Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) gündeme getirdiği anayasa değişikliğinin kabul edilmesi halinde LGBTİ+ derneklerinin kapatılmasının önünün açılması iddia ediliyor. Anayasa değişikliğinin gündeme geldiği ilk günden beri kadınlar ve LGBTİ+’ların itiraz ettiği bu öneri kabul edilirse ne olacak? Kaos GL’den Yıldız Tar ve SPoD’dan Yunus Emre Demir ile konuştu.
2023 Genel Seçimleri’nden önce anayasa değişikliği teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Anaysa Komisyonu’nda kabul edilmişti fakat Genel Kurul gündemine gelmemişti. Türkiye sandığa gidince TBMM’deki tüm yasa teklifleri kadük oldu. Bu nedenle anayasa değişikliği teklifinin bayramdan sonra yeniden Meclis gündemine gelmesi bekleniyor.
Anayasa’nın 24 ve 41. maddelerinde değişiklik öngörülüyor. Aile ve çocuğun korunmasına ilişkin 41. maddeye “Evlilik birliği ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulur” ifadesinin eklenmesi bekleniyor. Bu düzenleme ile “Türk aile yapısının bozulmasının” ve eşcinsel evliliklerin önüne geçileceği dillendiriliyor.
Diken’den Altan Sancar’ın haberine göre, anayasa değişik teklifinin kabul edilmesi halinde LGBTİ+ derneklerinin kapatılmasının önü açılabilir. Sancar’ın aktardığına göre AKP kulislerinde anayasa değişikliği sonrası Dernekler Kanunu’nda “uyum yasaları” çerçevesinde düzenleme yapılabileceği konuşuluyor.
Diken’e konuşan AKP’li isim konuya ilişkin şöyle konuştu: “Bizim hızlıca bu yayılan sapkınlığın örgütlenmiş halinden kurtulmamız gerekiyor. Bu nedenle anayasa değişikliği sonrası, uyum yasalarıyla dernekler yasasında değişiklik yapılacak. Ardından da bu yapılar hızla kapatılabilecek, çünkü faaliyetleri anayasanın dışında olacak.”
LGBTİ+ derneklerinin kapatılma ihtimalini Kaos GL Medya İletişim Koordinatörü Yıldız Tar ve Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) Siyasal Katılım Ekibi’nden Yunus Emre Demir Medyascope’a değerlendirdi.
“Bu ülkedeki LGBTİ+’lar örgütlenmenin bir yolunu bulur”
2015 yılından beri aslında derneklerin kapatılma tehlikesinin olduğunu söyleyen Yıldız Tar, seçim döneminde Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) bunu talep etmesi ve AKP’nin onay vermesiyle kapatılma tehlikesinin arttığını dile getirdi.
İnsanlar örgütlenemesin diye anayasa değişikliği yapmanın dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şey olduğunu söyleyen Tar, “Türkiye antidemokratik olma konusunda dünya birinciliğini kimseye kaptırmayacak gibi duruyor. Derneklerden önce de bu ülkede hem LGBTİ+’lar hem de LGBTİ+ örgütleri vardı. Türkiye’de LGBTİ+ derneklerini kapattığınızda LGBTİ+’lar hop diye birden yok olmayacaklar. Bunu yaparak iktidar toplumsal bir karmaşa yaratmak dışında bir şey yapmış olmayacak. Bu ülkedeki LGBTİ+’lar örgütlenmenin bir yolunu bulur. Çünkü savaş açtıkları şey, yaşamın ta kendisi” dedi.
Hayatlarının anayasalara da yasalara da sığmayacağını aktaran Tar, şöyle devam etti: “AKP’nin atacağı böylesi bir adım, yapabileceği en büyük hatalardan birisi olur. Açtığı yolda gösterdiği hedefe yürüyen, iktidar ortağı olduğu o tarikat ve cemaatler gelip kendisini de aynı yöntemlerle yiyecek. Bunu gördük daha önce.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Muhalefet nasıl bir tutum takınacak?
Derneklerden önce de LGBTİ+’lar olarak var olduklarının altını çizen Yunus Emre Demir, “Yani bu önemli bir olay, derneklerin kapatılması insan hakları, LGBTİ+ hakları adına çok önemli bir gerileme. Onlar da şunun farkındalar: Herhangi bir hukuki altyapıları yok bunu yapabilmek için. Diğer hukuksuz uygulamalar gibi önce mümkün olduğunca fazla hukuki kılıf ayarlamaya çalışacaklardır. İşte önce anayasa değişikliği, sonra Dernekler Kanunu’nu değiştirmek gibi. Ama ne yaparlarsa yapsınlar yaptıklarının meşru olmadığını kendileri de biliyorlar” dedi.
Her türlü hukuksuzluğa karşı hem Türkiye mahkemelerinde hem de uluslararası mahkemelerde haklarını mutlaka arayacaklarını anlatan Demir şöyle devam etti:
“Burada bir de şu önemli: AKP’nin bunu yapabilmesi için bir muhalefet desteği alması gerekiyor. Bu da muhalefetin girebileceği en önemli sınavlardan biri diye düşünüyorum insan hakları alanında. Partilerin nasıl tavır alacağı, yeni Meclis gruplarının belirleyeceği bir şey olacaktır ama biz o konuda da elbette çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu noktada biz elimizden geleni yapacağız ‘hayır’ kararını çıkarttırmak için. Ama Meclis bu kadar sağcılaşmışken muhalefete de öyle çok derin güven duymuyoruz tabii ki.”