen Menekşe Tokyay, “Enkazdan 140 saat sonra çıkarılan bir kişinin bilgilerine kamunun erişimi, bizzat kamu yararıdır. İnsanların kurtuluş öykülerini haberleştirmekten zaten kaçınamayız. Ancak öte yandan şayet aynı kişi birkaç saat sonra organ yetmezliği yüzünden hayatını kaybedecekse burada medyanın itidalli bir dil kullanarak bu kişinin tanıdıklarına temelsiz bir umut pompalamaması, kimseyi rencide etmemesi gerekir” dedi.

“Tek pusulamız etik, tek odağımız insan olmalı”

Menekşe Tokyay, mucize haberlerinin politikleştirildiği durumlardan da sakınılması gerektiğini şu örneklerle anlattı:

“Mucize haberlerinin politize edildiği durumlardan da kaçınmak gerekir. 100 saat sonra kağıttan kule gibi yıkılan binadan çıkarılan çocuk eğer Suriyeli ise ona yönelik olarak milliyetçi kanattan gelen tepkileri odağına çeken bir haber de yanlış. Hatay’ın birçok ilçesinin artık haritadan silinecek duruma geldiği bir ortamda yaşanan mucizevi kurtarma haberlerinden sonra tozpembe bir tablo sunmak da yanlış. İnsani bir felaketi aktarırken tek pusulamız etik, tek odağımız insan olmalı.”

“Çocuğun kişisel bilgileri ifşa edilmemeli”

Haberlerde çocukların odağa alınması üzerine de konuşan Menekşe Tokyay, bunun çocuğu nesneleştirmek açısından yanlış olduğunu vurguladı.

Afet anlarında travma altında olan çocukların görüntülerinin ileri yaşlarında önlerine çıkmasının istenmeyen bir durum olduğunu belirten Tokyay, şöyle devam etti:

“Bu açıdan örneğin siyasetçilerin yanı başında duran, uykudan gözleri bitap düşmüş, soğuktan başını kapatan çocukların şapkalarının çıkartılıp, yüzlerinin açıldığı görüntülerin kullanılması çocuk açısından son derece örseleyici bir dijital ayak izi bırakmakta ve ileride bu haberlerle anılma riskini doğurmaktadır. Benzer şekilde bir siyasetçinin, çocukları babasından emanet aldığına dair haberler de başkalarını benzer şekilde hareket etmeye yöneltebilir ve zaten çocukların aileleriyle ilişkisi açısından kaotik olan bu ortamı daha da içinden çıkılmaz hale getirir.”

Tokyay, enkazdan çıkarılan veya afeti yaşayan çocuğa sağlanacak en büyük faydanın, çocuğun kişisel bilgilerinin ifşa edilmemesi, görüntülerinin gösterilmesinden ziyade çocuğun ihtiyaçlarının haberleştirilmesi, tıbbi desteğin sağlanması veya yakınlarından habersiz çocuğun, yakınlarına erişimini sağlaması için medyanın dördüncü kuvvet olarak bu konuyu kamuoyuna duyurmak olduğunu söyledi.

“Çocuğun üstün yararından şaşmamak gerek”

Çocuk haklarını ihlal etmeden afet haberciliğinin nasıl yapılabileceğini anlatan Menekşe Tokyay, çocuğun üstün yararından şaşmamak gerektiğini belirtti.

Tokyay geçmiş afetlerdeki çocuk hakları ihlallerine değinerek, “Daha önce İzmir depreminde göçükten kurtulan çocukların videoları ve görselleri, hatta içlerinde köfte isteyenlere ücretsiz köfte gönderen şirketlerin reklamları, günlerce medyayı işgal etti. Bu süreçte hem çocuğun unutulma hakkı ihlal edildi hem de yaşamı boyunca onu takip edecek olan bir travması fotoğraflar ve videolarla dijital ayak izine dönüştürüldü. Çocuğun uzun süre boyunca ‘deprem enkazından kurtulan kız’ veya ‘köfte isteyen kız’ şeklinde anılmasına yol açacak olan bu medya dili, çocuğu nesneleştirir ve onu bir tık veya reyting malzemesine dönüştürür. İzmir depreminde kurtarılan A. ismini Google’da arattığında karşısına köfte ile ayran istediği o travmatik görüntüler geliyor. Unutulma hakkı yok sayılmış oluyor” dedi.

