Erdoğan iktidarında tarikat ve cemaatlerin serüveni (8) | Hangi “Millî Görüş”çüyü desteklersen cennete girersin?

Türkiye’deki tarikat ve cemaatlerin 21 yıllık AK Parti iktidarında geçirdikleri siyasî ve sosyal dönüşümleri ele aldığımız yazı dizisinin bir önceki bölümünde, “Hangi İsmailağa?” sorusunu sorarak İsmailağa Cemaati’nin yapısını ve içindeki kırılmaları irdelemiştik. Bu bölümde ise İsmailağa çatısı altındaki yapıların siyasî tutumlarını ve bu tutumların cemaat mensuplarında nasıl bir karşılık bulduğunu ele alacağız. 

İsmailağa Cemaati’nin tarihsel süreç içerisinde Anavatan Partisi’ne (ANAP) veya Süleyman Demirel’e yakın durduğu zamanlar olsa da kendisini özdeşleştirdiği ilk siyasî hareket Millî Görüş. Mahmut Efendi hiçbir zaman siyasî konulara ilişkin resmî bir açıklama yapmasa da Necmettin Erbakan’ın kendisine yaptığı ziyaretler, cemaat tabanının siyasî tercihlerini etkiliyor. Ayrıca, kendisinin seçimlerde Erbakan’ın desteklenmesi gerektiğini düşündüğü de cemaat içerisinde kulaktan kulağa fısıldanıyor.

Necmettin Erbakan ve Mahmut Efendi

Ancak Millî Görüş hareketi dağıldıktan sonra cemaat içerisinde de fikir ayrılıkları doğmaya başladı. Cemaatteki bazı kesimler, Saadet Partisi’ni, bazıları AK Parti’yi destekliyor. Fatih Erbakan’ın yeni parti kurmasıyla “Yeniden Refah”çı olanlar da mevcut. Mahmut Efendi ise resmî bir açıklama yapmamakla birlikte, kendisine “Kime oy verelim?” diye sorulduğunda, “Erbakan’a” diye yanıt veriyordu. Mahmut Efendi’nin yanında bir müddet bulunmuş isimlerden Mahmud Ertürk, bu konuya ilişkin kendisinin de şahit olduğu bir olayı şöyle anlattı:

“Seçimlere az kaldığında şeyh efendiye ‘Ne yapalım?’ diye soruluyordu. O zamanlar hem AK Parti vardı hem de Erbakan sağdı. Ben şeyh efendinin ‘Erbakan’a’ diye cevap verdiğine şahit olmuştum. Hatta böyle Laz ağzıyla ‘Erbakan’ demişti. O zaman doğrudan herkese vaaz ettiği ya da herkesin gelip soru sorma imkânının olduğu yıllar değildi. Dolayısıyla örneğin o yıllarda, İsmailağa’da AK Parti’ye ilgi daha çoktu, hem heyettekilerde hem de cemaatte. Ama hep bir ikilik oluyordu; Saadet Partisi’ne oy vermenin daha doğru olduğunu söyleyenler ve AK Parti’ye oy vermenin daha doğru olduğunu söyleyenler arasında. Ama bu böyle tek yerden bir emir çıkmadığı için büyük kavgalar olmuyordu. ‘Şeyh Efendi böyle söylemiş’ diyorlardı. ‘Ya hayır, söylememiştir’ diyenler oluyordu. Böyle söylemsel olarak bir ayrım vardı.”

Bu arada, Mahmut Efendi’nin siyasîlerle yaptığı kimi görüşmeler de zaman zaman medyaya yansıyordu. Gündemde en çok yer bulan Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti olsa da Mahmut Efendi’yi zaman zaman ziyaret edenler arasında, Fatih Erbakan, Saadet Partililer, BBP’liler ve hatta HÜDA PAR’lılar bile mevcuttu.

