İliç maden faciası: Anagold Madencilik bilirkişi raporuna rağmen “yeniden hazırız” dedi

Anagold Madencilik, 13 Şubat’ta meydana gelen faciadan sekiz ay sonra Erzincan – İliç Çöpler Altın Madeni’nde sunum yaptı. Bilirkişi raporuna göre 10 milyon metreküp siyanürlü toprağın kaydığı ve dokuz işçinin hayatını kaybettiği maden kazasında asli kusurlu bulunan Türkiye Müdürü Cengiz Yalçın Demirci gazetecilerin sorularını yanıtladı. Maden sahasının faaliyete hazır olduğunu savunan Demirci, bilirkişi raporundaki bulgulara karşı çıktı.

Erzincan‘ın İliç ilçesinde 13 Şubat’ta toprak kayması sonucu dokuz işçinin yaşamını yitirdiği altın madeni ocağını işleten Anagold Madencilik, facianın yaşandığı bölgede yeniden çalışma yürütme hazırlığında.

Erzincan’ın İliç’te Anagold Madencilik A.Ş.’ye ait Çöpler Altın Madeni’nde 13 Şubat 2024’te 10 milyon metreküp siyanürlü toprak kaydı. Faciada dokuz işçi hayatını kaybetti. Bilirkişi heyeti, Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulmak üzere rapor hazırladı.

Raporda kazanın hemen ardından gözaltına alınan ve altı saat sonra serbest bırakılan Anagold Madencilik Türkiye Müdürü ve Anagold Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Yalçın Demirci ile birlikte 13 kişi “asli kusurlu” bulundu. 26 kişi “tali kusurlu” görülürken, soruşturma kapsamında beş kişi tutuklandı.

Anagold Madencilik’ten faciadan sekiz ay sonra sunum

Daha önce siyanür sızıntılarıyla da gündeme gelen Anagold Madencilik, facianın yaşandığı Çöpler Altın Madeni’nde 255 gün sonra sunum yaptı. Aralarında Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Demirci’nin de olduğu yetkililer, hem gazetecilerin sorularını yanıtladı hem facianın yaşandığı Sabırlı Deresi, Radar Odası (MOC Ofis) ve Sülfit Tesisi gözlem noktasını medya mensuplarına açtı.

Medyascope‘un sorularını yanıtlayan Demirci, “asli kusurlu” olduğu gerekçesiyle dosyayı takip eden hukukçuların tutuklanma talebine yanıt verdi. Demirci, “Hangi insan böyle bir talepte bulunabilir? Bir talep böylesine hukuksal bir durumda nasıl birinden gelebilir? Türkiye’deki hukuk sistemimiz çok nettir” diye konuştu. 

Anagold Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Yalçın Demirci
Anagold Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Yalçın Demirci

Suçun kazadan sonra oluştuğunu anlatan Anagold Madencilik Hukuk Direktörü Cem Aktolgalı ise “Cengiz Bey’in olaydan sonra gerekli önlemleri almadığı iddia edildi. Bunun da doğru olduğunu düşünmüyoruz. Cengiz Bey SSR yönetiminde, derhal Türkiye’ye geldi. Bize çok yardımcı oldu. O yüzden o bir hukuki bir değerlendirme değil” dedi.

“ÇED’in geri döneceğini düşünüyoruz”

Erzincan İdare Mahkemesi’nin 7 Ekim 2021’de dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un “Çöpler Kompleks Madeni 2. Kapasite Artışı ve Flotasyon Tesisi Projesi” için verdiği “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu Kararı”nın iptal edilmesini değerlendiren Demirci karara itiraz ettiklerini söyledi:

“2014 ÇED’ine döndük. 2021 ÇED’i ile ilgili mahkemedeki süreç devam ediyor. Başvurularımızı yaptık, itiraz ettik. Her şey yolunda giderse onun geri döneceğini düşünüyoruz.”

“2021 ÇED’in sonuna kadar savunacağız”

Demirci, “2021 ÇED’ini sonuna kadar savunacağız” diyerek raporun kaza anına ait veriler dikkate alınarak reddedildiğini iddia etti. En az altı ÇED raporu daha olduğunu belirten Demirci, bu raporlarda olmayan verilerin kaza sonrası gündeme getirildiğini öne sürerek, “Faaliyete devam etmeyi planlıyoruz” dedi. 

“ÇED tüm dünyada bir niyet belgesidir” diyen Demirci, Türkiye’de bunun farklı noktaya taşındığını öne sürdü. ÇED’de emisyon ve diğer parametrelerin belirlediğini dile getiren Demirci şöyle konuştu:

“Bundan sonra da fabrikanızın, tesisinizin ayrı ayrı bütün kamu kuruluşlarından, gerekli her yerden izinleri alınır. Şimdi ÇED niyet belgesi sanki Bakanlık tarafından izin verilmiş, burada bütün parametreleri Bakanlık denetlemiş gibi bir noktaya getiriyoruz. Bu biraz yanlış bir yaklaşım.”

