Terörist olarak tanındığı halde CNN’de boy gösteren HTŞ lideri el-Golani, konuşmasında Şam rejimini ortadan kaldırmak istediklerini söyledikten sonra bu rejimin çoktan öldüğünü ama ‘Ruslar tarafından ayakta tutulduğuna’ vurgu yapmış. Takma ismi İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarıyla ilintili biçimde “Golanlı” anlamına gelen HTŞ lideri, belli ki Rusya, İran ve Hizbullah etkisini zayıflattıklarının bir yerlerde hesaba katılmasını istiyor. El-Golani’nin grubunu el-Kaide’den ayırmasına rağmen, ABD tarafından terör listesine 2018’de konulduğunu hatırlatan CNN, el-Golani’nin görüşme boyunca “modern bir görüntü vermeye çalıştığını” söylüyor. Nitekim, değiştiğini anlatmak için el-Golani şunları söylüyor:
“Yirmili yaşlarındaki bir kişi, otuzlu ya da kırklı yaşlarındaki birinden ve kesinlikle ellili yaşlarındaki birinden farklı bir kişiliğe sahip olacaktır. Bu insan doğasıdır.”
CNN’in yorumuna göre görüşmede el-Golani’nin gerçek ismi olan Ahmed al-Şara’yı kullanması da onun artık politik bir lider olarak görülmek istediğini pekiştiren bir faktör. Hatta el-Golani’nin gelecek haftalarda HTŞ’yi lağvedeceği, grubunu bir tür geniş katılımlı geçiş hükümeti biçimine büründüreceği ve bu bağlamda önceki dönemlerde çalışan bürokratları tekrar göreve davet edeceği bile iddia ediliyor.
Suriye’de rejimin son haftalarda Kuzey’de başlayan çöküşü türlü şekillerde izah ediliyor: Örneğin, Türkiye’de ‘Halep’in fethi’ olarak belirli çevrelerce kutlanan hadisenin yani HTŞ’nin Halep’i almasına yol açan süreçte, bölgedeki rejim güçlerinin zayıflatılmasına bir süredir devam eden İsrail saldırılarının etkili olduğunu biliyoruz. İsrail saldırılarının rejim güçlerini zayıflattığı hatta dahası İran etkisini kırdığını hem Türk uzmanlar yazdı hem de İsrailli uzmanlar. Mesela 1 Aralık 2024 günü, Suriye’ye askeri yardım taşıyan bir İran uçağını İsrail, rejim güçleri ve HTŞ çatışmalarını hesaba katarak havada engelleyip geri yolladı. Elbette, gelişmelerde Türkiye’nin Suriye’de rejim karşıtı güçleri desteklemesi de önemli bir faktör.
Ancak “Suriye’de rejim neden çekiliyor?” sorusuna verilen esas cevap şu: Şam rejimini ayakta tutan Rusya, İran ve Hizbullah “ekseni” zayıfladı. Bu görüşü tekrarlar biçimde ABD yönetimi de konuyla ilgili yaptığı açıklamada son gelişmelerin Şam rejiminin kendini tamamen Rusya ve İran’a bağımlı kılmasının sonucu olduğunu söyledi. “Direniş ekseni” (yahut mukavemet mihveri) olarak bilinen çekirdeğinde İran, Suriye ve Hizbullah’ın olduğu ekseni biraz daha genişletip dış çeperine Rusya’yı koyabiliriz. Bu eksen, Şam rejimini yıllardır yaşatıyor. O yüzden Şam rejiminin geleceği Rusya ve İran’ın tekrar toparlanıp sahaya dönmesi ile yakından ilgili. Bunun nasıl gelişeceğini görmek için beklemek gerekiyor. Suriye krizi on yıldan fazladır devam ediyor ve bu kriz zaman zaman yeni evrelere giriyor. O nedenle temkinli olmak gerekiyor.