Fatih Erbakan ve Hasan Kılıç

Mahmud Ertürk, bu ziyaretlerin de cemaat mensuplarının oy tercihlerinde belirleyici faktör olabildiğini söylüyor. Örneğin, bir seçimde Saadet Partisi’ne oy vermeyi düşünenler, Erdoğan’ın Mahmut Efendi’yi ziyaret etmesinden sonra, şeyhlerinin seçimlerde Erdoğan’a oy verilmesini işaret ettiğini düşünerek karar değiştiriyorlar:

“Şeyh Efendi bir seçimden önce yine Erbakan ismini söylemişti. Ben de yani ona şahitlik etmiş birisi olarak, bir de gerçekten o yıllarda kesinlikle hani AKP’nin yaptıklarını tasvip etmeyen birisi olarak, gayet açık bir şekilde ‘Saadet Partisi’ne oy vereceğim’ diyordum. Benim de orayla bir bağım olduğundan insanlar önemsemiyorlardı bunu. ‘Ya o böyle söylüyorsa Saadet Partisi falan’ diyenler vardı. Sonra seçimlere bir-iki gün falan varken Erdoğan, şeyh efendiyi ziyaret etmişti. Orada vermiş olduğu görüntüyle birlikte, insanların kafasına şey yerleşmişti: ‘Ama bak, şeyh efendi AK Parti’ye işaret ediyor’ vs.”

Recep Tayyip Erdoğan ve Mahmut Efendi

Cemaatin bugün başına geçen Hasan Kılıç’ın Tayyip Erdoğan’la ilişkisi Mahmut Efendi’den çok daha iyi. Hasan Kılıç’ın oğlu Hüsnü Kılıç, 2015 seçimlerinde AK Parti İstanbul 2. bölge 17. sıradan milletvekili adayı gösterildi ancak seçilemedi. Kendisinin Erdoğan’la oldukça yakın ilişkilerinin olduğu ve hatta ailecek görüştükleri cemaatteki pek çok isim tarafından dile getiriliyor.

Nitekim İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı, önümüzdeki seçimlerle ilgili açıklamasında, “istikrar ve tecrübenin başarıyı getireceği”ni cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’ın destekleyeceğini açıkladı. Zaten Kılıç’ın Erdoğan’la ilişkileri nedeniyle İsmailağa’nın bu konudaki tutumu cemaatin içerisinde oldukça netti. Bu açıdan cemaat tarafından resmî bir açıklama yapılması tabanın oy tercihleri üzerinde büyük bir değişiklik yaratmayacak olsa da cemaatin günden güne politikleştiğini gösteriyor.

Hasan Kılıç’ın cemaatin başına geçmesinde Erdoğan’la ilişkilerinin iyi olmasının etkili olduğunu söyleyenler de mevcut. İsmailağa mensupları, Erdoğan’ın İsmailağa Cemaati’nin yeni şeyhinin kim olacağı konusunda direktif veremeyeceğini söylemekle birlikte, Kılıç’ın Erdoğan’la arasının iyi olmasının şeyhlik iddiasında bulunacak farklı isimler için bir geri adım atma sebebi olduğunu dile getiriyorlar.

Peki, Marifetçiler ne düşünüyor?

Cemaat çevrelerince, Marifet Derneği’nin Erdoğan’la arasının öteden beri iyi olmadığı konuşuluyor. Elbette bunun en önemli nedenlerinden biri, dernek tarafından İstanbul-Beykoz-Çavuşbaşı’nda yapılan külliyenin bazı bölümlerinin kaçak olduğu gerekçesiyle yıkılması ve bu süreçte derneğin hocaları tarafından hükümetin aleyhinde sert açıklamalar yapılması. 

Bu nedenle, 2016 yılına dönerek Marifet Derneği ve Erdoğan arasında yaşananları kısaca hatırlatmak yerinde olacaktır. 8 Şubat 2016’da bir grup çevik kuvvet, iş makineleriyle Beykoz-Çavuşbaşı’ndaki külliye inşaatına girerek bazı yapıları yıkıyor. Marifet Derneği yönetim kurulu üyesi Şefik Kocaman ise gazetecilere verdiği demeçte, olayın savcılığa intikal ettiğini ancak henüz bir yıkım kararı alınmadığını belirterek, “Sayın Cumhurbaşkanımız da Başbakanımız da buraya gelip inceleme yaptı. Seçimlere kadar herhangi bir sorunumuz yoktu. Dik duruşumuzdan dolayı cezalandırılıyoruz” diye konuşuyor.