Demirci, bilirkişi raporuna karşı çıktı

Demirci, Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulmak üzere ODTÜ, İTÜ, İstanbul Üniversitesi – Cerrahpaşa gibi üniversitelerin akademisyenleri tarafından hazırlanan bilirkişi raporuna da itiraz etti.

Raporda “Alıcı ortamlarda, ilgili yönetmeliklerdeki sınır değerlerin bazı parametreler açısından aşılmış olması sebebiyle, çevre kirlenmesinin meydana geldiği kanaatine varılmıştır” cümleleri yer alıyordu. Bilirkişi heyetinin raporunda yeraltı ve yüzeysel su, hava ve toprakta yapılan analiz ve testlerde cıva, kükürt gibi bazı değerlerin sınırı aşarak verilebilir çevresel kalite standardının üzerine çıkıldığı tespiti yer alıyor.

Cengiz Demirci, bu bulgulara YTÜ ile Ankara Üniversitesi’nden akademisyenlerin hazırlıkları raporları örnek göstererek karşı çıktı; bu raporlarda kirliliğe dair veri olmadığını savundu. Demirci, maden açılmadan önce binlerce numune alındığını belirterek bilirkişi raporunda facia öncesi ve sonrasına yönelik karşılaştırma yapılmadığını iddia etti.

Demirci, Fırat Nehri’ne kimyasal karışmadığını öne sürdü.

SSR Mining’in yurtdışındaki davasıyla ilgili de Demirci, hisse senedinin düşmesi nedeniyle davanın açıldığını ve Türkiye’den farklı olduğunu belirtti.

Anagold Madencilik Hukuk Direktörü Cem Aktolgalı (sağdaki)
Anagold Madencilik Hukuk Direktörü Cem Aktolgalı (sağdaki)

“Tek ÇED kuralı ihlal edildi” iddiası

Demirci, CHP’nin TBMM İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonu’na sunduğu raporda “Entegre Tesisler için tek ÇED süreci işletilir” kuralının ihlali edildiği iddiasını yanlış bulduğunu söyledi. Gizlenen, saklanan bir şey olmadığını savunan Genel Müdür, adı geçen iki firmanın birbiriyle anlaşma yaptığını savundu.

Bilirkişi raporundaki kapasite artışı tespitine karşı çıktı 

Demirci, bilirkişi raporunda yer almasına rağmen kapasite artışına gidilmediğini savundu. Ancak heyetin raporunda “2021 ÇED raporunda alıcı ortamlarda bazı kirletici parametrelerin sınır değerlerinin üzerinde olmasına rağmen ÇED izni verildiği görülmektedir. Raporda özellikle cıva parametresinin alıcı ortamlarda yüksek olması faaliyetin kapasitesinin yüksek olduğunu göstermektedir. Buna rağmen kapasite artışına gidilmiştir” ifadesi yer alıyordu.

E-maili üç gün sonra nasıl gördü? 

Demirci, soruşturma sürecinde yurtdışına kaçtığı iddiasını da reddetti. Anagold Madencilik Hukuk Direktörü Cem Aktolgalı ise “Kaza sahada gerçekleşti. Cengiz Bey doğrudan operasyonlar sorumlu değil. SSR’dan bize yardımcı olmak için Türkiye’ye döndü” diye konuştu. Savcılık ifadesinde facia sonrası kendisine gönderilen e-maili üç gün sonra gördüğünü dile getiren Demirci bir soru üzerine şu yanıtı verdi:

“Saat farkını bir düşünün. Saat 10:00’da bana geldiğinde mesaj saat bir. Savcılığa da intikal eden bilgilendirme maili dört kişiye gönderiliyor ve deniyor ki, ‘Operasyonu durdurdum, gerekli önlemleri aldım.’ Çok net. Bakan Bey’le de herkesle konuştum.”

Aktolgalı ise Demirci’nin telefonla da bilgilendirildiğini ve e-maili okunmasına gerek olmadığını savundu. Aktolgalı, Türkiye saatiyle 10:00 civarı atılan mailde “Çatlaklar görüldü. Önlemlerimizi aldık. Orayı boşalttık. Yolları kestik” bilgisinin yer aldığını ifade etti.

Radar cihazları neden alınmadı? 

Anagold şirketinde oksit proses müdürü olarak görev yapan Hüseyin Ü.’nün, savcılık ifadesinde yer alan iki radar ve iki robotik makinenin eksik olduğu iddiasını da değerlendiren Demirci, bu konuda yasal zorunluluk olmadığını yine de yenisinin alınması için takvim belirlendiğini savundu.

“Altın içeren toprak tekrar işlenmeyecek”

İliç Çöpler Altın Madeni Teknik Servis Müdürü Ali Sert kayan toprakla ilgili bilgi verdi. Sert, kaldırılan toprağın üzerine kapatılarak projesi devam eden kalıcı atık sahasına kanuna göre taşınacağını söyledi. “Kayan malzemeyi tekrar işlemek, üretime sokmak gibi bir niyetimiz yok” diyen Sert, kayan malzemenin atık olarak değerlendirileceğini vurguladı. 