Şimdi 24 Şubat 2022’ye geri dönelim. Rusya, “15 günde Kiev rejimini değiştirmek” amacı ile Ukrayna işgalini başlattı. İşgalin ilk günlerinde hatırı sayılı uzmanlar savaşın bir yıpratma savaşına dönüşeceğini yazdılar. Beklenilen oldu ve üçünü yılına giren savaş bir yıpratma harbine dönüştü. Savaş elbette Batı’yı da yordu. Ancak son tahlilde Batı, Rusya’ya göre daha güçlü ve zengin. ABD’nin savunma bütçesi neredeyse Rus ekonomisinin yarısı kadar. Büyük insan zayiatı, Rusya’yı Kuzey Kore’den savaşçı getirmeye zorladı. İnsan kıtlığı çeken Rusya’nın polis marifetiyle gece kulüplerini yahut konserleri basarak zorla askere adam aldığı hakkında haberler uluslararası medyaya yansıdı. Ekonomik kriz yüzünden Rusya 2025’e kadar döviz alımlarını yasakladı. Bu arada Rusya, Çin’in bir tür vasal ülkesi haline gelmeye başladı. Yani, Çin, Rusya’yı bir tür “hammadde kolonisi” haline getiriyor. Bu gelişmelerin arkasında Rusya’nın akut kısa vadeli para sıkıntısı bulunmaktadır. 2024 yılında Rusya, GSYH’sinin yüzde 6’sını ordu için harcamak zorunda kalmıştır ve üstelik bütün askeri harcamaları da içermemektedir. Nitekim, Rusya’nın askeri/savunma harcamalarının 2025 bütçesi harcama kaleminin yüzde 32 kadarını teşkil etmesi bekleniyor. Üstelik Batı, Ukrayna’da Rusya ile düşük kapasite ile savaşıyor. Bu düşük kapasite hem belirli bir taktikten hem de Batı’nın dağınıklığından kaynaklanıyor. Daha açık yazarsak Rusya, Batı ile tam bir savaş içinde değil. Rusya bir nevi Batı’nın Ukrayna’daki gölgesi ile savaşıyor. Ancak, Putin’in bir “inat meselesi” yaptığı Ukrayna savaşı Rusya’yı yıpratmaya başladı. Bu inat, insanın aklına SSCB’nin Afganistan savaşında yaptığı hataları akla getiriyor. Bilindiği üzere SSCB’nin Afganistan’da girdiği savaş, zamanla bir yıkıcı vakuma dönüşmüş ve bu rejimin çöküşünde tetikleyici faktörlerden biri haline dönmüştür. Dolayısı ile günümüzde Ukrayna savaşının Rusya üzerinde etkisinin, Afganistan savaşının SSCB üzerindeki gibi bir etki üretmeye başladığından bahsetmek mümkün görünüyor.
Nitekim, uzayan Ukrayna savaşının ilk somut etkisi Rusya’nın Suriye gibi yerlerde zayıflaması olarak kendini gösterdi. Batı’nın elbette kendi sorunları var. Ancak ‘Batı çöküyor’ naraları ile geçen son üç yılda tam tersine Rusya cephesi hayati darbeler aldı. Hizbullah, İsrail tarafından zayıflatıldı. İran ekonomisi fiilen iflas etmiş vaziyette. Geçmişte “acaba rejim ılımlı birini aday yapar mı?” diye tartışılırken Tahran rejimi şimdi, “paramız yok bari toplumla kavga etmeyelim” babında kendi elleriyle ılımlı sayılabilecek bir kişiyi cumhurbaşkanı seçtirdi. İran rejiminin derin bir meşruiyet buhranı da var. Seçimlerde Tahran’da katılım yüzde 35’lerde gerçekleşiyor. İran, yaşadığı ekonomik ve meşruiyet krizinin daha ileri gitmemesi için zorda kalmadıkça uluslararası krizlerde eskiden olduğu gibi radikal adımlar atmaktan kaçınıyor. İsrail’in HAMAS ile savaşını küresel güç dengelerinin pratik olarak test edildiği bir deney gibi düşünürsek, İsrail’i durdurmak için ne Rusya ne İran ciddi bir şey yapabildi.
Dolayısı ile Suriye’de son yaşanan olayları tartışırken sorulması gereken şudur: Acaba başta Ukrayna’da Batı ile girdiği inat savaşında zayıflayan Moskova’nın parası ve askeri imkanları birçok cephede (Gürcistan, Libya, Suriye…) Batı ile savaşmaya yetecek mi? Trump yönetimi ile Ukrayna konusunda bir barış ihtimali söz konusudur. Ama diyelim bu ihtimal gerçekleşmedi ve yıpratma savaşları uzadı. Bunun muhtemel ilk sonucu, Rusya’nın Ukrayna’ya daha çok yok yoğunlaşmaya devam etmesi ve doğal olarak Suriye’de etkisinin azalmaya devam etmesi olacaktır. Peki bu çok cepheli kavganın sadece Suriye değil Rusya ve İran rejimleri üzerinde etkisi ne olacaktır? Ruslar ve İranlılar, “Batı çöküyor” şarkısını büyük bir hazla söylerken Batı ile girdikleri kavga onları çökertmesin…
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.