Kocaman’ın yıkıma tepkisi bununla sınırlı değil. Kocaman, AK Parti hükümetini 28 Şubatçılarla karşılaştırarak şöyle konuşuyor:

Bize şunu söylüyorlardı: ‘Sizin kurslarınıza dokunulmuyor.’ Şu an medreselerimiz yıkılıyor bizim. 28 Şubat’ı eleştiren arkadaşlarımız buna ne diyecekler? Bilmiyorum. O zamanlar gönlümüz rahattı. 28 Şubat zamanında evet ezildik, üzerimize gelindi, kurslarımız kapatıldı, fakat suçumuz anlı ak edecek bir suçtu Allah katında. Şimdi neyden içeri gireceğimiz, ne kadar kalacağımız, neyle suçlanacağımız belli değil.”

İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı ise yıkım kararının kanun dışı olmadığını belirttiği bir açıklama yapıyor. Açıklamada, Marifet Derneği tarafından yapılan inşaatta proje dışına çıkıldığı belirtilerek, “Bunu vesile yaparak internet ve basılı medyada art niyetli mihraklar, cemaatimiz ile hükümeti karşı karşıya getirme gibi bir tahrik yöntemi uygulama gayretine girmiş gözükmektedir” deniliyor. 

Peki, Erdoğan’la araları hâlâ kötü mü?

Erdoğan ve Marifet Derneği arasında zamanında yaşananlar büyük ölçüde unutulmuşa benziyor. Marifet Derneği seçimlerde kimin desteklenmesi gerektiğine ilişkin resmî bir açıklama yapmazken, derneğin bazı hocaları Erdoğan’a destek bildiriyorlar. Örneğin derneğin hocalarından Muhammet İsa Akyazılı Facebook hesabından “Yeniyüzyılın kaderini belirleyecek önemli bir seçimin arefesindeyiz” başlıklı bir açıklama yaparak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve AK Parti’ye oy vermemenin caiz olmadığını dile getiriyor.

Akyazılı’nın 6284 sayılı kanundaki, toplumda “Kadının beyanı esastır” diye bilinen maddeye ve İstanbul Sözleşmesi’ne karşı yazdığı “Aile müessesemiz dinamitlenmiştir” başlıklı beyanatı, geçtiğimiz ay derneğin internet sitesinde yayımlandı. Seçimlere ilişkin yaptığı açıklama ise yalnızca kendi Facebook hesabından yayımlandı.

Derneğin, Cübbeli Ahmet’le de arası düzelmiş gözüküyor. Cübbeli Ahmet’in Mahmut Efendi’yi külliyeye hapsetmekle suçladığı Muhammet Keskin’le bir araya geldiği anlara ilişkin pek çok kare, Marifet Derneği’nin Facebook hesabından paylaşılıyor. Ayrıca, Cübbeli Ahmet Beykoz’daki külliyede zaman zaman vaaz veriyor, namaz kıldırıyor, sohbet düzenliyor.

Cübbeli Ahmet ne diyor?

Cübbeli Ahmet, gündeme ilişkin hiçbir olaya sessiz kalmadığı gibi seçimler konusunda da görüş beyan etmekten kaçınmıyor. 18 Mart’ta OdaTv’ye konuşan Cübbeli Ahmet, doğrudan bir siyasî partinin ismini işaret etmese de “Kimin duruşu milliyse, dış güçlerle bağlantısı yoksa ona rey vereceğim. Özel bir parti de telaffuz etmeme lüzum kalmadı” diyor.

Kendisi ayrıca, Twitter hesabından yaptığı açıklamalarda sık sık Millet İttifakı’nı hedef alıyor. Yaptığı bir paylaşımda, Saadet Partisi’nin Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemesinin arkasında İran’ın olduğunu savunurken, Saadet Partisi’ni destekleyenlerinse ahirette hüsranla karşılaşacağını söylüyor.

Taban kime oy verecek?