Maden açıldığından beri 90 ton altın üretildiğini dile getiren Sert, facia sonrası yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verdi:

“Kazadan sonra malzemenin Sabırlı Deresi’ne akmasıyla beraber malzemenin bir sonraki noktaya taşınmasını engellemek için Devlet Su İşleri (DSİ) koordinasyonunda iki tane baraj seddesi yapıldı. Seddelerin biri geçirimli yani malzemeyi sadece katı olarak tutmak, ikinci ise malzemenin tamamen katı veya sıvı bağımsız geçirimsiz olmasını sağlamasıydı. Ek olarak herhangi bir potansiyel yağış durumunda üst havzadan gelecek olan suyla karışmaması için, yağmur suyuyla karışmaması için Baypas Hattı Projesi de başladı.”

İki aile anlaşmayı kabul etmedi 

Anagold Madencilik İnsan ve Gelişim Direktörü Devrim Aksu, hayatını kaybeden işçilerin bulunmasının ardından ailelerle anlaşma sağlandığını belirtti. Aksu, “Arkadaşlarımızın, çocuklarının ve eşlerinin eğitim, sağlık, başka ihtiyaçlarını idame ettirebilecekleri şekilde karşılıklı bir anlaşma yaptık. Bu süreci tamamladık. Ancak dokuz aileden ikisi anlaşmayı tercih etmedi” dedi. Aksu, ailelere hukuki sürece yönelik ön koşul sunmadıklarını aktardı.

En büyük taşeron Çiftay’dan 617 işçi çıkarıldı 

Anagold yetkililerinin verdiği bilgiye göre maden şirketindeki 597 çalışanın 187’sine bir yıl ücretsiz izin verildi. Bu kişilere yıl sonuna kadar çeşitli haklar tanınarak destek paketi seçeneği de sunuldu. 135 kişi paketi tercih etti, 51 çalışanın ücretsiz izin süresi devam ediyor. Madendeki en büyük taşeron firma olan Çiftay A.Ş.’den ise 617 işçi çıkarıldı. Arabulucu ile ayrılanlara kıdem ve ihbar tazminatları verildi.

Uzmanlar aksini söylüyor 

İliç’te yaşanan facianın dosyasını takip eden avukat Mürsel Ünder, ceza soruşturmasında “asli kusurlu” görülenlerin uygulamada neredeyse kesin biçimde tutuklandığını vurguladı, “Cengiz Demirci ‘asli kusurlu’ olarak tanımlandı ve Demirci’nin de tutuklu yargılanması gerekiyor” dedi.

Ünder, Türkiye’de üst düzey yöneticilerin içinde olduğu iş kazalarında sorunlar olduğunu dile getirdi. İşletme düzeyindeki sorumlular arasında daha üst düzey yöneticilerin bulunması gerektiğini söyleyen Ünder, “Yani bir yönetim ve organizasyon sorumluluğunun olması gerekir” dedi.

Demirci’nin, sorumluluğu üzerinden atan bir strateji uyguladığını savunan Ünder, radar, robotik cihazların alınmamasının kazaya davetiye çıkardığını vurguladı. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda kazaların önlenmesi için gerekli olan tüm ihtiyaçların alınması konusunda yükümlülük olduğunu hatırlattı. ÇED’e yönelik değerlendirme yapan Ünder, facianın hemen ardından yapılan testlerde eksiklik, yanlışlar olduğunu, bu durumun bilinçli olarak mı yapıldığının sorgulanması gerektiğini vurguladı.

“Dizayn firması Anagold’u uyardı”

Dizayn firmasına yüklenen sorumluluklarla birlikte cezadan kaçılamayacağını anlatan Ünder, “Burada belli konularla ilgili dizayn firmasının da sorumluluğu var. Ama belli konularla ilgili de Anagold’a uyarıları var. Bununla ilgili düzenleme ve değişiklik yapılması yönündeki ikazlar önemsenmiyor” diye konuştu.

Ünder, madende çatlakların sabah görüldüğünü, önceden de facianın olabileceği konusunda işaretlerin bulunduğunu anlattı. Acil eylem planının devreye girmediğini dile getirdi. Ünder, hayatını kaybeden insanların o bölgeye kesin olarak girmemesi yönündeki bir talimatının olmadığına değindi. Konteynerin güvenli alanda olmadığını vurguladı.

Ünder şöyle devam etti:

“Bütün bunların hepsi aslında yapısal sorunlar. Yapısal sorun dediğimizde işletme müdürüyle başlayan ve ondan sonrasında da şirketin üst düzey yönetimine giden bir sorumluluğunu kapsıyor. Dolayısıyla Cengiz Demirci’yi de içine alan bir yanı var.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.