Suriye’de Mart 2011’de başlayan iç savaşın seyri, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki cihatçıların 27 Kasım’da Suriye ordusuna karşı başlattığı “Saldırganlığı Caydırma Operasyonu” ile değişti. 11 günde Suriye’nin başkenti Şam düştü, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın 24 yıllık iktidarı beklenmedik bir şekilde sona erdi. Peki Suriye’deki bu gelişmeler bölgedeki denklemleri nasıl değiştirecek? Esad’ın devrilmesi gerçekten Türkiye’nin lehine mi?
İki hafta önce birilerine “13 yıldır düşmeyen Beşar Esad yönetimi, 11 günde düşecek” deseydiniz; kimse inanmazdı. Fakat beklenmeyen oldu.
HTŞ liderliğindeki cihatçılar, 27 Kasım’da Suriye ordusuna karşı başlattığı “Saldırganlığı Caydırma Operasyonu” ile önce Halep’i, sonra Hama’yı, ardından Humus’u ve sonunda başkent Şam’ı ele geçirdi.
Şam’ın ele geçirilmesi, Suriye için bir dönüm noktası.

Beşar Esad, Temmuz 2000’de ülkeyi 29 yıl yöneten babası Hafız’ın ölümünden sonra iktidara geldi ve iktidarı 24 yıldır demir yumrukla yönetiyordu. Esad, muhalefetin hoş görülmediği, muhalefet partilerinin sıkı bir şekilde kontrol edildiği ve baskıcı bir siyasî yapıyı devraldı. İlk başta Beşar’ın babası Hafız’dan farklı olabileceğine dair umutlar vardı: Daha açık olabilirdi, daha az acımasız olabilirdi… Ancak umulduğu gibi olmadı.
24 yıllık iktidarı beklenmedik bir şekilde sona eren Esad, 2011’de rejime karşı barışçıl protestoları şiddetle bastıran ve ülkeyi bir iç savaşa doğru sürükleyen lider olarak hatırlanacak. İç savaşta yarım milyondan fazla insan hayatını kaybetti, 6 milyon Suriyeli “mülteci” konumuna düştü.
Şam neden yalnız kaldı?
Esad, Rusya ve İran’ın yardımıyla hayatta kaldı. Rusya hava saldırıları ile Esad’a destek oldu, İran ise Suriye’ye askeri danışmanlar gönderdi. Lübnan Hizbullah’ı da Suriye’ye militanlarını konuşlandırdı.
Fakat 27 Kasım’dan bugüne Esad, ne İran’dan ne de Rusya’dan beklediği desteği aldı.
Suriye’nin müttefikleri kendi işleriyle meşgul oldukları için Esad’ı kendi kaderine terk etti. Müttefiklerin yardımı gelmeyince HTŞ liderliğindeki cihatçılar durdurulamadı. Önce geçtiğimiz hafta Halep’i ele geçirdi fakat burada Suriye ordusunun direnişiyle karşılaşmadı. Sonra Hama, günler sonra Humus ve şimdi de Şam’ı ele geçirdi.
Esad’ın devrilmesi ve Esad hanedanlığının 52 yıllık iktidarının sona ermesi, bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendirecek.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Esad yönetimindeki Suriye, İran ile Hizbullah arasındaki bağlantının bir parçasıydı. Suriye’deki bazı rotalar, Hizbullah’a silah ve mühimmat transferi için kilit önemdeydi. Fakat Hizbullah, İsrail ile 7 Ekim’den beri devam eden savaşın ardından ciddi şekilde zayıfladı ve geleceği belirsiz.
İran destekli Yemen’deki Husiler, İsrail’in düzenlediği hava saldırılarıyla defalarca hedef alındı.
Unutmayalım: İran, Suriye, Lübnan Hizbullah’ı, Yemen’deki Husiler, Irak’taki milisler ve Gazze’deki Hamas, Direniş Ekseni’ni oluşturuyor. Direniş Ekseni de tarihe karıştı desek, çok da yanılmış olmayız.
Peki Suriye’deki Baas rejiminin çökmesi, Rusya’nın ve İran’ın Ortadoğu’dan ayrılması kimin lehine?
İran’ın varoluşsal tehdit olarak görüldüğü İsrail’de Suriye’deki bu yeni tablo kutlanacak. Son bir haftadır Batı medyasında HTŞ ve HTŞ lideri Muhammed Golani’ye düzülen övgüleri de göz önünde bulundurursak, Batı ülkelerinde de bu gelişmelerin olumsuz karşılanmayacağını düşünebiliriz.
Esad’ın devrilmesi gerçekten Türkiye’nin lehine mi?
Gelelim Türkiye’ye…
Uzmanlar, HTŞ’nin saldırısının Türkiye’nin yeşil ışık yakmadan gerçekleşemeyeceğini düşünüyor. Ankara, HTŞ’ye destek veren Suriye Milli Ordusu’nu (SMO) destekliyor ancak Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve üst düzey kurmaylar, HTŞ’yi desteklediklerine dair iddiaları reddetti.
HTŞ liderliğinde düzenlenen operasyon, Türkiye’nin Suriye ile ilişkileri normalleştirmek istediği bir döneme denk geldi. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir süredir yaptığı konuşmalarda Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmeye hazır olduklarının sinyallerini vermiş hatta karşı taraftan yanıt beklediklerini açıklamıştı. Esad’ın ise iki koşulu vardı: Ankara’nın bölgeden askerleri çekmesi ve silahlı grupları desteklemeyi bırakması.
Ankara bu talepleri kabul etmedi, Türkiye-Suriye arasında kurulacak bir müzakere masası kurulmadan dağılmış oldu.
Yorumlara bakalım. Pek çok insan Esad’ın devrilmesine seviniyor. Peki bundan sonra ne olacak? HTŞ’nin kökleri El Kaide’ye dayanıyor. Örgütün şiddet dolu bir geçmişi olduğunu unutmamak gerek.
Batı’nın yardımıyla HTŞ lideri Golani’ye imaj çalışması yapıldı, Golani Batı medyasına demeçler verdi ve son mesajlarında diplomatik ve uzlaşmacı bir ton hâkim. Ancak Golani ve HTŞ’ye ikna olduk mu?
Daha da önemlisi: Haritaya bakılınca Suriye’yi Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü iki yapı (HTŞ ve PYD) yönetecek. Komşumuz Suriye’de bütün terör örgütlerinin cirit attığı bir yer mi istiyoruz? Türkiye’nin bu işten çıkarı ne oldu? Yeni bir terör devleti kurulması mı?
İnanmak da anlam vermek de güç.