Tabanın büyük bir kısmı da Erdoğan ve Cumhur İttifakı destekçisi. Ve bu kesim zaten, cemaatin içerisindeki hangi yapıya daha yakın olursa olsun, AK Parti ve Erdoğan karşıtı bir söylemle karşılaşmıyor. Erdoğan’ın cemaatin yeni şeyhi Hasan Kılıç’la yakın ilişkilerinin olması da bu kesime güven veriyor. Dolayısıyla AK Parti seçmeni İsmailağalılar’ın seçimlerde kime oy verecekleri konusunda kafaları oldukça net. Ancak cemaatin içerisinde, hiç de azımsanmayacak bir Saadet Partili kitlesi mevcut ve onlar için durum oldukça karışık.

Temel Karamollaoğlu, Mahmut Efendi’nin cenazesine katılmıştı

Erdoğan’ı Necmettin Erbakan’a ihanet etmekle suçlayan bu kesimin büyük çoğunluğu, Fazilet Partisi kapatıldığından beri, Saadet Partisi’ni destekliyor. Hatta, Saadet Partisi teşkilatlarında görev alan birçok İsmailağa mensubu da mevcut. Bu kesim, AK Parti’yi destekleyen İsmailağa hocalarına karşı son derece tepkili. Hatta, partiyle ilişkisi cemaatle ilişkisinden daha güçlü olanlar, Mahmut Efendi’ye olan bağlılıklarını korumakla birlikte, İsmailağa camiasından uzaklaşmış durumdalar. 

Röportaj yaptığımız isimlerden Kocaeli-Darıca Saadet Partisi ilçe başkanı Selim Çetinkaya bu örneklerden biri. Refah Partisi’nin kuruluşundan bu yana Millî Görüş hareketinin içerisinde yer alan Çetinkaya, siyasî konularda cemaat tarafından kurumsal bir açıklama yapılmasa bile, cemaat içerisindeki bazı hocaların Saadet Partisi’ni karalamaya çalışmalarının cemaate zarar verdiğini söylüyor. Cemaat içerisindeki diğer pek çok isimden de İsmailağalı hocaların Saadet Partisi’ne oy verilmemesi gerektiğini söylediğini duyuyorum.

Ancak İsmailağa’daki Saadet Partililer’in hepsi fanatik değil. İçlerinde, bazı seçimlerde Erdoğan’a bazı seçimlerde Saadet’e oy verenler de oldukça fazla. Bu kesim, cemaat içerisindeki Saadet Partisi karşıtı söylemlerden etkilenebilir. Partilerinin CHP’yle ittifak yapmasını bir şekilde “sindirebilecek” olsalar bile, Saadet Partisi’ni desteklemek için CHP logosuna oy basmaları çok zor görünüyor.

Bir de Yeniden Refahçılar var. Onlar, AK Parti’yi ve Erdoğan’ı yeterince İslâmcı bulmuyorlar. Yeniden Refah, özellikle İstanbul Sözleşmesi ve 6284 konusunda yapmış olduğu çıkışlarla İsmailağalılar’ın gönlünü kazanmış gibi gözüküyor. Hatta cemaat mensubu isimlerden bazıları, İstanbul Sözleşmesi’nin imzalandığı süreçte, cemaat içerisinde AK Parti’ye desteğin önemli ölçüde azaldığının altını çiziyorlar.

Yerli ve millî İsmailağa

Mahmud Ertürk’ün İsmailağa’nın siyasî duruşuna ilişkin dikkat çektiği bir başka nokta daha var. O da toplumdaki gidişata paralel olarak cemaat içerisinde de milliyetçilik vurgusunun artması. Ertürk, İsmailağalıların “vatan hainliği” ile suçlandıkça, vatan haini olmadıklarını ispat etmeye çalıştıklarını, bu durumun da mevcut siyasî konjonktürle birleşerek onları milliyetçiliğe ittiğini vurguluyor. 