Tokyay, “Dolayısıyla afet haberlerinde birinci kural çocuğun yüzünün gösterildiği görüntülerden sakınmaktır. Zaten çocuğa ilk yardım desteği veren kişilerin de böyle görüntüleri çekmesi ve medyaya servis etmesi, ahlaki bir hatadır” diyerek, çocukları yaşanan kaosun dışında tutacak bir medya sorumluluğuna ihtiyaç olduğunun altını çizdi.

Afet haberlerinin öznesi kayıp çocuklar olması durumunda da yine kişisel bilgilerin gizliliğinin önemine dikkat çeken Tokyay, kayıp çocukların bilgilerini verirken kaybolduğu yer, aile bilgileri gibi kötü amaçla kullanılabilecek ayrıntılardan kaçınılması gerektiğini söyledi.

Menekşe Tokyay çocuk odaklı afet haberlerinde, afeti yaşamayan veya geçmişte afet travması olan çocukların tekrar travma sürecine girmemesi için bu görüntüleri kamuoyundan sakınmak gerektiğini belirtti.

“Görüntüleri çekildiği için travmaları devam eden çok fazla yetişkin var”

Menekşe Tokyay sözlerine şöyle devam etti: “Sosyal medyada afet anında veya enkaz altında çocukların gösterildiği görüntüler, çocuk hakları ve etik ilkeler bakımından sorunlu olduğu için her sosyal medya kullanıcısının da çocukları odağına alan paylaşımlarında bir adım geride durup, bu paylaşımının o çocuğun şu anı ve geleceğine nasıl bir dijital ayak izi bırakacağını düşünmesi gerekir. 99 depreminde çocuk olup deprem bölgesinde görüntüleri çekildiği için bugün halen travmaları devam eden çok fazla yetişkin var. Kurbanı daha da kurbanlaştırmamak, çocukluğa dair bir acıyı tüketim malzemesine dönüştürmemek gerekir.”

Menekşe Tokyay deprem sonrası bazı yayın organlarının, çekilen görüntüleri güzellemesini ise çocuk hakları odağında şöyle eleştirdi:

“Enkaz altında hayatını kaybetmiş küçük kızının elini tutan bir babanın görselini zaten bir fotoğraf olarak yeterince konuşurken, acı bu kadar tazeyken, yara henüz kanarken edebiyat veya herhangi bir başka sanat metasına dönüştürülmesi bence etik olarak sorunlu ve yakışıksız. Medyanın çocuklara dair ölüm, yaralanma, sakatlanma, kaybolma haberlerini demagojiye varmadan, net, duygulardan arınmış ve vaka temelli bir dille anlatması gerekiyor. Deprem sonrası çocuklarla ilgili görseller asla estetize edilmemeli.”

“Hepimiz bir diğerimizin üçüncü gözüyüz”

Çocuk odaklı haberlerde yapılan hak ihlallerinin her zaman açıkça eleştirilmesi gerektiğini savunan Tokyay, “Hepimiz aslında bu medya ekosisteminde birbirimizin ombudsmanıyız, hepimiz bir diğerimizin üçüncü gözüyüz. Dolayısıyla, eğer Menekşe Tokyay bir haberinde çocuk haklarını gözetmeyen, çocuğu metalaştıran bir kelime, ifade veya görsel kullanmışsa onu başka bir meslektaşı mutlaka eleştirmelidir. Ayrıca tüm medya mensuplarının da çocuklarla ilgili haber yazımında mutlaka konunun uzmanı kişilerden kelime seçimi, kullanılan ifadeler, görsel detayları gibi konularda destek alması, onlara danışmaktan çekinmemesi gerekir. Bu hem gazetecinin arkasında bıraktığı yazıyı onun imzası olarak değerli kılar hem de uzmanların yıllardır emek vererek biriktirdiği deneyimler sonucunda çocuk perspektifini yansıtan ve doğru bir habercilik olur” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.