İsmailağa’ya bakınca zaten gözünüze devletçi bir tutum çarpıyor. Mahmut Efendi’nin müritlerinin sakallarını kesmesine ve cübbe-şalvarlarını çıkarmasına müsaade ettiği tek yer askerlik. Mahmut Efendi ve cemaatin diğer hocaları tarafından “Biz bu faaliyetleri yürütebiliyorsak devletimiz sayesinde” cümlesi de sık sık dile getiriliyor ve cemaat mensupları askerlik yapmaya teşvik ediliyor.

Yerli ve milliliği kendisine en çok dert edinen ismin ise Cübbeli Ahmet olduğu görülüyor. Cübbeli Ahmet’in verdiği sohbetleri veya attığı tweet’leri biraz karıştırdığınızda kendisinin Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin “dış güçler” ve “bekâ” vurgusu yüksek milliyetçilik söyleminden oldukça etkilendiğini görebiliyorsunuz. Bu açıdan bakıldığında İsmailağa Cemaati’nden MHP destekçilerinin de çıkması hiç şaşırtıcı olmaz.

Ekonomik gidişat İsmailağa mensuplarını etkilemedi mi?

İsmailağa üzerine çalışmaya başlamadan önce ülkedeki ekonomik gidişattan en çok etkilenen dinî grubun İsmailağa olduğunu düşünmüştüm. Çünkü İsmailağa, sosyoekonomik olarak toplumun genellikle alt-orta kesiminde var olan bir cemaat. Ancak görünen o ki ülkedeki ekonomik gidişat, cemaat mensuplarının pek umurunda değil. Ekonomik krizden ne kadar etkilenirlerse etkilensinler, yıllarca merdiven altında yürüttükleri faaliyetleri şimdi cumhurbaşkanının bilgisi dahilinde sürdürmek, karşılarına çıkan en ufak problemde Erdoğan’a telefonla ulaşabiliyor olmak onlar için çok daha önemli. 

Ayrıca AK Parti ve Erdoğan dışında yeterince İslamcı bir parti de bulamıyorlar. Buldukları partiler de ya zaten Erdoğan’la işbirliği içinde ya da düşman gözüyle baktıkları CHP’yle iş tutuyor. Yeni kurulan partilerden Gelecek Partisi’ne kendilerini ideolojik olarak yakın hissetmekle birlikte, zamanında gözleri kapalı bir şekilde destek verdikleri Ahmet Davutoğlu da onların gözünde davayı satarak, CHP’yle iş birliği yapan “hain” konumunda. 

Genç kuşak ne düşünüyor?

Bir sonraki yazıda, genç kuşakların İsmailağa ile ilişkisini daha detaylı ele alacağım fakat burada onların siyasî duruşlarından kısaca bahsetmek istiyorum. Sayıları abartılı düzeylerde olmamakla birlikte, İsmailağa’dan kopan gençler de mevcut. Bu gençlerin bir kısmının İsmailağa’dan kopuşları çok sert oluyor. Ailelerine, kendilerini eğitim hayatlarından kopararak İsmailağa’nın yatılı kurslarına gönderenlere karşı büyük bir öfke duyuyor, bu yapıların bu kadar önünün açılması nedeniyle suçladıkları Erdoğan’a ve AK Parti’ye haklarını helal etmiyorlar. Bu kesim, gönül rahatlığıyla CHP’ye, İYİ Parti’ye ve hatta TİP’e oy verecek gibi gözüküyor.

Bir de İsmailağa’ya bağlılığını, Mahmut Efendi’ye bağlılığı ile özdeşleştiren ve daha eğitimli azınlık bir kesim var. Cemaatteki hocalarının ne dediğinden ziyade, ülkenin geleceğine ilişkin kaygıları ön planda olan bu kesimde, AK Parti’yi de Saadet Partisi’ni de DEVA Partisi’ni de CHP’yi de destekleyenler mevcut. Ancak bu kesim, ülkenin geleceğini önemsediği kadar, AK Parti döneminde elde ettiği kazanımları kaybetmemeyi de önemsiyor. Bu noktada, helalleşme söylemine ne kadar güvendikleri, oy tercihlerini belirlerken öne çıkan unsur oluyor.

Yarın: Erdoğan, Mahmut Efendi’nin cenazesiyle birlikte İsmailağa’nın da mı cenazesini kıldı?

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.